Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
îsmet Zeki Eyuboglu ikinci basımı yapılan 'Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü 'nü anlattı Elli bini askın sözcük Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü/ İsmet Zeki Eyuboglu / Sosyal Yayınlar / İst.1991 782 s. / 70.000 TL. H RK »ıUNUN KTİMOII>Jİ SÖZÜĞl RffiTİNCElU. K i T A P T A N B İ R B Ö L 0M İsmet Zeki Eyuboğlu," Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü" adlı kapsamlı çalışmasının ikinci basımını yayımladı. Rski metni gözden geçircrek ve genişleterek yayımlayan Eyuboğlu, gerçek bir aydının koklerını bilmediği sözcüklerle düşünemeyeceğini söylüyor. Eyuboğlu, "onbin sözcüğün kökcnini araştırdım, buracan türetilmiş sözcüklerc değindim böyleliklc elli bini aşkın sözcük ortaya çıktı" diyor. İsmet Zeki Eyuboğlu ile yapıtının ikinci basımı üstüne konuştuk . Sunuyoruz. "Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü"nün gcnişletilmiş, gözden geçirilmiş ikinci basımı gerçekleşti. Böylesine geniş kapsamlı bir çalışma için ne söylemek istersiniz? Kitabımın önsözünde de belirttiğim gibi çağdaş diller arasında köklcri araştırılmayan, yalnızca belli dönemlerle ilgili dil çalışmalanyla yetinilen tck dil Türkçedir. Birkaç Avrupalı dilci Türkçcyle ilgilenmiş, yararlı, düzenli, aydınlatıcı ürünler ortaya koymuş, ancak bu çalışmalar içinde Türk dilinin bütününü kapsayan yok Bana kalırsa, gerçek bir aydın, küklerini bilemediği sözcüklerle düşünemez. Düşündüğünü sanır, bu da bir düşüncekavram aktarmasıdır. Düşüncenin üretici, verimli olması sözcüğe yeni anlamlar kazandırmaya dayanır, boyle bir başan da kavramı oluşturacak sözcüklerin köklerini bilmeyi gerektirir. özellikle felsefede kökleri bilinmeyen sözcüklerle düşünme olanağı yoktur. Düşünce dizgesini kullandığı kavramlara dayandırmayan, düşünsel üretmeyi dilin köklerine bağlamayan büyük bir buge bilmiyoruz. Felsefede düşünmek aktarmak değil üretmektır, bu da ancak kökleri açıkça bilinen sözcüklerlekavranılarla sağlanabilir. Bu çalışmamzda başarılı olduğunuza kendiniz ina nıyormusunuz? Böyle bir soru gereksizdir. Bilimsel çalışmalar boyuna ilerliyor, gelişiyor, biri ötekine ekleniyor, böylece birinin eksiğini öteki gideriyor. Bu nedenle, bir çalışma son sözü söylemiş, tartişma kapılarını kapamış sayılamaz, sayılırsa katılaşmış, bir kazıbilim varlığı olmuş demektir. Benim çalışmam bitmiş bayılma/., birçok eksiği vardır, bu eksikleri gidermek de dilcilerin, bu alanda yetkili kimselerin işidir. Bir kimse konuştuğu dilin uzmanı değildir, uzmanlık dili konuşmakla bağlantüı sayılmaz, derin araştırmaları, verimli çalışmaları gerektirir. Kitabınızın birinci basımında çok saldırıya uğradınız, yetersizlikle suçlandınız, dahası verdiğiniz kaynakları bilc okumadığınız ileri sürüldü. Bu genişlctilmiş ikinci basımda bu olumsuz clcştirileri göz önünde tuttunuz mu? Kuşkusuz, bütüıı eleştirilerden yararlandım, hepsini okudum, an.cak bılimscl bir özellik taşıyanını görmedim dıyebilirim. Verdiğinı kaynaklara gelince: Bunların birkaçı dışında, hepsı evimde vardır, isteyen gelip görebilir. (iörmediğim, incdemediğim bir kitabı l&ynak dıye göstermem söz konusu değildir. Ben bir araştırmacıyım, okur avcısı değil. Bilgiçlik taslamak düşüncesiyle birçok kitabı okumadan kaynak diye göstermek gibi doğru olmayan bir eğilirnim de yoktur. Ancak incelediğim kaynakların hepsine katılmam, onları olduğu gihi benimsemem de söz konusu değildir. Sözgelişi çok verimli, iyi bir bilgin olan Gerhard Dörfer'in düşüncelerine bütünlükle katılmam olanaksızdır, Gerard Clauson için de öyle. Çalışmanızda, sözcüklerin köklerini araştınrken ne gibi bir yöntem uyguladınız? Uyguladığım yöntem bana özgüdür, yenidir dıyebilirim . Bir sözcüğün kökenini araştırırken onun Türkçe olup olmadığını göstermeye çalışırken düşünce üretiminden yola çıktım. Sözgelişi bir toplumun düşünce ortamında o sözcüğün içerdiği anlamı verecek buluş yoksa, başka dilden alınmış olabileceği kanısına vardım, bunda da olumlu sonuca ulaştım. Orneğin Türk düşüncesinde (başlangıçta) soyut varlıkları yansıtan kavram yoktur. Türk insanı eliyle tuttuğunu, gözüyle gördüğünü düşünebiliyor. Bundan dolayı kesinlikle soyut kaynağa dayanan bir sözcüğün Türkçe olması tartışmaya açıktır. Birkaç örnak verebilir misiniz? Çok örnek verebilirim. Sözgelişi tanrı, ruh, cin, uçmak (cennet) vb. sözcükler Türkçe olamaz. Türk insanının düşüncesinde böylesine soyut varlıklar yoktu (başlangıçta). Öte yandan, Türklerin yaşadıklan bölgelerde yetijmeyen, bulunmayan doğa varlıklarının adlannın da Türkçe olabileceği pek söylenemez. Sözgelişi "lahana" denen bitkinin yetişmediği bir yörede onunla ilgili kavramlar da üretilemez. Bunu çok daha gcnişletip kurumlara da uygulayabiliriz. özellikle felsefe alanında üreticiyaratıcı olaınayan bir toplumun, bu konuyla ilgili temel kavramları kendi güncel dilinden türetmesi olanaksızdır. Bir kişiye yaşadığı doğal or.am ne vermişse, ancak onunla düşünüp üretme olanağı bulunabilir. Bakın, Türklerde özgün, kendi düşünce yapılanna uygun bir din yoktur. Türkİer dinlerini, bu dinlerlc ilgili inançlarını bile komşu ulııslardan aktarmışlardır. Kutadgu Bilik'ı incelediğinizde dinle ilgili kavramların hepsinin Türkçe olmadığını kolayca görürsünüz. R. R. Arat'ın yayımladığı "Eski Türk Şiiri" adlı çok önemli yapıtı okuyun, bütün din kavranılarının Sanskritçe, Soğdça, Çince vb. olduğunu anlarsınız. Türklerin tslamiyeti benimsediği dönemde bilc kavramlar ya Arapça ya başka dillerden alıntp "Türkçeleştirilmiş" sözcüklerden oluşturulmuştur. Peki, siz, Türk dilinin kcndi kendine yetebileceğinc inanıyor musunuz? Üstelik çağıniızda bilimsel gelişmclcr AKAR l.tr.akmak (bk.) tan akar/akar (akan, akmakta olan, akıcı, akışl)) akarsu/akarsu, akarca/akarca, çay, ırmak, derc AKAR II.,ar. akar (gellr getiren, kazanç sağlayan nesne, tarla.işyeri) dan akar. ıstanbul ilinin Beşiklaş ilçesinde Akarctler adı verilen yörenin adı bu sözcükten gelir. BUDAMAK,es. tr. butımak (budanıak, dalı kesmek) tan butamak/budamak. Hurada dal anlumına gden butık sözcüğünün k sesi düşeıek yerini ıııak eki alıyor, Bundan butaklamak, butıklamak bg. cylemlcr doğarken butıkbutak sözcüklcıi lamak ekleri dolayısıyla değişmiyor, kalıyor. DONA'l'MAK.es. tr ton (bk) dan tondon/don.atmak/donatmak.. Kök anlamı;don giydirmek, giysi giydirmek, örtmek,kaplamak,eksikliğini gidermek. (Bk.Don). Köke gelen a, t ekleriyle: yaratmak/ yaratmak, aratmak/aratmak (anlam gcnişlenıesiyle aramasını sağlaıııak),boşaltmak/boşaltmak Itg. İSPAT, ar. sübut (durağan, devinmeyen, olduğu yerde kalan) tan isbat/ispat... Kök anlamı: bir nesneyi olduğu yerden oynatmama, durağan kılma, kımıldatmaına. Anlam genişlemesiyle: tanıklar, kanıtlar getirerek doğruluğunu, gerçekliğini, değişmediğini ortaya koymak. lspatlamak, ispatlanmak, ispailı bg. sabit ( durağan)... Ismet Zeki Eyuboğlu hızlanmış yeni düşünce öğretileri oluşturuluyor. Türkçe bunları karşılamaya elverişli midir? Bu sorunuzun yanıtı, yalnız Türkçe için değil, bütün Batı dilleri için de olumsuzdur. Bir ulus nc denli yüksek bir yaratıcılık düzeyinde bulunursa bulunsun, bütün bilimsel kavramları kcndi dilinden üretemez, buna ortaya konan buluşların türlülüğü, yapısı, içcriği engeldir. Uygarlık alanında atılan ileri adımlar, diller arasında da karşüıklı alışverişleri gerektirmektedir. Ancak bu gercksinim, bütün kavramları başkalarından aktarma anlamına gelmez. Kişi kcndi diliyle de yaratıcı olmalıdır, düşünce üretmelidir. Bu çalışmanızda aşağı yukarı kaç sözcüğün kökenini araştırdınız? On bin dolayında sözcüğün kökenini araştırdım. Bir kökten türetilmiş sözcüklere değindim, böylece elli bini aşkın sözcük ortaya çıktı. Bu da Türkçenin önemli bir bölümünü kapsar. Ancak bu sözlerim, Türkçenin on bin dolayında sözcük kökü vardır anlamına gelmez. Köklerde; sürekli ağız ayrılıkları sonucu, değişmeler vardır. Bir kök, ağız ayrılıkları nedeniyle, başka özgün bir kökmiiş izlenimini verecek biçimde söyleniyor. Sözgelişi abarmakobarmakubarmakgöğcrmekgövermekgüvermekgüycrmckgügermek vb. Bunlar bir kökün değışik biçimde söylenişi sonucudur, dilciolmayan, bunları ö/.gün kökler sanubüir. ö t e yandan "göz"den türeyen görmek, gözlük, göstermek vb. sözcüklerin görgözgös köklerinin ayrı olduğu da sanılabiliı. Türk dili konusunda başka çalışmalarınız var mı ya da yeni bir çalışma düşünüyor musunuz? lki çalışmam daha var. Biri "Türkçe Üstüne Araştırmalarİncelemeler" adını taşıyor. 1%0'tan bu yana Türkçenin değişik konuları üzerınde durdıım. Bunları ayrı ayrı bölümler olarak yayımladım. Bu çaliMnamda Türkçenin gücü, yapısı, gelişimi, üretkenliği, içerdiği düşünsel sorunlar gihi değişik konuları işledim. Oteki çalışmam "Dilin Kapısı" adını taşıyor. Bunda da bir dilin başarı sınırlarını inteledim, bilimsel gelişmeler karşısında dillerin yetmedığıni ortayâ koymaya çalıştım. Bu çalışmam felsere ağırlıklıdır. D S A Y F A A CUMHURİYETKİTAPS/4V/S6