29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sen misin gün ışığı? Kaybolan Kasaba / Ya;>ernin Yazıcı / Broy Yayınlart 153 s. / 1070ÖÖİTL Kaybolan Kasaba, duvarların yıkıldığı, ulusal sınırların aralandığı, ulus ve ulusal kimlik kavramlarının sorgulandığı, savasın eşiğindeki dünyamı/tn 199O'ı uğurladığı son günlerde okurlarına "merhaba" diyen bir "ilk" roman... Yasemin Yazıcı'nın 70 kuşağından secıiği, "içeride yatrruş" bir genç kızın; ressam Ufuk'un ve arkadaşlarının ronıanı. Başkalaşan bir dünyada ınancı, aşkı, dostluğu, direncı ve uğruna savaştığı değerleri "arayan"ların romanı... Kaybolan Kasaba'da; hapisten çıktıktan bir süre sonra doğup büyüdüğü kasabaya dönen Ufuk'un iç yolculukları, ıç hesaplaşmalan, ülkemızde yaşanılan politik ve toplumsal değişmeleri dc bir ölçüde ışlenerek yalın bir dılle anlatılrrıı>. Uygarlık ve eğitim üstüne Ötelerin Havası / Mahmut Makal / Selvi Yayınları / 116 s. / 7000 TL / CKK Kod No: 062.046 MUZAFFER UVGUNER Mahmut Makal'ın Avrupa gözlemleri: 'Ötelerin Havası' ahmut Makal, doğduğu yer olan Anadolu'nun belirlı bir yöresindeki gözlemlerini çok eski yıllarda bize sunmuştu. Yıllar sonra gitI tiği Avrupa'dan izlenımlerıni ise 1965 yılında yayımlanan Ötelerin Havası adlı kitabında anlatmıştı. Bu kez ikinci baskısı yapılan kitaba Almanya izlenimleri de katılmış. Böylece birinci ve büyük bölümü İngiltere'deki gözlemlerinden, ıkınci bölümü de Paris izlenımlerinden oluşan kitap üç önemli ülkcnın havasını getirmektedir bize. Kitabın "Paris'ten Çaltı'ya Mektuplar" adını taşıyan ikinci bölümunde, Fransa'nın yalnızca Paris ile sınırlı görüntüleri yer almıştır. İngıltere dönüşü uğradığı bu kent, onda bazı etkiler uyandırmış, bu eıkılerı de Çaltı dergisine gönderdiği mektuplarla okuruna anlatmıştır. Almanya gezisının çok sonraları ianırım 1987 ya da 1988 yülarında yapıldığı anlaşılmaktadır. Makal, Almanya gezisiyle ilgili bölümde Almanya'dan ve Almanlardan çok Türkler'e dönuktür; oradaki Türk yazarlarını bize tanıtmakta, oraya göçen*yazarlarla orada yazar olanların adlarını yazmakta ve onların yazınsal çalışmalarına ağırlık vermektedir. Makal'ın bize getirdığı ötelerin havası, daha çok Ingiltere'dendir. Uzunca bir süre kaldığı Ingıltere'de gerek Londra ve gerekse Londra çevresı onun gözlemlenne konu olmuştur. İngiliz uygarlığı, eğıtımı, insancıl dayranışları MakaFı etkıleyen konular arasındadır. Bir de İngiliz koylerını zıyaret ettiğınde ıçıni sarsan burukluk bize de yansımaktadır. Ona gore "işi temelden düzeltmeli"yız. "Ingiltere'yi övme ve Ingilizlere kuru kuru hayranlık taslamaya çalışmak" ıstemediğini daha başlarken söylemiştir. Ama "yasalara ve düzensel kurallara son derece bağh" olduklarını ve bu bağlılıklarının "düzeni bir kat daha" kuvvetlendırdığını de aı,ıklıyor. Uygarlık deyince nelerın anlaşılması gerektiğini vurgulamı^tır bir yazısında. "Uygarlık deyince koca koca lafları atmalı önce. Çünkü uygarlık yalanı dolanı atmakla, pireyi deve ya da devcyi pire yapmaksızın her şeyi olduğu gibi görüp göstermekle başlıyor. Ciösterişi de heybenin arka gözüne bırakacaksın. Olduğun gibi görüneceksin, durumun neyse öyle olacaksın. Ijte Avrupa'da göze çarpan ilk davranış bu" (s.26) Makal, Avrupa uygarlıgının ilk görüntüsünü böyle çi7iyor. Evei, laftan çok i$. Sözgelımı "Oyle bir şehir kurmuşlar ki dünyanın yağmuru yağar, bir damla su birikintisi bir çimdik çamur göremezsiniz. Çünkü yağmur sularını alıp götüren kanalizasyon da iyi düzenlenmiştir." Bu gozlem elbeıte bu kadar değıl, ama temelı göstercn bir ozettir. Bunun örneklerıni batının her kentinde görürsunüz. Sö/gelimı ABD'nin nıerkezi Washington'un, tck bına yapılmadan yollarının ve altyapısının yapıldığı, o zaman "binasız caddelcr kcnti Washington" dıye alay bile cdildiği bılinmektedn. Makal, "İngilizler çalı^masını ve yaşamasını biliyorlar. Alın terinden baska güvendikkri bir kapı yok" dedikten sonra "Avrupa havasını, bizim sınırı geçer geçmez çalışan kadınları görerek kokladım" diye ekler. Ama onun asıl üzerinde durduğu konu eğitim sorunudur; özgürlüktür. "Herkes o kadar kendi işinde ve kendi halindedir ki başkalarının davranışlarını gereksiz yere eleştirme, ondan anlamlar çıkarma alışkanlığı yok" dedikten sonra Profesör Lewi;>'ın şu sozünü aktarır: "Biliyorsun, tngiltere'de cumhuriyet yok, ama özgürlük var." Hyde Park konuşmalarını da anar bu arada. Makal, kendi mesleği ıle ilgılı olarak ziyaret ettiği okulları ve eğitim düzeninı anlatır. Okullardakı çeşıtli durumları, öğrencilerin ve öğretmenlerin davranışlarını, eğıtımdeki örnek ve özenilecek yönleri görüp anlamıştır. Uygulamalı oğretimın nasıl yapıldığını da anlatırken "Köy ilk ve ortaokullarının hepsi gelijkin uygulama bahçelerine sahipti. Bu bahçeler öğrenciler tarafından tabiat bilgisi ve tarım öğretmenlerinin rehberliğiyle işlcnmektedir. Mümkün olan her türlü bitki, sebze yetiştirilmektedir" dıye yazar. Bizde öğretmen bile olmayan köylerı düşündükçe Avrupa havasının ne kadar değişik olduğunu bir kez daha önümüze seriverir böylece. Mahmut Makal, ötelerin Havası'nda yalnızca bir gözlemci davranışını ortaya koymuştur. Ulkemiz havasının Batı havasına uygun duruma getirilmesi için önerilerini elbete resmı makamlara sunmuştur. Oraları görmeyenler ya da gidip de görme olanağı bulamayanlar için bu kitapta iyi gözlemlerın bulunduğunu, iyi görüntüleri bulacaklarını belirfmek istiyorum. D Ayrılık yerıne beraberlıği, gitnıek yeıine kalmayı, sinmck yerine mucadeleyı seçen, ama yınc dc tuın anlamlaıda 12'den vurulanların rumanı da diyebilırız Kaybolan Kasaba'ya.. Kitabın arka kapak vazısında, Yasemin Yazıcı'nın "bu ilk romanında o/enlı bir dılle toplumsal ve tarihsel süreçlerın bireyin i\ dünyasında bıraktığı ızlerden yola çıkarak çağımmn sorgulamasını" yaptığı belırtılıyor. Bir roman "toplumsal ve tarihsel süreçlerden" kesitler verebilir. Ama ııııun edebi değcrini, loplunıu nr kadar ıyı yansıttıgından ciie, bajka sanatsal değerler belirler; tıpler belirler, ışlenme biçimı belırler. Bir de roman yazarının " n e " anlauığı değıl, "nasıl" anlauığı çok önemlı bir olay: İnsanları nasıl degerlendıriyot, nasıl yaklaşıyor ınsanlara, hangı açılardan, hangi perspektıfler ıçine koymaya çalısıyor, hangi derınlıklerc ulajmak istiyor, ula^ıyor mu, ulaşamıyor mu? "lnsan"la ilgılı kaıanlık noktalardan hangılerını "gün ışığl"na (,'ikanyor, yıkartabilıyur mu; boyle bir çabası var mı yok mu? Vc tabii bir dc roman yazarının kendi koyduğu hedetlere ula^ıp ulaşnıadığı sorusu var kı dıkkatlı vc duyarlı bir okur, Kaybolan Kasaba'da tüm bu soruların hangılerınin cevabını bulur bilemeyiz. 1957 yılında Kaoıyaka'da (İzmir) doğan Yasemin Yazıcı, ilk ke7 1977 yılında Dcmokrat İzmir gazetesınde yazmaya ba>ladı, d.ıh.ı M>nra Cunıhurıyet gazctcsı, Yazko, Somut, Sanat Olayı dcrgıleıııulı.1 >,\/ı vt san.it soylesılen yayımlandı. Kaybolan Kasaba'ya, her ya/arın kendi toplumundan kendı çağında nasıl etkılcndığtnın romanı da diyebiliriz.. Makal'ın bize getirdığı ötelerin havası, daha çok Ingıltere ıle C U M H U R İ V E T K İ T A P S A Y / 5 0 S A Y F A 2 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle