Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Abdülmennan oğlu Sinan " Mimar Sinan'la ilgili başlıca önemli kaynak olan Tezkiretül Bünyan, Sinan'ın en yaşlı zamanında (158388) yazılmış. Yazmada, özellikle 16. yüzyılın şehircilik, mimarlık, mühendislik alanını aydınlatacak önemli ipuçları bulunuyor. OÜMSELİ ÖNAL imar Sinan'ın anılarımn yer aldığı "Tezkirctül Bünyan" adlı yazma, Emlak Bankası tarafından bir süre önce yayımlandı. Editörlüğünü Prof. Dr.Metin Sözen'in üstlendiği yazma, 190 sayfadan olusuyor. Yapıtı tanıtmak için Mımarlar Odası'nın dergisine bır yazı hazırlayan Mimar Yasemen Gürejçioğlu, "Kısmen de olsa bu kitap, Sinan'ın korkularına, coşkularına, kendi sozcukleri ile ortak olma fırsatıdır" dıyor Güreşçıoğlu, "Tczkirctül Bünyan" ılc ilgili sozlerine, "Belki de ılk kez araştırmalarımızın ötesınde, Sinan'ın kendiliğinden bızlere bırakmak istediği bazı anıları ıçermesi bakımından da çok önemli olan bu yapıt, Sinan'ın dcstansı bir olgu olmaktan çıkarılıp, bir ınsan, mimar, bilım ve sanaı adamı olarak incelenmesine önem veren ve bu uğurda emek saklamayanların katkıları ile oluşmuştur. İnanıyorum ki bu mesaj, okuyan herkesçe alınacaktır" diye başlıyor. Yazmanın tıpkıbasıma hazırlanan nüshasının, Süleymaniye Kütüphane'sı Hacı Mahmut Efendi kitapları " N o : 4911"de kayıtlı olan nüshası olduğunu bıldıren Güreşçıoğlu, "Aynı zamanda muellif nüshası olduğu da sanılıyor. Sinan'ın anlattığı, Sai'nin Kalemealdığt TezkiretülBünyan yayımlandı Bu nüsha 15 yapraktan oluşuyor. Divani kırması hat ve sıyahkırmızı mürekkep ile Osmanlıca olarak yazılmış. Nazım ve Nesir karışık, dılı ıse yer yer yalın, yer yer çok ağdalı. Yazmanın bilinen yedi nüshası var. Kitap, o döneme aıt gravür, minyatür ve şemalarla da renklendirilmi; olarak sunuluyor. 500 adet Türkçe, 500 adet Ingilizce basılmış" diyor. "Tezkiretül Bünyan"ın, Sinan'ın hayatta iken, O'nun ağzından ve en yash zamanlarında yazıldıgını gösteren bılgi ve ilişkiler bulunduğunu belirten Güreşçioğlu, yapıtla ilgili sözlerini şöyle sürduruyor: "Yazan ise, Sai Mustafa Çelebi adında İstanbullu ünlü bir nakkaş ve şaır. Saı, bu eserın yazılmasının başlangıcını şöyle anlatıyor: 'Bir gun mutlu padişahın başmimarı olan Abdülmennan oğlu Sinan, güçsüz bir ıhtiyar olunca tarih sahıfesinde ad ve şan bırakarak hayırlı dua ile anılmasına veMİe olmak uzere, kırık kalpli, değersiz, düşkün olan bu duacı Sai'den, nazım vc nesir olarak hatıralarını yazmamı dilediler. Elımden geldiğince, büyük huzur ve sevinç veren bu kırık ezgili armağanı hazırladım. Ve bu kıtapçığa Tezkiretül Bünyan adını verdim. Bu destana göz atan dostlardan rica edılir kı kusurumu ımkân dahilinde eteklerı ile örtüp bağışlasınlar. Bu değersız kulu, (kım tasnıf ederse, o hedef olur) misali, gara/la teşhir etnıesinler!' ." Güreşçıoğlu, Sinan'ın mimar oluşuyla ilgili olarak da şu nazımın kıtapta yer aldığını söyluyor: "Sonunda mimar olarak yetışkınlığımle Amaçladım dunyada cscrlcr bırakmayı Derdım kı Allah bana Nasip etsın bır yüksek camı yapmayı Olacağı varmış, hikmeti işte Allah'ın' Gelıp gözdesi oldum padışahın." Sinan'ın nedense, hep çok rahat, el üstünde bir hayat yasadığının sanıldığına dikk.it çeken Güreşçıoğlu, "Eh, ne de oltfa o, dort sultanın mimar basıdır. Sinan, uç kıtaya ^ayılmış Osmanlı topraklarının ımar ve donanımından da sorumlu kişidir. Bu sorumlulukla zor bir hayan, kritik bir noktaya sürekli gidiş gelislen ile yaşamıştır" dıyor. Sinan ile ilgili birçok makale ve kitabın, bu yazmada da olduğu gibi Selimiye Camii ile bittiğini kaydcdvn Güreşçıoğlu, sözlerini, kitabın sonunda yer alan ve Sai'nin Selimiye'ye yazdığı kasidenin sondan ikıncı beyıtı ile tamamlıyor: " O eşsiz yaratıcı, hem yapının hem yapanın Dünya durdukça dengcde tutsun temelıni." D K I T A P T A N B İ RB ÖL Ü M Süleymaniye Camii üstüne •••Bir sabah vakti, irfan demınin güneşı, ınsanların gönüllerının sevgılisı, mutlu padişah rahmetlı Selım H.ın oğlu Sultan Süleyman Han Hazretleri'nin Allah'ın rahnıeti ve bağışı uzerinc olsun mübarck kalblerinc, camı yapılmasına başlamak fıkrı geldı. Bu güçsüz ve değersiz kulu olan bendelerı mimar Abdülmennan oğlu Sinan'ı davet ederek tami hususunda bir görüşme yapıldı. Yapının tasarımı kesinleşti ve yüce camiin yeri belirlendi. Mesnevi O talihli Padişah'ın emri duyuruldu * Kendilerine bir güzel cami yapmam buyuruldu O zaman kaldırdım Eskisaray'ı düzenle Süleymaniye'ye vurdunı binayı ozenle Hüner sahipleri anlar eninde sonunda Görürler nice sanatlar olduğunu bunda Böylece bir uğurlu vakitte, mutlu ve gıuel bir saatte, camiin temeli atılarak kurbanlar kesildi; fakırlere ve iyi kımselere sınırsız nımet ve ihsanlar dağıtılarak, ınşaata baslandı Önce o dört mermer sütun ki her birı dört seçkin makamda, din bahçesinın boy atan birer servısıdır. Her bu ı bır diyardan gelmiştır. O sütunlardan biri Kıztaşı Mahallesı denilen yerde kâfirler zamanında bir kız tarafından dıkılmiştir. Kıztaşı olarak bilınenı, mınareye benzer ve Tuba Ağacı gibi, yekpare bir sütundan ibaret idi. Nazım O pak mermer, öyle bır sütun ki Dönen gökyüzünün ekseni >ankı Bir kız hazine dökmuş Anılmak için bu sütunu dikmış Dağları delen bir ustaydı yetişip gelen Sutunsuz kubbeye bu sütunu uikcn. Kısaca, âlerhin sığınağının buyruğu ile büyük kalyon dıreklerinden sütunlar dikip, kat kat, sağlam bir iskele kur duk. Büyük mavna palamarları bır araya getirılerck, in san govdesı kalınlığındaki bu halatlar, demirli makaralara bağlandı. Adı geçen sütunun durduğu yerde gövdesı, boydan boya kadırga dıreklerıyle takviye edılerek, ıkı ycrden ıman vucudu kalınlığındaki halaılaıla bağlandıkıan son ra, bu halatlar daçelik makaralara takıldı. Daha sonra, nıce güçlü ırgatlar, çarkı felek gıbı dolaplar kurdular NILC bın acemıoğlan, kurulan dolaba girıp ve Hırısııyan esırlerinden de nıce bir Süleymanî pehlivan bır ağızdan "konıa hay!" diyerek ve adı geç»»:ı kalın halata sağlam bır ycdek daha takarak "Allah, Allah! " seslerı arasında, sütunu, donen dıngil gibi kopardıkları zaman, makaralardan yıldınmlar gibi ateşler saçıldı. O kocaman halat dayanama) atak, top gıbı çatladı; bırkaçı tıpkı hallaç yayından pamuk atılır gibi atıldı. Hemen tedarık olunan yedege alındı. Sutun, "Allah, Allah!" sesleri ile padişah dcvletındc kolaylıkla ındırılerek, kurbanlar kesıfdı; yoksullara ihsanlar dağıtıldı. Oradan, Süleyman pehlıvanfarı sütunu tilenke bıııdirerek, inşaat yerine getirdiler. Padışah'ın buyruğu ılc fazlası kcsilerek, diğer sütunlar la aynı boydan olması sağlandı. Bır sütun Iskendeııye'den, bir diğer sütun da Baalbek'ten deniz kenarına indırilerek, mavna ile getırildi. Suleymanıye Camısı'nın bır gravuru (Peter Coeck of AelslHı zamanında çızdığı resımden ayrıntı, The Turks ın MDXXXIII adlı eserden) '4 Mimar Sinan ve Tezkiretül Bünyan / Edıtör: Prof.Dr. Metın Sözen, Hazırlayın Y.Mım Suphı Saatçi / Emlak Bankası'nın bır kultür hızmetı olarak MTV Yayınları 208 s C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 5 S A Y F A 19