24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 Müzik ve Beyin CBT 1465/17 Nisan 2015 Müziğin beyinsel etkinlikleri ve Mozart Mozart’ın iki piyano için sonatını (K448) dinleyen normal kişiler zamansal ve mekânsal yeteneklerinde (spatial temporal reasoning skill) belirgin bir artış sağlıyor. Prof. Coşkun Özdemir prof.coskunozdemir@gmail.com Çok yineledim. Çünkü çok güçlü, çok derin izler bırakan bir çocukluk anısı bu. J. Offenbach’ın Barkerol’u daima ezberimde olmuştur. Çocukluk yıllarımdan belleğimde Urfa halkevinde fon müziği olarak dinlediğim klasik müzik parçaları var. Ankara’da yatılı okulda cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün isteği ile biz lise son sınıf öğrencileri Ankara halkevi salonlarında operalar izleme fırsatı bulmuştuk. Daha sonra Atatürk’ün (o zaman Ateşimiliter Mustafa Kemal 1913) Sofyada opera izledikten sonra “neden geri kaldığımızı gittikçe daha iyi anlıyorum” dediğini okudum. Bunun üzerinde düşünmüş, opera ve müzik ile gelişme, ilerleme, uygarlaşma ilişkileri üzerine sorular sormuştum. Gençlik yıllarımda klasik müzikten zevk almaya başladım. Chopin’i tanıtan unutulmaz şarkı (Cornel Wilde Marle Oberon Paul Muni) gerçekten unutulmaz izler bıraktı bizim kuşakta. Saray sinemasında klasik müzik ve bir kez daha Polonez dinledik. Nörolog oldum. Beyin lokalizasyonları çok ilginç bir konu idi. Müzik ve nöroloji de öyle. Konuşma anlama merkezlerinin dominant (sağ el kullananlarda sol) hemisferde olduğunu, ama müzik merkezinin sağ hemisferde olduğunu öğreniyordum. Müzik, nörolojinin çok ilgi çekici bir araştırma alanı. Müzikojenik epilepsi vakaları var. Yani belli bir müzikle tetiklenen epilepsi nöbeti var, aynı zamanda bir nöbet belirtisi olarak (aura) müzik hallüsinasyonu (objesiz, algılama) var. Klasik müziğin toplumun ve bireyin gelişmesi ile ilişkisi üzerine yazılara rastladım. Son yıllarda Doğan Kuban’ın bu ilişki ile ilgili birkaç yazısı yayınlandı. Einstein’ın klasik müzik ama özellikle Mozart müziği ile ilgili çok ilginç görüşleri var. Çok komplike matematik problemleri ve relativite ile uğraşırken, Mozart’ın o sade müziğinin güzelliğinden ilham aldığını söylüyor. nuşma merkezi ağır bir hasar gösterirken müzik kanalları normal olabiliyor. Böylece son yılların araştırmaları da benim 50’li 60’lı yıllarda öğrendiğim müzik performansının konuşmadan farklı bir yerde lokalize olduğunu teyit etti. Dil, konuşma anlama ve müzik yeteneği birbirinden bağımsız. Dominant (sol) hemisfer hastalığında konuşma, okuma yazma yeteneği kaybediliyor, fakat o kişi şarkı söyleyebiliyor. Yani icracı (expressive) BEYNİN ÖZEL FONKSİYONU Müziğin beyin fonksiyonları üzerindeki etkisi son yıllarda ilginç araştırmalara konu oldu. Çok ilginç araştırma sonuçları yayınlandı. Fonksiyonel magnetik resonans ve PET (pozitron emisyon tomografi) bu araştırmalarda yardımcı oluyor. Müzik algılama ve icrası beynin özel fonksiyonlarından. Müzik yalnız sanatsal değil aynı zamanda çeşitli duyguları da harekete geçiren bir iletişim (communication) aracı. Araştırmalar dil, konuşma ve müziğin ayrı bağımsız kanallara bağlı olduğunu gösteriyor. Ko müzik merkezi non dominant (sağ) hemisferde. Amusia ve afazi (konuşma yeteneği kaybı), birlikte olabildiği gibi ayrı ayrı da olabiliyor. Alzheimer vakalarında ağır verbal bellek kaybı olmasına karşın müzik performansının korunmuş olması dikkat çekici. Müzik eğitimi gören ve uygulayan profesyonel müzisyenlerin beyinlerinde morfolojik, fizyolojik değişiklikler oluyor. Bunlardan eğitimsel ve terapötik (tedavi) yararlar sağlamak olanağı var. Müziğin nöroloji araştırmaları ve pratiği için ilginç bir alan olduğunu belirttim, ama en büyük ilgi çeken Mozart’ın müziği oldu. Onun da K 448 iki piyano için sonatı. Bu seçicilik biraz şaşırtıcı olabilir, açıklamasını yazının sonunda vereceğim. dakika kadar sürüyor. Bazı araştırıcılar bu bulguyu teyit etmiyorsa da diğer bazı araştırmacılar öncekiler gibi Stanford Binet ölçümlerini ve değişik testleri kullanarak spatial temporal (zamansal mekânsal akıl yürütme ve beceri) performansta artış buldular. Örneğin bu beceri kağıt kesme ve katlama ya da kalem ve kâğıt labirent testlerinde ortaya çıkıyordu, Raucher bu etkinin genel zekâ (intelligence) üzerinde olmadığını ve zamansal mekânsal akıl yürütme yeteneği (spatial temporal reasoning) ile sınırlı olduğunu vurguluyor, negatif sonuçların test prosedürlerindeki yetersizlikten ileri geldiğini ileri sürüyordu. Doğaldır ki acaba bu müzikten alınan zevk, coşku, takdir duyguları ile ilgili olabilir mi soruları sorulmuştur. Ancak hayvan deneyleri bu varsayımların geçerli olmadığını ortaya koydu. Fareler rahimde ve doğum sonrası 60 günlük bir periyodda 4 grupta 1) mozart müziği 2) hafif müzik 3) tek sesli müzik ve 4) sessizlik olmak üzere 4 çeşit denemeye alındı ve labirent testine tabi tutuldu. Mozart grubu labirent (maze) testini çok daha az sayıda hata ile ve daha çabuk tamamladı. Müzik algılamasının beyindeki lokalizasyonuna ait bir çok çalışma yapıldı. Positron Emisyon Tomografi (PET) ve fonksiyonel magnetik resonans çalışmaları müziğin beyinin geniş alanlarını aktive ettiğini gösteriyor. Primer işitme alanının transvers ve superior temporal girus olduğu biliniyor. Fakat ritm, ses yüksekliği( pitch), melodi ve ses kailtesi (timbre) gibi müziğin değişik unsurları beynin çeşitli bölgelerinde algılanıyor. Bu alanlar prefrontal lobdan üst tmporal loba hemisferler arası bağlantılara kadar uzanıyor. Ritm ve pitch ayırdı başlıca sol hemisferde oysa ses kalitesi (timbre) ve melodi başlıca sağ hemisferde lokalize oluyor. Metre (müzik ölçüsü) algısı hemisfer tercihi yapmıyor. Mekânsal zamansal görev (task) lerle ilgili testler müziğin başlıca zamansal (uzamsal) mekânsal oriyantasyonla ilgili beyin bölgelerini aktive ettiğini gösteriyor. performans gösteriyorlardı. Bu etki spatial temporal reasonin ile sınırlı idi ve zamansal tanıma (spatial regocnition) üzerinde etki yoktu. Bu etki hiç değişmeden 24 saat devam ediyordu, öncekilere göre daha uzun süren bu etki müzikle temasın daha uzun olmasına ve genç beyinlerin daha geniş plastisitesi (kısaca, esneklik) olarak yorumlandı. Bunu izleyen bu cins yeni denemelerde çocuklardaki zamansal ve mekânsal performansın güçlenmesi yüksek matematikde daha büyük derecelerle (scorlarla) sonuçlandı. Elektroansefalografi: Beynin elektriki deşarj patternleri üzerindeki etki de araştırıldı ve 10 dakika süren K448 Mozart Sonatı, bir kısa hikaye dinletimi ile kıyaslandığında sağ frontal ve ve sol temporoparietal bölgelerde deşarj patternlerinde 12 dakika süren güçlenmiş bir senkroni göstermekte idi. Mozart dinletisi aynı zamanda sağ temporal sol temporal ve sağ frontal bölgelerde EEG’de artmış bir beta spektrum (alfadan daha yüksek frekanslı 1530 hz) ile birlikte oluyordu. Yeni bir müzik dinletisinde (Mozart değil) özellikle bilateral precuneus bölgesinde artmış beta gücü ortaya çıkarıyordu.. MÜZİK ve EEG UZUN SÜRELİ ETKİSİ Mozart müziğinin etkileri konusunda yapılan çok ilginç çalışmalar var. Bunlardan biri 1993’de Rauscher et al tarafından yapılıyor ve Mozart’ın iki piyano için sonatını (K448) dinleyen normal kişiler zamansal ve mekânsal yeteneklerinde (spatial temporal reasoning skill) belirgin bir artış gösteriyorlar. Bu müzik dinletisi ardından yapılan ortalama spatial (uzamsal) IQ skorlarında 89 puvanlık artış saptanıyor. Bu etki 1015 MOZART’IN ETKİLERİ Müziğin uzun süreli etkisi okul öncesi 34 yaş çocuklarında incelendiğinde, çocuklarda altı ay süren ve bu sürede pitch interval, (ses yüksekliği) parmak sayısı (fingering) teknikleri, musical notalama ve eseri bellekten okuma (sight reading) öğrenimi içeren piyano dersi alan çocuklar, basit Beethoven ve Mozart melodilerini kolay yorumlayabiliyorlardı. Bu çocuklar spatial temporal reasoning (zamansal mekânsal akıl yürütme) testlerine tabi tutulduklatında 6 ay süre ile bilgisayar dersi alan ya da hiçbir özel eğitim almayan öteki çocuklara göre %30’dan fazla Bu etki çok ilginç tabii. Fokal deşarjlar ya da jeneralize dalga diken (spike and wave) kompleksleri gösteren ve Mozart K448 dinleyen 29 epilepsi hastasının 23’ünde EEG de epileptiform aktivitede belirgin bir azalma görüldü. Bazı hastalar özellikle belirgin düzelme gösterdiler. Status epileptikus ile bilinç kaybı içindeki bir hastada ictal (nöbet) patternleri %62 iken, bu Mozart dinlerken %21’e düştü. Sürekli bilateral dalga diken kompleksleri gösteren 2 diğer hastada 5 dakikalık müzik dinletisini izleyerek bu kompleksler % 50’ye düştü. Bir komatoz hastada müzik etkisi bunun Mozart müziği olma şartını taşımadığını gösterdi. Müziğin daha uzun süreli bir etkiye sahip olup olmadığını araştırmak için LennoxGastaut tipi sürekli (intractable) düşme atakları geçiren ve sağ arka parietalde bilateral dalga diken kompleksleri şeklinde fokal deşarjlar taşıyan 8 yaşındaki bir kız çocuğa, uyanıkken Mozart sonatı her saatte 10 dakika dinletildi; uyanıklık periodu sonunda başlangıç 4 saatte nöbetler 9 dan 1’e ve jeneralize deşarjların süresi 817 saniyeden 178’e düştü. EPİLEPSİ ÜZERİNDEKİ ETKİ Mozart müziğinin farklı bir özelliği var mıdır? Doğaldır ki bu önemli soru soruldu ve araştırıldı. Raucher et al’dan sonra bir çok araştırıcı Mozart K448 iki piyano sonatını MOZART MÜZİĞİNİN ÖZELLİĞİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle