Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ONKAjans'tan Nimet luna'nm merakı ve Vera Kundera'nın yüzü Vertfyı yüzüyle tanımak Milan Kundera, "Ölümsüzlük"teki kahramanı PauPü şöyle konuşturur: "İnsan birini sevince onun yüzünü sever ve böylelikle sevdiğini ötekilerden bütünüyle farklı kılar" Milan Kundera'nın kendisi de böyle mi düşünüyor bilemiyoruz, ama bir Kundera tutkunu olan Nimet Tuna, yazarın eşi Vera'nın yüzünü merak etmiş, öyküsünü sunuyoruz. rum. Kundera ile çünkü, tek başıma bir fotoğrafım hiçbir zaman olmadı. Bu fotoğraf bir yıl kadar önce çekilmişti, pek değişmediğimi sanıyorum, umuyorum. En iyı dileklerimle... Vera." Yorumu okurlara bırakmakla birlikte, Milan Kundera'nın Afa Yayınları arasında yeni çıkan "Ölümsüzlük"teki "Yüzler" üstüne yazdığı satırları okumak da yararlı olur diye düşündük. ..."Agnes magazini yeniden eline aldı ve şöyle dedi: Farklı iki yüzü gösteren iki fotoğrafı yanyana koyduğunda, onları birbirınden ayıran her şey çarpıyor gö7Üne Ama önünde 223 yüz olunca tck bir yüzün bir sürü değişkesinden başka bir şey görmediğini vc hiçbir bireyin hiçbir zaman var olmadığını anlıyorsun. Agnes, dedi Paul ve sesi birden ciddileşti. Senin yüzün başka hiçbir yüze benze'miyor. Agnes sesinin tonunu farketmedi ve gülümsedi. Gülme. Ciddi söylüyorum. Insan birini sevince onun yüzünü sever ve böylelikle sevdiğini ötekilerden bütünüyle farklı kılar. Biliyorum. Beni yüzümle tanıyorsun, beni yüz olarak tanıyorsun ve hiçbir zaman başka biçimde tanımadın. Yüzümün bana ait olmadığı gibi bir düşünceye de sahip olamazsın. Paul dikkatli ve sabırlı yaşlı bir hekim gibi yanıt verdi: Yüzünün sana ait olmadığını nasıl iddia edebilirsın? Kim var yüzünün arkasında? Aynaların bulunmadığı bir dünyada yaşamış olduğunu farzet. Yüzünü düşleyecektin. Yüzünü sendekı bir şeyin bir tür dış yansıması gibi tasarlayacaktın. Vc sonra sana 40 yaşlarında bir ayna verildiğini diişün. Ne biçım bir dehşete düşerdin biliyor musun? Bütünüyle yabancı bir yüz görecektin! Ve şimdi reddettiğin şeyi açık s.eçik anlayacaKtır: Yüzün sen değilsın! "Agnes", dedi Paul ayağa kalkarak. Tam karşısında duruyordu. Agnes Paul'ün gözlerinde aşkı vc çizgilcrinde kayınvalidesini görüyordu. ü kayınvalidesine, kayınvalidesi kuşkusuz babasına, babası da bir başkasına benzıyordu. Agnes, bu kadını ilk kez gördüğünde, oğluyla benzerliğini farkedince çok sıkıldığını hissetmişti. Daha sonra Paul'le sevişince, şeytanca bu benzerlığı hatırlamış, zaman zaman üstündc zevkten yüzü değişmiş yaşlı bir kadının yattığını düşlemiştı. Ama Pauluzun süredır yüzünün annesinin kopyası olduğunu unutmuş ve yüzünün kendisi olduğuna, başka hiçbiri olmadığına inanmıştı. "Soyadımız da rastlantısal olarak düşmüştür bize," diye sürdürdü konuşmasını. "Bu soyadın dünyada nc zaman ortaya çıktığını bilmeyiz. Atalarımızdan tanımadığımız birinın onu nasıl aldığını da bilmeyiz. Bu soyadı anlamayız, tarihine ilişkin bildiğimiz bir şey yoktur. Ama gene de coşkulu bir bağlılıkla taşırı? onu. ü n u n l a karışırız, hoşumuza gıder bu soyadı. Dahicc bir csinlc biz bulmuşuz gibi gülünç biçimde gururlanırız onunla. Yüz için de aynı şey söz konusudur. Çocukluk yıllarından çıkmak üzere olduğum dönemi anımsıyorum: Aynada kendimi inceleye ınceleye sonunda gördüğümün ben olduğuna inandım. Bu dönemden hayal meyal bir şeyler anımsıyorum. Oysa biliyorum ki insanın ben'i keşfetmesi başdöndürücü bir şey olmalıydı. Sonra bir an geliyor ve insan aynanın karşısına geçip şunları düşünüyor: Bu gerçekten ben miyim? Niçin? 'Bu'nunla rıiçin birlikte olacakmışım ben? Bana ne bu yüzden? Ve o anda her şey anlamını yitirmeye başlıyor. Her şey anlamını yitiriyor."... maz Hafifliği" adlt romanı geniş kitlelere ulaşan ilk yapıtı oldu Türkiye'de. Sonradan tilmı de İstanbul sinemalarında gösterime giren yapıtın, bu denli ilgi görmesinin nedcnlcri üstüne epeyce yazılıp çizildi. Bizim bu yazıda konu edeceğimiz şey başka. Daha doğrusu Kundera'nın kendisi değil. Biz, eşi Vera Kundera'dan bahsetmek istiyoruz. Vera Kundera (okurların pek azı bılır ya da bilmez) eşinin ajansı ularak çaiışır. Unlü romancının herhangi bir yapıtı için ondan izin almak zorundasınızdır. Titizdir ve işinin takipçisidir Vera Ajans (!)'ın ülkemizdeki temsilcisi ise O N K Ajans'tır. Onk Ajans Halkla İlişkiler sorumlusu Nimet Tuna, Vera Kundera ile şimdiye dek sayısız yazışma yapmıştır. Kendisi de bir Kundera tutkunu olan Nimet Tuna'nın aklına bir süre önce Vera düşmüş. "Yahu", demiş kendi kendine, "Bunca yıldır yazışır telefonlaşırız bir kere görmedim şu kadını". Tabii Nimet Tuna, Kundera'nın üniversitede den> verdiği dönemlerdc etrafının kadınlarla çevrili olduğunu biliyor, ama Vera nasıl biri acaba? Oturup bir mektup yazmış Vera Kundera'ya, çok geçmeden de yanıt gelmiş. Aşağıdaki fotografla birlikte tabiı. Şunları yazmış Vera: "... Bu isteğiniz beni içtenlikle güldürdü. Şimdiye kadar kimse benden böyle bir şey istcmcdi. Peki. Ben de size Kundera ile çekilmiş bir resmimi gönderiyo iıap okurlarının Milan Kundera ile tanışması 70'li yıllarda oldu. O dönem yaşamını sürdüren Hür Yayın'da yanılmıyorsam iki kitabı yayımlanmıştı: Gülüşün ve Unutuşun Kitabı ile Ayrılık Valsi. Ama Kundera'nın ülkemizde popüler olması için 1986 yılını beklemek gerekti. Onun "Varolmanın Dayanıl K DENİZ EKİN Mılan Kundera ve eşi Vera. (Bir yıl önce çekilmiş bir fotoğraf) CUMHURİYETKİTAPS/»V/50 S A Y F A 15