10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİKBİLİM Ali Akurgal [email protected] İKLİM VE ORMAN YANGINLARI Büyükşehirlerdeki önemli sorun, trafik. Yönetmeye çalışıyoruz. Doğru yaklaşım nedir? Trafikte Doğru Yaklaşım Diyelim, bir futbol takımının teknik sorumlususunuz. Stratejiniz, şampiyon olmak. Takımınıza, her maç için, karşınızda yer alacak takımın yeteneklerine göre ayrı birer taktik vereceksiniz. Bu taktiği de kendi oyuncularınıza uygulatacaksınız. Kim, neredeyken ayağına top gelse, kime atacak, o kime pas verecek, takım bu şekilde bir hücuma geçtiğinde kimler nerelere gidecek ve rakip takımdan kimleri denetim altına alacak, taktik olarak bunları takıma anlatacaksınız, antrenmanda provasını yaptıracaksınız. Oyuncularınız, gerçek maçta verdiğiniz taktiği başarıyla uygulayıp oyunu kurarlarsa, maça sizin takımınız hâkim olacak ve maçı kazanacak. İşin doğası bu. Bir futbol takımını yönetecekseniz, yaklaşık olarak yapmanız gerekenler bunlar. Gelelim trafiği nasıl yönettiğimize. Trafikte oyuncular şoförler. Saha da yollar. Biz sahanın her tarafını iyi gözleyebilmek için yollardaki akış hızlarını ölçüyoruz. Örneğin, İstanbul’da 700’den fazla noktada1 trafik akış duyargası ile ölçüm yapmaktayız. Nerede bir sıkışıklık varsa, nedenini gözle görebilmek için de D100 ve TEM yollarında görülemeyen yer bırakmamacasına kameralar koymuşuz2. Diyoruz ki “bunlarla trafiği yönetiyoruz”. Ama yönetmek için oyuncuya ne verdiğimize bakalım: sabah ve akşam saatlerinde ulusal yayın yapan radyolarda en sık yarım saatte bir “hangi yolun ne kadar sıkışık olduğu ve ağır ilerlediği”nden başka veri içermeyen duyurular yapılıyor. Burada “bilgi” bile çok ender: o da ancak bir yerde bir kaza olmuşsa, ne zaman kaldırılabileceğini ima eder şekilde “bir şerit trafiğe kapalı” ya da “ekip sevk edildi” düzeyinde. Duyurular baskın olarak yalnızca “veri” içeriyor, “taktik” ise senede birkaç kere rastlanan bir şey: “köprü yerine araba vapuru kullanın” şeklinde. Açıkça anlaşılıyor ki, biz oyuncuları bilgilendiriyoruz, ama yönetmiyoruz. Peki, biz neyi yönetiyoruz? Gülmeyin, biz sahayı yönetiyoruz. Bir yöne doğru hücumu engellemek istiyorsak, kırmızı (kart değil ama) ışık göstererek, kurallara uyan oyuncuların o yöne gitmesini durduruyoruz. Yollara hız engelleri koyarak oyuncuların istediğimiz hızda ilerlemesini sağlamaya çalışıyoruz. Baktık, bir yerde düğümlenme (karambol) oluyor, o zaman, karambolu çözmeye veya yönetmeye değil, oraya giden yollara girilmez / tek yön, sağa / sola dönülmez gibi kurallar icat edip karambol noktasını ulaşılmaz kılmaya çalışıyoruz. Dönem dönem, plakasının son rakamının “tek / çift” olmasına göre araçlara sınırlama getirip sahadaki oyuncu sayısını azaltmayı düşündüğümüz bile oldu. Genel duruma bakılırsa, biz, trafiği yönetmiyoruz, seyrediyoruz. Seyirden elde ettiğimiz sonuçlara dayanarak da sahayı ve kuralları ha bire değiştiriyoruz. Aslında sahayı ve kuralları kendine göre değiştirmek, maçın sonucunu bu yolla etkilemek, futbolda yasak. Buna şike deniliyor! Futbolda şike sayılanı biz trafik “yönetimi”nde yapınca ne elde ediyoruz? Bir sorunu gidermekten çok, o sorunun yerinin değişmesini sağlıyoruz. Önceden, D100 yolu Ankara yönüne Kartal’da tıkanırdı, burada iki seneye yakın süren büyük eziyet ve paralarla saha değiştirildi, şimdi aynı tıkanıklık Pendik’te oluyor. Ne mi yapmalı? Sahayı yönetmeyi geçmişte bırakmalıyız. İçimize işlemiş olan bu alışkanlığı bırakmak kolay olmayacak. Bakınız bir ay önce yapılan seçimlerde bile, “sahayı yöneterek galibiyete ulaşmak” adına sandıklardaki oyların defalarca sayımına tanık olduk. Ama, trafik yönetiminde eğer sahayı bırakıp araçları yönetmeye başlarsak ve bunun sonucunda yönetilen araçların gidecekleri yere varış sürelerinin kısaldığını gösterirsek, diğer oyuncuların “beni de yönet” diye baskınına uğrarız. Nasıl mı yöneteceğiz? Bu teknolojik bir olay, anlatması uzun. Sorun, sahayı mı oyuncuyu mu yöneteceğiz, doğruyu bulabilmekte. 1 http://tkm.ibb.gov.tr/Cdefault.aspx?AltMenuID=42 2 http://tkm.ibb.gov.tr/Cdefault.aspx?AltMenuID=41 Kuraklık orman yıkımlarına da yol açabilir! Yücel Çağlar, [email protected] A veriler, size ne düşündürür? 2007 ve 2008 ile 2012 ve 2013 yıllarında hem çıkan orman yangını sayısının hem yanan orman ekosistemi genişliğinin, öteki yılların ortalaması olan 1856 ve 4511’den çok daha fazla olduğunu, değil mi? Peki, neden böyle olmuştur? Ülkemizde çıkan/ çıkarılan orman yangınlarının bilinen nedenleri arasında iklim koşulları ile “orman” sayılan yerlerle ilgili hukuksal düzenleme ve tartışmalar ve bir de seçimler öncesinde yapılan açıklamalar, verilen sözler vb aymazlıklar sayılır. 2007 ve 2008 yıllarında ülkemizde kuraklıklar yaşanmış; 2012 yılında ise kamuoyunda “2B yasası” olarak anılan 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazi etmenlerden biri olan iklim ve iklimin aktüel hava koşulları orman yangınları için önemli bir neden oluşturur. İklimin anlık durumlarından biri olan kurak koşullarla birlikte sıcak hava dalgaları orman yangınlarını meydana getirme açısından oldukça önemli bir potansiyele sahiptir. Sıcaklığın ani artışlar gösterdiği dönemlerde etkili olan sıcak hava dalgaları sonucunda orman yangınlarında ve kurak koşullarda bir artış eğilimi egemen olur.” görüşüne yer verilmiştiri. Orman Genel Müdürlüğü Yangın Harekât Merkezi’ ise “Yıllık yağış miktarının orman yangınları üzerinde önemi büyüktür. Yangın mevsiminden önce kış ve ilkbahar ayları kurak geçerse yangın tehlikesi artar. Yağış havanın bağıl nemini etkilediği gibi yanıcı maddenin nem miktarını da etkiler”i uyarısında bulunmaktadır. CBT 1414 8 /25 Nisan 2014 Değildir ama bu etkiler üzerinde ayrıntılı araştırmalar yapılmadığı, dökümler çıkarılmadığı için boyutları üzerinde kesin tezler öne sürülemez. Orman Genel Müdürlüğü’nün 2006 yılında başlattığı “Orman Ekosistemlerinin İzlenmesi Programı” çalışmaları ise bu doğrultuda önemli bir adım olmakla birlikte, henüz Dönemler Yangın Yanan Orman Ekosisbu yoksunluğu giderebilecek Sayısı temi Genişliği (Hektar) bir yetkinliğe sahip değildir. 15 En Kurak Yıl Toplamı 21 581 263 205 Ancak, kimi araştırmaların 15 En Kurak Yıl Ortalaması 1 439 17 547 bulguları, konuyla ilgili ola58 En Yağışlı Yıl Toplamı 54 193 678 652 bilecekler konusunda bir fikir 58 En Yağışlı Yıl Ortalaması 934 11 701 verebilir. Örneğin bir araştırmaya göre; “Ormanlarımızda 50 tür ve üzerinde zararlının bu tahribatlarda etkili olduğu bilinmektedir… Son 5 yıl içerisinde zararlı böcek ve hastalıkları 3,4 milyon hektar alanda ibreli ve yapraklı ormanlara zarar vermiş olup 2 milyon 942 bin metre küp ağaçların hastalanmasına ve kurumasına neden olmuştur. Sadece 2009 yılında 1.108.968 m3 orman envali lerinin Satışı Hakkında Kanun çıkarılmış; konu böcek zararlarından dolayı tahrip olmuştur.” günlerce tartışılmış, “2B mağdurlarının” (!) eyÜlkemizdeki orman ekosistemlerinde kitlesel lemleri gündeme gelmiş; yasa 2013 yılında, iki yıkımlara neden olan böceklerin başında gelen kez değiştirilmiştir. kabuk böcekleri (Ips sexdentatus ve Ips typogÖte yandan; yukarıdaki çizelge ve çizgede raphus) vb. gibi ikincil (sekonder) zararlılar, çoğu ise ülkemizde her yıl çıkan/çıkarılan orman yan kez başta kuraklık olmak üzere öncelikle direnci gınları ile kurak yıllar arasındaki ilişkiler sergilen azalan ağaçlarda kurumalara neden olmaktadır. miştir: KTÜ Orman Fakültesi öğretim üyesi Eroğlu’nun Bu gerçekleşmeler göz önünde bulundurul de belirttiğine göre “Düşük verimlilik, toprakta duğunda; yaşanmakta olan yağış yetersizliğinin çok yüksek veya düşük pH düzeyleri, kuraklık, şiddetli kuraklığa dönüşmesi durumunda, bu yıl sel, atmosferik, kirlenme (küresel ısınma ve iklim da ülkemizde orman yangınlarının artabileceği değişiklikleri; ozon tükenimi dahil) ve anormal ve/veya geniş orman ekosistemlerinin yanabile düşük ve yüksek sıcaklıklar hepsi stres etkenlericeği öne sürülebilir. İklimbilimci Türkeş ve ar dir. Bunlar içinde en önemli stres unsuru su yeterkadaşlarının yaptığı bir araştırmanın bulguları da sizliği, kuraklıktır.” bu doğrultudadır: “Orman yangınlarını oluşturan Öte yandan; kapsamlı bir araştırma yapılma KURAKLIĞIN TEK ETKİSİ, ORMAN YANGINLARINI ARTIRMASI DEĞİL!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle