Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Eagleton'dan edebiyat kuramının tarihi ve eleştirinin eleştirisi 'Edebiyat masum degildir' N A L D U N T A N E R İ N G İ L İ Z C E ' O E Seçme hikâyeler Edebiyat Kuramı / Terry Eagleton / Çeviren: Esen Tarım / Ayrıntı Yayınları, İsı. 19907256s./15.000TL. /CKKKod ND:303.031 HAKKIÜNLER* 18 yüzyıla kadar Batı düşüncc geleneği ıc.ensinde sanaL biivük ölçüde salt bir dııygu meselesi olarak kuraınsal aklın ilgi odağın ılan uzakta kaldı. 18. yü/yılın ilk yarısından 19. yüzyıla kadar, Ba umgarten, Kant, Schiller ve Hegel gibi ülozofların art arda attıkları adımlarla, felsefe alanında sanatı kuramsal incelemenin dışında bırakmayan yeni bir düşünce geleneği şekillendi. Hegel'e göre sanat, belli bilgikuramsal öncüllere göre açıklanabilecek düzenli, kurallı ve yasalı bir yapı sergiliyordu ve dolayısıyla aklın kendisine kuramsal olarak yönelehileceği bir koııuydıı. Böylelikle, I le gel, bu yöndekı ^alısmaları savesinde, ılaha soıııaki düs,ünürlerin, sanatm kuramsal bir incelemeye uygıın olup olmadığı sorusuna, geı ı dönmeyecekleri ölçüde etkili bir bakıs acısı koynuıs, oluyordu. Bu sorunun elimine edilmesi, sanat üzerine düşünümde bir büyük patlanıaya neclen oldu. Bu büyük paılama, bir yandan lelseti estetiği ilcriye doğru şiddetle savururken öte yandan bireysel sanatlarla ilgilenen kuramsal <,'alışmaların özgürce telseleniıı dışına hrlam.ılarını sağladı. Nasıl ki Röne sans'tan sonra genelde doğa ve insan bilimleri, telsete ve özellikle oıta<,ağları etkisine almış teolojiye karşı bağımsızlıklannı giderek ilan edip kendi özel çerçevelerini çizerek avrı basjarına iş görnıeye başla dılarsa, aynı şekilde bireysel sanatlarla modern anlamda ilgilenen kuramsal çalışmalar da geleneksel felsefi estetikle yollarını ayırarak büyük ölçiide metafizik spekülasyona karşı yönde ilerliyor görünen kavra yış, rotalarına girdiler. Bu açRİan hakışıımzı edebiyat kuramı üzerine dikersek, ilk elde onun da diğerleri gibi bağımsız bir kuram olduğunu söylevebiliriz. Edebiyat kuramı, başjangıçta, kendi konıısuna birlik kazandırmak için edebiyat diyı adlandınlan özgiil bir şeyın varoldugunu kabul etmek diye adlandınlan özgül bir şeyin varolduğıınu kabul etmek durumundaydı. Eagle ton'ın dediğı gibi ''F.debiyat kuramı diye bir şey varsa, o zııman bunun kuramı «Iduğıı edebiyat denen bir şeyin debulunduğuaçıktır" (s. 25). Edebiyatın salt varoluşu kuramsal incelemenin zorunlu koşıılu olmasına rağmen, yeterli koşulu degildir. Kuram aynı zamanda kendi konusunun akılsal ölcütlere göre incelenmeye uygun yapıda bir varoluşu bulunduğunu kabul etmek durunuındadır. Kuramın yöntembilimine ilişkin bu temel noktalarda problem başlar: "Hangi varoluş?", "Hangi ölcütler?" Bu özel türden varoluşun ve ölçütlerin neliği ıse "Edebiyat nedir?" sorusuna verilecek yanıt ile belirlenecektir. Edebiyat kuramı, döğrudan konusu dil olan bir dil clir, bir üstdildir; Paul Valery'e göre 'zorunlu konusu edebiyatın kendisi olan bir edebiyattır.' (Genette'nin yazısı Oğuz Demiralp taratından Yazı dergisinde «jevrilmiştir.) Edebiyat kuramının bu ayrıcalığı, onu dil uzerine bir inceleme olmaya yaklaştırır. Bu şekilde, Eagleton, edebiyat kuramının modern anlamdaki başlangıcını, onu böyle bir dil incele mesi olarak belirleyen Rııs biçimcisi Victor îjiklovs ki'nin 1917'de yayımladığı 'Teknik Olarak Sanat adlı denemesine dayandırabilecegimizi belirtmektedir. Eagleton'a göre "biçimeilik aslında dilbilimin edebiyat çalışmalarına uygulanmasıdır" (s. 27). Aına yine de Rus biçimcilerine göre edebiyat kuramı, genelde dile değil, özelde edebiyat diline yönelik bilimsel bir incelemeyi gerektirdiği ıçin, genel dilbilitnılen ayrılıyordu. Nitekim, "edebiyatın başka bir şeye indirgenmedcn kendi içlerinde incelenmesi gereken yasaları, yapıları ve aygıtları vardır" (s. 27). Biçimciler Eagleton'ın belirttiği gibi "edebi dili belli bir normdan sapma, bir çeşit dilsel şiddet" ve "lıer zaman kullandığımız 'gündelik' dilden farklı 'özel' bir dil" olarak görürler. Ama Eagleton'a göre "bir sapmayı belirlemek, onun saptığı normu da helirleyebilmek " anlamına geleceği ve toplum içerisincleki bütün birevlerin ortak olarak paylaştığı "tek bir 'normal dil" düşüncesi bir yanılsamadan öteye gidemeyeceği için biçimcilerin geliştirmeye çalıstıkları kuram, doyurucu bir açıklama ortaya koyabilnıektcn uzaktı <s. 29). F.agleton, Edebiyat Kuramı boyunca benimsediği tutuınu 'Giriş' bölümünün sonunda şöyle bir çıkannıa dayandırır; Edebiyat kuramı, son kertede değer vargıları ile i^ görür. Değer yargıları ise hem tarihsel olarak değişkendir hem de toplumsal ideolojilerle yakından ilişkilidir. Bu bakınıdan değer yargıları "özel zevklere değil, bazı toplumsal grııpların diğer grııplar üzerinde iktidar sajj'imak ve uygulamak için kul Oxfurd Üniversitesi öğretim üyeierinden Geoffrey Lewis, Halrltın Taner'in on hikâyesini lngilizccye çevirdi. Türkçe proiesörü olan Lewis'in daha önce hazııladığı "Modern Turkey" ve "Teach Yoursclf Turkish" adlı iki kitabının yanısıra bir de "Dedc Korkut" çevirisi bulunuyor. Prot. Lewis'in İngilizceye »,"cvirdiği ,Haldun Taner'in çeşitli kitaplarından alınan hikâyeler şurtlar: Heykel,Kantar Kâtibi Ali Hı/ii Efendi.Fasarya, Ayak, Artırma, Rahatlıkln, Yalıda Sabah, Karşılıklı, Sonsıua Kalmak ve Yaprak Ne Canlı Yeşil. Ingilterede ilk kez 1988 yılında basılan kitap "Thickhead and Other Stories " < I asarya ve Diğer 1 likâyeleri) adıtıı taşıyor. l'rol. Lewıs. kitabının girisjnde Haldıın Taner'in yaşamöyküsüııe değındikten sonra, edebi kişiliğini anlatıyor. Prof. I^evk'is, özellikle 19M)'lardan sonra Türk hikâyeciliğinin büyük bir gelişme gösterdiğini, I laldıın Taner'in de bu gelişme serüveni icindc en sevilen va/arlardan biri olduğunu belirtiyor. Lewis'e göre Haldıın Taner, hikâyelerindeki tiplenıelerde ve diyaloglarda cok ba^arılı; bu yünü Taner'in oytın ya/.arlığındaki başarısını da açıklıyor. Haldun Taner insan ruhunu iyi tanıyor, davranıslartn ardındakt duygıı ve dü^ünceleri ustalıkla gösteriyor, mızah unsurunu basardı bir şekilde kullanıyor. Prof, Ixwis, Taner'in hikâyelerinin, Türk olmayanlarca da zevkle okıınabileceğini bclirttikten sonra, Türk kültürü ve tarihi ile ilgili bazı açıklamalar yapıyor. landıkları varsayımlara gönderme yaparlar." (s. 40) Buradan haraketle, Eagleton, kitabının geri kalan kısmında, modern edebiyat kuramındasözsabibiol muş farklı yaklaşımlarm bir dökümünü vererek, on ların derininde yatan ideolojik yapıların tarihsel ve toplumsal arka planını göstermeyi amaçlar ve giderek kendisinin edebiyata yaklaşını yöntemini ortaya koymaya çalışır. '. Böylelikle, bizim ıçin Eagleton'ın calışmasımn iki yönlü değeri buluriduğu söylenebilecektir: İlkin, bu calışma mc>dern edebiyat kuramının tarihine ışık tutan didaktik bir metin sunuyor. Bu reflexion sayesinde, Eagleton ın ulaştığı sonuç, edebiyat kuramı diye adlandınlan özel disiplinin, daha önceki Eleştiri ve İdeoloji adlı çalışmasında da belirttiği gibi 'masum bir disiplin olmadığı' (1), ama 'nihai olarak politik olduğu'dur (s. 216). Buna göre Eagleton için edebiyat kuramı denilen disiplin, temel yönelimi politik olan ve bunun bilincini taşıyan tarihin ve toplumun biçimlendirdiği aklın • örüngesine yerleştirildiği ölçüde edebiyatın asıl anlamını keşredebilecek ve kendi yöntembilimsel çerçe vesini çizebilecektir. Kıışkusuz Marksist eleştiri geleneğinden tanıdığımız ve dolayısıyla ona yönelik itirazlara acık bir çerçevedir bu. Ancak lıer neolıırsa olsun, Eagleton ın kuramsal soruşturmanın ufkunu genişleten sağlam dayanak noktaları, akıcı üslubu ve zengin malzemesi, ele aldığı konıılara hâkimiyeti ve tabii ki çeviriyi yapan Esen Tarım'ın, Eagleton'ın düşüncelerine nüfuz edebilmemizi sağla yan, yerinde ve anlaşılır dili yapııa hakkı olan /amanı ayırmamızı zorunlu kılıyor. * Ege{\nn\r\ilf\iVJıhiyutHıii'ültesif'elu'Jf liiiliimüurıifltrma Tflrkçe'de Eagleton Eleşiiri vc İılcoloji •'Çeviren: F^scnTarımSerhiuOztopbas/ İleı^ım Yayınları, 1S»«5 / 2AS s. / '•»500 TL / CKK K o d No: 066.03? Sanatı kuramsal incelemenin di'jindd bırakmayan dusunce geleneği. 19 yuzyıid.i Kanr. Schiller (ııstte) ve Hegel gibi filozoflarcagerceklestirliaı. S A YFA 2 0 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 6 0