Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bilim Tarihi CBT 1453 /23 Ocak 2015 12 Sürdürülebilir yaşamın üç koşulu Bugünkü dünyamızda ihtirasların, akıla egemen olduğu görülmektedir. OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu tanolturkoglu@gmail.com Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com K apitalizmin büyümeden yaşaması çok zordur. Onun büyümesine imkân sağlayan faktörlerin en başında teknoloji gelir. Fakat teknoloji kapitalist sermayenin birikimini arttırırken, aynı zamanda kâr oranlarında düşüş eğilimine yol açar ve sermaye birikiminde bu yüzden görülen azalmanın giderilmesi için gerekli büyümeye yeni bir ivme kazandıran bir etken de olur. Sermaye sahibi, kâr oranındaki düşüşü, toplam kâr miktarındaki artışla telafi edebilmek için yeni alanlara açılmak ihtiyacını duyar. Bu çevrim süreklidir. Sanayi devriminin başladığı tarih olarak kabul ettiğimiz 1733’ten beri geçen yaklaşık üç asırlık dönemde bu süreç hızlanarak bu şekilde devam etmiştir. Kapitalist küreselleşme dediğimiz dünya çapındaki büyük yayılma, günümüzde artık devasa boyutlara ulaşmıştır. Dünyanın geniş alanlarının henüz kapitalist küreselleşmenin ağlarına tamamen kapılmadığı dönemlerde, bu yayılmanın çevresel, iklimsel ve toplumsal yıkımlara yol açan etkisi yeterince görülmüyordu. Geçen yüzyılda ülkelerin övünç kaynağı olan demirçelik üretimi seviyesi yüksekliği, bugün ekonominin (elbette kapitalist) büyüme yüzdelerinin yüksekliği övüncüne dönüşmüştür. Fakat hâlâ övünç vesilesi olan bu yüksek büyüme yüzdesinin yıkıcı ve yok edici sonuçları artık günlük yaşamlarımızda fark edilecek düzeylere ulaşmış durumdadır. Kapitalist ekonomi büyüyor, dünyamız göz göre göre çevresel (ve toplumsal) yıkıma uğruyor, fakat “büyümeye övgü ve bağlılık” davranışı hiç sarsılmadan devam ediyor. Bu nasıl bir çıkmazdır? Galiba bunun açıklaması, siyasi ve ekonomik olarak egemen durumdaki güçlerin sınır tanımayan zenginlik ihtiraslarının, insanlığın akli yeteneklerine sınırlama getirmeyi başarmış olmalarında yatmaktadır. Yer küresinin ekonomik üretim imkânlarının bir sınırı vardır. Eskisinden farklı olarak bu sınırların nerede bittiği de artık bilinebilmekte ve hesaplanabilmektedir. Kapitalist ekonominin durmak bilmeyen büyümesi, dünyamızı giderek büyüyen bir çöplüğe dönüştürüyor. Dizginsiz üretilen meta, sadece üretim aşamasında değil, tüketim ve hurda (veya atık) aşamalarında da dünyayı kirletiyor, zehirliyor ve tüketiyor. İnsanlığın yaşamı, sürdürülebilir olmaktan hızla uzaklaşmaktadır. Bu sürecin hızla durdurulması gerekmektedir. Ve bu gelişmeyi durdurabilmenin gerçekte çok açık ve basit olan üç koşulu vardır. Birincisi, ekonomik büyümenin durdurulmasıdır. NEFES ALABİLMENİN ÜÇ KOŞULU İkincisi, her çiftin en fazla iki çocuk yapabilmesi kuralının getirilmesidir. Üçüncüsü, silah ve lüks eşya üretiminin sona erdirilmesidir. Bu üç koşul uygulamaya konulduğu takdirde, insanlık nefes alabilir ve geleceğe biraz umutla bakmaya başlayabilir. Dünya nüfusunun artışı (ikiden fazla çocuk yasağı ile denetim altına alınmadan) sürerken, ekonomik büyümenin durdurulmasının yıkıcı sonuçları olacaktır. İşsizlik ve yoksulluğun artması ile eğitimsizliğin yükselmesi hemen görülecek sonuçlardır. Ayrıca beslenme yetersizliği ve buna eşlik edebilecek olan bulaşıcı hastalıklar kitlesel ölümlere yol açabilecektir. Bu nedenle ekonomik büyümenin durdurulması ile nüfus artışının durdurulması ve geriletilmesi, birlikte yürütülmesi gereken iki koşuldur (iki çocuktan fazlasına yasak getirilmesi sonucunda dünya nüfusunun önce artış hızı azalacak ve bir süre sonra da mutlak nüfusta hafif bir azalma başlayacaktır). Silah ve lüks eşya üretiminin durdurulması sanki en basit ve kolay çözülebilirmiş gibi görünmektedir (Kurulacak uluslararası bir komisyon hangi eşyaların lüks eşyalar sınıfına gireceğini kolaylıkla tespit edebilir). Fakat gerçekte durum farklıdır. Kapitalizm için hem silah üretimi, hem de lüks eşya üretimi yaşamsal önemdedir. Sadece bunların üretilmesiyle kâr sağlandığı için değil, fakat aynı zamanda ve daha önemli olarak bunlar sayesinde sistemin sürdürülebilmesi sağlandığı için. Kapitalist sistem kendisini silahsız olarak koruyabilir mi? Öte yandan kendisine gerçeğini ve kitlelere de hayallerini sunduğu lüks yaşam araçları olmadan büyük zenginlerin iş ve yaşam motivasyonları sağlanabilir mi? (19. yüzyılın büyük kapitalistlerinin yaşam standartları, günümüz büyük kapitalistlerininkilerin yanında çok sönük ve mütevazı kalmadı mı?) Bu üç koşulun yerine getirilmesi, dünya yaşamının önüne yeni bir ufuk açacaktır. Fakat bu üç koşulun gerçekleşmesinin o kadar da kolay olmadığı ve kapitalizmin buna yanaşmayacağı düşünülebilir. Buna hiç şüphe yok. Fakat o zaman devrim, bu üç koşulun sağlanması için gerekli demektir (çünkü yaşamı sürdürülebilir kılmak için gerekli en öncelikli üç faktör bunlardır). Bu “basit” üç koşulun gerçekleşmesini isteyecek yedi milyar insan var. Dünyadaki yaşamın sürdürülebilirliğini korumak için tek yol (kapitalizm toptan yıkılsın ya da kısmen dönüşsün) öncelikle bu üç koşulun gerçekleştirilmesinden geçmektedir. Bu üç koşul yerine getirildiği takdirde, insanlık, dünyayı bütün insanlar (ve gelecek kuşaklar) için yaşanabilir bir yer haline getirebilmek için gerekli kardeşlik, akıl ve bilimi geçerli kılmaya yetecek imkânı ve zamanı bulabilecektir. Internet Bedava Olsun Bu dilek sadece bana ait değil. Aralık ayı içinde TİM’in düzenlemiş olduğu inovasyona yönelik konferansta konuşan Harvard Üniversitesi profesörlerinden Nicholas Negreponte tüm Türkiye’ye şöyle seslendi: “Hiçbir ülke beni şimdiye dek dinlemedi. Eğer Türkiye beni dinlerse büyük bir sıçrama yapar: Interneti bedava yapın”. Internetin bedava olmasını istemesinin gerisinde yatan şey, birbirine bağlı olan insanların daha yaratıcı olabilecekleri. Aynı konferansa katılan diğer konuşmacılar da yaratıcılık söz konusu olduğunda birlikte hareket etmenin tek başına olmaya göre daha faydalı olacağını ifade ediyorlar: “Tek başına icat edilir, birlikte inovasyon yapılır”. Internet gerçekten ücretsiz olabilir mi? Olabilir. Ama insanların birlikte ve daha yaratıcı olma imkânları engellenecekse ücretsiz olmasının pek bir esprisi yok. En azından bu öneriyi yapan profesörün bakış açısına göre. Öte yandan hem interneti ücretsiz yapmak hem de ifade özgürlüğüne sınırlamalar getirmek yine de politik açıdan başarı sağlayabilir. Örneğin gelecek seçimlere böyle bir uygulama ile girecek olan hükümet genç seçmenlerin ciddi bir kısmının oyunu alabilir. Internet nasıl bedava yapılabilir? Internetin ücretini kamu ve özel sektör işbirliği yaparak internet kullanıcıları dışındaki kaynaklardan sağlayabilir. Örneğin devlet internet hizmeti sunan firmalardan yıllık internet kazançları kadar bir bedeli vergi olarak almaz. Firma da interneti ücretsiz yapar. Ya da firmalar reklam verenleri sürece dahil eder, internet ücretlerini reklam verenler sübvanse ederler. Kamu ağzıyla değil de özel sektör ağzıyla konuşmak gerekirse, “reklam verenler sponsor olur”. Benzer bir durum müzik dünyası için yapıldı. Bugün ülkemizde bedava ve yasal olarak internet üzerinden müzik dinlemek mümkün. Aynı şey genel anlamda internet erişimi için de sağlanabilir. Internet bedava olursa ne olur? Elbette internete giren nüfus da internette geçen süre de artar. Şu an kapasitesi tam doldurulamayan altyapı bu kez talebi karşılayamaz hale gelebilir. Bu durumda firmaların ek yatırım yapması gerekir vb. Kamu ile özel sektör bu hizmeti bedava yapmak isterse bu yatırım sorunu da halledilebilir. Anahtar kelime “vergi”dir. Bugün batıda pek çok otorite devlet müessesesinin varlığını sorgulamakta. Bu tartışmanın bir kısmı olumlu bir kısmı ise olumsuz bir bakış açısına sahip. Olumlu yanda olanlar samimi bir şekilde birey ve kurumlardan toplanan paranın (vergi) bireylere ve kurumlara geri dönüşünün (kamu hizmetleri) artık devlet gibi bir aracı tarafından yapılmasını gereksiz buluyorlar. Devlet organını basit bir kahyalık hizmetinin ötesinde gören, değerlendiren kültürler için bunu anlamak elbette ki kolay olmayacaktır (parmağını yalama imkânı sağlayan baltutuculuğunun ortadan kalkmasının diğer olumsuz yanlarını anımsatmaya gerek yok). Negreponte internetin ücretsiz olmasını bireyler daha çok oyun oynasın, birbiri ile geyik muhabbeti yapsın vb. gibi “tüketim” amacıyla istemiyor. İnsanların birbiri ile yaşam kalitesini, yaratıcı etkileşimi artırmak amacıyla bağlantı kurmayı arzu edeceğini varsayıyor. Bunu önerdiği için ülkemizden ayrılmadan önce kovulacağından korktuğu esprisini yaptı ama belki de Türkiye’de altı ay yaşasa internetin neden sınırlamalara tabii tutulması gerektiği konusunda ikna edici konuşmalar yapmaya başlayabilirdi; bırakın bedava olmasını! Inovasyon tek başına yapılmaz. O halde birbiri ile etkileşim içinde olmak inovasyon potansiyelini artırır. Etkileşimi güçlü kılmak için de kritik kaynakların ücretsiz olması müthiş bir ivme sağlayabilir. Mesela internetin!