Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Erkek kullanma kılavuzu Erkekler (Kadınlar İçin Bir Kullanma Kılavuzu/ Cherly BjnardEdit Schlaffer / Çeviren: Leman Çaüşkan / Afa lyınları / 206 s. / 14.000 TL. ÜKKKodNo: 011.151 tki kadın, Cherly Denard ve Edit Schlaffer aslında çok ciddi bir iş yapıyorlarjsijaset ve insan ilişkileri araştırma gurubunu yönetiyorlar. Her iki yazar da bugün 40'larında. Ama ,1980 yıhndan bu yana kadınlar v,e erkekler hakkında araştırrna yapıyorlar. Bu hafta, Afa Yayınları arasında piyasaya çıkan yapıtlaruıda yazarlar kadınlara " Bir Kullanma Kılavuzu" sunuyorlar. " Rrkekler çıkarlarına.güçlerinc ve amaçlarına sarsılmaz bir biçimde bağlıdırlar." diyen Benard ve Schlafter, erkekleri değiştirmek isteyen kadınlara canı gönülden başarı diliyor, onlardan yüz çevirmek isteyenleri ise " bu ayrıcalıklı yapdarından dolayı" kutluyorlar. Yazarların asıl derdi ise, geri kalan kadmlar: " Biz" diyorlar, "geri kalan kadınları, ya birinci guruptaki kadınların başarıh olduğu ya da ikinci guruptaki Sırma Köksal'ın, Kitap ekimizin 53. sayısında yayınlanan ve Fransız yazar George Perec'in "Uyuyan Adam"ı üstüne yazdığı"Uyumayan bir kuşak" başlıtdı yazısına, kitabın çevirmeni Sosi Dolanoğlu bir yanıt yazısı getirdi.Sunuyoruz. Uyumayı seçen adam Çevinnen Sosı Dolanoğlu'nun Sırma Köksal'a yanıtı S kadınların kendilerini geliştirdikleri bir geleceğe kavuşturmak istiyoruz." Işte yazarlarımızdan birkaç satır: "Erkekler şaşmadan kendi yollarına giderler, isterse bu yol eğri yöne gidiyor olsun. Bu, onlara korkunç bir avantaj sağlar, çünkü gerçeğin algılanması sübjektif bir şeydir, yaptığı işten emin olduğu izlenimini uyandıran bir insan, çevresindekileri de, ortada objektif bir olay bulunduğuna inandırır. Yaptığı işten kesinlikle emin bir insanın sonu ya cumhurbaşkanlığı makamıdır ya da akıl hastancsi. Yanılmazlık özelliği de erkeklerde oldukça belirgindir. Engeller ve başarısızlıklar biiyük bir gayret ve demagojiyle öyle bir çerçeveye yerleştirilir ki, psikolojik açıdan pohpolılayıcı, toplumsal açıdan edtüeyici, maddi açıdan verimli, duygusal açıdan üzüntüden uzak yaşanıp gidilir. Son olarak erkekler kendilerini azla yetinen insan kabul ederler. Yaşam felsefeleri iyice küçülmüştür; daha az içerik, daha az sorun Teknikten de bilinir ki, bir şey ne kadar çok parçadan oluşursa, bozulmaya o kadar yatkındır. Erkekler olahildiği kadar basitleşmeye gayret ederler, ilgi alanlarını kısarlar, duygularını köreltirler, özeleştiriyi en aza indirirler, kolay kabul etmez, kolay karşı çıkmazlar." Evet, erkelderle birlikte yaşamak ıstiyor musunuz? Ya onlarla çalışmak... Ya da çalışmak zorunda kalmakr1.. Bu kılavuzu edinin! SOSİDOLANOfiLU ayın Sırma Köksal'ın Cumhuriyet Kitap'ın 5Î. sayısında yayımlanan ve Perec'in "Uyuyan Adam'ı üzerine yazdığı "Uyumayan Bir Kuşak" başlıklı yazısını okuyunca, bu yazıyı yazma ihtiyacını şiddetle duydum. Zira Sayın Köksal'ın "Uyuyan Adam"ı oturtmaya çalıştığı platform, benim bu kitabı okuma, inceleme, çevirme ve tekrar tekrar okuma süreçlerinden hıçbırinde karşıma çıkmadı. Üstelik kitabın (yazarının / başkişisinüı) neden böyle bir platforma çekilmek istendiğıni de anlayamadım. Elbette ki her okururı şu ya da bu kitaptan anladığı şeyler larklı olabilir. Yazarın söylediklerini, onun kafasının içinde olmadığımı/.a göre onun söylediği gibi anlamamıza şüphesiz imkân yoktur, aynca hepimizin de farklı bir kafası olduğuna göre o söylenenleri hepimiz kendi duygudüşünce yapımıza, birikimlerimize, yaşantılanmıza uygun olarak yorumlayabiliriz. Ben de burada kendi yorumumu dayatacak değilim Ne var ki Sayın Köksal'ın, "Uyuyan Adam"ı bu kadar ilgisiz bir yere çektiğini görünce, bazı şeylere açıklık g^tirmeyi istedim. Sayın Köksal, 68 kuşağı ile Perec arasında paralellik kurmaya çalışıyor; altmışlı yıllardan ve bu on yıla damgasını vuran isimli ve isimsiz kahramanların yaptıklanndan (Che'nin Bolivya'ya gidişinden, çiçek çocuklannın insanları barışa ve sevgiye çağırmasından, öğrenci hareketlerinden) yola çıkarak, Perec'in de tarih öğrenimini yarıda bırakmasından söz ediyor. Perec'in \9J4\C başladığı tarih öğrenimini kısa süre sonra (yani muhtemelen 50'li yılların ikinci yarısında) yarıda bıraktığını biyografisinden biliyoruz. Ama Perec'in tarih öğrenmekten neden vazgeçtiğini nasıl bilebiliriz ki. Rİmbaud'nun şiiri neden bırakıp, Habeşistan'da silah ticareti yaptığını da bilemeyiz. Ne var ki Sayın Köksal, Perec'in öğrenimini yarıda bırakışını 68 ruhuna bağlıyor. Gerçi yazar, üniversiteyi 68'den en az on yıl önce bırakmış, ama Sayın Köksal buna neden olarak yine de 68 ruhunu göstermekte tereddüt etmiyor. Üstelik 67 yılında yayımlanan bir kitabın satırları arasında yine bu rulıun ritminin dolaştığını söylüyor. Meseleye 60'h ydlar açısından yaklaşsak bile, dünyayı değiştirmeye kalkan, üstelik bunu giyim kuşamlarıyla, dinledikleri müziklc, doğaya dönüşle, kısacası ebeveynlerinkinden bambaşka olan hayat tarzlarıyla dünyaya haykıran bu insanlarla "Uyuyan Adam" arasında ne gibi bir benzerlik olabilir? İnsanlara inanmayan, kendi ne, kendi yaptıldarına inanmayan, birden bir yerlerde bir şeylerin kırıldığını hisscttiği için her şeyden vazgeçip, tavandaki çatlakları seyrederek, leğende cansız köpekbalıkları gibi yüzen çorapları seyrederek uyumayı seçen bir adam var karşımızda. Yirmi beş yaşında olan ve bekleyecek bir şev kalmayana kadar beklemck, sadece sürüp gitmek, sadece bekleyişi ve unutuju isteyen bellek kaybına uğramış biri var. Çok uzun zamandır erteledığı istifasını dünyaya sunan bu adamırı 68 ruhuyla ilgisi nedir? 60'lı yülarda CeorgesPerec yaşamak mı? Az parayla geçinıyor olması mı onu 68' li yapıyor? Beş metre kareden birazcık daha büyük olan bir çatı katında oturan bir öğrencinin (zengin olup da ilginçlik olsun diye orada yaşamıyordur herhalde) kıt kanaat geçinmesi sürpriz olmasa gerek. Ayrıca, "Uyuyan Adam'ın kendine şaşmaz bir bütçe hazırlaması da vakit öldürmek için oynadığı oyunlardan biri: Bulmaca çöznıek, fal açmak, gazeteleri didik didik okumak, gördüğü her şeyi sınıflandırmaya kalkmak, kaldırım taşlarının çizgilerine basmamak gibi. Hiçbir şeyi dışlamamakla, hiçbir şeyi reddetmemekle, ilerlemekten vazgeçmekle (çünkü zaten ilerlemiyordu ki), hiçbir şey istememekle (imkânsızı filan istediği de yok, uyumadan gördüğü rüyalarda kendini bir yolcu gemisinin pruva bodoslaması sanmasının "imkânsız"la ilgisi de yok), avare dolaşıp, uyumak, sürüklenmek, arzulanmayan, gücenmeyen, isyan etmeyen biri olmakla nasıl 68'li ruhu bir arada barınıyor bümiyorum. Eğer tek benzerlik sonunda hiçbir şeyi değiştirememekse çünkü "Uyuyan Adam" da bütün çabasına rağmen ölmedi, delirmedi; cevabı bilen zaman akmaya devam etti, çünkü onun var olup olmadığı zamanın umrunda bile değil ve hiçbir şeyi değiştiremediğini anlayıp küskün bakışlarla hayata dönmeksc, bu hayli zorlama bir benzerlik. Son olarak da Sayın Köksal'ın dediği gibi "yaralanan bir kuşağı tanımak, hem de akademik inCelemlerle değil, duygusuyla tanımak isteyenler" hayal kırıklığına uğrayacaklar, sadece 68 kuşağı söz konusu olmadığından değil, aynı zamanda "Uyuyan Adam"da yazıda söz konusu edilen duygu da bulunmadığından. 68 kuşağından olmadığım (o zaman sadece 7 yaşındaydım) ve bu kuşağın ruhu üzerine bildikierim kendi yaşantüarıma değil, sonradan edindiğim bilgilere dayandığı için, bu ruhu daha tazla didikleme hakkını kendimde görmüyor ve bu yazıyı yazmak zorunda kaldığım için de özellikle Perec'in ruhundan özür diliyorum. D S A Y F A 2 1 C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 56