24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Son Araştırmalardan renmelerini ve daha iyi şakımalarını sağlar. Bu da ötücü kuşların ve insanın sesleri algılamasındaki ortak evrimsel arka planına işaret ediyor. Nörodejeneratif hastalıklarla ilişkilendirilen gen ekspresyonları ise klasik müziğin etkisiyle düşüyor. Ancak bu etki sadece müzik eğitimi alan katılımcılarda kendini gösteriyor. Bu da müzikle alınacak olumlu etkiler üzerinde deneyimlerin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Yeni bilgiler müzik algısının molekülergenetik ve evrimsel arka planıyla ilgili yeni açıklamalar getirmesi nedeniyle örneğin müzik terapisi gibi tedaviler için yeni bir temel oluşturabilir. CBT 1462/27 Mart 2015 7 TEKNOPOLİTİK Baha Kuban baha.kuban@gmail.com Global Kapitalizm İklim Değişikliğine Karşı nı pek de şaşırtmamış. Çünkü bu sonuç, uzmanların hipotezlerini kanıtlıyor. Bundan sonraki adım, geniş kapsamlı ve uzun vadeli bir klinik çalışma olacak. Çünkü ancak bu şekilde ilacın etkisi kesin olarak kanıtlanabilecek. Son araştırma çerçevesinde ekip 84 kişiyi incelemiş. Katılımcılardan yedisi sağlıklıydı, diğerlerinde ise en azından demans semptomları bulunuyordu. 55 yaşın üzerinde olan katılımcıların yaş ortalaması 70 civarındaydı. Farklı dozlarda epilepsi ilacı alan hastalardan bazılarına da etkisiz ilaç (Plasebo) verilmiş. Bu şekilde düşük dozlarda verilen ilacın bile belleği iyileştirdiği ortaya çıkmış. Bundan sonra, epilepsi ilacının Alzheimer’de görülen bilişsel yeti gerilemesini uzun vadede önleyip, önlemediğini araştıracağız diyor uzmanlar. Boston General Hospital Centers kurumunca gerçekleştirilen bir araştırmaya göre yaşlı beyinler bazı konularda genç beyinlere kıyasla daha iyi işliyor. Bazı düşünme yetileri ilerleyen yaşla birlikte zayıflarken, bazı yetenekler orta yaşta hatta daha ileriki yaşlarda gelişerek en iyi seviyeye ulaşıyor. Araştırma çerçevesinde yaklaşık olarak 50.000 kişiyle çevrimiçi bir anket yapılmış. Toplanan verilere göre 40’lı ve 50’li yaşlardakiler, diğer insan İlerleyen yaşta, beynin bazı bölgeleri daha iyi çalışmaya başlıyor Demans, tüm dünyada tırmanışta ların duygusal sinyallerini daha iyi algılıyor. Yaşlılar ise genel bilgiler konusunda yetenekli. Genç yetişkinler ise daha hızlı düşünüyor ve kısa vadeli bellekleri daha iyi. Beynin en iyi durumda olduğu bir yaş yok aslında. Bu, incelenen alana göre değişiyor diyor Laura Germine. Araştırma çeşitli düşünce yetilerinin yaşamın farklı evrelerinde zirveye ulaştıklarını gösteriyor. Yaşları 1819 arasında değişen gençler en hızlı düşünenler olsa da kısa vadeli bellek yetisi 25 yaşında en iyi seviyeye ulaşıyor. Bir insanın duygusal durumunu anlama yetisi ise orta yaşlarda zirveye çıkıyor. Bilim insanları, ayrıca berrak zekânın, yani yaşam süresince edinilen ve bir kelime testiyle kontrol edilen zekânın, çok ileri bir yaşta en iyi duruma geldiğini öğrenmişler. Bu alanda en başarılılar 60’lı yaşların sonlarında ve 70’li yılların başlarında olanlar. Beynin bilişsel yetileri son derece karmaşıktır ve yaş ve yaşam deneyimi gibi çeşitli faktörlere bağlı. İnsanoğlunun ömrü durmadan uzuyor bu iyi bir şey, ama aynı zamanda demans hastalarının sayısı da artıyor. Dünya Sağlık Organizasyonu’na göre (WHO) şu sıralar yaklaşık olarak 48 milyon insan, tedavisi bulunmayan bir bellek kaybı yaşıyor. Bu sayının 2030 yılında 76 milyona, 2050 yılında ise 135.5 milyona yükselmesi bekleniyor. WHO sonuçları, demans sorunlarıyla ilgili ilk Küresel Bakanlar Konferansı’nda açıkladı. Doktorlar, araştırmacılar ve politikacılar, demansın önlenebilmesi için uluslararası işbirliğinin iyice güçlenmesi gerektiğini söylediler. Her ne kadar demansın tedavisi olmasa da, WHO hastalara daha fazla yardım edilebileceğini söylüyor. Mesela erken tanı için daha fazla çaba göstermek ve demansa John Hopkins Üniversitesi bilim insanları epilepsiye karşı kullanılan bir etken maddenin, Alzheimer hastalarına da yardımcı olduğunu saptadı. Beyindeki hiperaktiviteyi yavaşlatan ilaç aynı zamanda bellek yetisinin düzelmesinde de etkili. Özellikle de bellek yetisinin iyileşmesi Alzheimer hastaları için anlam taşıyor. Epilepsi ilaçlarındaki etkin madde olan “Levetirasetam”ın Alzheimer hastalarında da işe yaradığı aslında bilim insanları Epilepsi ilacı Alzheimer tedavisi için umut oldu bağlı fiziksel rahatsızlıkların tedavisinde yardımcı olmak gibi. Demansın nedeni belli başlı sinir hücrelerinin ölmesine dayanıyor. Bunun sonuçları akıl karışıklığından ağır Alzheimer hastalığına kadar uzanabiliyor. WHO’nun açıklmasına göre Alzheimer yüzde 6070’lik payıyla en yaygın demans biçimini oluşturuyor. Nilgün Özbaşaran Dede nilodede@hotmail.com WWF (World Wildlife Fund), Ağustos 2009’da küresel iklim değişikliğinin Arktika buzullarına etkisini ele alan bir rapor yayımladı. Birkaç ay sonra Aralık 2009’da, Kopenhag’da toplanacak Birleşmiş Milletler toplantısını etkilemeyi hedefleyen rapor, bunu ne kadar başardı, tartışılır. Ancak, raporun basına duyurulduğu Berlin’de, senfoni binasının basamaklarındaki heykellerin, görenleri adamakıllı afallatmayı başardığı tartışılmaz! Brezilyalı sanatçı Nele Azevedo’nun “Asgari Anıt; Eriyen Adam” heykelleri, 1000 oturan erkek figüründen oluşuyor. Aslında, bu yapıta heykel demek kolay değil, zira yapıt azami 3040 dakika içinde su birikintisine dönüşüyor! Bu çok etkileyici yapıt, küresel iklim değişikliği karşısında hareketsiz bir şekilde kaderini bekleyen, bekledikçe de yok olan insanlığı pek güzel yansıtıyor. Bununla birlikte, Azevedo kendisiyle yapılan söyleşide, 2005’te “Eriyen Adam” enstallasyonlarına başladığında, aklındaki meselenin esasen, kentsel anıtların ideolojik simgeselliğini tersyüz etmek olduğunu söylüyor. Taş ya da bronzdan bir kahraman yerine su birikintisi, katı olan yerine, buharlaşan, devasa boyutlar yerine giderek yok olma! Yapıtın iklim değişikliği meselesi ile çakışması ise; ne diyelim, hem rastlantı, hem zorunluluk olmuş... Uluslarara sı Enerji Ajansı (IEA), bu yıl Mart başında yayımladığı raporda, dünya ekonomisinin ilk kez, seragazı salımlarından dekuple olma, yani bağımsızlaşma sinyali verdiğini açıkladı. Raporu basın açıklaması ile duyuran yeni IEA Direktörü Fatih Birol, 40 yıldan bu yana, ekonomik krizler dışında böyle bir eğilimin ilk kez görüldüğünü, bu gelişmenin Aralık’ta Paris’teki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Uluslararası Zirvesine ve politikacılara, ciddi ve sonuç getirici bir anlaşmaya varmak için güçlü bir mesaj olduğunu da vurguluyor. Bundan önceki üç düşüş 80’lerin başında, 1992’de ve 2009’da gerçekleşmişti. Bu veriyi Çin’den gelen şu haberlerle birleştirebiliriz; Çin’in kömür kullanımı 100 yıldır ilk kez düşüşe geçti. Geçen yıl %7.4 büyüyen Çin ekonomisi, kömür bağımlılığını aynı yıl %3 azalttı. Ülkeyi yakından izleyenler, kömür tüketimini ve dolayısıyla kömürden kaynaklanan seragazı salımlarını 2020den itibaren sınırlayacağını açıklayan Çin’in, bunu erken başarabileceğini belirtiyorlar. Çin’de güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji yatırımlarının büyük bir hızla artmasının ve enerji verimliliği yolundaki kararlı adımların bu sonuca yol açtığı vurgulanıyor. Yine OECD ülkelerinde %7 ekonomik büyümeye karşılık seragazı salımlarının %4 düştüğü gözleniyor. Paris 2015, özellikle fosil yakıt esaslı enerjiye dayalı büyüme planlarının terk edilmesini hedef alan bir Anlaşma ile sonuçlanabilir mi? Bunu söylemek için henüz erken, ama ABDÇin salım azaltımı iyiniyet anlaşmasına, iki tarafın da uymaya başladığını görmekteyiz. Buna karşılılık, kilit ülkelerden Hindistan’dan henüz olumlu sinyaller gelmiyor. Ancak Paris 2015 görüşmelerinde AB’nin de ciddi bir anlaşma için hazır olduğu düşünülürse; Çin ve ABD’nin, güçlü bir ortak politik irade ortaya koymaları durumunda Türkiye kömüre dayalı büyüme stratejisini nereye koyar, bilemiyoruz...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle