05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Charles Bukoıuski Hollyıvood'u anlatıyor AliPoynazoğlu sünutçısı) Alkol, kadın ve sinema Geçen yıl İstanbul sinemalarında da oynayan (Bar Kelebeği)" "Barfly" filminin romanını ve senaryosunu yazan Charles Bukowski, filmin başoyuncuları Mickey Rourke ve Faye Dunaway'i izledi, sonra şişesinin başına çöktü ve yazdı: HoÜywood. meyen yazar, daktilo ve klasik müzik olunca, hele yanında birde içkiolursa, yazmadan edemiyor. Son yıllarda Sarah adlı bir şiirsever, Charles"ın el ve ayak tımaklarını kesip ağzını yıkamaya başladığından bu yana Bukovvski, daha az içer oldu, çünkü Sarah deviriyor viski kadehlerini. Sarah, Charles'ın gıda rejimine de dikkat etmeye başladı. Kırmızı et yasak, Iikit olarak da sadece kırmızı şarap var. Sarah günde 5 rekat vitamin şırıngalıyor Charles'a. Bukowski'nin yazısı aslında şiir. "Otlamak için dev bir teneffüs avlusu" olarak tanımlıyor şiiri Hollyvvood kulislerine gire çıka, kendisine tanıtılan bazı ünlüler hakkında da "iki satır" attırmış Bukovvski. Mesela, "Norman Mailer, Amerika Birleşik Devletleri'nde insanları ve testiküllerini koruyan nadir adamlardan biri" diyor. Kendisinden etkilendiğini yazan Bukovvski, Rourke'un filmin bir sahnesinde ille de aynanın karşısına geçip şiir okumak için yönetmenle (Barbet Schoeder) kavga bile ettiğini unutmayıp not düşmüş. Faye Dunavvay ise Charles'ın kalemine göre "Çok eski bir kadın değil, ama eski moda bir kadın." Setten bir sahne: (Bkz. Pancho'nun Canard Enchaine dergisinden alınma karikatürü) Faye hanım, uzanmış yatacak, etekleri hafif açılmaca. Diyor ki 'Göreceksiniz çok güzel bacaklarım vardır.' Charles görmüş ve yazmış. Bukovvski haeır eline kalemi almışken, Hollyvvood'daki beceriksiz, kasıntı, boş boğaz, cumburlop yönetmenlerle, cümle kuramayan senaristleri, artist adaylarını, para babalarını, genç kız analarını, bu arada gazetecileri de bir güzel benzetmiş. Mcsela bir gazeteci 'Efendim... konusunda ne düşünüyorsunuz?' şeklinde bir soru sorduğunda, Bukovvski'nin yanıtı sadece "Bir yazarın en iyi meyvesi beyaz kâğıt üzerindedir" olmuş. Bukovvski'nin sinema konusunda da antiMacLuhan görüşleri var. Diyor ki: "Sinemaya giden insanlar, beyaz perdede gördükleri her şeyden ncfrct edcrlcr, saldınya uğramış hissederler kendilerini, hakaretc maruz kalmış gibidirler. Oysa ki roman ya da hikâye okuyanlar saldınya uğramayı, hakaretc maruz kalınayı severler. D Charles Bukowskı / Hollywood / Fransızca, çeviri / Grasaet Yayınevi / Paris ücak 1991. Bilge Karasu'nun "Kılavuz" adlı kitabını çok severck okudum. Dilı.tınıyı ve miiziği yakalamış. Rilge Karasu kendime çok yakın bulduğum usta bir yazar. Herkese şiddetîe salık veririm. Bir de, Zchra İpşiroğlu nun "Tiyatroda Devrim" kitahını ilgiyle okuyorum. y (Sanatyonetmem) Son günlerde Sait l'aik'in bütün eserlerıni yeniden okumaya başladım. Ayrıca Marguerite Yourcenar'ın "Doğu Öyküler" ni severck okudum. ESİII klSdP (Ses sanatçuı) Italo Cafvınu'nun "Görünmez Kentler" adlı kitabını ilgiyle okudum. llginç buldum. Özellikle teıniz çevirisı çok dikkatimi çekti. Ayrıca Indiana Üniversitesi profesörlerindcn İlhan Başgöz'ün "Yunus Emre" kitabı ve Rngin Ardıç'ın "Kadın Suretleri" son /amnnlarda severek okuduğum yapıtlar. M Cüneyt Scrmet'in "Cazın İçinden" adlı kitabını ilgiyle okuyorum. Erol Pekcan rc« ç) Fransa'da yayıınlanan aylık kitap dergisi Lire( Okumak) son sayfasını "Retro"(Geçmiş Zaman) başhğı altında ÎO yıl önceki edebi olaylara ayırır. Dcrginin Ocak 1991 tarihli sayısında, yani 1961 Ocak'ındaki olayları batırlattığı sayısında, " Komünizm ve şiir" başlıklı küçük bir alıntı yayımlandı. Liberation gazetesinden Katia D.Kaupp, Paris'e bir ziyarette bulunan Türk şairi Nâzım Hikmet'le bir söyleşi yaptı. Nâzım Hikmet bu söyleşide şöyle dedi: " Teknik insanlığın belli başlı tüm sorunlarını çözecek.Benim halkım ki, yüzde 75 oranında okuryazar değildir, yakın gelecekte mutlaka.bundan enıiniın.Baııdelaire'in şiirlerini çevirccek, okuyacak ve bu şıirın tadına varacak. Zaten komünizm biraz da bütün insanların şiir okuyabilecekleri bir loplumdur..." Geçmiş zaman olur kl,hayali Nâzım değer ickey Rourke ile Faye Dunavvay'rı oynadığı Barfly filminin romanını ve senaryosunu yazan Charles Bukowski, sonra da şişelerin arusına çöktü, daktilosunun tuşlanna vurdu. Ortaya çıkan kitabın adı: Hollywood. Bukowski, az, ama sadık okur kitlesine sahip garipçe ünlü yazarlar arasında. Hollanda'da bir kitabevi "Bukovvski Köşesi" yapacak kadar promosyon yanlısı iken, Paris ya da Londra'da Bukowski adını bilmcyen kitap tezgâhtarlajrına da rastlamak olası. Bukovvski kimdir sorusuna en iyi cevabı Mickey Rourke verdi. Barfly filminde canlandırdığı kahraman, yazarın bizzat kendisinden başkası değildi. Yani esas olarak içen, arada sırada da yazan bir kahraman. Bukovvski, içki şişeleriylc götürüldüğü film setinde gözlemlerde bulundu. Rourke'u ve Dunavvay'i izledi. Hollywood'un ne menem bir mecra olduğunu teşhis etmeye çalıştı. Sonra da aklında kalanları kitaba dökmeye çalıştı. Sonuç olarak JeanLuc Godard'ın filmlerinde olduğu gibi galiba güzel, fakat genellikle anlaşılmaz bölümler çıktı. "Benim tüm bu olaylardan anladığım kadarıyla, insanlar alkolik filan değil, ama kendilerini öyle sanıyorlar." 65 yaşına gelmesinc rağmcn bıyık ve sakallarına sızan alkol damlalarını avucu aracılığrile diline götürmekten çekin Bukowski've göre Faye Dunavvay, eski değll ama.eskl moda bir kadın (Canard Enchaine dergısınde çıkan Panchonun bir desenı) " C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 5« S A Y F A 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle