Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLGİ TOPLUMU “Bilgi Toplumu Stratejileri (20142018)” üzerine2 “20142018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı Taslağı” görüşlere açıldı (http:// bit.ly/TF8qOr ). Bir AKP’li bakanın, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın sorumluluğunda hazırlanan bu taslağı, AKP’nin 12 yıllık iktidar döneminde bilgi toplumuna ilişkin strateji ve politika geliştirip uygulama sürecinden soyutlayarak değerlendiremeyiz. Dolayısıyla, bu yazının geçen hafta yayımlanan ilk kısmında bu 12 yıllık süreci özetledik. Osman Coşkunoğlu A KP hükümeti, kendi hazırladığı “Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı (20062010)”nı ciddiye almamış ve 2010 sonuna kadar içindeki 111 eylemin ancak yaklaşık yarısı uygulanabilmiştir. Bu eylemlerin tamamlanmış olması gereken 2010’dan iki yıl sonra bile ancak %64’ü başarılabilmiştir (s. 12, Şekil2). Ayrıca, tüm uluslararası raporlarda, bilgi toplumu ve teknolojilerine ilişkin sıralamalarda Türkiye’nin çok gerilerde olması da 12 yıllık bu hükümetin bu alandaki başarısızlığının göstergesidir. Dolayısıyla, iyi bir strateji olmuş olsaydı bile inanılırlığı olamazdı. lojileri alanındaki ekonomik aktörlerin dilek listesi olmanın ötesine gidememiş Eylem Planı. İkincisi, eylemleri okurken sık akla gelen “bu 12 yıldır söylenir ama yapılmaz” düşüncesi, inandırıcılığı yok ediyor. Örneğin, Eylem39: “Kişisel Verilerin Korunması Mevzuatının Çıkarılması.” Bu konudaki kanun tasarısı 12 yıldır hazır bekler. Muhalefetin de olumlu baktığı bu tasarıyı hükümet 12 yıldır TBMM gündemine getirmezken, önümüzdeki taslakta buna yer verilmesi inandırıcı veya anlamlı olabilir mi? Örneğin, Eylem11: “Kablo TV ve İnternet Altyapısının Özelleştirilmesi” gerçekten konuyu takip etmiş olanlarda gülümseme yaratıyor! Telekom sektöründe serbestleşme ve rekabetin oluşması için yıllardır ısrarla savunulan ve yapılmaması için – sektördeki fiili tekelin keyfini bozmak dışında – hiçbir neden olmadığı halde yapılmayan bir eylem. Eğer, taslak metninde bu gibi 12 yıldır konuşulduğu halde yapılmayanların neden yapılamadığı ve bundan sonra nasıl yapılacağı açıklanmış olsa, bir derece inandırıcı olabilirdi. YAKLAŞIM NASIL OLMALIYDI? Özellikle gelişmekte olan ülkelerin bilgi toplumu stratejilerini hazırlamalarına yardımcı olmak için UNESCO’nun yayımladığı bir şablon vardır: “National Information Society Policy: A Template” (http://bit.ly/1kSVYjS). Aynen uygulanmasa da bu şablon temel alınmış olsaydı – AKP hükümetinin bu konuda hazırladığı bir stratejisinin inanılırlığına ve güvenilirliğine ilişkin sorunları göz ardı edecek olursak – daha anlamlı bir strateji ortaya konabilirdi. Nasıl bir yaklaşım izlenmiş olması gerektiğini dört ana noktada özetleyelim. Birincisi, odakta (Bölüm 2) sadece ekonomik büyüme ve istihdam olmamalıydı. Bu seçimin gerekçesi açıklanmıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF) her yıl yayımladığı Küresel Enformasyon Teknoloji Raporu’nun, 2013 yılı kapağında aynen bu iki kavramın yer almış olmasından esinlenilmiş olabilir. Oysa, DEF her yıl, o yılın güncel önem taşıyan kavramlarını kapağına almaktadır ve bu kavramlar yıldan yıla değişiyor. UNESCO’nun şablonunda, şöyle bir öneri var: “Enformasyon ve iletişim teknolojilerinin hızla değiştiği bu dönemde, ülkeler dünyada nasıl bir rolü başarıyla oynamak istediklerini kendilerine sormalı.” Örneğin, yaşam kalitesinin yüksek olması, ekonomiyi de bilgiyi de toplumsal dönüşümü de hatta bilgi toplumunda olmazsa olmaz özgürlükleri ve çoğulcu demokrasiyi de içeren ve Türkiye’ye yakışan bir odak veya vizyon olabilirdi. İkincisi, önümüzdeki strateji taslağında, “Küresel Durum ve Yönelimler” (Bölüm 3) ve “Türkiye’nin Mevcut Durumu ve Potansiyeli” (Bölüm 4) ayrı ayrı ve birbirleriy Geçen haftaki yazımızda önümüzdeki yeni stratejinin “ekonomik büyüme ve istihdam”ı odak noktasına alarak, daha baştan dar bir bakış açısı ortaya koymuş olmasını eleştirdik. Toplumsal dönüşümü ve bilgiyi değil, ekonomi ve teknolojiyi öne çıkaran anlayışın sonucu, stratejide ortaya çıkan eksikleri örneklerle gösterdik. Örneğin, FATİH projesi (?!) daha çok teknolojik boyutuyla ele alınmış, pedagojik boyutu arka planda kalmış. EYLEM PLANI Önümüzde, bilgi toplumu ve teknolojileri alanında başarısız olmuş bir hükümetin, sınırlı bir odaklanmayla hazırladığı bir bilgi toplumu strateji taslağı var. Dolayısıyla, bu taslağın içindeki eylemler üzerine anlamlı bir yorum yapmak için zaten aşırı bir zorlama gerekiyor. Bu zorlamayı gerçekleştirip, Eylem Planı’nda yer alan 73 eylemi incelersek, bunların şu iki kategoriden birisine, bazılarının da ikisine birden girdiğini görüyoruz. Birincisi, çok sayıda eylem, somut olmaktan uzak (Eylem8: “ArGe Merkezlerinin BT Sektörü Açısından Gözden Geçirilmesi”) ve genel temenni niteliğinde (Eylem34: “İnternet Erişiminin Yaygınlaştırılması”). Bu kategorideki eylemleri bilgi toplumu konusunda başarılı olmaya kararlı, AKP dışında bir hükümet perspektifinden değerlendirsek bile, anlamlı bulmak mümkün değil. Özellikle bilgi tekno UNESCO’NUN ÖNERİSİ le ilişkilendirilmeden veriliyor. Oysa, Türkiye’deki durum diğer ülkelere göreceli olarak ve rekabet ettiğimiz ülkelerle ilişkilendirilerek anlamlı bir strateji çıkarılabilir. Herhangi bir alanda ulusal strateji geliştirmeye ciddi bir yaklaşım sergileyen ülkeler, daima diğer ülkelere göreceli olarak durumlarını değerlendirir. Örneğin, Dijital Avrupa çalışmasının daha başlarında şu cümle yer alır (http://bit.ly/1kSVYjS, s.9): “Avrupa acilen ABD, Japonya ama aynı zamanda şu anda Hindistan ve Çin olarak da nitelendirilebilecek önemli rakiplerle mevcut üretkenlik farkını kapatmalıdır.” Rapor içinde, sık sık bu karşılaştırmalı durum ortaya konarak Avrupa’da ne yapılması gerektiği belirleniyor. Ayrıca, küresel gelişmeler ile Türkiye’nin durum ve konumunun beraberce değerlendirilmesi, çok anlamlı ve önemli stratejik hedeflerin saptanmasını sağlardı. Örneğin, Yeni Dünya’nın ipek yolu olarak görülen fiber optik ağında, coğrafi konumu nedeniyle Türkiye’nin çok önemli bir merkez olması türünden stratejik hedefler önümüzdeki taslakta tamamen ihmal edilmiş. Üçüncüsü, Türkiye için, anlamlı bir strateji geliştirmek ve hedefler koymak için, her yıl yayımlanan uluslararası raporlarda, rakip ülkelere göreceli durumumuz değerlendirilmelidir. Önümüzdeki taslakta bu uluslararası raporlara ve diğer ülkelere göreceli durumumuza değinilmemiştir bile. Bilgi toplumu ve teknolojileri üzerine iki uluslararası rapor özellikle dikkate alınmalıdır: Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı “Küresel Enformasyon Teknolojileri Raporu” (Global Information Technology Report (GITR)) ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin yayımladığı “Enformasyon Toplumunu Ölçme” (Measuring the Information Society (MIS)) GITR2014’ün “Ağ Hazırlılığı Endeksi”ne (Network Readiness Index (NRI)) göre, Türkiye 148 ülke içerisinde 51. sırada. NRI, 10 altendeksin bileşimi olarak hesaplanıyor. Türkiye’nin en kötü olduğu, ebeceriler altendeksi: 80. sıradayız. MIS2013’ün “Enformasyon ve İletişim Teknolojileri Gelişme Endeksi”ne (ICT Development Index (IDI)) göre, Türkiye 157 ülke arasında 69. sırada. IDI, 3 altendeksin bileşimi olarak hesaplanıyor. Türkiye’nin en kötü olduğu, erişim altendeksi: 72. sıradayız. Yukarıda çok kısa olarak verdiğim göreceli durumumuzun geçmiş yıllar üzerinde nasıl değiştiği ve rakip ülkelerle karşılaştırılması, ortaya çok zengin bir tablo çıkaracaktır. İşte bu tablo üzerinden, hangi altendekslerde Türkiye’nin nasıl daha iyileştirilebileceği üzerine anlamlı bir strateji inşa edilebilir. Strateji taslağının 5. Bölümü’nde hedef olarak sunulmuş nedeni ve nereden çıktığı belli olmayan rakamlar yerine, yukarıdaki raporlarda yer alan indeksler bazında konan hedefler çok daha anlamlı ve yol gösterici olurdu. Dördüncüsü, bir stratejinin uygulanması sürekli izlenip, duruma göre stratejide değişiklik yapılması gerekir. Önümüzdeki taslakta ne böyle bir izleme, değerlendirme ve geri besleme sistemi ne de strateji taslağında belirtilen eylemlerin koordinasyonundan sorumlu kurumsal yapı belirtilmiştir. Sonuç “20142018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı Taslağı” bilgi toplumundan çok bilgi teknolojileri ile ilgili, anlamlı bir strateji ve hedefler içermeyen, eylem planı adı altında dilekler listesi içeren bir metindir. Üstelik, bilgi toplumuna ilişkin politikaları tamamen başarısız olmuş 12 yıllık bir hükümet tarafından hazırlandığı için, inanılırlığı da olmayan bir metindir. CBT 1423 14/ 27 Haziran 2014