Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yaşadığı günü şaştrtıa ve tuhaf bulan bir çizer: Behiç Ak Modern olmayan komik zamanlar Kimkime Dumduma / Metis Yayınları, 1986 Ben Yapmadım Öğretmenim AFA Yayınları, 1990, Galiba Seni Seviyorum AFAYayınları, 1991 AYŞEBUĞRA 19801i yıllarda dünyada ve Türkiye'de çok yoğun bir değişme yaşandı. Eğer kendi derdimizden kafaııuzı kaldırıp biraz dünyaya bakabilseydik, Türkiye'de yaşananların dünyadaki genel eğilimlerden pek de o kadar farklı olmadıklarını görebilecektik. Gene de Türkiye'deki değişmenin yoğunluğunu daha da arttıran bazı unsurların varlığı inkâr edilemez. örneğin, Türkiye'de çevre bilinci hiç gelişmemiş olduğu için doğadaki tahribat ve şehirlerin yüzündeki değişme Batı'da olduğundan daha tazlaydı. Ayrıca ekonominin düzenlenişinde bazı radikal değişmeler oldu ve biz, birdenbire, hiç tanımadığımız kavramlar ve davranış biçimleriyle birlikte yaşamaya basjadık. I ler şeyin en son modelini ithal etmeye çalışıık ve en yeni, yıllardır değişmemiş olanın üzerine geldi, türlü tuhaflıklara yol açarak, onıınla birlikte var oldu. I lızlı cnflasyon da, ekonomik değişmenin etkilerini arttırdı. "Tııhafhğın ne kadarı Türkiye'ye özgiiydü, ne kadarı ovrenscldi" tartişmasına girmeyeceğim. Öneınli olaıı alışılmadık bir on yıl 'geçirmiş olmamız. Söz konusıı olan, üzerinde epeyce düşünülmüş, anlaşılmaya çalışmış bir dönemdi. Bu dönemi yorumlamaçabalarına ya da bu dönem içindeki "insanlık durumunu" yansıtması gereken bilim ve sanat ürünlerine baktığım zaman, b\ı yotumlanıa/yansıtmaçabalarının pek başarılı olduklarını söyleyemiyorum. Hatta, bilim ve sanat alanında bu dönemde üretilen malzemeden pek azının kalıcı bir nitelik taşıdığını düşünüyorum. Bunun istisnaları var tabii. SAYFA 12 En çarpıcı istisnalardan biri de, bence, Behiç Ak'ın karikatürleri. Behiç Ak, belki de söz konusu dönemi zor anlaşılır kılan şeyi yakaladığı, hatta onu konu edindiği için yaşadığı dönemi anlamayı ve anlatmayı becermiş biri olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla, neredeyse on ytldır Cutnhuriyet'te yayımlanan Kimkime Dumduma'larda bu dönemin panoramasını bulabiliyoruz. 1980'li yılların yoğun değişiklik yılları olduğunu söyledim. Dünyada ve özellikle Türkiye'de, aynı yoğıınlukta değişmelerin yaşandığı başka dönemlerin de oldıığu öne sürülerek bıına karşı çıkılabilir. Bu son dönemin özgün yanı, galiba, değişmenin, onun anlaşılması için gerekli referans noktalarım yok etmiş olmasıydı. Başka bir deyişle, değişmeniıı kendini en açık gösterdiğiyer referans noktalarının yok oluşuydu. Dönemi anlamak ve anlatmak için en gerekli malzeme ortadan kaybolmuştu ve Behiç Ak, dönemi tanımlayan şeyin burada olduğunu yakalamıştı. Çizdiği karikatürlerin en belirgin temalarından birinin, günümüz insanının elinde, içinde bulunduğu insanlık durumunu anlayacak malzeme bulunmaması olduğu söylenebüir. Nedir sözünü ettiğimiz malzeme? Örneğin, çağın belirlediği yaşama, düşünmc, algılama biçimleridir. Bir anlamda modadır. Bugünün modasına bakarak anneannemizin şapkasını gülünç bulur, annemizin gözlerini yaşartan şarkılarla dalga geçer, babamızın ahlak anlayışına başkaldırırız. Bu arada da kendi şapkalarımız, şarkılarımız ve ahlak anlayışımızı tekrartekrar belirler, tanımlanz. "Unlar şöyleydi, biz böyleyiz" deriz ve ne olduğumuza açıklık kazandırırız. Bugünün modasının ne olduğunu kaybettiğimiz zaman, hem onların nasıl olduğunu tanımlamak zorlaşır hem de kendimizi tanımlamamıza yardım eden önemli bir referans noktası yok olur. Bu yok olan şeye "tarih" diyenlervar. İçinde bulunduğumuz insanlık durumunun anlaşılmasına yardımcı olan malzemenin arasinda politik görüşlerimizi de sayabiliriz. Politik görüşlerimiz yalnız durum değerlendirmelerinde değil, kendimizi tanımlama durumlarında da etkili olurlar. Tabii bütün politik görüşlerin ötesinde kişilik diye bir şey vardır ve kişiliğimiz çevremizi ve kendimizi algılamakta kullanJan temel malzemedir. Bugün, iyi tanımlanmış, kitaplara yapılan göndermelerle tanımlanmış politik görüşler de, o romanlardan ve Hlmlerden bildiğimiz, ne olup ne olmadıkları belli kişilikler de ortadan kaybolmuş durumda. tnsanın kendisi olamaması, edebiyatın en popüler temalarından birini oluştururken, ortalık kim olduğu belirsiz insandan geçilmiyor. Ama bu insanların en azından bir kısmı, doğa ve şehir mekânı içinde, yepyeni ekonomik kurumlar ve kavramlarla cebelleşerek, ekonomik düzenin çarpıkhğı yüzünden uzmanlık konularıyla birlikte veya onun dışında, her türlü işi yaparak kim olduklarını düşünüyorlar. Veya düşünmüyorlar. Bu kargaşa içinde, bu modasız, politikasız, uzmanlaşmanın olmadığı, ınekânın yerinde durmadığı, tarihsel zamanın belirsizleştiği ortamda ortaya çıkan tipler, kimlikJerine sadık kalarak yaşayanlar ve kendilerine kimlik arayanlar, hep birlikte, Behiç Ak'ın karakterlerini oluşturuyorlar. Behiç Ak'ın karakterlerini ve içindeyaşadığımız dönemi... Kadın adama, "Ben hiç modayı izlemiyoruın, büiyor musun? Serbest takılıyorum" diyor ve adamdan "serbest takılmanın", uyumsuzluğun, günümüzün en büyük moda akımı olduğunu öğreniyor. Bunun üzerine çok etkilenip, adama "derin ve ince bir bakışı olduğunu, her şeyin doğrusunu gördüğünü" söylüyor. Adamın cevabı, "Ne yani ben demode miyim?" (1991). Sonra, saçı kurdelalı bir küçük kızla kısa pantolonlıı bir oğlan yan yana yürüyorlar. Kız, "Valla ben modern bir tipimdir, 1950'liyim yani" diyor. Oğlan da "Ben de 1968'liyimdir" diye cevap veriyor (Cumhüriyet, 11 Temmuz 1991). însanların yalnız kıyafetlerini değil, dünya görüşlerinin ve davranış biçimlerinin ait olduğu dönemleri de "serbest takılarak" seçtikleri bu ortamda da, tarihi, çok sınırlı alanlarda, örne : ğin çocuklara konulan isinılerde buluyoruz. İsimler ise, onların ne anlama geldiklerini bilmesine imkân olmayan bacak kadar bir çocuğun ağzından bize ulaşıyorlar: "Dün arkadaşım Evren'in doğum günü partisine gittik... Arkadaşımız Özgür' ün abisi Ulaş... 61 doğumlu Cemal abi... Evde uyuklayan ihtiyarlar Talat ve Enver..." (Cumhuriyet,28Ağustos, 1991). Tarihi, bir de "şimdi apolitik", ama "gençlikltrinde çok politik" olan büyüklerin ağızlarından dinliyoruz. Gençler ise, "Şu büyükler çok tuhaf, apolitik olmayı sadece kendi hakları sayıyorlar" d iyor ve bu tür bir kronolojiyi reddediyorlar (Cumhüriyet, 22 Haziran 1991). Eski politik günlerinde ne olduklarını çok iyi bilen büyükler ise, bugün ne olduklarını düşünüp, kendilerini yeniden tanımlama çabalarına girişiyorlar. Bu çabaların bazıları pek umutsuz oluyor. Örneğin, sol hareket sırasında arkadaşlan ölen, sakat kalan, hapislere giren, bunları gördükten sonra bir de sosyalizmin tantanalı çöküşüne tanık olan bir büyük, bütün bu CUMHÜRİYET KrtAP SAYI 108