24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İKLİM ARAŞTIRMALARI SON İKLİM RAPORU “Hayatta kalmak istiyorsanız esnek olmalısınız.” Uluslararası İklim Değişikliği Panel’inin (IPCC) son raporundan çıkan mesaj özetle böyle. ‘Bölge halkları her türlü afete hazırlıklı olmalı’ verdiğine göre de değişiyor. Örneğin gelecekte İngiltere’de köylerin sellerden daha fazla etkilenip etkilenmeyeceği yalnızca denizlerin ne kadar yükseldiğine ve bölgenin ne kadar yağmur aldığına bağlı değil. Tam tersi akarsuların nasıl yönetildiğine, yerleşim alanlarının su havzalarında inşa edilip edilmediğine, toprağın ne kadarının beton ile örtülü olduğuna daha çok bağlı. “Gelecekte hava tahminleri daha hassas yapılacak olsa bile, bu, kuraklık ve sellerle ilgili daha doğru tahminlerin yapılacağı anlamına gelmez” diye konuşan King’s College’dan Mike Hulme, “Aynısı yiyecek güvenliği, halk sağlığı ve temiz su erişimi için de geçerlidir” diyor. İnsan toplulukları hiçbir zaman kendi yaşadıkları bölgeler ile ilgili kesin bir tahmin bilgisine erişemedikleri için yalnızca risk değerlendirmesi ile yetinmek zorunda kalıyorlar. Ve bu risk değerlendirmelerinde bir değişiklik olup olmadığını belirli aralıklarla kontrol etmeleri gerekiyor. “Hangi risk düzeyinin kabul edilebilir olduğuna karar vermek bölge halkına ve politikacılara bağlı” diye konuşan İngiliz Meteoroloji Dairesi’nden Richard Betts, “Örneğin New York kenti halkı risklerin çok yüksek olduğuna karar verip, yükselen deniz sularını durdurmanın yollarını araştırıyor” diyor. İnsanların iklim değişikliğini nasıl karşıladığını araştıran Warner, van der Geest ve ekibi Asya, Afrika ve Mikronezya’da 9 ülkeyi ziyaret etti. Buralarda 3269 aile ile görüştüler ve aldıkları önlemler ile ilgili bilgi aldılar. Van der Geest izlenimlerini şöyle aktarıyor: “Buralarda halihazırda çeşitli iklim değişikliklerine maruz kalmış insanlarla görüştük. Bu insanlar kendi yaşam alanlarını korumak için çok şey yapmış. Riskleri minimize etmek için yalnızca bugünkü yaşam tarzlarını değiştirmekle kalmamışlar, geleneksel yaşam tarzlarını zor da terk etmişler. Eğer Afrika’da bir çiftçinin iki hektar tarlası varsa, her birine değişik tohumlar ekerek kuraklıkta tüm ürünlerin yok olma riskini azaltabilir. Benzer şekilde Bangladeş’te çiftçiler deniz sularının yükselme tehlikesine karşı tuza dirençli pirinç ekimi yapıyor.” Üstün yetenek, yüksek IQ düzeyi gerektirmiyor Üstün yetenekliler ustalıklı keman konçertoları, görünürde öngörülü satranç hamleleri ve göz kamaştırıcı resimleriyle bizleri büyülerler. Bu tür olağanüstü becerilere sahip olanlar 40 yaşına gelseler de yapıtlarıyla bizleri büyülemeyi sürdürür. Ne var ki, üstün yetenekliler satranç, resim ve müzik gibi sözel olmayan, kurallara dayalı alanlarda yeteneklerinin doruk düzeylerine genellikle 10 yaşından önce ulaşırlar. Resimde üstün yeteneklere sahip olanlar görsel uzamsal beceri konusunda ortalamanın altında puan alsalar da, bu kişilerin işler bellek açısından en az matematikte üstün yeteneklere sahip olanlar denli olağanüstü bir beceri sergiledikleri görüldü. Ancak işler bellek konusunda en yüksek puanları alanlar müzikte üstün yetenekli kişiler oldu. U luslararası İklim Değişikliği Paneli’nin 31 Mart 2014 tarihli son raporu, iklim değişikliğinin etkileri konusunda çok büyük bir belirsizliğin söz konusu olduğunu; bu nedenle kuraklık veya sel gibi belirli bir tehdide karşı önlem almak yerine, toplumların vakit kaybetmeden her türlü felakete karşı hazırlıklı olmalarını öneriyor. IPCC’nin beşinci değerlendirmesi kapsamındaki bu son raporunun ilk bölümünde, iklim değişikliğinin kesin nedeninin insan kaynaklı emisyonlar olduğu bir kez daha dünya kamuoyuna duyuruluyor. İkinci bölümde ise değişikliğin insan toplulukları üzerindeki etkisine yer veriliyor. IPCC son günlerde ilk raporlarındaki tahminlerinden geri adım atmış görünüyor. Örgüt, artık iklim değişikliğinin hangi etkilerinin –tayfunlar veya seller vb... nereyi vuracağını tahmin etmenin olanaksız olduğuna, dolayısıyla beklemenin zaman kaybından başka bir şey olmadığına inanıyor. Dolayısıyla bölge halklarının iklim felaket Ancak ne olduğunu bilemediğiniz bir felakete hazırlıklı olmak daha da zordur. Bugün pek çok ülke bu açmaz ile karşıya karşıya. Çoğu, iklim değişikliğinin kendilerine nasıl bir sürpriz hazırlayacağını bilmiyor ve bir tahmin de yürütemiyor. Bu da toplumların bilinmeyen bir düşmana karşı hazırlıklı olmaları anlamına geliyor. Zamana karşı yarışmak zorunda olduğumuzu belirten Bonn’daki birleşmiş Milletler Üniversitesi’nden (UNU) Koko Warner, durumun aciliyetini şöyle dile getiriyor: “Kesin olarak biliyoruz ki iklim değişikliği dünyayı etkiliyor ve bunun temel nedeni de atmosfere saldığımız sera gazlarıdır. Ve bunun yol açtığı felaketlerden kimse kaçamayacak. Ne var ki gelecek on yıllar içerisinde hangi bölgelerin sellerden, hangilerinin kuraklıklardan ne şekilde etkileneceğini bilmiyoruz. Bu da tedbir almayı zorlaştırıyor.” “İklim bilimcilerin farklı doğa olaylarında iklim değişikliğinin oynadığı rolü tespit etmelerini bekleyemeyiz” diye konuşan UNU’dan Kees van der Geest, “Kötü gidişe karşı kendisini daha iyi koruyabilen tedbirli toplumlar oluşturmak istiyoruz. Bazı önlemlerden niçin yarar sağladığımızı, bazılarının niçin işe yaramadığını, eksiklik ve yetersizlikleri nasıl düzelteceğimizi, toplumların daha iyi hazırlanmaları için neler yapmaları gerektiğini bilmek istiyoruz” diye konuşuyor. IPCC, dünyanın dört bir yanını etkileyecek doğal afetlerle ilgili bir liste hazırlıyor. Listede kentlerin sular altında kalacağı, çiftliklerin aşırı sıcak ve kuraklıktan ürün veremez hale geleceği, altyapıların aşırı hava koşullarından çökeceği, balık kaynaklarının tükeneceği, sıcak dalgalarının can alacağı, denize kıyısı olan yerleşim alanlarının sular altında kalacağı, yeraltı sularının kuruyacağı yer alıyor. Ancak insanlar ve hükümetler en çok yerel bazdaki felaketlerle ilgileniyor. Ve büyük modelde ne yazık ki bölgesel ayrıntılar yer almıyor. Bir kere iklim değişikliğinin etkileri yalnızca hava koşullarının nasıl değiştiğine göre değil, toplumların nasıl tepki ZAMANA KARŞI YARIŞ taşıdı. Ancak bu bölgelerdeki toprak tarıma uygun olmadığı için halk dağlarda yaşamaya devam etmekle birlikte, ovalarda ekim yapmaya devam etti. Şu anda sürekli olarak ova ile dağ arasında mekik dokuyorlar. Geceleri güvenli bölgelerde bulundukları için yaşamları risk altında bulunmasa da sel durumunda tüm ekinlerini kaybetme riski ile karşı karşıyalar. Bazı çözüm yolları sürdürülebilir değil. Afrika ülkelerinde pek çok insan, doğal afet durumunda dış yardımlar sayesinde hayatta kalabiliyor. Bazıları da hayvanlarını ve diğer mallarını satıp yiyecek satın alıyor. Siklonlar gibi aşırı doğa olayları ise, hayatlarını zar zor sürdüren insanların tümüyle yer değiştirmesine yol açabiliyor. IPCC’ye bağlı bilim ekipleri şimdi hangi çözümün daha başarılı olduğunu anlamak için verileri inceliyor. Van der Geest, görüştükleri kişilerin % 70’inin önlem almalarına karşın büyük kayıplar verdiğini belirtiyor. Bu da % 30 kadarının ya felaketlerden etkilenmediğini, ya da bulduklarını çözümlerin daha başarılı olduğu anlamına geliyor. Daha başarılı çözüm yollarının saptanması ile insanlar beklenmedik bir iklim değişikliğine daha iyi hazırlanabilirler. B u kişilerin sergiledikleri sıradışı başarıyı salt amaca yönelik alıştırmaya odaklı bir bakış açısıyla açıklamak güçtür. Olağanüstü yeteneklere sahip birçok kişinin küçük yaşlardan başlayarak anababalarından destek, kaynak ve cesaret aldıkları kuşku götürmez bir gerçek olmakla birlikte, ökelik (dahilik) uzmanı Martha J. Morelock’a göre, böyle bir destek genelde belirgin bir “öğrenme tutkusunun” sonucu olarak karşımıza çıkar. Bu kişilerin beceri sahibi oldukları alanlarda çalışmaya neden öylesine tutkulu bir istek duydukları açıklığa kuvuşturulması gereken bir konudur. Ruhbilim uzmanı Joanne Ruthsatz ve arkadaşları son yıllarda üstün yeteneklilerin beyinleri konusuna giderek açıklık kazandırıyorlar. Bir araştırmada Ruthsatz ile usta kemancı Jourdan Urbach her biri ulusal ve uluslararası televizyon programlarına katılmış dokuz üstün yetenekli çocuğa StanfordBinet IQ testinin son baskısını uyguladı. Çocukların çoğu 10 yaşına gelmeden alanlarında profesyonel düzeye ulaşmışlardı ve bu alanlar genelde kurala dayalı alanlardı. Biri resimde, biri matematikte, dördü müzikte olağanüstü yeteneklere sahipken, biri müzikten gastronomiye bir başkası da müzikten resme atlamıştı. lerinin tümüne karşı hazırlıklı olmaları gerekliliğine işaret ediyor. Raporu kalemi alanlardan Carnegie Bilim Enstitüsü’nden Chris Field bu konuda şu açıklamayı yapıyor: “Bazı mesajların referans kaynağı yalnızca IPCC değil, tarihsel olaylar. Gelecek her zaman bizim tahminlerimiz doğrultusunda gelişmeyebilir. Ama geçmişte olanlar bize her zaman yol gösterir. Onun için geçmişteki doğa felaketlerinden yola çıkarak, çeşitli gelecek senaryoları hazırlayıp, hepsine hazırlıklı yakalanmaya çalışmak her zaman işe yarar.” Belirli bir felakete hazırlı olmak zordur. CBT 1414/10/ 25 Nisan 2014 http://www.scientificamerican.com/article/howtosolveglobalwarmingitstheenergysupply/ http://www.scientificamerican.com/article/howtosolveglobalwarmingitstheenergysupply/ Yazının devamı 12 sayfada CBT 1414/11/ 25 Nisan 2014 Butan’da çiftçiler mason yağmurlarındaki ani değişiklikten etkilenmemek içinyeni yağmur rejimine ayak uyduracak yöntemler geliştirdiler. Bazı çiftçiler komşuları ile işbirliği yaparak suyun paylaşımında yepyeni bir düzen oluşturdular. Mozambik’te ise şiddetli sellerden sonra hükümet çiftçileri daha yüksek bölgelere FELAKETLERLE BAŞ ETME Betts’e göre işin özü, en kötüye göre plan yapmak ve esnek olmaktır. Bir akarsuyun ne kadar yükseleceğini bilmeseniz dahi, inşa edeceğiniz setlerin çeşitli su seviyelerine göre ayarlanabilir olması hasarı büyük ölçüde engelleyebilir. “Esnekliği sağlamak pahalıdır, ancak yanlış yapmak daha pahalıya mal olabilir” diye konuşan Betts, “Thames Nehri üzerine esnek bir bariyer inşa etmek, bir öncekinin çok yetersiz olduğunu gördükten sonra yeni bir bariyer inşa etmekten daha ucuzdur” diye konuşuyor. Gelecek ile ilgili tahminlerde bulunmak çözüm değildir. “Toplumlar her zaman belirsizlik ortamlarında karar alırlar” diye konuşan Güney Carolina Üniversitesi’nden Kirstin Dow, “Pek çok insan bunu borsada yapabiliyorsa doğal afetlerde de yapabilir. Burada kritik nokta risk altında olanı tespit etmek, insanların bu riski bertaraf etmek için ne yaptığını öğrenmek ve daha nelerin yapılabileceğini kestirmek. İşte bize en doğru bilgiyi ön saflarda mücadele edenler verebilir” diyor. Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 5 Nisan 2014 EN KÖTÜSÜNE HAZIRLIKLI OLMAK Araştırmacıların gözüne çarpan ilk sonuç IQ değerlerinin 108 ile 147 arasında değişen çok geniş bir yelpazeye yayılmış olmasıydı. David Henry Feldman ve Martha Morelock’un daha önce yaptıkları araştırma ile de tutarlı olan bu sonuca göre, üstün yetenek görünürde yüksek bir IQ düzeyini gerektirmiyor. Ancak çok daha çarpıcı bir sonuca alt sınav değerlerinde tanık olundu. Üstün yetenekli deneklerin tümünün düzensiz bilişsel profiller sergiledikleri görüldü. Nitekim, üstün yetenekli deneklerden birinin elde ettiği toplam IQ değeri 108, görsel uzamsal IQ değeri 71 idi; bu da genel nüfusun %97’sinden daha kötü bir sonuç. Ancak bu durum söz konusu kişinin cazda doğaçlama yetenekleriyle saygın bir ödül kazanmasını ve ABD’nin en ünlü müzikhollerinden birinde çok tanınmış bir müzisyene eşlik eden en genç kişi olmasını önlemedi! Daha önce beste konusunda resmi bir eğitim almamış olmasına karşın, üç filmin de müziklerini besteledi. Bu sonuçlar da yine, dengeli bilişsel sınav profillerinin akademik açıdan erken gelişmiş öğrencilerin yanı sıra resim ve müzikte erkenden gelişmiş öğrenciler arasında daha çok ayrıksı bir durum oluşturduğunu ortaya koyan daha önceki araştırmalarla bağdaşıyordu. En çarpıcı sonuç ise, üstün yetenekli deneklerden her birinin işler bellek alanında alışılmışın dışında puanlar almaları bunların genel nüfusun yüzde 99’undan daha iyi puanlar almış olmalarıydı. İşler bellek yalnızca sayı dizilerini ezberleme becerisinden ibaret değildir. Orada kısa erimli bellek söz konusudur. İşler bellek bir yandan giren bilgileri işlemden geçirirken, bir yandan da bu bilgileri bellekte tutma yeteneğidir. StanfordBinet IQ testinde işler bellek hem sözel, hem de sözel olmayan alanlarda ölçülür ve tümceler işlemden geçirilirken her bir tümcenin son sözcüğünü anımsamak, sayı ve blokların konumlarını doğru sunulum sırasına göre anımsamak türünde görevlerin yerine getirilmesini içerir. 108147 ARASI Üstün yeteneklilerin sıradışı bir işler belleğe sahip oldukları yönünde çok sayıda belge bulunuyor. Bunlar arasında Mozart’ın müzik parçalarını ezberleme ve kafasında partisyonlar oluşturma konusundaki olağanüstü yeteneğiyle ilgili belgeler de yer alıyor. Araştırmacılar, bir topluluk olarak, üstün yeteneklilerin üstün yetenekleri olmayanlardan oluşan denetim grubuna kıyasla, çok daha yüksek düzeylerde otistik özellikler sergilediklerine de tanık oldular. Otistik çocukların büyük bir çoğunluğu üstün yetenekli olmamakla birlikte, bu sonuçlar üstün yetenekliler arasında otizmin yaygın olduğuna işaret ediyor.Üstün yetenekli deneklerde en çok göze çarpan otistik benzeri özelliğin ayrıntılar konusunda titizlenmek olduğu ve bu özelliğe üstün yeteneklilerde denetim grubuna ve yüksek işlevli otizmi olanlara kıyasla çok daha yoğun tanık olunduğu belirtiliyor. Bu araştırmada üstün yetenekliler bir topluluk olarak ele alınmakla birlikte, üstün yetenekli kişilerin bilişsel profillerinin ilgilendikleri alana göre farklılıklar göstermesi olası. Intelligence dergisinde yayımlanan bir araştırmada Ruthsatz ve arkadaşları üstün yetenekli 18 deneğin (dokuzu daha önceki deneylere de katılmış olan) bilişsel profillerini incelediler. Örneklem grubu sekizi müzik, beşi matematik, beşi de resim alanında üstün yetenekli deneklerden oluşmaktaydı. OTİSTİK ÖZELLİKLER ÜSTÜN YETENEKLİ BEYNİN GELİŞİMİ Tüm bu çalışmalar sayesinde üstün yetenekli kişinin beyni de giderek aydınlığa kavuşuyor. Üstün yetenekliler en azından ortalama düzeyde bir genel anlaksal işlev, olağanüstü yüksek düzeylerde işler bellek, ayrıntılara özen gösterme ve alana odaklı yetenek gibi özellikleriyle tanınırlar. Ne yazık ki, yetenek konusunda bir yığın yanlış kanı var. “Doğuştan gelen” yetenek diye bir şey yoktur. Hiç kimse tümden gelişmiş özelliklerle dünyaya gelmez. İnsanlar temelde sahip oldukları genlere göre farklılıklar gösterirler, ama tüm yetenekler beceri, dürtü, alıştırma ve desteğin son derece karmaşık ve dinamik bir karşılıklı etkileşim süreci içinde gelişmek zorundadır. Çocuklar ve aileleriyle yapılan görüşmelerin ayrıntıların Toplam IQ puanı açısından bakıldığında, matematik ve müzikte üstün yetenekli deneklerin toplam IQ puanının, resimde üstün yetenekli olanlara kıyasla belirgin biçimde yüksek olduğu görüldü: Matematikte üstün yetenekliler: Ortalama IQ=140; Dağılım=134147 Müzikte üstün yetenekliler: Ortalama IQ=129; Dağılım=108142 Resimde üstün yetenekliler: Ortlama IQ=108; Dağılım=100116 Matematik ve müzikte üstün yeteneklere sahip olanlar genel kültür, sözcük dağarcığı, nicel uslamlama ve görsel uzamsal beceri konularında daha yüksek puanlar elde ettiler. Şaşırtıcı biçimde, resimde üstün yeteneklilerin görsel uzamsal beceri konusunda ortalamanın altında puanlar elde ettikleri görüldü. Bu durum IQ testlerinde deneklere uygulanan türdeki zihinsel görüntüleme becerilerinin sanatsal yeteneği yeterince yansıtmadığına işaret ediyor. Ruthsatz ve arkadaşları, olası bir açıklama olarak, sanatsal yeteneğin gelişiminde titizliğin temel rolüne işaret eden araştırmalara dikkat çekiyorlar. Sanatsal yeteneklere sahip çocuklar genelde kendilerini çevreleyen formlara, biçimlere ve ayrıntılı yüzey özelliklerine odaklanma eğiliminde oluyorlar. Sonuçta, çevrelerindeki görsel bilgi çok daha nitelikli ve titizlikle elekten geçirilerek düzenlenmiş oluyor ve çocuklar çizim yaparlarken tüm bu ayrıntıları anımsayabiliyorlar. Bu beceri IQ testlerinde sınanan ve kategori, kavram ve bütünsel algının öne çıktığı, ayrıntıodaklı algının geri planda kaldığı, görsel uzamsal becerilerle çelişebilir. MATEMATİK VE MÜZİK’TE YÜKSEK dan yola çıkan David Henry Feldman ile Lynn Goldsmith üstün yetenek olgusunun çeşitli etmenlerin şans eseri “rastlaşmalarının” bir sonucu olduğu yargısına vardılar. Bu etmenler arasında üstün yetenekli kişinin eğilimleri ve ilgi alanlarıyla tam tamına uyuşan bir alanın varlığı, bu alanın yetenekli kişinin ulaşabileceği sınırlar içinde olması, sağlıklı toplumsal/duygusal gelişim, aile özellikleri (doğum sırası ve cinsiyet), eğitim ve hazırlık (resmi ve resmi olmayan), kültürel destek, alanda başarının tanınması, eğitim kaynaklarının ulaşılabilirliği, aile üyelerinden maddi destek, anababadan en az birinin kendini tümden üstün yeteneklinin gelişimine adaması, ütün yeteneklinin gelişimine katkıda bulunan aile gelenekleri, tarihsel güçler, olaylar ve eğilimler gibi etmenler yer alıyor. Daha doğrusu, genlerin bireyi çevresindeki bilgileri edinmeye ve dünyayla ilgili başkaca özellikleri gözardı etmeye önceden hazırlayan öğretici unsurlar oldukları düşünülebilir. Böyle bakıldığında, genler temelede genoma en uygun bilgileri edinmeye çalışan etkin bilgi arama unsurlarıdırlar. Bu yüzden genler yetenek geliştirici etkilerini dürtüleri, tercihleri ve duygusal tepkileri denetleme yoluyla ortaya koyarlar. Zaman içinde insanlar beceri, alışkanlık ve tepkilerinin birbirlerini güçlendirici bir döngüye dönüştüğü deneyleri biriktirirler. Bu itkiler aralarında dürtüler, ilgi alanları, kişilik, tavır, değerler ve kişiye özgü ilginç özelliklerin de yer BEYİN VE YETENEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle