05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mehmet Ali Kılıçbay yeni kitabını anlattı Görüntüyü kurtarıp farklılığı ıskalıyoruz Doğu'nun Devleti, Batı'nın Cumhuriyeti / Mehmet Ali Kılıçbay / Gece Yayınları / 250 s. DENİZEKİN Mehmet Ali Kılıçbay'ın "Doğu'nun Devleti Batı'nın Cumhuriyeti" adlı kitabı geçen ay yayımlandı. Kılıçbay kitabında, "çeşitli tarihlerde ve değişik düşünce ve okuma harınaııları içinde yazdmış bazı makalelerini" bir araya geürmiş. Ülkemizde Batı ve Doğu hakkında oluşturulan düşüncelerin büyük kitleleri itibarıyla, dayanaksız, basmakalıp, hatta efsanevi olduğunıı söyleyen Küıçbay'la kitabı üstüne konuştuk Sayın Kılıçbay, yeni kitabınızda "Doğu" ve "Batı" kavramlarına ve Türkiye'de yaşanan "DoğuBatı" sorunsalına, çeşitli alanlardan verdiğiniz örneklerle yaklaşıyorsunuz. Toplum olarak, "Batı"dan ne anlıyoruz açıklar mısınız? KILIÇBAY Batı konusunda Türkiye'de ana hatları itibariyle iki yaklaşım var; bunlara kabul ve red cepheleri adını vermek mümkün. Her iki cephe de çok sayıda alt gruptan oluşuyor. Batı gi bi olmak isteyenlerimizin büyük bir kesimi bu âlemin yalnızca cilasıyla ilgili, hâttâ terimden korkulmazsa, onun yalnızca maddesiyle ilgili. Batıyı redde denlerimiz ise, onu Türkiye'deki ve genel olarak Doğu'daki her sorunun te mel nedeni olarak görüyor. YaniTürkiye'de bir "Eldorado Batı" ve bir de "Şeytan Batı" var. Fakat ülkemizde hemen hiç kimse Batıyı tanımıyor, onun çeşitliliğini, tarihini ve bugünkü durıımunu bilmiyor. Bundan daha da kötüsü, Batı'nın Batı haline gelmek için ödediği bedellerin t arkında olan yok. Siz, Türkiye'de Nominalizmin hakimiyetinden söz ediyorsunuz. Yani, bir şeyin adına sahip olmakla, kendisine sahip olduğumuz yanılgısına düştüğünüzü söylüyorsunuz. Bir iki örnek verip açıklayabilir misiniz? Ülkemizde bir sürüithalmalı kavrama sahibiz. Demokrasi, kapitalizm gibi geniş kapsamlı olanlarını bir yana bırakıyorum, ama çok daha harcı âlem olanlarının bizde ne hale geldiği nominalizmin boyutlarını gösteriyor. Banka'nın ülkemizde nasıl işjediğine bir bakınız. Çek bozdurmaya kalktığınız zaman kendinizi nasıl potansiyel bir suçlu olarak hissettiğinizi hatırlayınız. Banka memurunun size Al Capone'ymişsiniz gibi muamele yapmasını bir düşününüz. Ancak ben başka iki alandan örnek vermek istiyorum. Bili Kılıçbay Insanlarımızın büyük bir coğunluğu bir seyln adına sahip olmanın onun aslına da sahip olmak lcln yeterll olduğunu dusünuyor, böylelikle ıcerıklerl ıskalıyorlar Ovsa Içerlk tarlh demektır Çellist Richard Sennet'ten bir kitap: Otorite İktidarın duygusal ifadesi Otorite / Richard Sennett / Çeviren: Kamil Purand Ayrıntı Yayınları 200 s. Kentli ailelerin hayatı ve toplumsal psikoloji üstüne bir çok kitap kaleme alan Richard Sennett aynı zamanda iyi bir çellist. Halen New York'taki oda müziği topluluklarında çalan Sennett, elimizdeki kitabında insanoğlunun temel gereksinimlerinden biri S A Y F A 6 olagelmiş "Otorite"yi inceliyor. Otoritede bulunan nitelikleri, "üstün yargılama yeteneği, korku uyandırma kapasitesi ve güven" olarak açıklayan Sennett kavramın tanımını şöyle özetliyor: "En genel biçimiyle ifade etmek gerekirse otoritenin, iktidar koşullarını yorumlama, bir güç imgesi tanımlamak suretiyle denetim ve nüfuz koşullarına bir anlam verme çabası olduğu söylenebilir." Sennett'in kitabının bazı bölüm başlıkları şöyle: Otorite Korkusu, Sahte Sevgiye Dayalı Otorite, Sevgiye Dayanmayan Otorite, Anlaşılır Otorite, Otorite ve Yanılsama yorsunuz Batı müziği çok seslidir, yani birden fazla melodinin eşanlı çalınarak armoni oluşturması üzerine dayalıdır ve mutlaka bir yönetime ihtiyaç gösterir. Türk müziği ise tek seslidir ve yöneticiyehiç ihtiyacı yoktur. Fakat biz "Batılıyız" ya! Hemen fraklı ^efler peydah olur, müzik aleti sayısı artırılır ve Batıyla nominal özdeşlik sağlanır, ama temeldeki tekseslilikçokseslilik farklılığını kimse irdclemez. Nominal özdeşlikler yoluyla görüntünün kurtarıhp, farklılığın hem ıskalanmasına, hem de gizlenmesine ilişkin bir örnek de üniversiteden verilebilir. Türkiye'de üniversiteyle hiçbir ilgisi olmayan birçok dal bu alanın içine alınmıştır (çiçek yapımı, beden eğitim vb.). Adının üniversite olması, Türkiye'de bu kurumun esas olarak "liseden sonra gidilen meslek okulu" olmasını engellememektedir. Sizin deyişinizle "Tartıştığımız kavram ailelerini meydana getiren unsurların" kimliklerinin, tarihlerinin ve içeriklerinin boşlukta kalmasının nedeni nedir ? Düşünce tembeli miyiz? Bu durum ülkemizde kavramların içeriklerinin ötice boşaltılması, sonra da serbestçe doldurulmasıyla ilgili. Tek bir örneğin yeterli olacağını sanıyorum. Temizlik işçileri grev yaptılar, Grev ertelendi ve bundan zarar gören taraf, "bu ne biçim demokrasi?" dedi. Bakınız demokrasi ve grev kavramlarının içeriği nasıl boşaltdıyor ve bu boşluk nasıl serbestçe dolduruluyor? Grev ve sendika hakkı demokrasilerde bütün çalışanların vazgeçilmez haklarıdır. Yalnızca bir kısım çalışan bu hakka sahipse, aksakltk vardır. Bir demokrat buradan başlar, kendi çıkarı zedelendiğinde bağırmaya başlarsa, demokrasi hiçbir zaman tam işlerlik kazanamaz. Ve en önemlisi, sendika ve grev hakkına sahip olmayanlar için mücadele etmezlerse, onların "hak" sandıkları şey "imtiyaz" olur. Böylece biz bir "haklar" rejimi olan demokrasiyi "imtiyazlar" rejimine çevirir ve içeriğini boşaltırız. Tabii bu durumda kendi seçtiğimiz adamın bize "sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diye babalanmasına da ses çtkartamayız. Bunun böyle olmasını düşünce tembeli olmamız kadar, düşünmesini bilCUMHURİYET KİTAP SAYI 134
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle