Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Biyoloji tecavüz ettiği savumasını yapan baba, “yol kenarında öldürecektim, ama öldürmeden de yapacağım seni dedim”, demiştir. Kızın cep telefonuyla çektiği çıplak resimlerini yollaması hafifletici sebep olarak görülmüştür. CBT 1462/27 Mart 2015 9 BİLİMİN EN ÇOK TARTIŞILAN 13 TEMEL KAVRAMI Tecavüzcü, cinsel tatmin uğruna kendini yakan değil, kadın bedenini kışkırtıcı düşman edinmiş bir erkektir. Penis merkezli iktidar algısıyla kadın bedeni ve cinselliğinin gözetme ve koruyuculuğunu vazife edinmiştir. Toplumsal kodlarla yolundan çıkarılmış cinsel dürtüsü ile harekete geçendir. Penise atfedilen kadri mutlak güç karşısında hırpalandıkça hırslanıp, hırpalayandır. Kimin kimden uzun olduğu, ne kadar uzağa fışkırdığı ile kadük teritöryal alan algısını; skor övünmeleri izler, evlenilecek kadın’ı el değmemiş olsun ister. Aileye meftun ataerkil kültürün kodlarını sosyal genetik bir miras olarak taşır. Cinsel organının işlevini, iktidar ve saldırı diline çeviren Ataerkil kültürün sıradan bir neferi olduğunu yoksayar. KADIN BEDENİ KIŞKIRTICI DÜŞMAN dın erkek arasında güzele açılan bir tecrübe olarak cinsel eylemi, duygusal bağlarından koparan sadomazoşistik hazlar ve pedofilik eğilimlerin işaret ettiği şey, iktidar’dır. Cinselliği güzele taşıma derdinden azade hazcı istismarcılar ve tecavüzcüler her yerde olmasına her yerdedirler. Ancak kamusal empati ve etik değerlerin gelişiminde derinleşen toplumlarda; bilgiyi kültüre, bilimi hayata katabilen coğrafyalarda yaşananlarla bizim coğrafyada yaşananların kıyas kaldırmayacağı ortadadır. 12. KAVRAM: EVRİM Kutup ayıları ‘hilkat garibesi’ değil... Bir mağarada uzun bir gecenin karanlığında ayının biri iki yavru doğurur. Sabah ışıkları mağarayı aydınlatınca yavruların annelerinin koyu renkli kürküyle büyük bir tezat oluşturduğu görülür. Yavrular bembeyazdır. Ancak renklerinin dışında ayı yavrularında bir anormallik görülmez. Şimdi bunlara hilkat garibesi diyebilir miyiz? Evrim nedir? Pek çoğumuza göre bunun yanıtı basittir: Esas olarak doğal seçilim yoluyla canlı organizmaların zaman içinde değişmesi. Aslında bu tanım yanlış değil, ancak evrimsel biyologlar evrimi böyle tanımlamıyor. Beyaz ayı yavrularına geri dönersek. Burada dramatik bir fiziksel farklılık ile karşı karşıyayız. Ancak bu evrim değildir. Siyah ve boz ayıların beyaz yavrularının olması sıklıkla görülen bir durumdur. Fakat beyaz ayılar diğerleri kadar fazla sayıda yavru yapmadıkları için beyaz kürk ile ilgili gen çeşitliliği nadiren görülür. Ne var ki milyonlarca yıl önce Kuzey Kutbu’nda yaşayan bir boz ayı grubunda beyaz kürk avantaj yaratıyordu, çünkü avlarına görünmeden yaklaşabiliyorlardı. Zaman içinde bu bölgede beyaz ayılar çoğaldı ve daha fazla sayıda yavruları oldu böylece uyumlulukları artmış oldu. Tüm popülasyon beyaz oluncaya kadar beyaz ayıların sayıları arttı. İşte bu, kesinlikle evrimdi. Birkaç milyon yıl önce kutup ayıları, boz ayılardan evrilerek ortaya çıkmışlardı. Evrim konusunda sonuçlara bakarak düşünme eğilimi yaygın olmakla birlikte varolan türlerdeki fiziksel değişiklikler veya yeni türlerin ortaya çıkmasıkritik kavram, bir popülasyon içindeki genetik çeşitliliğin yayılmasıdır. Bu sürecin sonuçları bir amaca yönelikmiş gibi görünür. Gerçekten de “Kutup ayılarının evrim yoluyla beyaz kürke sahip olmalarının nedeni kamuflajdır” diye konuşmak kolaycılığa kaçmaktır. Ama işin gerçeği bir popülasyon içinde yayılan, uyumluluğu arttıran rastlantısal mutasyonlardır. Daha da şaşırtıcı olan, uyumluluğu arttırmayan mutasyonların da genetik sürüklenme yoluyla popülasyon içinde yayılmasıdır. Ve mutasyonların pek çoğunun da uyumluluk üzerinde çok az bir etkisi vardır. Bunların bir hayvanın vücudu veya davranışları üzerinde en ufak bir etkisi olmayabilir veya yalnızca suratlarının şeklini belli belirsiz değiştirmiş olabilir. Aslında popülasyonlardaki genetik değişikliklerin çok büyük bir çoğunluğu doğal seçilimle değil, sürüklenmeye bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Toronto Üniversitesi’nden biyolog Larry Moran, “Elinizde kanıt olmadan bazı şeylerin adaptasyonla ilgili olduğunu düşünmeyin” diyor. Dolayısıyla evrimi yalnızca doğal seçilim bağlamında düşünmek yanlıştır; genetik sürüklenmeye bağlı değişiklikler de dikkate alınmalıdır. Moran bu bakış açısı ile evrimi şöyle tanımlıyor: “Evrim nesiller boyu devam eden ve popülasyonda kalıtımsal değişikliklere yol açan bir süreçtir.” Canlı türlerinin nasıl evrildiğini araştıran Orono’daki Maine Üniversitesi’nden Michael Kinnison’a göre evrimin nesiller boyu sürmesi de şart değildir. Evrimin hemen hemen hiç kesintisiz devam ettiğini söyleyen Kinnison, “Genellikle popülasyonların belirgin şekilde değişmesi zaman alır, ancak bazen bu değişim çok hızlıdır. Örneğin bazı felaketlerde yalnızca özel bir genetik tipin görüldüğü bireyler hayatta kalır veya özel bir mutasyona sahip olan tümör hücreleri kanser ilaçları tarafından yok edilemez. Bu gibi durumlarda popülasyonun değişip değişmediğine karar vermek için hayatta kalanların üremesini beklemeye gerek yoktur. “Ne zaman ki bir süreç, zaman ölçeğinden bağımsız olarak kalıtımsal özelliklerin dağılımını değiştirir, o zaman evrim meydana gelir” diye konuşan Kinnison, “Evrimsel biyologlar evrimi nesilden nesile bir süreç olarak değerlendirmeye meraklı olmakla birlikte, bu, gerçeği yansıtmaktan çok işin kolayına kaçmaktır” diyor. Yazının başındaki beyaz ayı yavrularının bir adaya ulaştığını ve orada yeni bir ayı popülasyonu oluşturduğunu varsayın. Ayıların birbiri ile çiftleşmesi sonucunda ortaya beyaz ayı yavruları çıkacaktır. Dolayısıyla orada beyaz olmak bir norm haline gelmiştir. Dolayısıyla evrim kavramını şöyle özetleyebiliriz: Evrim “hilkat garibeleri”nin normal hale gelmesidir. Reyhan Oksay New Scientist: 13 Aralık 2014 Ataerkil kültürün cinselliğe bakışı ikiyüzlüdür. Öpüp baş üstünde tutulan anaların, zevk alan kadınlar olduğunu düşünmek istemeyen erkek çocuğun yetişkin bir erkeğe dönüşmesine izin vermeyen bir ikiyüzlülüktür bu. Ali Desidero misali, karizmayı çizdirmekten ödü kopanların yumuşak karnı kadın cinselliğidir. Bize uymaz kabarmalarla şişinen özgüven dibe vursa da, asıl komutan, kendisini de kumanda eden penisidir. Kumanda edemediklerinin sebebi kadındır. Kadınla erkek zaten eşit değildir. Kadın ve erkeğin biyolojik fark tanımlarına sızan değerlerin toplumsal, politik ve tek tanrılı din bileşenleri, evrenseldir. Cinsel eylem sırasında boşalmasını kadına göre düzenleme ve sertleşmesini kontrol mecburiyetinin erkek’te yol açtığı performans kaygısı, sadece biyolojik farklılıklara bağlanamaz. İktidar, kültürün koduyla ifade bulan bir kelimedir. Cinsel şiddet, erkeğin biyolojisinden verili niteliklere atfedilenlerle ilişkilidir. Tecavüzcülerin eylemlerini öldürme ile sonuçlandırması tesadüf değildir. Öldürme, suçu örtbas etmek için değildir. Cinsel hazzın ancak şiddetle kavuştuğunda kadri mutlak bir iktidar hazzı yaratıyor olmasındandır. Ka CİNSEL ŞİDDET VE ÖLDÜRME Tek tanırılı dinlerin kadın cinselliği algısı çok sıkıntılıdır. Kullandığımız gündelik dil ve tarih; kadın erkek ayrımcılığı üzerine metinlerle döşenmiştir. Geçmişle barışarak arınmanın yolları ise taşlıdır. En baş yol tıkayıcı; engelleyen kapilalist kışkırtıcılardır. Daha çok sattırmanın altın standardı görülen cinselliğe oynamaktadırlar. Tüm pazarlama stratejileri arzuyu kışkırtmayı, raydan çıkarmayı, anlık hazza indirgemeyi hedef almaktadır. Yaşamın her alanında estetik standartın güzelini tarifte arif olanların mumla arandığı bizim gibi coğrafyalarda durum, çok daha fazla vehamet göstermektedir. Ataerkilliğin iktidar kodları; 21. yüzyıl ileri seküler demokrasilerde bile sökülüp atılamamıştır. Ancak bu coğrafyalarda benzer olaylar vuku bulduğunda yetkililer; etik ve seküler bir mesafeden konuyu ele alır. Ayrımcılığı kutsamaz. Cinsiyetçi tutumları sorgular. Kapitalizmin buralardan nasıl nemalandığını açığa vururlar. Bizim coğrafyada siyasilerin atladığı, kapitalist çıkar adına göz yumdukları neticesinde; cinsel toplumsal kişilik gelişiminin mihenk taşları zarar görmektedir. Bu öyle derin bir derttir ki; güvensizlik ve ayrımcılık, hınç, hiddet ve öfke artık her günde ve her evdedir. Yeryüzünde, şimdi ve burada aranacak etik ve hukuksal çözümler; entelektüel zihin yapısından yoksun ortaçağa özgü doğmatik cümlelerin kurgularında ifade edilmektedir. Bireysel vicdan gelişiminde, seçtiği dil ve aldığı entelektüel duruş ile toplumu örtenlerin; insanları güzele taşımasını beklediklerimizin açıklamaları ise kabul edilemezdir. İŞİD benzeri örneklerin; kadın cinsel kimliğinin aşağılanmasına meşruriyet kazandırması, bunların 21. yüzyılda olması endişe vericidir. Günümüzde pornografik teamülün sınırlı kişisel gizli tecrübeleri, manifest ve meşru hale gelmiştir. Politik, dinsel ve ideolojik olanın yanında; düşünselliğin ve bilincin birikimi bilginin toplumsal gerçeğinden söküp koparılmasının neticesi, kifayetsiz bir toplumsal yapıdır. Felsefi ve estetik boyut taşıyan düşünce biçimlerinin beyan yollarının tıkanması toplumu sapkınlaştırmakta, şiddet eğilimini arttırmaktadır. TEK TANRILI DİNLER, KADIN CİNSELLİĞİ, KAPİTALİZM