24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sağlık CBT 1481/ 7 Ağustos 2015 17 Meme Kanserinde Erken Teşhis “Tarama” ile Sağlanabilir Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü olup, kadın nüfusunda kansere bağlı ölümlerde başta gelen nedenler arasındadır. Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde yapılan istatistiksel çalışmalar, yaşamı boyu her sekiz kadından bir tanesinin meme kanserine yakalandığını göstermektedir. Günümüz teknolojisinde kanser oluşumunu engelleyememekteyiz, ancak erken evrede teşhis edilir ise biliyoruz ki, meme kanseri büyük oranda tedavi edilebilmekte ve kontrol altına alınabilmektedir. azalma yüzdesi oldukça çarpıcıdır. “tanı”, taramadan farklı bir kavramdır, tanı memesi ile ilgili bir yakınması veya muayene bulgusu olan kadınlarda, bunun sebebini ortaya koymak için yapılan incelemelerdir. Tarama için kullanılacak yöntem “mamografi”dir. Tarama amaçlı mamografi çekimi yapıldıktan sonra, bu filmleri değerlendiren radyoloji hekimi şüpheli bir bulgu tespit ettiğinde, veya meme dokusunun yapısı çok yoğun ise, ek bir takım filmler çekilmesini isteyebilir veya ultrasonografik değerlendirme yapabilir. Ultrasonografi, yüksek frekanslı ses dalgaları kullanılarak yapılan, xışını içermeyen bir tanı yöntemidir. Kırk yaşından önce memesinde bir yakınma ile başvuran kişide öncelikle tercih edilecek tanı yöntemidir. Kırk yaş sonrasında ise gerektiği durumlarda mamografik taramaya destek olmak amacı ile sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak unutulmaması gereken, ultrasonografi meme kanser taraması için uygun bir yöntem değildir. Meme manyetik rezonans incelemesi rutin bir tanısal yöntem olmayıp, çoğunlukla diğer incelemeler ile yapılan değerlendirmeler sonrasında, gerektiği durumlarda, problem çözücü modalite olarak kullanılmaktadır. Radyoloji hekimi mamografi ve ultrasonografi ile yaptığı değerlendirme sonrasında, bir takım farklı nedenlerden ötürü manyetik rezonans incelemesi yapılmasını önerebilir. Meme manyetik rezonans incelemesi, genellikle damardan “kontrast madde” adını verdiğimiz bir ilaç verilerek gerçekleştirilmektedir. MR tetkiki, radyofrekans dalgaları yardımı ile gerçekleştirilmekte olup, meme dokusu üzerinde herhangi bir zararlı etkisi bulunmamaktadır. Normal populasyona göre artmış meme kanseri riski bulunan kadınlarda, 40 yaşı beklemeden, daha erken yaşlardan itibaren yıllık rutin meme manyetik rezonans taraması yapılması önerilmekte ve giderek artan sıklıkta uygulanmaktadır. Manyetik rezonans tekniğinin meme kanser taramasında kullanıldığı tek durum budur. saptanan bazı bulguların biyopsi ile değerlendirilmesi gerekebilmektedir. Burada amaç, saptanmış olan bulgunun kanser veya kanseröncüsü bir anormallik olup olmadığını netleştirmektir. İğne biyopsisi günümüz teknolojisinde hem ultrasonografi, hem mamografi, hem de manyetik rezonans eşliğinde yapılabilmektedir. Şüpheli bulgu hangi yöntem ile tespit edilmiş ise, biyopsi çoğunlukla bu yöntem kılavuzluğunda yapılmaktadır. Biyopsi işlemini görüntüleme cihazı eşliğinde yapmak, şüpheli bulgunun doğru bir şekilde örneklenmesine olanak verir. Biyopsi işlemleri çoğunlukla ultrasonografi eşliğinde yapılmaktadır, en pratik ve kolay yöntem budur, ancak “şüpheli bulgu” bazen sadece mamografide veya sadece manyetik rezonans incelemesinde görülüyor olabilir. Bu durumlarda biyopsiyi mamografi veya manyetik rezonans cihazı kılavuzluğunda yapmak gerekir. Hangi yöntem ile yapılırsa yapılsın, biyopsi işleminden önce girişim yapılacak alandaki cilt dokusu lokal anestetik madde ile uyuşturulmakta, böylece biyopsi işlemi ağrısız bir şekilde gerçekleştirilmektedir. İğne biyopsisi, biyopsi yapılacak lezyonunu özelliği, memedeki yerleşim yeri ve bir takım başka faktörler göz önünde bulundurularak; kesici iğne biyopsisi, iğne aspirasyon biyopsisi veya vakum biyopsi teknikleri ile yapılabilmektedir. MAMOGRAFİ NEDİR? NASIL YAPILIR ? Mamografi, meme dokusunun, düşük dozda xışını kullanılarak gerçekleştirilen röntgen incelemesidir. Teknolojik gelişmeler ışığında günümüzde mamografi esnasında memenin aldığı ışın miktarı yeni cihazlar ile oldukça düşük düzeylere çekilmiştir. Bir kadının mamografi esnasında aldığı ışın dozu yaklaşık 3 4 aylık sürede maruz kaldığı veya uzun bir uçak yolculuğunda alınan miktara eşittir. Bu da, mamografinin kanserin erken teşhisindeki önemi göz önünde bulundurulduğunda, ihmal edilecek düzeydedir. Mamografi çekimi esnasında meme dokusu bir miktar bası uygulanarak, sıkıştırılmaktadır. Bunun nedeni, incelemenin tanısal değerini arttırmak, küçük lezyonları daha görülebilir kılmaktır. Buna ek olarak, sıkıştırma sonucunda memenin kalınlığı da azalacağından, çekim için verilmesi gereken xışını miktarı da azaltılmaktadır. Bu sıkıştırma işleminin meme dokusu üzerinde herhangi bir zararlı etkisi bulunmamaktadır. Mamografi çekimi için ideal zaman, adet bitimini takip eden haftadır. Mamografi çekimi öncesinde koltuk altları veya meme cildine deodorant, kremlosyon, talk pudrası ve benzeri şeyler sürülmemelidir, aksi takdirde bu maddeler film üzerinde yanıltıcı görünümler oluşmasına sebebiyet verebilmektedir. Doç. Dr. Bengi Gürses Koç Üniversitesi Hastanesi Radyoloji Bölümü E rken teşhisi sağlayabilmek amacı ile, Amerikan Kanser Derneği, Türk Radyoloji Derneği ve meme sağlığı ile ilgilenen birçok otorite tarafından, kadınlara 40 yaşından itibaren bir veya iki yıl aralıklarla, “mamografi” ile tarama yapılması önerilmektedir. Meme kanserinde tarama, kişinin meme ile ilgili herhangi bir yakınması olmadığı halde, rutin olarak düzenli aralıklarla mamografi yapılması anlamına gelmektedir. Bu sayede, memedeki olası anormallik henüz kitle haline ulaşmadan, ilerlemeden ve herhangi bir yakınma oluşturmadan erken evrede yakalanabilmektedir. “Tarama” ve “tanı” arasındaki temel farklılık, taramanın herhangi bir yakınma olmadan, “tanısal” değerlendirmelerin ise bir yakınma olması üzerine yapılmasıdır. Bu tanımlamadan yola çıkılarak, meme kanserinin tespiti “tarama” esnasında yapılmış ise, “tanı” yolu ile tespite göre daha erken evrede yakalanacağı aşikardır. Amerika Birleşik Devletlerinde, 40 yaş sonrası kadınlarda rutin mamografi taramasına başlanmasından sonra, yapılan çalışmalarda, meme kanserine bağlı ölümlerde yaklaşık % 3035 oranında azalma olduğu tespit edilmiştir. Meme kanserinin ne kadar sık olduğunu göz önünde bulundurulur ise, ölüm oranındaki bu DİĞER TANISAL YÖNTEMLER Mamografi 40 yaşından önce, bazı özel durumlar dışında yapılmamaktadır. Kırk yaş öncesinde meme dokusu daha yoğun olduğundan mamografinin tanısal değeri düşmektedir. Bu yaş grubu için öncelikle diğer radyolojik incelemeler yapılmaktadır. Memenin radyolojik açıdan değerlendirilmesinde kullanılan başka yöntemler de bulunmaktadır. Bunlar temel olarak, meme ultrasonografisi ve manyetik rezonans görüntüleme yöntemleridir. Meme ultrasonografisi ve manyetik rezonans yöntemleri, memede aslen “tarama” değil, “tanı” amacı ile kullanılmaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi; MEME HASTALIKLARININ GÖRÜNTÜLENMESİNDE DENEYİM ŞART Meme ile ilgili olarak yapılan “tarama” ve “tanısal” işlemlerde çekimlerin uygun cihazlar ile ve “doğru teknik” ile yapılması ve çekim sonrasındaki değerlendirmenin meme radyolojisi konusunda deneyimli bir radyoloji hekimi tarafından gerçekleştirilmesi kritik öneme sahiptir. Yapılan radyolojik değerlendirmeler sonrasında, memede bir anormallik saptandığında ise gerekli durumlarda radyolog dışı diğer branş hekimleri ile multimodaliter yaklaşım yolu ile tedavi ve sonrasındaki izlem planına birlikte karar verilmelidir. İĞNE BİYOPSİSİ Yukarıda bahsedilen yöntemler ile yapılan değerlendirmeler sonucunda,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle