24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 Gündem CBT 1465/17 Nisan 2015 Bana Uygarlıktan Bahsetmeyin! ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Cumhuriyet B L M VE TEKNOLOJ Türkiye’nin Haftalık Bilim Haberleri ve Kültürü Dergisi Sayı: 1465 17 Nisan 2015 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ Can Dündar SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Abbas Yalçın YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir “Sağlık” sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin, “Bilim Kültür ve Eğitim” sayfası İstanbul Kültür Üniversitesi’nin ve arka sayfa konuları ‘Atılım Üniversitesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır. Genel Müdür: Özlem Aydan, Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü, Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya, Reklam Müdürü: Ozan Altaş, Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212 343 72 74 Faks: 0212 343 72 64 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul www.cumhuriyet.com.tr “Tartışma” veya “Sorun”, Cüneyt Akalın’ın “Taş Devrinden Kapitalizme Uygarlıklar” kitabını karıştırırken patlak verdi. Uygarlık tanımına baktım, aslında pek de yok... Uygarlığı belirleyen bir takım ilkeler konmuş. Bence hepsi tartışmalı, sadece toplumların bir takım özelliklerini belirliyorlar.. Server Tanilli’nin uygarlık tarifi var kitapta: “uygarlık, insanlığın evriminin belli bir aşamasında oluyor. Barbarlıktan sonraki bir aşama olarak uygarlık, kent yaşamı, devlet, yazı, yasa, matematik demek özetle..” Tanım bana fazla bir şey söylemiyor, insanlığın barbarlıktan sonraki dönemi... Peki barbarlık veya barbarlık dönemi nedir ki onu bitirip uygar olmuşuz. Bir kıstas alsak, mesela desek ki “yerleşik düzene geçmek” yani şehirleşmek..” Olabilir mi, bu da sayılıyor zaten. Yerleşik düzen, biriktirici ve üretici özelliğini öne çıkartıyor. Sanatlar, zenaatlar gelişiyor.. Yerleşik düzenin kuralları (hukuk) var.. Peki barbarlıkta yerleşiklik yok mu? Var, toprakları var. Barbarlar toplum mu, topluluk mu? Cemiyet ile cemaat arasındaki fark gibi.. Barbar toplulukların temel özelliği ne? Webster dahil sözlüklere bakıyoruz, uyduruk uyduruk içi boş şeyler.. Mesela Collins: Kültürsüz, ilkel, uygar olmayan insan. Kaba, duyarsız ve kültürsüz. Acımasız, merhametsiz.. (Barbarların böyle olduğunu ne biliyoruz.) Cambrigde sözlüğünden: Çok farklı bir ülke veya kültürden gelen insanlar, toplumsal olarak sizden daha geri ve daha vahşi.. Çok az eğitim almış, sanat ve kültürle ilişkisi olmayan insan.. (Yersen..) Peki uygarlık? Webster: Düzgün bir şekilde organize olmuş ve gelişmiş toplum... Kültürel gelişmenin bir aşamasıdır, bu aşamada yazma ve yazılı kayıtları tutma geleneği vardır.. Vikipedi: Uygar toplumun karakteri: Kentsel yerleşim, sosyal iş bölümünün gelişmişliği, sembolik iletişim şekilleri, doğal çevreyi kontrol altına alma... Merkezileşme, hayvanları ve toprağı evcilleştirme, emekte uzmanlaşma. Bunların alt kültürlerinde ideolojiler gelişir, hukukun üstünlüğü, anıtsal mimari, vergilendirme... Neyse, bu konu sözlüklerin içine sığmıyor. Oralarda çok sığ kalıyor. Sanki daha çok çeşitli aşamalardaki toplum veya toplulukların özelliklerini betimliyorlar. O zaman, şimdi en uygar toplumda yaşıyoruz. Gelecek toplum biçimi daha da uygar olacak! Böyle bir şey yok şimdilik. Romalılar örneğin barbarlığı şöyle tanımlıyormuş “Elinde hiç bir tahrik edici bir sebep bulunmamasına karşı sırf zarar verecek güce sahip olduğu için, zarar veren topluluk veya uygarlıklara barbar denir..” (Vikipedi). Romalılar, kendilerinin ne kadar uygar olduğunu anlatmaya çalışmış. Tahrik edici sebep, başkalarının büyük mal varlığı olabilir mesela! Tabii Ortaçağ Avrupası’nda Hıristiyan olmayanların genel adı “barbar”.. Mesela, Avrupalılara göre Türkler barbardı! *** Ben barbarlığı ve uygarlığı anlayamadım bütün bunlardan. “Barbar toplum/topluluk” ile “uygar toplum”u birbirinden ayıran kesin çizgi var mı? Bence yok gibi. İç içe geçmişlik sözkonusu. Barbarlığımızı içimizde taşıdığımız sürece, “uygar” toplumdan bahsedebilir miyiz?! Mesela istilacı olmak, barbarların temel özelliği mi? Vikingler. Cengiz Han. Ya Osmanlı? O zaman İngiltere dahil, hepsi barbar. Bugün en barbar toplum ABD denebilir! Adamların kafaya takıp da yıkmadığı ülke, uygarlık yok gibi.. Amerika ki (Avrupa da öyle) bilim ve teknolojinin en geliştiği, sanat, düşünce gibi insan (uygarlık mı demeliydim) faaliyetlerinin tepe yaptığı yerler. Ama istilacı da olabiliyorlar, yıkıcı da, sonuna kadar sömürü ve talan edici de. Durun, istilacılık ve talancılık, barbar toplulukların özelliklerinden biri ise, o zaman günümüzün “uygar” toplumları, bu özelliği toplumsal genetik ile devralmışız! Yani barbarız bir yandan da! Öyle miyiz, öfff, hem de sapına kadar. Her türlü insan düşmanlığı ve alçaklıkla iç içe bir “uygarlık yapısı”.. Buna göre, tam uygarlık tanımı yapabileceğimiz bir toplum düzeni yok ortalıkta. Orasıyla burasıyla çekiştiriyoruz. *** Uygarlık “tüketicilik” mi? Günümüzün ekonomik ruhlu yiyici ve tüketici insanı ve toplumuna baktığımızda, evet. Uygarlık tüketiciliktir. Bu tanım yerküreyi ve birbirini yiyip bitiren insanlığa çok uygun düşüyor. Ama bu tüketiciliğin yanında bir “yaratıcılık” da var. Ama bu yaratıcılığın efendisi, patronu tüketicilik, bu amaçla herşey! Turgut Karabekir’in “uygar ülke ve kişi” üzerine yayımladığımız yazısı aklıma geldi. Bir tanesi 23 Ocak 2015 tarihli 1453 sayılı dergimizde var. Ama benim derdim barbarlık daha çok. Toplumun bir kısmı uygar, yani “fikir ve sanatla” ilgili kesimi. Gerisi barbar (mı?) Mesela kentleşmeden önceki “barbar” toplulukların da “vatanları, yerleşim yerleri” vardı! Şüphesiz beslenmeleri için de faaliyetleri vardı. Onları “barbar”, istilacı yapan ne? Mesela, tarım toplumu olmamaları mı? Yeterince üretemeleri, çevrelerini temel ihtiyaç bakımından tüketmiş olmaları mı? Bu nedenle sanat ve fikir alanını geliştir(e)memeleri mi? Cengiz Han barbar mı? Onun da bir vatanı vardı, üretimi vardı.. Bu “barbar” toplumlar, örneğin daha çok ve iyi yiyeceğe ulaşmak için başka topluluklara saldırıyorlardı belki de. “Vahşi’ oldukları için değil. Belki de daha iyi takasta kullanabilecekleri zenginliklere ulaşmak için. Takasta malınız, bire bir’den, bire beş, bire on yaptığı, değeri yükseldiği sürece zenginsiniz ve rahatsınız. “Barbarlar”, “hadi gelin dünyayı talan edelim” diye yola çıkmadılar herhalde.. Ama şu takas meselesi önemli. Bugün de “en uygar” toplum, ürettiği malı “takas”la, (modern piyasa) birkaç katı daha çok değere sattığı için zengin. Bu yolla, “gelişmemiş” (epey barbar!) toplulukları talan ediyor.. Bu zenginlik ele geçirme biçimi bir talansa eğer, o zaman en uygargelişmiş ülkeler, yeni talan yöntemleriyle, en “barbar” toplumlar olmazlar mı? İş karışık, şimdilik bu konuyu Doğan ve Bozkurt hocalara havale edeyim.. Ama bana uygarlıktan bahsetmeyin, tepem atıyor.. *** Gelecek Cuma’ya kadar hoşçakalın..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle