16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EğitimTartışma ŞUBAT AYINDA GÖK OLAYLARI GÜNLÜĞÜ gün saat:dakika 1 13 Venüs Neptün’ün 0.8 derece güneyinde 1 16:20 Bir elde Ay diğerinde Güneş ufuktan 9 derece yüksekte 4 01:09 DOLUNAY (Ay ayının ondördü, resimde verildi) 4 11 Jüpiter Ay’ın 5 derece kuzeyinde 6 08 Ay Yer’e en uzak (406150km) 6 20 Jüpiter–Yer–Güneş dizilişi ile karşı konumda 8 08:07 Bir elde Güneş diğerinde Ay ufuktan 9 derece yüksekte 9 08:21 Bir elde Güneş diğerinde Ay ufuktan 12 derece yüksekte 10 08:36 Bir elde Güneş diğerinde Ay ufuktan 14 derece yüksekte 11 09 Yer–Merkür–Güneş dizilişinde Merkür’ün hareketsiz görünümü (izle:upload.wikimedia.org/wikipedia/ commons/a/ab/Mercuryorbitsolarsystem.gif) 12 05:50 SON DÖRDÜN (resimde verildi) 13 02 Satürn Ay’ın 2 derece güneyinde 17 08 Merkür Ay’ın 3 derece güneyinde 19 01:47 YENİ AY (Ay yaşı sıfır) 19 09 Ay Yer’e en yakın (356995km) 21 03 Mars Ay’ın 1.5 derece güneyinde 21 03 Venüs Ay’ın 2 derece güneyinde 21 22 Venüs Mars’ın 0.5 derece güneyinde 21 24 Uranüs Ay’ın 0.3 derece güneyinde ve örtülüyor (Polinezya’nın kuzeyinden, kuzeybatısı hariç Amerika’dan ve Meksika’dan görülebilir) 24 18 Merkür–Güneş açıklığı en büyük (batı 27 derece) 25 19:14 İLKDÖRDÜN (resimde verildi) 26 01 Aldebaran Ay’ın 1.0 derece güneyinde ve örtülüyor (Alaska’dan, Kanada’nın kuzeybatısından, Rusya’dan büyük oranda kuzeyinden, Grönland’dan, İzlanda’dan ve İskandinavya’dan görülebilir) 26 07 Yer–Neptün–Güneş aynı çizgide sıralanıyor ulaştı öyle ki girişçıkışlar tünelden yapılır olurdu… İki resim verildi (Süleyman Kaynar ve Kadir Uluç çekti/paylaş tı), Gözlemevi kış manzaraları için iki adres: dropbox.com/sh/9vr0g83arnbxkh2/ AADY3lOdfctSAr0vsn6RVl9za?dl=0 ve dropbox. com/sh/2zkvmjhd5rlf354/AAAxOW1ek7CemIoU60yXzgoa. 2– “Türk Astronomi Derneği (TAD)–Kandilli Astrofizik Günleri” astrofizik seminerleri youtube. com/channel/UCQTsjraWvmlfcJKBKPzzJyw ve plus. google.com/u/0/104768149065636761142/ posts adreslerinden izlenebilir. CBT 1454 /30 Ocak 2015 15 Felsefe eğitimi tartışmaları: İki manzara arasında yanan fenerler Mustafa Günay [email protected] F elsefe eğitimi bizde hep tartışılan bir konu olagelmiştir. Özellikle siyasal iktidarın zihniyeti ve uygulamaları bağlamında zaman zaman felsefe ve felsefe eğitiminin gündeme geldiği saptanabilir. Bu noktada düşündürücü olan şey ise, tartışılan pekçok sorunun yıllar içinde yeniden ve daha da karmaşık biçimlerde karşımıza çıkmasıdır. Bilinen bir şey: iktidarların arası felsefeyle hoş değildir. İskender’e “gölge etme başka bir şey istemem” diyen Sinop’lu Diogenes’ten beri felsefe, iktidara ve mevcut kültüre başkaldıran tavrını sürdürmekte ve eleştirileriyle rahatsızlık meydana getirmektedir. Felsefe eğitimi konusunda, kurulduğu tarihten (1974) beri düzenlediği toplantılar ve yayınlarla hatırlanması gereken kurumların başında Türkiye Felsefe Kurumu gelir. Başkanlığını değerli felsefecimiz İoanna Kuçuradi’nin yürüttüğü Türkiye Felsefe Kurumu kırk yılı geride bıraktı. Kurumun amaçlarını şöyle ifade ettiğini görürüz: “kişinin yaşamında ve kamu hayatında felsefi bilgiye olan ihtiyacın farkına varılmasına katkıda bulunmak, Türkiye’de felsefeyi dört duvarın dışına çıkararak toplumsal işlevini görmesine yardımcı olmak, uluslararası çalışmalar yapmak ve Türkiye’de yapılan çalışmaları dünya düzeyinde tanıtmak gibi amaçlardır.” (http://www.tfk.org.tr/tr/tarihce) Söz konusu amaçları gerçekleştirmek için Kurum, 1974’ten bu yana ulusal ve uluslararası seminerler düzenlemekte, çeşitli aralıklarla felsefe eğitimiyle ilgili toplantılar gerçekleştirmekte ve yayın yapmaktadır. Türkiye Felsefe Kurumu’nun felsefe eğitimi konusunda son yıllarda düzenlediği iki önemli toplantıda sunulan bildirilerden oluşan kitaplar bir süre önce okurlarla buluştu. İlk kitap Çocuklar İçin Felsefe Eğitimi, diğeri ise Yükseköğretimde Felsefe Eğitimi adıyla yayımlandı. İlk kitapta, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, MEB ve Türkiye Felsefe Kurumu’nun birlikte düzenledikleri, “İlk ve Ortaöğretimde Felsefe Eğitimi Çalıştayı” adıyla, 2930 Eylül 2011 tarihinde Ankara’da yapılan toplantıda sunulan bildiri metinleri yer alıyor. İkinci kitap ise, yine aynı kurumların işbirliğiyle ve Mersin Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, “Yükseköğretimde Felsefe Eğitimi Çalıştayı” adıyla düzenlenen toplantının bildirilerini içermektedir. Her iki toplantının da oldukça geniş katılımlı olmaları bakımından, bugüne kadar yapılmış olan benzer etkinlikler arasında dikkati çektiğini söylemek yerinde olur. Felsefe eğitimini tartışmak, bu konuda konuşmak, insanı, toplumu ve kültürü tartışmaktır. Felsefe eğitiminin sorunları, eğitimcilerin ve eğitilenlerin sorunlarıdır. Eğitime felsefeyle yönelmek, özgür, eleştirel ve yaratıcı düşünüş tarzını edinmiş bireyler yetiştirmenin nasıl mümkün olabileceğini ele almayı gerektirir. Felsefe eğitimi denildiğinde, günümüzde boyutları ve işlevleri genişleyen bir eğitim söz konusudur. İlköğretimde “Düşünme Eğitimi” adıyla yer verilen seçmeli ders, bir felsefe dersi olmamakla birlikte, çocukların zihinsel gelişim düzeyine uygun biçimde düşünme ve soru sorma yeteneklerini geliştirmeyi amaçlayan bir derstir. Betül Çotuksöken ve Harun Tepe’nin yazıları, bu dersin içeriği, anlamı ve karşılaşılan sorunlar bağlamında ülkemizdeki ve dünyadaki durumu gözler önüne seriyor. Çocuklar İçin Felsefe Eğitimi kitabında yer alan çeşitli bildirilerde de vurgulandığı gibi, bu ders zorunlu hale getirilmemekte ve felsefe öğretmenleri tarafından verilmemektedir. Bu durum ise MEB’in felsefeye ve düşünme kültürüne yönelik yaklaşımını göstermesi bakımından anlamlıdır. Son yıllarda “Değerler Eğitimi” adıyla eğitimde dinsel içerik ve unsurların derinleştirilmesine yönelik öneri, uygulama ve yapılan hazır lıklar düşündürücüdür. Oysa ilköğretim döneminde felsefe eğitimi almış öğretmenlerle yapılacak düşünme eğitimi, sonraki dönemde öğrencilerin yalnızca felsefe derslerinde değil, fen ve sosyal bilim derslerinin yanısıra sanat ve edebiyatla ilgili derslerinde de daha verimli olmalarının zeminini oluşturabilir. Eğitimin temel amaçları olarak düşünmek ve soru sormak anlaşılıyor olsa, bazı dinsel gelenek ve deneyimlerin, bilgiden çok inanmaya dayalı içeriklerin, eğitim ve öğretimin bunca merkezine yerleştirilmemesi gerekirdi. Düşünmeyi, soru sormayı öğrenen bireyler, toplumun özgür ve aydınlanmış yurttaşları olarak, üretici, yaratıcı ve insan değerlerinin bilincini edinmiş kişiler olabilirler. Yapılmaya çalışıldığı gibi, dinsel değerleri ve yaşantı örneklerini kazandırmayı amaçlayan eğitimin yetiştirdiği kuşakların nasıl bir toplum ve yaşama tarzına yönelik bir siyasal mühendislik projesi olduğu açıktır. Bu noktada felsefenin temellendirdiği ve dile getirdiği insan değerlerinin gündemde tutulması, eğitim politikalarının sorgulanmasını sağlayacaktır. Çocuklar İçin Felsefe Eğitimi kitabında yer alan öneri, eleştiri ve değerlendirmeler, günümüz eğitim sorunlarının anlaşılması ve çözümlenmesi yönünde yol gösterici ipuçları ve işaretler içermektedir. Felsefi söylemle ortaya konulan saptama ve değerlendirmelerin eğitimle ilgili ve sorumlu kişi ve kurumlar tarafından nasıl algılanıp anlaşıldığı da başka bir tartışma konusudur. Yükseköğretimde Felsefe Eğitimi kitabında ise, üniversitelerde yapılan lisans ve lisansüstü eğitimde yaşanan sorunlar, nedenleri ve çözüm yolları ele alınmaktadır. Kitaptaki yazılarda yalnızca felsefe bölümlerindeki eğitim sorunları değil, hukuk, ilahiyat, eğitim ve açıköğretim fakültelerindeki felsefe eğitiminin sorunları da irdelenmektedir. Felsefe mezunlarının durumu ve iş olanakları konusunun da işlenmiş olması önemlidir. Giderek sayısı artan bölümler ve buradan mezun olanlar, iş bulabilme konusunda sıkıntılı bir durum içinde bulunmaktadırlar. Akademisyenlerin aşırı ders yükünü taşımak durumunda kalmaları ise, bilimsel araştırma ve yayın konusunda başka sorunların ve sıkıntıların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. MEB’den YÖK’e kadar konuyla ilgili birçok kurum ve yetkilinin bu kitaplardaki öneri, eleştiri, değerlendirme ve uyarılardan alması gereken dersler ve çalışmalarında yol gösterici olabilecek hususların bulunduğunu söylemek bile gereksiz. Bir başka durum da, felsefe bölümlerine yapılan ilahiyatçı atamalarıdır. Felsefe eğitimi alanındaki bu gelişme, yalnızca eğitim yönünden değil, akademik kuruluş mantığı ve ilkeleri bakımından da tartışmalıdır. Felsefe alanındaki teolojik kuşatmanın tanığı olmak da 21. Yüzyıl Türkiye’sinin yeni bir olgusudur. Çocuklar İçin Felsefe Eğitimi kitabında Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın da bir sayfalık bir yazısı bulunmakta ve bu yazıdan bir pasaj kitabın arka kapağında yer almaktadır. “Çocuklar ve Felsefe” başlıklı yazı şöyle bitiyor: “Elinizdeki kitap, başka birçok şeyle birlikte, Bakanlığımızın bu tür çalışmalarına da ışık tutacak.” Söz konusu ışık, kitaptaki yazılarda parlamakta, ancak Bakanlığın çalışmalarını ne kadar aydınlattığı ise tartışmalıdır. Özellikle son Eğitim Şurası’nda karşımıza çıkan manzara ile felsefe eğitimi konusundaki yazıların ortaya koyduğu manzara arasında yıldızlar kadar mesafe olduğu söylemek abartma mı olur bilemiyorum. Feneriyle insan arayan Diogenes gibi, bugün de felsefenin fenerini insana, eğitime, yaşama doğru tutmak gerek. Felsefe eğitimi konusundaki bu kitaplar, alacakaranlık bir zamanda umut veren fenerler olarak görülebilir. Çocuklar İçin Felsefe Eğitimi, Edit. Betül ÇotuksökenHarun Tepe, Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, 229 s.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle