Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Doris Lessingle bizde yeni yayımlanan "Altın Defter" üzerine bir söyleşi FLORENCEHOWE endisiyle "Altın Defter" üzerinebirsoyle^iyapmak çtn Doris Lessing'in kapısını çaldım. O günü birlikte geçirdik; kahve içtik, yenıek yedik ve konuştuk. Oraya gittiğimde gördüğüm sahne, zihnimdeki imaja son derece aykırıydı. Karşımda durmuş, ocağın üstündeki çorbayı ka, rıjtıran ve bo7,ulan kayn cihazını tamir etmesi için yirmi yaşındaki oğluna aşağı insin diyc seslenen bu kadın, hakkında feminist olduğu söylentileri do Erkekler genelde giderler K ALÎ1N DEFTER laşan ve Altın Defter'ı yazmış olan başarılı yazar olamazdı. Ne görmeyi beklediğimi bilmiyoruın, ama şiiphesiz bu Doris Lessing "Altın Defter"i yazarken Tolstoy'un "Anna Karenina" romanındân harcket etmiş ve 19. yüzyil Rusyası'nda yaşanan olayi Londra' ya taşımak istemiş. Tek farkla. Rusya'daki Anna kendisini çarlık treninin altına atmıştı, Londra'daki yaşamayı sürdürüyor. murfak manzarasını beklemiyordıım. Yerdeki kedi maması artıklarını görmeyi ise en çılgın düşlerimde bile hayal edemezdim. Peki niye? Kendimi böyle rahat hissetmeyi neden garipsiyordum ki.1 Ban.ı kalırsa, bunun nedeni Doris Lessing'in öykülerinin üzerimdebıraktığı erkiydi. Lessing'in öyküleri genelde huzurıımu knçırır Oldukça duygusuz, bazen zalim, özellikle kişisel ilişkiler konusunda son derece karamsar, çetin öykülerdir bunlar. Kullanılan mi/ah ise acı veren bir kara mizahtır. Bu yuzden, Doris Lessing'in sadık bir hayranı olmama rağmen, bu üyküleri yazmı^ ulan karakterle yapılacak bir şöyleşinin pek kolay olmayacağı kanaatindeydım. Ancak, karşdaştıgım sıcak ortamı biiyük bir memnuniyetle kar^ıladım. ( ..) Söyleşiye başladığımda, Lessing'in ne kadar ateşli bir tartışmacı ulduğunu unutmuş oldtığumıı gördüm. Onun, belirli olayları açıklamanın olanaksız olduğu yolundaki ısrarını da unutmujum ırk ayrımı kar^ıtı ayaklanmalar konusunda sozgelimi ya da öfke ve korku gibi merkezi duyguların içine "emilen" diğer duyguların varlıği konusunda... Doris Lessing'in, Altın Defter'in başarısız olduğunu çünkü insanların bunu sadece feminist bir beyanname olarak gördüğünü açıkladığını da hatıriadım. Feminizm, ona gorc 1966'da yeni bir akım olnıaktan çıkmı^tı, özellikle dekendisi için. (...) Unutmui olduğum bir diğer nokta daDoris Lessing'in, yazının "bir yalan" ve "gerçekte deneyiınlerinin aslında yakalanamadığını göıeıı ya/arın duyduğu çılgınca bir ümiisi/lik" ulduğu yolundaki sarsılmaz inancıydı. (...) Bana biraz Altın Deftcr'i anlatabilir misiniz? Bu, kurgusu biiyük bir özenle hazırlanmış bir kitaptır, yani ona çok emek verdim. Kitabın kurgusu aslın da kitabın mesajınııı la kendisi, ancak çok az insan bunu anlayabildi. Arada sırada biri çıkıp bu konuya degiııen bir yazı yazıyor. İ^te o zaman, en azından birileri ne demek istediğımı anlamı^ diyorum. Herkes Altın Deftcr'i yeni türbirfeminizmin ürünu olarak algıladı. Oysa Altın Defter'de yapnıaya ealıştığım ^ey başkaydı. Sizin de bildiği niz gibi kiıaba can veren birden fazla kaynak var. Bunlardan biri, yüzyıllar önee yaşamış olan insanların da aynen bizim gibi düşündüğünü fark etmeyişimizdi... Söyleyeceklerimin tartısmalara yolaçacağını bilryorum ama bana kalırsa, şu anda kanıksadığımız birçok düşüncc kalıbı aslında sol düşiincenin kalıplarıdır ve bu solcu düşünceler de Fransız Devrimi'nde dogdular. Özgiirlükle ilgili artık devrimci sayılınayan ve yajam çarkının içine sinerek fark edilmeyen bir dişli haline gelen devrimci düşüncelerdir bunlar. Ve bu düiüncelersistemeoturmujtur genel terimlerle tarımlamaya çalışırsak sofuca olmayan, toplumla ilişki içindeki birey ve bu bireyin haklarıyla ilgili bir s A YF A 8 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 1 4 7