03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Berna Moran yeni yayımlanan kitabını anlattı 'Anadolu romanlarında eylem öğesi ağır basar' MÜRŞtT BALABAMULAR dırı izleğini konu alan romanlara. Boyle, biri felsefl ağırlıklı, diğeri toplumsal ağırhklı izlckler genelde romanda gerçekçiliği sınırlayabilir (zedclcyebilir). Gerçekçiliğin sıradan üç boyutunu ele alırsak, örneğin somut çevre betimlemeleri, psikolojik çözümlemeler, çok yönlü kişileştirme gibi romanların bir sorunsal etrafında yazılmış olması bu öğelerin herhangi birinin göz ardı edilmesi sonucunu doğurmuş mu? Çok genelbir değerlendirme tabii. Dediğiniz gibi, çok genel bir değerlendirmeyle şöyle söyleyeyim: Birinci dönem romanımda sözünü ettığiniz felsefı ağırlıklı izlekler, olay örgüsü öğesinin ikinci >lana itilmesini gerektirmiştir. Daha doğrusu bu rorâanarda, olay örgüsü eyleme dayanmaz diyeyim. Önemli Türk Romanına Eleştirel Bir BakışH Berna Moran / İletişim Yayınları 248 s. / 15.000 TL Berna Moran, "Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış"ın ikinci cildini yayımladı. Berna Moran yapıttnın birinci cildınde 1950'lere kadarki Türk romanını inceliyor ve ana sorunsalın Batılılaşma olduğunu söylüyordu. Bu ikinci ciltte ise 19501975 yılları arasında yazılmış 15 kadar yapıtı inceliyor. Berna Moran "İkinci Dönem" olarak adlandırdığı bu sürede yazılmış romanların ana sorunsalının ezen/ezilen çatışması olduğunu söylüyor. "Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış" bu elimizdeki ikinci cildiyle Türk romanının çıkışından, 1970'lere kadar neredcyse tam bir yüzyılı kapsıyor. Birinci ve ikinci ciltteki incelemelerinizde seçtiğiniz romanlar iki ana sorunsal eksenine oturuyor. Bu iki ekseni bize kısaca özetler misiniz? 19. yüzyılın ikinci yarısında, ilk Türk romanlarının yazıldığı yıllarda Batılılaşma hareketi oz.ellik.le aydın sınıfı için en önemli konuydu. Ne diyebilirim ki, 1950'lere kadar öyle olmakta devam etti. Hassas bir konuydu bu, çünkü hem gerilikten kurtulmanın çaresi olarak görülüyor hem de kendi geleneklerimizle, anlak anlayışımızla, yaşam biçimimizle kolay uzlaşamayacak bir çok yeniliğe kapıları açtığı için kaygılar uyandırıyordu. Yazarlarımızın bizzat yaşadıkları ve toplumumuz için hayati önem taşıyan bu çok yönlü sorunu romanlarına konu olarak seçmeleri kaçınılmazdı kuşkusuz. Onun için Batı/Doğu karşıtlıeı, birinci ciltte belirtmeye çalıştığım gibi, 1950'lere kadarki romanımızın konusunu, kişilerini, tiplerini belirler. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra bilindiği gibi Batılılaşma sürerken bir yandan da Osmanlı döneminde mevcut olmayan burjuva ve işçi sınıfı oluşmaya başladı. Çünkü merkezi iktidarın Türkiye'yi ekonomik bakımdan^güçlendirmek için bajvurduğu yollar, sınıf ayrımını da beraberinde getirecekti ister istemez. Bu durumda burjuvanın ve toprak ağasının karşıstnda ezilen bir emekçi ve köylü sınıfının sorunları ön plana geçti. Başka bir deyişle, Batı/Doğu karşıtlığının yerini ezen/ezilen karşıtlığı aldı. Ve romanımızın konusunu, kişilerini büyük ölçüde belirledi. Yanlış anlaşılmasın, ne birinci ne ikinci ciltte ilk önce sorunsalı saptayıp, sonra kitaba alacağım romanları seçmedim. Önemli gördüğüm ve Türk edebiyatının zirveleri sayılan yapıtları incelediğimde, çoğunda ortak bir sorunsal ve bundan kaynaklanan ortak özellikler saptadım. Gene sizin çahşmanızdaki romanları ayırt eden iki sorunsala geİelim, yani fikri bir sorunsalı (Batılılaşma) konu alan romanlarla, eyleme dönük başkalS A Y F A « f olan Batı ve Doğu'yu temsil eden karakterlerdir. Bazen de bunların ahlaksal ya da düşünsel açıdan geçirdikleri değişimdir. Çünkü metnin ajılamı bu tipler vasıtasıyla üretilir. İkinci dönem yapıtlarında ise genelde kişiler ezen ve ezilen sımfları temsil ederler, ama öncekilerin tersine bu romanlar eyleme dayanan bir olay örgüsü üzerine kurulmuşlardır. Çünkü toplumsal düzenden kaynaklanan haksızlıkları gidermek, durumu değiştirmek için girişilen eylemler ön plandadır şimdi. Anlatının baj kişisi öyküde yer alan eylemler sonucu değişebilir. Ama bu değişim düşünce ya da inançlarında değil statüsünde, konumunda görülür. Örneğin İnce Memed gibi, ezilen bir köylü statüsünden asi ve kurtarıcı statüsüne geçer. Ya da Bereketli Topraklar Üzerinde'deki İflahsızın Yusuf'u gibi yoksulluktan kurtulur, görece bir refaha ulaşır. Çevre betimlemesine gelince, birinci dönemdeki sorunsalın yine belirleyici rolü göze çarpıyor. Mahalle, semt ve iş mekânı betimlemelerinde alaturka ya da alafrangalığın göstergelerini seçmek eğilimi egemen. Beri yanda gözleme dayanan betimleme, Anadolu romanında daha belirgin. Sanırım bunun bir nedeni okurun yabancısı olduğu köy koşul Berna Moran "Kemal Tahir'ın tarih tezi Osmanlı toplum duzenını. Batı öakı feodal duzenden ayırdıflı ve kenm devlete baflladıflı ıçın Kemal Tahır kışisel ya da toplu başkaldırılan meşru saymaz " (Fotoflra) Yıldız Üçok) CUMHURİYET KİTAP SAYI 2»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle