Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık CBT 1498/4 Aralık 2015 17 Diyabet hastalarının karşılaştığı psikolojik güçlükler ve baş etme yolları Diyabet yaşam boyu günlük olarak yoğun öz yönetim gerektiren bir hastalıktır ve sürecin gidişatını kişinin hastalığa ilişkin öz yönetim becerilerinin ne kadar iyi olduğu belirler. Bu nedenle davranışsal ve psikososyal faktörler diyabette önemli rol oynar. Psikososyal risk faktörleri ve koruyucu faktörlerin öz yönetimi nasıl etkilediğini anlamak, diyabette bakım ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirmede dikkat edilmesi gereken temel noktadır. tiz hastalar dahi kan şekeri düzeylerinde günlük dalgalanmalardan söz etmektedir. Kan şekeri düzeyinin yüksek veya düşük olması bile başlı başına diyabet hastasının hayatındaki stres faktörüdür. Yapılan çalışmalar diyabet hastalarının neredeyse hepsinin hastalık süreci boyunca tedaviye uyum konusunda güçlük yaşadığını göstermektedir. İnsan doğası, tedavi programının yoğunluğu ve diyabetin kronik olma hali bu uyumsuzluğa yol açan faktörlerdir. Tedaviye uyumsuzluk sıklıkla uygun diyabet bakımı Psikolog Bilge Köstekçi VKV Amerikan Hastanesi Psikoloji Bölümü Diyabet sürecinde teşhisle başlayan önceden belirlenebilir bir dizi kişisel kriz yaşanır. Hasta ve ailesi zorluklarla ve kısıtlamalarla dolu yeni bir dünyaya girdiklerinin farkındadır. Hastalıkla ilk karşılaşma kayıp hissi ve bazen sınırları keskin olarak belirgin olan bir yas süreci olarak ortaya çıkar. Diyabetin duygularla bağlantısından İngiliz doktor Thomas Willis tarafından üç yüz yıldan da uzun bir süre önce ilk kez söz edilmiş ve “ciddi üzüntü” sonucu ortaya çıktığı söylenmiştir. Ancak günümüzde araştırmalar diyabetin duygusal nedenlerinden çok duygusal sonuçlarına odaklanmaktadır. Diyabeti olan kişilerle yapılan çalışmalarda hastalar hastalıklarının kendilerini tükettiğini belirtmişlerdir. Buna ek olarak, psikopatoloji alanındaki istatistiklere bakıldığında depresyonun diyabet hastalarında genel popülasyona göre yaklaşık bir buçuk kat daha yaygın olduğu söylenebilir. DİYABETLE İLK KARŞILAŞMA se de, kimi gelişmeler öz bakımla ilgili daha yoğun ve talepkâr öneriler getirmektedir. Hastalar kimi zaman bu talepleri karşılamayı özellikle güç bulurlar, çünkü çabalarının pozitif sonuç vereceği garanti edilemez. Sıkı çalışmak olumlu sonuçlar alma şansını artırmakla birlikte garanti edemez; her gün aynı planı uygulayan ti Diyabetle baş etme stratejileri Diyabet kaynaklı sıkıntıya etkin şekilde müdahale edebilmenin yolu hastanın baş etme stratejilerini desteklemekten geçer. Farklı yaklaşımlar hastanın stres yaratan durumdan kaçınmasına veya kaçınması mümkün olmayan durumlarda baş etmesine yardımcı olmayı, çoğunlukla da iki yolu birlikte kullanmayı önerirler. Amerikan Psikoloji Derneği’nin (APA) diyabette psikolojik desteğin önemine ilişkin çalışmasında diyabet hastalarının yüksek yaşam kalitesini koruyabilmeleri için altı basamak önerilmektedir. Sözü edilen basamakların sağlıksız alışkanlıkları değiştirmek ve duygu ve düşüncelerinizi yönetebilmek için faydalı olacağı düşünülmektedir: 1. Bilgi edinmek. Diyabetle ilgili bilgi edinmek ve teşhisinizi ayrıntılarıyla bilmek durumunuzu yönetmek için uygun seçimler yapmanız için faydalıdır. Doktorunuzla veya diğer sağlık mensuplarıyla randevunuzdan önce, sorularınız ve endişe ettiğiniz konular hakkında bir liste yapmaya çalışın. 2. Duygularınızı kabullenmek. Yapılan çalışmalar diyabetiyle ilgili olumsuz duygularını kabullenmiş olan kişilerin kendi sağlıklarını daha iyi takip ettikleri ve glikoz seviyelerini sabit tutabildiklerini göstermiştir. Örneğin, şekerli bir atıştırmalık görünce ve vücudunuza olası etkilerini düşününce kaygılanıyorsanız, kaygıyı yok saymak yerine duygunuza odaklanmayı deneyin. Diyabetle ilgili olarak, ne yiyebileceğinizle ilgili endişe etmek gibi, olumsuz duygu ve düşüncelerinizi inkar etmek de stresi beraberinde getirebilir. Yeme düşüncesinin tetiklendiği anlarda, söz konusu düşünceyi neyin tetiklemiş olabileceğine odaklanmak, mevcut duyguyu anlamaya çalışmak durumla ilgili farkındalığın artmasına yardımcı olabilir. Bu yol ile, takip edebilecek tetiklenmeler için de yeni bir baş etme stratejisi oluşturulmuş olur. 3. Dengeli bir bakış açısını korumak. Diyabetin temel odağınız olmasına müsaade etmeyin; hastalığınız sizi tanımlayan özelliğiniz olmamalı. Siz teşhisten önce olduğunuzla aynı kişisiniz, bu nedenle hastalığınızla birlikte yaşamayı öğrendiğiniz bu süreçte keyif aldığınız aktiviteleri yapmaya devam edin. 4. Gerçekçi olmak. Çok katı olan kuralların bozulması diğerlerine kıyasla daha mümkündür. Günde 10 dakika yürümek gibi kolay gerçekleştirilebilecek küçük hedefler belirleyip, haftalar içerisinde yavaş yavaş süreyi 30 dakika veya daha fazla olacak şekilde uzatabilirsiniz. 5. Yeni şeyler denemek. Diyabet yaşam şeklinizde temel değişiklikler gerektirmekle birlikte, yeni tarifler, yemekler ve aktiviteler deneyimlemenize olanak verir. 6. Güçlü bir destek sistemi geliştirmek. Çalışmalar destek sistemi kuvvetli olan kişilerin diyetlerini koruma yatkınlığının daha fazla olduğunu göstermiştir. Diyabet hastalarıyla yapılan çalışmalar ailesi ve arkadaşları tarafından desteklenen hastaların yüksek stres altında kan şekeri seviyelerini sağlıklı düzeyde koruyabildiklerini göstermiştir. Bu doğrultuda, aileniz ve arkadaşlarınızla size nasıl yardımcı olabilecekleri hakkında konuşun. hakkında yetersiz bilgi sahibi olmakla karıştırılır. Yetersiz sosyal destek, zaman baskısı, stres ve tedavi planıyla uyumlu olmayan sağlığa dair inançlar bu problemi belirgin şekilde etkileyen psikososyal faktörlerin başında gelir. Uyumsuzluk bunun yanında daha kritik psikolojik problemlerin ortaya çıkmasıyla depresyon, kaygı veya yeme bozuklukları olarak da ortaya çıkabilir. Diyabette sıkıntının varlığından söz etmemiz şaşırtıcı değildir. Sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için tedavi programına azami dikkat göstermek gereklidir. Tedavi planı kişinin günlük aktivitesinde yer alan neredeyse her şeyi kapsadığı için, iyi bir diyabet takibi kimi zaman hayat tarzını tamamen değiştirmeyi gerektirir. Diyabet hastalarından yemelerine dikkat etmeleri, düzenli egzersiz yapmaları ve önerildiği şekilde kan şekeri düzeylerini ölçmelerini; bunun yanında glikoz, tansiyon ve kolesterol değerlerini normale en yakın değerde tutabilmeleri için ilaçlarını almaları beklenir. Bu durum diyabetle yaşayanlar için bir çok ön koşulu ve kısıtlaması olan keyifsiz ve hiç mola verilemeyen bir süreçtir. Az sayıda insan gönüllü olarak dikkatli yeme ve fiziksel aktivitesini koruma bölümünü gerçekleştirebilir, ancak ilaç programını takip etmek, kan şekerini ölçmek ve istenen tarihte kontrole gitmek tercih edilmeyen kısımlarıdır. Diyabet tedavisindeki bazı gelişmeler diyabetteki öz bakım yükünü hafiflet DİYABETİN DUYGUSAL SONUÇLARI Diyabet bir aile hastalığıdır; diyabeti olan kişiyle birlikte onu düşünen, seven ve onunla birlikte yaşayan kişileri de etkiler. Buna ek olarak diyabeti olan kişinin kendisini nasıl hissettiği ve diyabetiyle nasıl yaşadığı da çevresindeki kişilerden etkilenir. Çevresi tarafından desteklenmediğini düşünen hastalar bunun başlı başına bir sıkıntı sebebi olduğunu söylemektedir. Bazı hastalar ailelerinin ve arkadaşlarının onları hastalığı yok saymak için teşvik ettiğini ve hastalıkla baş etme çabasının desteklenmediğini söylemektedir (“Küçük bir parça pasta yesen bir şey olmaz” gibi...). Diğer bir grup ise tam tersini söyler; aile ve arkadaşların kan şekeri seviyesini etkileyecek her hareketi sürekli izlediklerinden ve eleştirdiklerinden şikâyetçidir (“Diyetinde kurabiye olmadığını bilmiyor musun? Kendini öldürmeye mi çalışıyorsun?” gibi...). Bazı hastalarsa ailelerinin ve arkadaşlarının çok az destek olmakla aşırı kontrol etmek arasında gidip geldiklerini söylemektedir. Hem destek yoksunluğu hem de aşırı kontrol ve eleştiri, diyabeti olan kişinin hayatına stres katar. Bu da uzaklaşma isteği, içine kapanma, huzursuzluk, öfke ve suçluluğa yol açar. Bu sıkıntı kendi başına bir problem iken, çevre kaynaklı bu duygular öz bakımın bozulması, fiziksel iyilik halinin zarar görmesi ve kişinin hayatındaki en önemli ilişkilerinin bozulmasıyla neticelenebilir. DİYABET AİLENİN HASTALIĞIDIR