05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Son yıllarda yaygın bir yayın faaliyetinin konusu oluyor. Ruhumuzun Sîfası Psikiyatri tek tıp dalıdır. Hastalığın bilinen anlamda belirti ve bulguları olmaksızın yalnızca 'davranış'ı 'tedavi' eden tek tıp dalıdır. Ve insanları gerektiğinde hapsedebilen tek tıp dalıdır. Onun bu özellikleri ve toplumsalpolitik bağlamla yakın ilişkisi, eleştiri oklarının üzerine çevrilmesine ve antipsikiyatri İnsan, toplum içinde (başka insanlarla) yaşayan bir varlık olduğundan, bu kitleninyaşamını sürdürmesi de çoğunlukla kabul edilmiş 'norm'larına uymasına bağlı. Peki normal nedir ki, insanlar ona uyumsuzluk gösterdikleri zaman, psikiyatrinin 'ilgi alanı'na giriyor? Normal, zaman ve mekana göre değişen bir kavram olduğundan, psikiyatri daha çok belirlediği bir ruhsal rahatsızlık kategorisini kendine uğraş alanı seçiyor. BEDRİGENCER C eşitli bilimfelsefesanat disip linleriyle ilgili temel eserlerin yayımlandığı bir dizide 'Psi kiyatri'nin ABC'si' başlıklı bir ki™ tap görmek şaşırtıcı olmalı. Çünkü psikiyatri bir tıp bilimi ancak 'Dahiliyenin ABC'si' ya da 'Orto pedinin ABC'si' gibi başka tıp disiplinleriyle ilgili kitaplar yok dizide. Psikiyatri bir tıp dalı, ama farklı bir tıp dalı. Farklı ve özel konumu dolayısıyla 'insan' üzerine düşünen herkesin ilgi sini çeken, felsefe ve sosyal bilim mensuplarının da sorgulamasına açık bir disiplin. Birtakım ruhsal ve zihinsel belirtilerle dışavuran, yaşadığımız çağıngayri insani koşullarının biçimlendirdiği bir trajedinin bir tıp disiplinine hasredilemeyecek kadar geniş boyutlara sahip olduğu onada. Psikiyatri bir tıp bilimi, ancak yapan eden bir varlık olarak insanın dünyadaki konumunu belirleyen en önemli yetisi niteliğindeki aklına 'teşhis' koyduktan sonra onun tüm hayatına hükmetme yetkisini ele geçiren tek tıp dalı. Çoğunluğun normlarına, davranış kalıplarına uyumsuzluk gösterenlerin 'iyileştirilmek' üzere gidecekJeri nihai adres. Bir kere psikiyatriste gitme 'iradesi'ni gös terdikten veya çoğu zaman kendi iradesi de olmadan ailesinin, yakınJannınsayesinde götürüldük ten sonra geri kalan süreç, çokluk, sizin iradenize tabi olmadan işleyecektir. İlaçlar, psikoterapiler, elektroşokJarvs. Taki normal belirtileri gösterinceye kadar. .. Ozcan Köknel AyhanSongar İnsan, toplum içinde (başka insanlarla) yaşayan bir varlık olduğundan, yaşamını Tum İnsanları bir kategorlye sokmaya. tanımlamaya calısan psikiyatri, sürdürmesi de bu böylece, "Tum insanlar, benim musterlmdır" dlyen Freud un sözunu de kitlenin çoğunlukdogrulamısoluyor S AY F A 8 la kabul edilmiş 'norm'larına (yani normal'e) uymasına bağlı. Peki normal nedir ki, insanlar ona uyumsuzluk gösterdikleri zaman, psikiyatrinin 'ilgi alanı'na giriyor? Normal, zaman ve mekana göre değişen bir kavram olduğundan, psikiyatri daha çok belirlediği bir ruhsal rahatsızlık kategorisini kendine uğraş alanı seçmiştir. Yani insanın duygusal, düşünsel ve davranışsal boyutlarının tümünü geniş ölçüde değiştiren ve etkileyen, genel toplumsal ölçü ve beklentilerin dışına taşıran, şizofreni, depresyon, mani gibi rahatsızlıklarda, psikiyatri 'tam yetkili' olarak devreye giriyor. Daha tartışmalı bir öbek ise, rahatsızlık olup olmadığı kültürel ölçülere çok daha fazla bağımlı olan, kişÜik bozuklukları/eşcinsellik, cinsel kimlik bozuklukları gibi durumlardır. Psikiyatri, tarih boyunca, çoğu kez birinci kümede yer alan durumlar ve bazen de ikinci kümede yer aJanlarla uğraşı konu edınmiştir. Psikiyatri önce elindeki normallikhastalık normları ile bu sapkm durumları saptayarak, tanımlamalar yaparak, daha sonra da bıınları düzeltmeye, topluma uyumunu sağlama çalışıyor. Psikiyatri bunu yaparken tıbbi modelin hastalık kavramına uygun çahşmakta, bedensel hastalıklarda kullanılan yöntem ve uygulamaların izdüşümleriyle çalışmaktadır. Psikiyatrinin özgül konumu da buradan geliyor; o, insanları bilinen fiziksel bir patoloji olmaksızın, fiziksel olarak tedavi eden hareketinin doğmasına yol açmıştır. Burada sorulması gereken önemli bir soru, kişiyi tıbbın ııygulamalarına maruz bırakan 'rahatsızlık' kavramı nın kendisini mi, yoksa başkalarını mı ilgilendirdiğidir. Yani fiziksel rahatsızlıklarda kişi, başkaları duymasa bile kendisi acı duyduğu için tıbba başvurmaktadır. Oysa rııhi rahatsızlıklarda kişi kendisi acı duymadığı ve başkalarına da zarar vermediği sürece, psikiyatri devreye girebilir mi? Giremez. Oysa Ortodoks psikiyatrinin geçerli olduğu düzende, kişi, kendi halinden memnun olsa bile (onlara bir zararı olmadığı halde) başkaları, toplum ondan rahatsız olduğu için psikiyatri müdahale etmektedir. Anti psikiyatrik teze göre akıl hastalığı, sapkın kişide oluşan rahatsızlık süreçlerinin amansız bir sonucu değil, toplumun sosyal olarak .kabul edilebilir davranış tanımlamasıyla eylemleri uyuşmayan bireylere yapıştırılan bir etikettir. Çünkü şizofreni veya kronik ruh hastalığı gibi terimler/etiketler hiç de tarafsız/önyar gısız olmayip, tam tersine küçük düşürücii, kişiyi karalayan terimlerdir. Bu kişilere uygulanan somatik tedavilerle yapılan şey, topluma uyum sağlayamayan bireyi kontrol etmek ve ona boyun eğdirmektir. Bu anlamda ilaçlar, kimyasal deligömlekleridir. Tüm tedavi çeşitleri, özellikle de gönülsüz olanlar, tedavi edilen kişinin yararına olmaktan çok temelde, toplumsal politik bir CUMHURlYETKlTAPSAV/ISf
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle