Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ruşen Çakırhn çalışması Müslüman cemaatları tanıma ve anlama amacını taşıyor Gelenek ile modernlik arasında Ayet ve Slogan (Türkiye'de İslami Oluşumlar) / Ruşen Çakır / Metis Yayınları / 304 s. / 20.000 TL / CKK Kod No: 079.107 Ayet ve Slogan İSMAİL KARA Ruşen Çakır önemli bir çalışma ortaya koyJu. Çakır'ın ga/eteei olması kitabının önemini "büyük" hale getiriyor. Bugüne kadar Türk gazeteciler İslami "koku" taşıyan herhangı bır konuda nc yazık ki çok köıü örru'klcr ortaya koydular ve bilgı, anlama, tammlamada vasıtsı/lıklannı fazlasıyla gösterdiler, gristeriyorlar. Kitabın vurgulantrusı gereken yönlerınden biri "tanıma ve anlama" uğruna harcanan büyük emek. Müslüman eemaatların yayın organları büyük ölcüde takip edilmiş, taranmış, okunmuş ve satır aralarına nüfuz edılmiş. Bunu, bir ölçüde, bugüne kadar kimse yapmaya yanaşmadı. (12 Eylül sonrasında ABD merkezlı vakıiların Türkiye üniversitelerinin imkânlarını da kull.in.irak yaptıkları çalışmalar, hazırlattıkları tezler, raporlar da buna dahil). Ruşen Çakır, kitabının bir iki yerinde de belirttiği gibi büyük emeklerle gerçekleştirdiği böyle bir tarama ve okumanın yetersizliğini erken fark etti. Siyasi merkezden yıllardır gelen doğrudan ve dolaylı baskılar Müslümanları yoğurdu üfleyerek yeme mecburiyetinde bırakmıştı. Ayrıca islami cemaatlar ahlakı veya siyasi sebeplerlc diğer Müslüman gruplar hakkında ten Ruşen Çakır, kitabında, Islama ve Müslümanlığa olmasa da çalıştıfiı alana sıcak ve yakın bakıyor. kitçi ve suclayıcı ifadeler kullanmaktan genellikle kaçınıyorlardı. Böylc bir ortamda neyin ne kadar söylendiği, geı\'eğın ne kadarını yansıttığı dışarıdan bakan bir insanı yanıltabilirdi. (Türkiye'de bu tür yanılgılar herkese yetecek bollukta). Yazar bu handikaptan kurtulmak iı,in doğrudan temaslara geı,ti ve 56 yıldır edindiği dostluklar ve yaptığı konuşmalar, tartışmalar sayfsinde büyük yanlışlardan genellikle korundu. (Genellikle diyorum, çünkü biraz sonra bir iki örnekle belirtileceği üzere doğrudan temas kuramadığı gruplar hakkında fazla beylik yorumlara kacıyor ve tökezliyor. Çok konuşma imkânına kavuştukları da hak etmedıkleri yerlere yükseliyor.) Bunlar !>adar kitabın takip ettıği metot da Türkiye iein yeni vc kazanç sayılmalı. Çakır, "ihtidaya direnen" (!) biri olmakla beraber "ilericilikgericilik", "irtica", "kör testere", "Atatürk ilke ve inkılaplan", "çağdaş medeniyet seviyesi..." gibi bürokrat/aydın/asker kesimlerin cokça bağlandıkları ve nerdeyse tek belirleyici olarak kullandıkları, acıklayıcılıktan uzak ideolojik çerçeveleri elinin tersiyle bır tarata ıtme cesaretini gösteriyor; İslâma ve Müslümanlığa olmasa da calıştığı alana sıcak ve yakın bakmayı başarıyor. Ya/ar bu ideolojik cerçevelcre karşılık çalışmasını "Muhafazakârlık modernlik" eksenine oturtmaya çalışıyor. Bu kavramların İslam toplumları iı,in açıklayıcı olma düzeyinde cok fazla ıse yaradığını kitapta göremiyoruz. Yine de laık eğilimlerın Müslüman gruplardaki yerini vurgulamada (ki bu vurgular cok yerindedir) iyi bir arac olarak kullanılabılıyor. Kitabın konularından ayrıca bahsetmeye gerek yok. Müslüman aydınlar harıç hemen bütün İslami gruplar ve yayın organları, enformatik bilgiler ve yorumlar eşliğinde tanıtılıyor ve bır yerlere oturtulmaya çalışılıyor. Yazarın Işıkçılık, Rifailik ve Cerrahilik gibi canlı İslami hareketleri kitabına dahil etmemesi konusundaki gerekcelerini doğru bulmadım. Sanırım bu gerekceler biraz da bilgi yetersizliğinden kaynaklanıyor. (Bunlar da ele alınmış olsaydı C H P hükümctinde Dışişleri ve Milli Eğitim bakanlıkları yapmış kişilerin Sünni bir tankata bağlı olduklarını görmek herhalde birçok okuyucuyu yerinden oynatacaktı). Ru^en Çakır'ın ve kitabının en büyük zaafı arka plan eksikliği. Çok az kullandığı İslami kavramlara verdiği parantez ici acıklamaların coğu yanlış. Mesela bayat (s.21), ifsat etmek (s.28), ihlas (s.85), silsilei sâdât (s.128), takıyye (s.185, 239). Tarikatlar hakkında yeterli olmayan bilgisi onu zorluyor. 80 sonrası oluşumlar hakkında birincı elden kaynaklara ulaştığından güzel kalem oynatıyor. Ama Nurculuk, Süleymancılık konusunda sıradan kaynaklara mahkum oluyor ve tabii yamlıyor. Bediüzzaman ve Nurculuk hakkında Necip İa/ıl, Sata Mürsel, İhsan Işık ve Şcrif Mardin'den yaptığı alıntıların maddi hatalar taşıdığını, yorumların da sağlıklı olmadığını fark edemiyor. Süleymancılık iein "degişime reddiye" (s.125) başlığının doğru olmadığını sonrakı sayfalarda okuyucu görüyor. İ^lerinc dahil olamadığı için İsmail Ağa ve Menzil cemaatlan için yanlış yorumlar yapıyor, "Metropoldeki taşra" (s.60) ile "Saray yavrusu kurs"un tezat teşkil ettiğini de atlıyor. (Hele Menzil konusunda Hür :yet Gazetesi'nin saçma sapan haberine düşmesini Ruşen iein affetmıyorum). Girişim dergisine (s.140 vd.) biçilen abartılı yer derginin cirmiyle mütenasip değil. Büyük Doğu İbda da öyle (s.166 vd.). Fethullah Hoca (s. 102 vd.) ve İktibas (s. 187 vd.) icin yapılan tenkit ve yorumlarda hissiyat öne geçmış. Bu eksiklikler kitabın değerini kcsinlikle azaltmıyor, belki biraz zedeliyor. Ruşen Çakır, altına girdiği işin üstesinden gelmiştir ve övgüye fazlasıyla layıktır. D CUMHURİYET KİTAP SAYI AA S A Y F A 16