06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nazlı Eraydan yeni bir fantastik anlatı: Ay Falcıst Zaman tünelinde yolculuk "Ay Falcısı"nı kolay okunur, görünürde eğlenceli bir anı roman düzleminden ayıran boyutlar var. Bunlardan biri "zaman". Nazlı Eray, görecezaman algılamasına birkaç kez parmak basıyor, hastane anılarında zaman yaşantısına özel biryerveriyor. nesi, Nazlı Eray'ın birden o anki dünyasını değiştiren bir "mucize" etkisi uyandırmıştır. Anlatının bu satırları, yazarın gerçek hayatından öbür mucize yaşantıları anlatan pasajlar gibi, son derece canlı ve etkili. Yazar, bizzat yaşadıklarını anlattığına göre, gerçeği yaşarkenki ruh halini böylesine çok boyutlu vermesini büyük bir başan saymayanlar çıkabilir, ama bence bu, artık anılaşmış o ya^antdara tazelik ve canlı hastanede yatan insanlann yaşadıkları zaman olgusu çok değişikti. Eskiden ne çabuk geçerdi zaman, uçar giderdi, farkına bile varmazdım. Hastanede ise zaman çimentolanmıştı odamın içine."(s.88) Kitaba adını veren figür, ay falcısının "bilgeliği", biryerdevurgulanmışken, Nazlı Eray onunbu bilgeliğinizamana ilişkin anlattıklarında inıaj katına yükseltiyor Elınde tuttuğu ve zamanı simgelediğini bizzat söylediği mum hakkında ondan şunları öğreniyoruz: '"Şimdi yakacağım.' 'Sonra?' 'Sonra mum yanmaya başlayacak. Çöl riizgârlıysa hızlı yanar. Hava durgunsadahauzun süreryanıpbitmcsi.' PBOF.GÜRSELAYMÇ azlı Eray, edebiyatta fantastik öğeyi, çağdaş gerçekliğin çizgilerini daha bir belirgileştirmek, çoğu zaman da eleitirel bir bakış açısı kazanmak için kullanılıyor. En yeni anlatısı "Ay Falcısı", "Nazlı Eray Tarzı"nı belki de en iyi billurlaştıran eseri. Söz konusu anlatıda gerçeklikle fantastik, sık sık kesişen iki katman. Nazlı Eray, büyük çapta otobiyografik bir eser vermiş, hatta otobiyografik bir anlatıdan ziyade bir otobiyografi bir öz yaşam öyküsü yazmii. "Ay Falcısı"nın ilk sayfasında başlıyor gerçekJikle fantastiğin ilginç örgüsü. Benanlatı biçiminde kaleme alınmış eserde anlatıcısının, yazarın kendisi olduğunu elc veren özel isimler, bu sayfada ortaya çıkmaya başlıyor. Melin (And) ve Tahir Lütfi Tokay: Nazlı Eray'ın kocası ile dedesi. 1942 ydında öldüğünü, kendisini hiç görmediğini öğrendiğimiz dedesi, İkdam Gazete si'nin bajyazarı. Nazlı Eray, onunla randevusundan söz ediyor. Anlatının bu fantastik figürü, bugünün Türkiyesi'ni 1920'lerin, 50'Iarın ölçütleriyle değerlendirerek yazara uzak açıdan eleştiri imkânı sağlayabilirdi, ama Nazlı Eray, böyle bir boyut katmak istememiş olacak, dede daha çok deneyimliydi, anlayışlı, "olgun" insan tavrıyla kendini gösteriyor. Cumhuriyet Gazetesi'nde köşe yazarhğını kaybetmesine üzülen torununa yalnızca şunları söylüyor: "Kim bilir kapalı kapılar ardında neler dönmiiştür. Üstünde durma. Iki ekip varsa, dönenler eskileri tutmazlar." N Nazlı Eray "Ay Falcısı"nda bir çeşit zaman tüneli var. Dedesinin geçmişten bugüne çıkagelmesi gibi, Nazlı Eray da 1930'ların Bağdat'ına gidiyor, Türk Sefaretine konuk oluyor. Sefir olan büyükbabasının yanında, dayısının bebeklik halini görüyor, anneannesiS AY F A 4 ni, Kral Faysal'la birlikte tenis oynamaya giden genç güzel bir kadınken hayranlıkla seyrediyor. Anlatının fantastik katmanı gibi gerçeklik katmanı da kendi içinde farklı zaman kategorileri gösteriyor. Nazlı Eray, anlansının şimdiye ilişkin bölümlerine, bir arkadaşının kendisine hayatının mucizelerle dolu olduğunu hatırlatıp "derlesene onları..." şeklindeki heveslendirmesi sonucu, ilginç anılarını bu arkadaşına zaman zaman anlatır. İşte bu bağlamda anlattıkları, gerçekliğin geçmiş zamanına ilişkindir. Rodos'a yaptığı bir gezi sırasında parasız kaldığı bir an, otobüste bulduğu, çok para edecek bir fotoğraf maki ük kazandırmak anlamında bir "anlatma" olduğu için yazarlık gücünü kanıtlamaktadır. Uzak Doğu izlenimleri ve Bankok'da uçağı kaçırma serüveninin aktarılışı, Nazlı Eray'ın dış dünyayı betimlemede olduğu kadar, ruh dünyasını da canalıcı ayrıntılarla yansıtmada ne kadar başarılı olduğunu göstermektedir. "Ay Falcısı"nı kolay okunur, görünürde eğlenceli bir anı roman düzleminden ayıran boyutlar var. Bunlardan biri "zaman". Nazlı Eray, görece zaman algılamasına birkaç kez parmak basıyor, hastane anılarında zaman yaşantısına özel bir yer veriyor: "Anlamıştım: dışardaki insanlarla, 'Peki, mum bitince ne olacak?' 'Serüvenler, anlatıklann bitecek.' dediAyFalcısı. 'Niçin?' 'Çünkü anlatmak istediklcrini anlatmış, yaşadıklannı belleğine yaznıış olacaksın.' 'Nedir bu mum ? Söyle bana.' 'Sıradan bir şey. Zamanı ölçüyor yalnızca.' 'Ve de zamanı sınırlıyor.', dedim. 'Evet. Böyle bir mıımun varlığını biIirsen, yaşamı daha iyi kavrayabileceğini, daha dolu yaşayacağını anladım.'"(s. 128) Mumla ömür arasında bağıntı kurmak ve mumu insanın yeryüzündeki CUMHURİYET K İ T A P SAYI 151
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle