06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tomris Uyar'ınkalcminden "GeçmişZamanKadınları"nın olağanüstüportreleri 'Zaman'la beliren 'ayrıntı'lar 'fiınıı1sl\ar OTI'/.I \KIN k.\l)l\i FATMA ORAN ^* ykücülüğümiizü taçlandırmış • • bir ya/ar Tomris Uyar Bir öy• I künün başarüı olabilmesi için ^^ gereken bıitün öğeleri bulabilivorıız onıın öykülerinde; yoğunluğu, sahiciliği, içtenliği. I liç eskimivor Tomris Uyar'ınöyküleri. Runıın ne.deni de yazarın dil ve duyarlık sorununa duydnğu snrıımlıılııktan kaynaklanıvor. Tomris Uyar'la geçtiğimiz gunlerde yayımlaiıan doku/.uncu öykü kiıabı "Otuzların Kadırn' üzerine konuşmadan önce, ülkemizde öykücülüğe ilginin a/.alıp azalmadığını soruyoı uın: "üykücülüğe ilgi, anladığım kada rıyla, başka ülkelerde çoğalıyörmuş, ama Türkiye'de azalıyor. Bu bcnim kanıtn, yanlış olabilir elbette Çiinkü insanlar beş yüz saylalık bir ronıanı rahatça okııyabiliyorlar da beş saylalık bir öykiiyü çok zor okuyorlar. C) yi'ızdeıı, öykünün kısa olması iıısaııların daha çabuk ya da daha çok okuduklarını göstermiyor, romanı tercihcdiyorlar bence. Demin söylediğim gibi, beş yüz saytahk romanı bir solukia okııyabiliyorlar da heş sayialık bir öyküyü okuyamıyorlar sözgelimi. Dcıııck ki, oykü oıılara ki^ısel sorular sordıı^u/ sordııruuğu i(,in biraz zor geliyor okumak..." Kimi yazarlar da öyküyü romana 'ge(,nıck' içiıı bir hazırlık dencyi sayıyorlargaliba? "öykü yazmayı romana tramplen diye düşüncn öykücü varsa, zaten 'öykü'yü iyi vazmıyor olsa gercktir. Ik'nce romandan öyküye ge(,mck, yani ıt>nıanı damıtıp öyküyü bulıııak daha kolav olabilir. Ama bi/.dc tersi olııyor, "Faulkner buııu çok güzel söylüy<ır: Ben ,diyor, bir sürü roman yazılım, şimdi anlıyorum ki, benim öykülcrim romanlarımm bir çoğundan daha iyi. Ama ben o sabrı, o 'yoğıınlaijiırma' sabrını gösleremiyorum, o yüzdcn öykü yaznıak zor bir sanattır." Ama şimdi iyi yazılmış, (,'agda!; bir romanın da bir öykü yoğunlıığunda olduğunu düşünürsek, o zaman ikisi arasında sayta tarkindan başka hır şey kalmıyor. Bir insan iki yüz elli saytada yoğunlaşabilir, bir başkası yüz sayfada. Bu da bir yarışma sorunu değil labii ki..." Genelden özele geçelim isterseniz. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 14 8 Tomris Uyar "Otuzların Kadını"nda bir 'portre'yianlatıyor. 'Anne'sinin 1936 martındaOsmanHamditarahndanyapılmış yağlıboyaportresinianlatırkendeannesini andıran'öbür' otuzların kadınlarının öykülerinden yararlanıyor... nun kocasmı bile ayartınaktan çekinmeyeıı, bunıı doğal bir cinsellik kabul eden kadın tipi bu, evet. Amat>nlarbir araya getirilince bir 'tür' oluştururlar da "Otuzlaıın K;ıdını" her zaman tek tek olan ve aııcak ba/ı yanlarıyla birbirlerine ben/even bir ben/erlik' ailesi Sizin öykülerinizdeki kişilerin ortak özt'lliklcri, toplumıın hangi kesiminden olurlarsa olsunlar yaşadıkları topluın düzeninin koşııllarına yenik diişmclcri ve ıvılmişlikleridir. "ütıızların Kadını'nda da bir ölçüdc böyle bu. "Otuzların Kadını"nda bir 'portre'yi anlatıyorsunuz: 'Anne'nizin 19î6martında Osnıan Hamdi tarafından yapılmış yağlıboya portresini anlatırken <lc annenizi andıran 'öbür' otuzların kadınlarının öykülcrinden yararlanıyor sunuz... "Amaçokdikkatedüirsebuöykülerde kadının omıızları, dudakları, gözleri, boynu, elleri, yani bu tür yaşayan organlarmın bir anlam kazanması değı ^ik öykülere bölünmüş oluyor. üzellikle dudakları Çünkıı hem dolgun dudaklı, hem de 'hiç' konuşmuyor. Çok iyi gorüyor ama 'görmemek' isıiyor. Bir de 'eylemci kadın' tipi değil, ne yazıkki..." Bu, otuzların kadınlarına özgü bir durum mu? "Evet. Oyledüşünüyorum. Size benziyor mu bu kadınlar? "Bana çok iazla ben/enıiyor. Çiinkü ben lııısımı, ötl<emi, scvgimi çok çabuk dile getirmekten yaııayımdır. O'nlarövlebiri/leri değil." Otuzların kadınlarını günümüzdcki kadınlardan ayıran en belirgin ö/.ellık nedırr" "DahayalnızvedahaaşkMzolnıaları. Odaktaki 'poııre den başlayacak olursam, 'O', romantik bir kadın. Yağlıhova portrenin alt çerçevesi boyunta dizilmiş küçük portrelerdeki kadınlar gi bi; Wooll, Coletle, Anna Pavlova, Sarah Bernhardt gibi gururlu ve yalnız birinsan..." Kadın 'Pcnçc' adlı öyküsünde hu kadını ortadan silmeye yönelik 'öbür kadın' tipi ortaya çıkıyor ama... "Öbür kadın tipi bence bugürı bütün dünyada egemen. En yakın dostu oluşturıır. Onlar 'birey'dir. Kendi ayrıcalıklarıyla, kendi özellikleriyle var olabilen bir türdür. Belki de bu yüz den yazmışımdır "Otuzların Kadı nı'nı; yani bu tür insanların giıtikçe azaldığını, ezilip gitmeyi anlatmak için..." "Otuzların Kadını"nda annesinin yıllar önce çizilmiş olan dış göriinüşünıi değil de 'iç' görünüşünü saptaınak istediğini sövlüvor Tomris Uyar. "le görünüşünü okumak *!a bir (uvalin altını okumak gibi bir şeydi.' Kıtabın içindeki üst bashğa PENTİMIİNTO demesi de bu yüzdcn işte. Yağlıboya bir resimde ressaının i'ıstünu boyayla örterek yok ettiği bir böliim ya da ayrıntının 'zaman'la üsteçıkması anlamı na geliyor 'pentiınento'; pişmanlığı ve özlemi de içeriyor biraz... Öykiıve özgü o derınliğı yakaladığım\7. Otuzların Kadını, gittıkçe çürüyen bir dil ve duşünee ortamında yürcj'.imiziısıtıyor... • Otuzların Kadını / Tanıris Ih'ar I Cmı Yıivıııtıirı I l V) v / İS.IKK). 77.. T o m r i s Uyar S AY F A 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle