Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
POLİTİKBİLİM Aykut Göker http://www.inovasyon.org; harunaykutgoker@gmail.com TEMMUZ AYINDA GÖKYÜZÜ Prof. Dr. M. Nimet Özdaş üniversitede hocamızdı. Ama o asıl, uzun yıllar sonra, mimarı olduğu Türk Bilim Politikası: 19832003’ü incelemeye başladığımda benim hocam oldu. Göktaşı havada görüldü yerde aranıyor GÖK ATLASI 15 Temmuz 2014 akşam saat 21 için verildi. Baskıya en uygun sadelikte ve kolay görülebileceği +2.5 kadire kadar parlak yıldız (kırmızı yazıl) ı olan takım yıldızlar (maviler) özetlenerek belirtildi. Burçlar kalın büyük harfle gösterildi. Gök atlasına gökyüzüne bakar şekilde doğru yönlerde yukarıya kaldırarak eşleştirmek yeterli olacak. Gök atlası temiz gökyüzü şartları için geçerlidir, 30 kadar gökcismi noktalandı, bu sayıya yakın gökcismin görüldüğü yerleşimlerde gökyüzü iyi ışık kirliliği yok demektir. Görülebilen nesne sayısı azaldıkça gökyüzü kirli şehir ışıkları araziyi değil boş yere gökyüzünü aydınlatmıştır. Prof. Dr. M. Nimet Özdaş’ın Anısına... Türkiye’de, işin özüne uygun olarak tasarlanmış ilk ‘Bilim Politikası’nın fikir babası ve mimarı olan Prof. Dr. M. Nimet Özdaş 17 Haziran’da aramızdan ayrıldı... Özdaş, 80’li yılların başında, dönemin TÜBİTAK ve TAEK’ten sorumlu Devlet Bakanı olarak, DPT ve TÜBİTAK’ın yakın işbirliği ve 300 kadar bilim adamı ve uzmanın katılımıyla, ayrıntılı bir ‘bilim politikası’ tasarımının ortaya konmasını sağlamıştı. Türk Bilim Politikası: 19832003 başlıklı bu tasarım onun imzası ile dönemin başbakanına sunulmuştu (27.10.1983). ‘Bilim Politikası’ başlığını taşımasına rağmen, bu bir bilim ve teknoloji politikası tasarımıydı. Zâten, bu politika tasarımının etkin biçimde uygulanmasını sağlamak üzere kurulması öngörülen kurulun adı da, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’ydu (BTYK) ve bu politikadan günümüze kalan tek emare de bu kurul oldu. Politikanın kendisi ise, neredeyse dönemin başbakanına sunulduğu gün rafa kaldırılmıştır. Özdaş, TÜBİTAK’ın ilk genel sekreteriydi (196466); TÜBİTAK Bilim Kurulu Üyeliği yapmıştı (196872); Marmara Araştırma Enstitüsü’nün (sonradan ‘Marmara Araştırma Merkezi’) kuruluş döneminde Kurucu Komite Başkanlığı (196872), hemen sonrasında Enstitü Müdürlüğü (197273) görevlerinde bulunmuştu; kısacası, Enstitü’nün kurucusuydu. 60’lı yıllarda OECD bünyesinde sürdürülen bilim politikası çalışmalarının yakın izleyicisiydi. NATO’da Bilim Komitesi Başkanı olarak çalışmış (197379); bu görevi sırasında, ülkemiz bilim çevresinin de yakından bildiği NATO kaynaklı “İstikrar için Bilim Programı”nın yürürlüğe konmasını sağlamış; o arada, çok sayıda ülkenin bilim politikasını inceleme fırsatını da bulmuştu. Bu süreçte edindiği bilgi ve deneyimiyle Özdaş, 80’li yıllara gelindiğinde Türkiye için bir şanstı ve ülkenin bilim ve teknolojide sıçrama yapmasının yolunu açabilecek niteliklere ve kendisine yardımcı olacak saygın bir bilim çevresine de sahipti. Ama 12 Eylül’ün generalleri, Türkiye’yi, kendi bilim, teknoloji ve sanayi gücüne dayanarak bağımsız varlığını sürdürebilen bir ülke hâline getirmek gibi bir öngörüyle ya da buna benzer bir ulusal yönelimle yönetime el koymuş değillerdi. Yıllar sonra Özdaş, önerdiği politikanın rafa kalkmasıyla yitirilen yılları şöyle anlatıyordu: “19811983 yıllarında Türk Bilim Politikası hazırlanırken bizim için belki G. Kore iyi bir örnek olabilirdi. Ancak o yıllarda ...[bu ülkenin] bilim ve teknoloji politikaları hakkında hiç bilgimiz yoktu. Diğer taraftan yayınlar açısından 1982’de Türkiye 43, G. Kore ise 47’nci ülke idi. G. Kore’nin, sâdece, ARGE sistemine büyük yatırım yaptığı biliniyordu. Japonya’nın ise II. Dünya Savaşı’ndan önce bile kuvvetli bir sanayi bazı vardı ve ...Japonya da bizim için aradığımız bir örnek olamazdı. Dolayısı ile Türk Bilim Politikası çalışmalarına gelişmiş Batı Ülkeleri’nin uyguladıkları politikaları bilerek; fakat kimseyi tam örnek almadan, kendi yolumuzu kendimiz bulalım diye yola koyulduk... Türk Bilim Politikası, 1983’te yayımlandıktan birkaç yıl geçtikten sonra, G. Kore’nin bilim politikası dokümanı elimize geçti; büyük benzerlikler olduğunu gördük. Aramızda sâdece çok önemli bir fark vardı. Onlar Japonya’dan adapte ederek hazırladıkları politikaları kararlılıkla uyguladılar. Biz ise uygulamadık ve dünyanın en önemli ve değerli iki kaynağından biri olan zamanı en az on yıl israf ettik. [atç.]” (Özdaş, M. N., Prof. Dr., [2000] Bilim ve Teknoloji Politikası ve Türkiye, Aralık, TÜBİTAK Yayını, s. 45; www.inovasyon.org) Sayın Hocam, siz de tanık oldunuz, o israf hâlâ sürüyor; bilim ve teknolojideki açığımız katlanarak artıyor. Üstelik, aklın yerine dinsel dogmanın giderek egemen olduğu ülkemizde bu açığı kapatma sorunuyla baş edilmesi bir yana, sorunun algılanabilmesi bile güçleşiyor. Ama biz anlatabilme çabamızı sürdüreceğiz; tarihe düştüğünüz dipnotlardan da yararlanarak... Hasan H. Esenoğlu, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü esenoglu@istanbul.edu.tr Gündüzün beyazlığından gecenin karanlığına veya tersine geçişlerin yaklaşık 2 saati bulacağını söyleyebiliriz. Ramazan ayı boyunca yaklaşık 17 saat oruçlu olunacağını da belirtelim. 17 SAAT ORUÇ.. GÜNEŞ Dünya’mızın 152 milyon kilometre ile Güneş’e en uzak olacağı tarih: 4 Temmuz 2014 gece saat 03. 21 Haziran’da en uzun gündüz süresine ulaşılmıştı. Temmuz ayında artık gündüzler kısalmaya (gece uzamaya) döndü. Geçen aya göre bu ay 17 dakika daha fazla karanlıkta kalacağız. Resimde 1, 15 ve 31 Temmuz’da sol(sağ)dan sırasıyla: gece (9 saat 14 dakika), astronomik tan (47 dakika), deniz tanı (41 dakika), günlük tan (32 dakika) ve gündüz (14 saat 46 dakika) ortalama saatlerinde verildi. Günün Siyah–Beyaz (ssaat:dakikad) ve Ara Tonları Ay pusula gibi, parlak tarafı Güneş’i gösterir İlk Dördün Gün 5 Saat 14:59 Gün 12 Dolunay Saat 14:25 Gün 19 Son Dördün Saat 05:08 Gün 27 Yeni Ay Saat 01:42 TEMMUZ AYINDA AY EVRELERİ CBT 1423 8 /27 Haziran 2014