Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ne demektir sosyal uyanış? Bunu kitlelerin hak ve özgürlüklerini talep etmeye başlaması olarak tanımlayabiliriz. Işte bu uvanışı önlemek için yarı askeri bir rejim kurulması söz konusu olmaktadır. örneğin, yargıçlan atama yoluyla işbaşına gelen, doğal yargıç ilkcsini ortadan kaldıran devlet güvenlik mahkemeleri kurulmuştur. Halbuki demokrasinin en tenıel koşullarından biri, yasama ve yürütme karşısında bağımsız, yasama ve yiirütmeyi denetleyen yargı organıdır. Bu üç temel güç arasında bir denge vc karşılıklı fren ilişkisi bulunmalıdır. Eğer bu koşul gerçekleşmemişse eksik ve yetersjz ijliyorsa dcmokrasi yok demektir. İşte ben kitabın birinci bölümünde bu ve benzeri sorunları ele aldım. İkinci bölümde de 12 Mart'ı anlattım. örneğin, 12 Mart Muhtırası'nın tam metnini verdim, okuyucu bunu bilmeli, öğrenmeli diye düşünüyorum. Daha sonra, kitapta, bizlerin 12 Mart olayını nasıl karşıladığını, nasıl değerlendirdiğini anlatıyorum. Örneğin, o zamanki yazılarımda devlet güvenlik mahkemelcrini sürekli sıkıyönetim olarak değerlendirmişim. Bütün bu tartışma ve değinmeler kitabın ikinci bölümünün ağırlıklı kesimini oluşturuyor. İster İtaJya'da ister İspanya'da ister Portekiz'de ister Şili'de ister Türkiye'de olsun bütün faşizan rejimlerin ortak bir özelliği var. Kitlelerin sosyal uyanışına karşı çıkmak, onların tabiri ile kitleleri "frenlemek ve disiplin altına almak" faşizan yönetimlerin temel karakteristiğini oluşturuyor. 12 Mart, bana göre bu açıdan çok önemli, çünkü 12 EylüFün zeminini hazırladı; 12 Eylül bu zemin üzerine oturdu. Gerçi 12 Mart parlamentoyu kapatmadı, ama kurumun iradesini yok etti, oradan istediğı yasaları çıkantı. 12 Eylül ise bu zemin üzerinde parlamentoyu da kapattı, kapatmakla kalmadı ağır bir biçimde de suçladı. Bildiğiniz gibi 5 generalin iradesi yasa koyucu haline geldi. Hocam 12 Mart ile 12 Eylül arasında büyük benzcrlikler ve bağıntılar olduğunu belirtiyorsunuz. Peki bir önceki askeri darbe, 27 Mavıs hareketi aynı kategoriye girmiyor mu? Eğer farklılıklar varsa bu neden ileri geliyor? Bakın ben 86 yaşındayım ve eğer ömrüm vefa ederse 27 Mayıs üzerine de bir kitap yazacağım. Gerekli belge ve materyali toplamıs bulunuyorum. 27 Mayıs'ı 12 Mart ve 12 Eylül ile aynı kategoriye koymak mümkün değil. H.V.Velidedeoâlu, "12 Eylül" kitabını eşi Meriç Velidedeoğlu'na adamıştı. (Fotoğratlar: Yıldız Üçok) 27 Mayıs'ta Silahlı Kuvvetler'in emir ve komuta zinciri içinde bir hareketi söz konusu değil. Halbuki 12 Mart ve 12 Eylül'de Genelkurmay Başkam'ndan başlayan ve kuvvet komutanlannı kapsayan bir darbe girişimi var. 27 Mayıs'ta hareket aşağıdan, Silahlı Kuvvetler'in içinden geliyor; hareketi gerçekleştiren genç ve uyanmış subaylar içinde Genelkurmay Başkanı yok, 2 orgeneral, 1 korgeneral, 34 tuğgeneral ile rütbesi teğmcn ve albay arasında değişen subaylar var. Bunlar okumuş, toplumsal sorunlar üzerinde kafa yormuş kişiler. Nitekim 27 Mayıs hareketinin temel ürünü anayasa bu durumu kanıtlıyor. 1961 Anayasası'nın getirdiği hak ve özgürlüklere, güçler arasındaki denge sisıemine bakınca bu girişimin sosyal uyanışı bastırmaya degil, aksine toplumdaki mvvcut uyanışı çagdaş ve Atatürkçü bir doğrultuya yönelttiği söylenebiliyor. 12 Man'ta ise bunun tam aksi oluyor, bilindiei gibi 12 Mart hareketinin başlangıcından itibaren anayasa ile uğrasılmaya başlanıyor. Hocam geleceği nasıl görüyorsunuz, Türkiye'de demokrasinin yaşama şansı var mı? Bakın dünyanın gidişi demokrasiye ve hümanist bir sosyalizme doğru. Türkiye bir ayağı Avrupa'da olan bir ülkedir, halkı Müslümandır; ama aiğer İslam ülkelerine benzemez. Tanzimattan beri kısa adımlarla da olsa, çağdaşlığa doğru gitmektedir. Atatürk çağdaş bir Türkiye kurdu, şeriat nukukunu ortadan kaldırdı, ama İ.slami ibadete dokunmadı. Şeriat ile felsefe yapılamaz, yani düşünme olmaz. Halbuki felsefe yapmadan, yani duşünmeden insanın ya da toplurnun gelişmesi mümkün değildir. Batı'daki gelişmenin ana dinamiği budur. Atatürk, ilerleme, gelişme için bir pencere açtı ve Türkiye büyük bir hamle yaptı. İçerideki egemen güçler, gelişmeden ürken ve statükonun değişmemesini isteyen Müslüman ülkeler, nihayet sömürünün son bulacağından korkan Baıılılar Türkiye'nin gelişmesini, ilerlemesini istemedi. Bu durumda demokrasinin şansı vaı mı? Eğer sağcısı. ile solcusu ile ileri Türkiye'ye ınanmış ınsanlar bir araya gelir ve mücadele ederse demokrasinin şansı olur. Hocam çok tesekkür ediyoruz. Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Evet var. Ben, 12 Mart kitabını Profesör Muamnıer Aksoy'un bayraklaşan anısına sunduğumu belirtmek istiyorum. D Gerçek Atatürkçü 19O4'te, yargıç ve öğretmen Hüseyin Hüsnü Efendi'nin oğlu olarak dünyaya gelen Hıfzı Veldet Vclidedeoğlu, liseyi Ankara, Konya ve Trabzon'da okuduktan sonra 1928'de Ankara Hukuk Mektebi'ni bitirdi. 1929'da devlet sınavını kazanarak yurtdışına gönderilen Velidedeoğlu, İsviçre'de Neuchatel Universitesi'nde doktorasını 1933'te tamamladı. Roma Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Yüksek İktisat Okulu'ndan sertifika alarak 1934'te Türkiye'ye dönen Velidedeoğlu aynı yıl Istanbul Hukuk Fakültesi'nde Medeni Hukuk doçentliğine atandı, 1942'de profesör, 1948'de ordinaryüs profesör oldu. 194653 yııları arasında 2 kez Istanbul Hukuk Fakültesi Dekanlığı yapan Velidedeoğlu 1974'te emekli oldu. 27 Mayıs 1960'tan sonra Milli Birlik Komitesi tarafından bir anayasa tasarısı hazırlamakla görevlendirilen bilim komisyonunda görev yapan Velidedeoğlu ayrıca kendisi de bir anayasa öntas'ansı hazırladı. 1961'de Kurucu Meclis üyeliğine geıirildi, bu meclisin Anayasa Komisyonu üyeliğine seçilerek 1961 Anayasası'nın hazırlanmasında etkin rol oynadı. 6O'ı aşkın inceleme, monografi, konferans metni, çağdaş hukuk alanında çeşitli ders kitapları ve çeviriler yayımlayan Velidedeoğlu'nun uzmanlık alanında yaptığı önemli çalışmalardan biri 1959'da hazırladığı Kat Mülkiyeti yasa tasarısı, bir diğeri de Medeni Kanun öntasansı. Velidedeoğlu'nun bugüne kadar yayımlanan başlıca yapıtları arasında Türk Medeni Hukuku (194348), Hayat, Hukuk ve Cemiyet (1944), Bir Lise öğrencisinin Milli Mücadele Anıları (1970), Türkiye'de Üç Devir (197274), Sagsız Solsuz Dcmokrasi (1974) Devirden Devire (197476), Ailenin Çilesi Boşanma (1976), Insancı Yolcular (1976), Anılann tzinde (1977), Yol Kesen Irmak (1983), Toplumsal Yaşam ve Hukuk (1983), 12 Eylül: KarşıDevrim (1989) sayılabilir. Velidedeoğlu, Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk'unu da Söylev adıyla günümüz diline çevirip basıma hazırladı. K İ T A P T A N B İ R B Ö L Ü M ...Bizde 12 Mart 1971 askeri darbesi de tam bir faşist karakter taşır. Bu darbenin baş mimarr, Genelkurmay Baskanı Memduh Tağmaç bir konuşmasında şöyle Jemişti: "Toplumsal uyanış ekonomik geliımeyi a}tı; bunu durdurmak gerckir". Bu söz tümüyle fasist görüşün şaşmaz göstergesidir. Yukarıda görüldü ki, Italya ve Almanya'daki fasist hareketler de oralardaki toplumsal uyanışlan bastırıp halkın coşkusunu başka alanlara çekmiş, gerçekleri görüp uyanışı sürdürmek isteyen aydınlar hapsedilip türlü ijkencelerden geçirilmişti. 12 Mart darbesinden sonra Türkiye'de de aynı olgu yasandı. Sol aydınlar ve Atatürkçüler özel iskence evlerinde acımasız robotların elinde büyük acılar çekti. (...) Tağmaç'ın toplumsal uyanış sözcükleriyle nitelediği olgu nasıl gerçekleşmişti? Türk toplumunda kimlerin uyanısıydı bu? (...) Bu uyanış, çaiışanların uyanısıydı. (...) 12 Mart darbesini gerçekleştirenler, kurumlar ve kişiler üzerinde olmadık baskı yöntemleri kullandılar. Anayasada değişiklik yaparak insanca hak ve özgürlüklerini kısıtladılar, sendikal hakları daralttılar, yarı askeri nitelikteki devlet güvenlik mahkemelerinin kurulması yoluyla toplumsal uyanışın durdurulması yoluna gittiler. Bu, fasist bir uygulamadan başka bir şey değildi. Böylece 12 Eylül 1980 darbesinin de öncüsü oldular. Gerçi 12 Mart döneminde TBMM'nin kapısını kilit vurulmadı ama, bu meclis güdümlü bir parlamento durumuna getirildi. 12 Mart: Faşizmin Felsefesi / Hıtaı Veldel Velidedcoğlu / Evrinı Y«yınları / 325 s. / 12.000 TL C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 5 S A Y F A 13