22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR “Cengiz Han başarısını elverişli iklim koşullarına borçlu” iyi uzmanlaşmış diyor araştırmacı lar Science dergisinde. Yavruları sadece tek bir sinek türünde hayatta kalabiliyor. Böceklerin içine bırakılan beyaz sinek yavruları, büyüdükten sonra içinde bulunduğu böceği yerler. Cornell College’de Marty Condon ile çalışan ekip, Madre de Dios yakınlarında menekşegillere dahil olan iki bitkiye (Gurania acuminata, G.spinulosa) ait 3636 çiçek toplamış. Bu çiçeklerin üzerinde on dört meyve sineği türünün 1478 pupası ve yetişmekte olan on sekiz parazit türü sayılmış. Bunlardan on dördü Bellopius cinsi beyaz sineğe ait. Çeşitli meyve sinekleri ve beyaz sinekler birbirlerine çok benziyor. Bu yüzden pupalardan çıkan böcekleri bekledikten sonra moleküler biyolojik yöntemlerle sınıflandırmışlar. Beyaz sineklerin çoğu yumurtalarını meyve sineğine bırakacak şekilde uzmanlaşmış. Fakat yavrular genelde diğer türlerin yumurtalarına ve larvalarına girerek ölüyor. Av, avcı için ölümcül diyor Condor. Sürpriz bir şekilde meyve sinekleri de iyice uzmanlaşmışlar. Bunlardan birçoğu tek bir Gurania türünün dişi veya erkek çiçeğindeki belli başlı dokudan besleniyor. Bu kadar küçük bir ekolojik nişin içinde birbirine bu kadar çok benzeyen avcıav kombinasyonunun bulunması, çok alışılmışın dışında bir durum. rine değecek kadar yakın. Bugüne kadar keşfedilenlerin en ilginci olan yıldız çifti 12.000 ışık yılı mesafede. Kentauros takımyıldızında yer alan gök cismi, etrafında daha küçük bir yıldızın döndüğü dev bir güneşten oluşuyor diye açıkladı Avrupa Güney Gözlemevi (ESO). Bugüne kadar bilinen yıldızların en büyüğü olan bu dev güneşin çapı Güneşimizden 1300 misli büyük ve bir milyon misli daha parlak (Astronomy & Astrophysics). Araştırmacılar ESO’nun Şili’deki “Çok Büyük Teleskopu”ndan yararlanmış. Olivier Chesneau ve ekibi bu gözlemler sırasında, HR 5171 A olarak sınıflandırılan sarı dev yıldızın tahmin edilenden de daha büyük olduğunu fark etmiş. Bu yıldıza çok yakın bir mesafede bulunan küçük yıldız ise sürpriz olmuş. İki yıldız birbirine değecek kadar yakın mesafede bulunuyorlar ve sistem dev bir fıstığı andırıyor diyor Chesneau. Altmış yıl önceki gözlem verileriyle karşılaştırıldığında dev gezegende önemli değişimlerin meydana geldiği görülmüş. Mesela son dört yıl içinde daha fazla büyümüş. manki Laramidia ada kıtasının kuzey kenarında (günümüzde Alaska’nın bulunduğu yer) yaşamış. Gerçi bu bölge o tarihlerde daha sıcaktı ama yılın bazı dönemlerinde bitki büyümüyordu. Hayvanlar bu yüzden rezervleri kullanmak zorunda kalıyorlardı. Bilim insanları dinozorların büyük bedenlerinin bu koşullara uyum sağlamanın sonucunda geliştiğini tahmin ediyorlar. Daha büyük akrabalarına ait kalıntıların birçoğu Kuzey Amerika ve Asya’da bulunmuş. Bilim insanları bu ayın başında da Portekiz’de yeni bir dinozor türü bulduklarını açıklamışlardı. Fakat on metre uzunluğunda ve beş ton ağırlığında olduğu tahmin edilen Torvosaurus gurneyi T.rex’ten biraz daha küçüktü. Cengiz Han insanlık tarihinin en büyük fatihlerinden biridir. Son bir araştırmaya göre efsanevi komutanın Moğolistan’dan bir imparatorluk yaratabilmesi uygun iklim koşulları sayesinde mümkün olmuş. Columbia Üniversitesi’nde Neil Pederson ile çalışan bilim insanları Cengiz Han’ın imparatorluğu alışılmışın dışındaki sıcak ve yağışlı iklim döneminde kurduğunu söylüyorlar. Araştırmacıların bu tezi Moğolistan’da yetişen Sibirya çamının (Pinus sibirica) halka analizine dayanıyor. İncelemelere göre 1162 yılından 1227 yılına kadar devam eden Cengiz Han döneminde, nemli ve olağanüstü ılımlı hava Moğolistan’daki otlakları iyice güçlendirmiş. Bu gelişmeden tabii ki en çok atlar ve büyükbaş hayvanlar dolayısıyla da atlı ordular yararlanmış. Oysa diğer araştırma grupları atlı orduları kuraklığın tetiklemiş olduğunu düşünüyorlardı. Ağaç halkalarının incelenmesi 9002011 yılları arasındaki Moğolistan iklimi hakkında bilgi veriyor. Buna göre en yağışlı dönem 1211 ve 1225 yılları arasında yaşanmış ki bu da Cengiz Han’ın dönemine denk geliyor. Moğol hükümdarı atlı ordularıyla Doğu Asya’dan Orta Avrupa’ya kadar uzanan bir imparatorluk kurmuştu. 13.yy’da yaşanan iklim değişimi Moğolların git gide daha fazla güçlenmelerini sağlamıştı diyor Pederson Proceedings dergisinde. Araştırmacılar ayrıca Moğolistan bölgesinin 20.yy’ın ortalarından itibaren aşırı derecede ısındığını saptamışlar. 20002009 yılları arasındaki kuraklık son bin yılın en şiddetlisi olmuş ve Orta Asya’da milyonlarca hayvan ölmüş. Bu durum çok sayıda hayvan yetiştiricisini olumsuz etkilediği için de birçokları başkent Ulan Bator’a göçmek zorunda kalmış. Küçülen gezegen Merkür Tyrannosaurus rex’in kuzeyde küçük bir akrabası var. Amerikalılar, Alaska’da daha önce bilinmeyen 70 milyon yıllık bir TRex’in kuzeyli akrabası Çift yıldızlar çok da özel değildir aslında, ama bazı takımyıldızlar ilginç olabiliyor. Astronomlar tuhaf bir şeklinde birbirlerinin etrafında dönen iki yıldız saptadı. Bunlar birbirle Dev bir fıstık gibi dinozor fosili buldu. Perot Doğa ve Bilim Müzesi’nden Anthony Fiorillo ve Ronald Tykoski ile çalışan araştırmacılar, yeni bulunan dinozorun Tarbosaurus ve Tyrannosaurus ile akraba olduğunu söylüyor (Plos ONE). T.rex’in yaklaşık 1,5m uzunluğunda olan kafatasının aksine, yenisinin kafatası 60 cm. Alaska’da bulunan yeni dinozora “Nanuqsaurus hoglundi” adı verildi. Nanuq bir Eskimo grubu lehçesinde kutup ayısı demek. İsminin devamı ise Amerikalı Forrest Hoglund’un yerbilimlerinde yaptığı katkıları nedeniyle hoglund ile tamamlanmış. Dinozor son Tebeşir devrinde, o za Aralarında Prof. Dr. Celal Şengör’ün de bulunduğu bir grup bilim insanının yaptığı ortak araştırmaya göre, Merkür’ün yüzeyi kırışmış gibi görünüyor. Bunun nedeni sadece üzerine çarpan asteoridler değil. Bu görünüm, gezegenin önemli ölçüde soğumuş olmasıyla ilgili. Buna bağlı olarak da Merkür’ün çapı son dört milyar yıl içinde yedi kilometre kadar küçülmüş. Merkür aslında aşırılıkların gezegenedir. Güneşe en yakın konumda olan Merkür, Güneş Sistemindeki en küçük ve en hızlı gezeg e n olma özelli ği dışında, üzerindeki sıcaklık oynamaları en fazla olan gezegen özelliğini de taşıyor. Sıcaklık gün içinde 400 dereceyi aşarken, geceleri eksi 170 dereceye kadar düşebiliyor. Ancak burada “gündüz” ve “gece”nin dünyamızdan farklı anlamları olduğunu da hatırlatmak isteriz. Merkür çok yavaş döndüğü için, bir Merkür günü 176 dünya günü yani iki Merkür yılı kadar uzundur. Gezegenin çapı, uzay sondası Mariner 10’un 1970’li yıllarda üzerinden uçarak, yüzeyin yüzde 45’ini haritalandırmasından sonra bilim insanları Dünyanın küçük bir bölgesinde doğa, tropikal kuşaktaki kadar çeşitlilik sunuyor. Çok küçük bir alanda birbirlerini etkileyen böcek türlerinin, şaşırtıcı derecede karmaşık sistemleri varlıklarını sürdürüyor. Amerikalı bilim insanları güneydoğu Peru’daki küçük bir alanda karmaşık bir avcıav ağı saptadılar. İki bitki türünün çiçeğinde on dört farklı meyve sineği (Blepharoneura) ve çok sayıda beyaz sinek (Encarsia formosa) bulunmuş. Beyaz sineklerin birçoğu çok Peru’da mini ekosistem sürprizi Ispanağın zayıflatıcı etkisi de varmış Ispanak sağlıklıdır, bol bol ıspanak yiyenlerin kasları güçlenir. Yeni bir araştırma ıspanak özünün şişmanlıktan da koruduğunu gösterdi. Bu yeşil sebzenin içindeki bir madde bağırsakları çalıştırarak, doyma hissi yaratıyor, diyor Lund Üniversitesi’nden (İsveç) Charlotte ErlanssonAlbertsson. Tilakoid olarak isimlendirilen bu madde aşırı iştahı önlüyor. Araştırmaya katılan on beş kişilik bir grup, suyla inceltilmiş bu maddeyi denedikten sonra üç öğün dışında başka bir hiçbir şey yememenin kolaylaştığını söylemiş. Tilakoidler ıspanak zarında ve diğer birçok yeşil yapraklı bitkide bulunur. Sindirimin ne şekilde yavaşladığını ve aşırı iştahın ne şekilde azaltılabileceğini araştıran ErlanssonAlbertsson’a fotosentez uzmanı olan eşi yağ sindirimini yavaşlatan Tilakoidleri denemesini önermiş. Tilakoidlerin bu özelliği sayesinde bağırsağın tümü sindirim işlemine katılıyor ve bu şekilde de doygunluk hormonları salgılanıyor. Fakat bu etkiden yararlanmak için ıspanak yemek yeterli olmuyor diyor araştırmacılar. Çünkü tilakoidler insan bedeninde bitkisel hücrelerden ayrışmıyormuş. CBT 1410 6 / 28 Mart 2014
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle