26 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

iklim günlü ü Bilim insanları biyoenerjide önemli bir yer tutan ve ciddi bir sera gazı kaynağı olan metan gazının üretimi için bakterilerin nasıl birlikte çalışıp biyokütleyi sindirdikleri konusunu 40 yıldır bildiklerini sanıyorlardı. Gelgelelim, Amherst Massachusetts Üniversitesi’ne bağlı Derek Lovley Laboratuvarı mikrobiyoloji uzmanları yeryüzünde en çok metan üreten mikro organizmalardan birinin başka bir türle doğrudan elektrik bağlantıları kurduklarını, metan gazının sanıldığından tümden farklı ve hiç beklenmedik bir biçimde üretildiğini ilk kez gözler önüne serdiler. kitap Sömürgecilik Tarihi Metan üreten mikropların beklenmedik özellikleri insanları tarafından tehlikeli olarak değerlendirilen küresel sıcaklıklara ulaşılması için sanıldığından çok daha az miktarda karbondioksit gerektiğine de işaret ediyor. İklim değişikliği kelebeklerin göç mevsimlerini aksatabilir Çeşitli kelebek türlerinde göç mevsimi sıcaklıklara duyarlı olduğundan iklim değişikliğine bağlı olarak farklılıklar gösterebilir. Fetihlerden Bağımsızlık Hareketlerine 13. Yüzyıl 20. Yüzyıl arada bir derede kalan etnik toplulukların yarattıkları karışıklıklarla başa çıkmaya çabalamaktadır. Sömürgecilik Tarihi’ni okuduğunuzda dünyanın birtakım olmazsa olmaz tabir edilen kurumlarına, küreselleşmeye, var olan etnik ve dini mücadelelere bir başka gözle bakacaksınız Yenilenebilir enerji tüketimindeki artışa karşın, kömür tüketiminde de sürekli olarak ciddi bir artış meydana geldiği görülüyor. Bu da, karbondioksit salımlarının başat kaynağının kömür olduğu görüşünü pekiştiriyor. Küresel Karbon Projesi’nin (GCP) yıllık çözümlemesinde fosil yakıt tüketimi ve çimento üretimine bağlı küresel karbon salımlarının 2012 yılında 35 milyar ton gibi rekor bir düzeye ulaştığı, bunun da 1990 yılından bu yana yüzde 58 oranında bir artış anlamına geldiği belirtiliyor. 2013 yılındaki ekonomik etkinliklerle ilgili hesaplamalara göre, yüzde 2,1 oranında bir artışla salımların 36 milyar tona ulaşması öngörülüyor. Kömür, küresel karbon salımlarındaki egemenliğini sürdürüyor Kanada’daki British Columbia Üniversitesi (UBC), Université de Sherbrooke ve Ottawa Üniversitesi araştırmacıları tarafından yürütülen bu ortak çalışma kapsamında Kanada müzelerindeki iki yüzü aşkın kelebek türüyle 130 yıllık iklim istasyonu verileri arasında bir eşleştirme yapıldı. Araştırmacılar kelebeklerin sıcaklığa geniş çapta duyarlı olduklarına ve her bir derecelik sıcaklık artışında göç mevsiminin ortalama 2,4 gün öncesine kaydığına tanık oldular. Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma kirliliğin gök gürültülü fırtınaların ardından daha büyük, daha yoğun ve daha kalıcı bulutlar bırakmalarına nasıl yol açtıklarını gözler önüne seriyor. Araştırmadan elde edilen bulgular yıllardır süren bir tartışmayı çözüme ulaştırdığı gibi, kirliliğin iklim değişikliğinde etkili olduğunu da ortaya koyuyor. Araştırma hava ve iklim modellerinde kesinlik sağlanmasına da katkıda bulunabilir. Hazırlayan: Rita Urgan Kalıcı Bulutlar Princeton Üniversitesi önderliğinde yapılan ve Nature Climate Change dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, karbondioksit salımları ansızın durma noktasına gelse bile, Dünya atmosferinde zaten var olan karbondioksit gezegenimizi yüzlerce yıl boyunca ısıtmayı sürdürebilir. Araştırma bilim Salımlar dursa da, karbondioksit Dünyayı yüzyıllarca ısıtabilir Marc Ferro Çevirmen : Muna Cedden İmge Kitapevi’den yayınlanan bu temel kitap, bugünkü emperyalizmin ön aşaması olan sömürgeciliğin tarihini belgeleyen en iyi yapıtlardan biri. Ana başlıklarını anımsatalım: Sömürgecilik veya Emperyalizm;, Önce Portekizliler; İspanyolların gururu, Kilise sahnede, Fransa, Hollanda, İngiltere, Ruslar ve Japonların sömürgeciliğe girişleri. İmparatorluk için Mücadele; Yeni bir toplum türü, Pembe ve Kara Efsane; Yenilenlerin bakışı; Sömürge yerleşimcilerinin bağımsızlık hareketleri, Bağımsızlık ya da Devrim, Özgürlüğe kavuşma yada sömürgeciliğin tasfiyesi… Tanıtımdan: Bugün Afrika toplumları arasında sürüp giden kanlı savaşların, Güney Amerika’daki Muz cumhuriyetlerinin çektikleri sıkıntıların, dünyanın doğu yarımküresinde bitmek tükenmek bilmeyen darbelerin ve daha nice ülke toplumlarının kanayan yaralarının, yeryüzünden toptan silinen kimi etnik toplulukların tek bir açıklaması vardır: Sömürgecilik hareketi. Esas olarak Batı Avrupa kökenli olan bir hareketi ele alan bu çalışmada, dünyada gelmiş geçmiş hiçbir devlet örgütünün masum olmadığı ayrıntılı örneklerle gösterilmektedir: İkinci Dünya Savaşı Japonyası’nda Uzakdoğu toplumlarına yönelik değerlendirmeler, Rusların Slav olmayan topluluklar hakkındaki politikaları, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Sudan’a ve Habeşistan’a yönelik niyetleri, Çinlilerin çeşitli Asyalı toplumlarla ilişkileri vb. Ama konunun odağında Batı Avrupa bulunmaktadır, Kilisesiyle, ekonomisiyle, kendi içindeki savaşlarıyla... Çünkü Batı kökenli sömürgecilik çok daha radikal hedefler benimsemiştir. Girdiği ülkeyi yalnızca sömürmekle yetinmemiş, bunu sürekli kılmak uğruna insanların doğrudan ruhlarına sahip olmayı amaç edinmiştir. Hikmeti kendinden menkul bir “uygarlık” vaazıyla inanç sistemlerini parçalamış, o olmadı, ırk sınıflandırmasına gitmiştir. Öylesine onulmaz yaralar açmıştır ki, sömürgeciliğin kâğıt üzerinde ortadan kalkmasına rağmen, eski hegemonyaların sınırlarından yaratılan “bağımsız” ülkeler, bir yandan dayatılan “Batı tipi” ekonomik modellere ayak uydurmaya çalışırken, diğer yandan iki Özkan Agtaş Metis Yayıncılık / Edebiyat Dışı Dizisi Türkiye adalet, yargı, hukuk, ceza ile yatıp kalkıyor yıllardır. Adalet ve ceza kavramlarının ve eylemlerinin tarihsel kökenlerine bakmayı ve günümüze doğru gelişimini izlemeyi merak etmenin zamanıdır. Metis Yayınlarından çıkan Ceza ve Adalet kitabı, bu tarihe göz atmanın çok iyi bir fırsatını sunuyor okura.. Sonsuz adaletten hukukun adaletine, Hukuksal tahakküm ve cezai biçimi; Devlet, savaş ve ceza; Toplum, norm ve ceza; Politikasonrası çağda suç ve ceza, kitabın ana başlıkları… Tanıtımı şöyle: Nasıl oluyor da ceza yoluyla adaletin yerine geldiğini düşünüyoruz? Özkan Agtaş bu soruyu kitap boyunca takip ederken, her şeyden önce bize cezanın, antik çağlardaki kökenlerinden günümüze kadar gelen mükemmel bir felsefi tarihini aktarıyor. Bu tarih, Ceza Hukuku’nun bir tahakküm biçimi olarak farklı tarihsel dönemlerde farklı siyasal biçimler altında nasıl bir dönüşüme uğradığını aydınlatıyor. Ceza’nın devlet, toplum, “politik ekonomi” ve “polis” ile ilişkisini takip ederek nihayetinde Agtaş’ın politikasonrası diye nitelediği günümüze ulaşıyoruz. “Bugün suç ile siyaset arasındaki eşiğin bulanıklaştığı bir noktadayız. Bu bulanıklaşma, istisnayı kural haline getiren sürecin hedefindeki şeyin, yani siyasallaşma imkânlarını gasbetmenin ve siyasal alanı kapatmanın ayrıcalıklı yollarından biridir. Cezalandırıcı makine ve geçirmekte olduğu dönüşüm de bundan azade değil: Bu makine, politikayı meneden bu çağın temel karakteristiklerini alıp bunları tehlikelilik kavramının rasyonelleştirilmiş, böylece yenilir yutulur kılınmış halinden başka bir şey olmayan bir risk mantığıyla takviye eden özgün bir tekniğin adıdır. Onun çifte hareketini anlamak hiç de güç değil: Bir yandan merkezsizleşme ve böylece kontrol şebekesinin daha alt hiyerarşilerine doğru yayılma yönündeki eğilim. Diğer yanda sertleşme ve cezalandırıcılığın dozunu artırma yönündeki eğilim. Bu arada neyin sessiz sedasız gözden kaybolduğunu ise artık biliyoruz: Adalet iddiası.” aları şiddetle reddediyor. “Yeme bağımlılığı” gibi bir kavramı tümüyle reddeden üreticiler, karşı tezleri kanıtlayacak deneylere destek vererek şekerin bağımlılık yarattığı ve vücudu zehirlediği yönündeki iddiaları çürütmeye çabalıyor. Beslenme uzmanlarına göre şekere karşı başlatılan mücadelede ilk hedef şekerli içecekler olmalı. Çok fazla miktar şeker içeren gazlışekerli içeceklerin (standart bir kola kutusu 10 çay kaşığı şeker içeriyor) kısıtlanması obezite konusunda belirgin düşüşe yol açabilir. Tappy, “Vücuda giren şeker miktarını azaltmanın en pratik yolu şekerli içecekleri kısıtlamaktır” diyor. Derleyen: Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 1 Şubat 2014 Ceza ve Adalet 1. http://www.theatlantic.com/magazine/archive/2008/07/isgooglemakingusstupid/306868/ 2. Scientific American dergisi, aralık 2013 sayısı 3.http://www.tor.com/blogs/2014/01/ resistanceisfutilescientificamericanexplores ŞEKER LOBİSİ Ancak gıda üreticileri ve şeker lobisi bu iddi CBT 1406 9 /28 Şubat 2014 etmeye başladıklarını ve yapılan testlerde yoğun Google ve Wikipedia kullananların kendilerini daha akıllı hissettikleri ortaya çıkmıştı. Önemli olan ise, bu hissin, sorulara hızlı ve doğru cevap vermekten çok İnternetin adeta aklın bir parçası olduğunu hisetmekten kaynaklandığının bulunmasıdır. Bilgi çağı, sanki, daha az bilgili olmasına rağmen, İnternet’i her an kullandığından ve ona güvendiğinden, kendini eskilerden daha bilgili ve akıllı gören bir nesil yaratmışa benziyor. Üstelik de haklı olmaları çok olası! Beyinlerimiz, artık, önemli oranda bilgiyi hafızada tutmaya ve hatırlamaya çalışmak zorunda kalmayacağından, boşalan bilişsel kapasiteyi daha karmaşık sorunların çözümü ve daha yaratıcı uğraşlar için kullanabilirler. Belki de insanın yaratıcılığı ile İnternetin devasa hafızası ve iletişim olanakları birleşerek, ‘Ağların Ağı Internet’ in ötesi bir ‘Akılların Ağı İntermind’ oluşacak. Acaba böylece, eski hataların tekrarlanmadığı, daha iyi bir dünyaya kavuşabilecek miyiz? Ama bireysel kimliklerimizi de kaybetmeden.. İnsanlık, herşeye rağmen hep ilerlemeye devam ettiğine göre, neden olmasın? Referanslar: Şeker sanık sandalyesinde Baştarafı 7. sayfadan devam Sıçanların pek çoğu şekerli suyu tercih etti” diyor. Aynı sonuçlar insanlar için de geçerli mi? Yağ ve şeker oranları yüksek yiyeceklerin, insan beyninde bağımlılık yapan ilaçlar gibi dopamin düzeyini arttırdığı biliniyor. Başka bir araştırmaya göre de doymak bilmeden yemek yiyen insanlar, madde bağımlısı insanlara benzer psikolojik özellikler taşıyor. Buna bağlı olarak bazı doktorlar, obezite tedavisinde madde bağımlılarının tedavisinde kullanılan yöntemlerden yararlanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle