03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Zenginleştiren bir okuma Berna Moran'ın incelemesi, bizi bildiğimiz bilmediğimiz birçok romana yeniden götürüşüyle, okuması çok zevkli ve çok yararlı bir kitap. Ama bu kitaptan öğrenilecek bir şey varsa o da herhalde yöntemsel yaklaşımdır. Berna Moranhn eleştirel yöntemi üstüne T JALE PARU ürk Romanına Eleştirel Bir Bakış'ın ikinci cildinin de yayımlanmasıyla Berna Moran'ın Ahmet Mithat Efendi'den Yusuf Atılgan'a, neredevse bir yüzyılı kapsayan Tiirk romanlarını incelemesi de tar .amlanmış oluyor. Ahmet Mithat'tan Ahmet Hamdi Tanpınar'a kadar gelen birinci cilt için yazdığım bir yazıda, Berna Moran'ın eleştirel yönteminin uzun ve titiz bir çalışmayı, sağlam bir değerlendirmeyi, sunuşta sentezi, sentezde ağırhk ve önceliklerin dengelenmesini ve sununda yeni öğe ya da öğelerin açığa çıkarılmasını içerdiğini söylemiştim. Elimizdeki ikinci cılt de aynı birinci cilt gıbi, sözünü ettığim bu titizliğin eseri. Berna Moran iki ciltlik incelemesine Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış adını koyduğuna ve bu başlıkta en önemli sözcük "eleştirel" sözcüğü olduğuna göre ikinci cildi değerlendirirken de yazarın eleştirel yöntemi üzerinde birkaç söz söylemek istedim. Türk edebiyatına eleştirel yaklaşımların daha çok tarihsel ve filolojik olduğunu biliyoruz. Bu yaklaşımlarda, biyografik ve dönemsel özellikler ağır basar; yani incelemeler çokluk yazarların yaşamı, dönemi ve metinlerin dönemsel dil özellikleri üzerinedir. Bir yüzyıl geriye gidince bile edebiyatımızı anlamakta, yalnızca dil sorunu yüzünden, karşılaşılacak zorluklan şahsen tecrübe etmış biri olarak bunun neden böyle olduğunu anlatmakta güçlük çekmiyorum. Hele, eski metınlerin yeni harflerle yazılışında emek harcamış ve sonra bunları filolojik ve tarihi açıdan incelemiş edebiyat uzmanlarının bu katkıları, edebiyatımıza yönelecek yeni kuşakların başlarkenki tek kilometre taşlarıdır. Buna karşılık, yakın metin inceleme ve yorumunda kullanılan eleştirel yöntemlerin de giderek yapıtlarımıza daha çok uygulandığını biliyoruz. Gene de bu ikinci yolun, yani çokluk Batı edebiyatıyla uğraşanların benimsediği çeşitli metin analizi yöntemlerinitaçıklayıcı ve zenginleştirici olabileceği kadar çarpıtıcı, zorlayıcı olabileceğinin de tedirginliğini taşırız çoğumuz. Örneğin, eğer Batı romanının çıkışında tanımlanan gerçekçilik kıstaslarıyla ilk Türk romanlarını inceler ve bu romanlarda aynı "gerçekçi" öğeleri bulup, Türk romanının da Batı romanıyla aynı gerçekçilik anlayışından kaynaklandığını iddia ederseniz, konuyu daha iyi bilen biri sizi çok mahcup edebilir. Ya da feminist, yapısalcı ya da yapıçözümcü yöntem eğlenceli bir yöntem diye, sırf bu yöntemi uygulayabilmek için bir metin arayışına çıkarsanız, yöteminizin bütün inceliğine karşın aşikârı sergiliyor olabilirsinız. Hem Türk hem de Batı edebiyatına aynı eleştirel anlayışla ilgi duyan çoğumuzun düşmemeye çalıştığımız bu tuzaklardan Berna Moran'ın nasıl kaçındığını göstermek istiyorum. Berna Moran incelemesine, hatta isterseniz okumasına, mümkün olduğu ölçüde "çıplak" bir gözle başlı Berna Moran, 'Türk Romanına Eleştirel Bir Bakışll'de, IFakir Baykurt. 2 Orhan Kemal, 3 Yaşar Kemal, 4 Yusuf Atlgan, 5 Ofluz Atay, 6 Sabahattin Alı ve 7 Kemal Tahir'in yapıtlarını ıncelıyor yor. Mümkün olduğu ölçüde diyorum, çünkü hiçbir eleştirmen, birikimini, ya da okuma alışkanhklarını da sıfırlayacak ölçüde "çıplak" bir göz sahibi olamaz. Ama başlangıçta, metinle kendisi arasına başka hiçbir şey sokmayabilir. Sonra o metni çözümleme yöntemini, gene o metnin dikte ettiği, yönlendirdiği bir arayışla saptayabilir. Moran'ın Kuyucaklı Yusuf incelemesinden bir örnek verelim. Metin ilk okumada, yazarı dikkatini bazı karşıtlıklarda yoğunlaştırmaya itmiştir. Bu karşıtlıklar, şehir/doğa; yapay insan/doğal insan; yozlaşmışlık/masumiyet; şehvet/aşk karşıtlıklarıdır. Karşıtlıklardan biri diğerine yeğlenir hep ve bütün kaçıtlıkları bire indirgediğimiz bir formülde görürüz ki roman, soylu vahşi/uygar dünya karşıtlığında çözümlenebilir; hiç değilse çok anlamlı çözümlerden biri budur. Bu, elbette yapısalcı bir okumadır, ama açıktır ki incelemeci bu işe "ben şu romanın yapısalcı bir okumasını yapayım" diye başlamamıştır. Ondan sonra Berna Moran Kuyucaklı Yusuf'un öyküsünü bir yandan pastoral, hatta Arkadyen geleneklerin bağlamına oturtarak, diğer yandan da Rousseau'nun vahşi soylu imgesine gönderme yaparak, dünya edebiyatı çerçevesinde de evreselleştirir. Işte bu tür bir okuma, Kuyucaklı Yusuf'u çözümler ve yorumlarken «nginleştiren de bir okumadır. Tabii onu olduğundan başka bir şey yapmadan, ya da olmadığı kalıplara uymaya zorlamadan. Kitabın her bölümünde bu yöntemin ustalıkla uygulandığını görürüz: "Bereketli Topraklar Üzerinde edebiyatta şehir miti bağlamında romanla ilgili bilgileri gerektirir; Ince Memeade yazar Rus biçimcilerine özgü bir yaklaşımla Hobsbawn'ın Haydutlar kitabındaki kategorilerden yararlanır; Oağın ö t e Yüzü'nde Frazer'a, Yorgun Savaşçı'da Lukacs'a, Kurt Kanunu'nda Todorov'a, Devlet Ana'da mit eleştirisine Tırpan'da Umberto Eco'ya gönderme yapar. Ama bu gönderme ve yöntemsel uygulamaların tümü metnin gerektirdiği yerlerde, metin aikte ettiği için yapılır. Özetle, Berna Moran'ın incelemesi, bizi bildiğimiz bilmediğimiz birçok romana yeniden götürüşüyle, okuması çok zevkli ve çok yararlı bir kitap. Ama bu kitatan öğrenilecek bir şey varsa o da herhalde yöntemsel yaklaşımdır. D C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 29 S A Y F A 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle