Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
olayların etkisiyle, hayatıyla ilgili çok önemli bir karar alıp bıyıklannı kesiyor! (Cumhuriyet, 13 Nisan 1991). Bazıları ise kenduerine daha iyi oturmuş ve çağın kişüik/kişiliksizlik anlayışına daha uygun kimlik belirlemelerine gidiyorlar. "Ben artık senin bildiğin ÜÇÜNCÜ DÜNYACI SÜLEYMAN diilim. Ben artık, GALATASARAYLI, MÜLKİYEÜ, NAKŞİBENDİ, CİNFİSCİ, DÖRT TEKERLEKLİ, MEDYATİK, LÎON AKREP, NİKONOFİL BÎR MEKİNTOŞ'cuyum..." (Cumhuriyet, 27 Haziran 1991). İnsanın birbirleriyle uyuşması gerekmeyen pek çok farklı alan içinde varolabileceği, kişilik denen şeyin bu farklı alanlarda ortaya çıkan farklı kimliklerin toplamından oluştıığu yolundaki, yazılı ve sözlü pek çok ukalalığa konu olmuş bu çağdaş görüşün, bu kadar güzel ortaya konulduğunu ben, kcndi hesabıma, başka hiçbir yerde görmedim. Behiç Ak'ın kimlik arayan tipleri arasında eski "politik"lerin önemli bir yeri vardır. Ama kimlik arayanlar yalnız onlar değildir. Bu, çağın en tipik ve gerçekleşmesi en güç insan çabalarından birni okışturur. Bu çabanın sonunda da ortaya, "herkes gibi olmak istemeyen, ama Marquez gibi yazıp Paco gibi gitr çalamadığı için kendini yeteneksiz hissedip hiçbir şey olamayan" veya ne "ev kadını, ne evde kalmış kız, ne de hayat kadını olmak isteyen" insanlar çıkar (1986). Ya da kişilik arayışı içinde yüksek sesle "ben hoş, sempatik ve enteresanım, mutluyum, sarışınım ve günler den perşembeyi severim" diye bağıran tiplere rastlanır (1990. "Ben kimim?" sorusu, karakterlerinin büyük bir kısmı çocuk olan Ben Yapmadım öğretenim'deki karikatürlerin pekçoğunda ortaya çıkar. Bu çok "felsefi" soruyu çocuklara sordurmak, şaşırtıcı bir etki yaparak sorunun, daha doğrusu onun günümüzdeki soruluş biçiminin, tuhaflığını meydana koyar. Ama Behiç Ak'ın çocukları bu biçimde kullanması yalnızca bir tuhaflık etkisi yaratmak için değildir. Daha doğrusu, amaç neolursa olsun, yarattığı etki yalnızca bu değildir. Yaşanan dönem o kadar baş döndürücü değişikdiklerle dolu, tarihsel süreklilikten o kadar yoksundur ki, kronolojik düzenliliğin ortadan kalkması o kadar da olmayacak bir şey gibi görünmeyebilir. Siyah önlükbeyaz yakalı çocukların, birbirlerine, "Ah ah! Nerdee... Bizdc hiçbişeyin geleneği oluşmamışkikardeşim... Ahah! Çokdoğru.... Nerde eski Pera? Nerde eski Pera?" gibi laflar söylemeleri komiktir (Cumhuriyet, 5 Haziran 1991). Ama karikatürün asıl etkileyici yanı, bize, aha otuz yaşlarındayken bir ayağı çukurda ihtiyarlara yakışır rahatsızlıklar, özlemler ve uyumsuzluklar yaşamış insanlara, kendi durumumuzu düşündürmesidir. Yani, gerçekten ıızak olması gereken bir durumla dikkat çekerken, bir yandan da bu tuhaf durumun gerçeğe yakınlığıyla etkiler. Olmayacak bir durumun gerçeğe yakınlığı "enflasyon çocukları"nda iyice ortaya çıkar. Bunlar, sayıların şaşırtmadığı çocuklardır. Do layısıyla, dünyanın yaşı ve tarihsel olayların eskiliği de onları etkilemez. "tlk deniz anasının oluşumundan bugüne l milyarcık yıl geçmiş... Hayret bişi yavu! Fatih, İstanbul'u ise, 537 yıl önce fethetmiş. Daha dün ayol!" (Cumhuriyet, 10 Aralık 1990). Sayıların enflasyon çocuklarını şaşırtmaması gibi tarih de, tarihin olmadığı bir dönemde yaşayanları şaşırtmaz. Tarihin şaşırtmayışı, yalnızca diinle bugün arasındaki farkı değil, dünü de bugünü de kavrayamamakla /wr/unhr<iar\, tnian M yere sıkılmıj '/2 yere iıfe^^iş yakından ilgilidir. Karikatüristler genel olarak bize tuhaflıklar gösterir, şaşırtıcı durumlar sergilerler. Behiç Ak'ın durumunda ise, karikatürü açısından önemli olan, onun kendi şaşkınlıklarıdır. Behiç Ak, yaşadığı günü gerçekten şaşırtıcı ve tuhaf bulur. Yaşadığı gün onu şaşırtır, ama sersemletmez. Neden şaşırdığını bulup karikatürünü çizdiği noktada, hem tarihi hem kendini yakalamış ve gününü anlayabilmek için gerekli referans noktasını ele geçirmiştir. Bu yoldan anlamanın, befîci de bütün anlama yollarının, uyumsuzluk gerektirdiği söylenebilir. O, el arabasında bilgisayar sntıJması pekâlâınümkün olan bir ortamda yaşar (Cumhuriyet, 12 Kasım 1991. Eczane viırinlerinde "Büyük sürpriz, radyasyonsuz çay!" veya "Süper buluş, normal doğıım yumurta!" türünden etiketlere rastlanması olmayacak şey değildir (Cumhuriyet, 17 Temmuz 1991), Mercedes arabalı "halk çocuklan", sokakta kendi haliııde adamlarla yürüyen kendi halinde kızlara, "Ah ulan Melahat ah! O kolejlerde okumuş zengin aile çocuğu, ben ise yoksulluk içinde büyümüş garip bir halk çocuğum diye değil mi?" diye seslenirler (1991. Karpuzcular jeton, limoncular vergi iadesi zarfı satarlar (Cumhuriyet, 25 Nisan 1991). Herkes yaptığı işin acemisidir. Taksi şoförleri Taksim'i tarif ettirir, İngilizce öğretmenleri işe başladıkları gün İngilizce kıırsıına yazılırlar (1991). Bütün bunlara uyum sağlayan birinin, zaten hiçbir şey anlaması mümkün değildir. Ama Behiç Ak'ın uyumsuzluğu hiçbir zaman diş gıcırdatmaya, kendine acı CUMHURlYETKİTAPSAV/tOfl S A Y F A 13