Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@Gmail.com) BİLİM TARİHİ Artık şöyle bir dünyada yaşıyoruz: İki kişinin konuşması kayıt edilebilir, internet bağlantısı olmasa bile bir bilgisayara uzaktan erişip, ondan bilgi sızdırılabilir, ona istenen bilgi yüklenebilir. Illinois Üniversitesi’nin bilim tarihimizdeki yeri İTÜ Elektrik Fakültesi’nin kuruluşunda ve gelişmesinde ABD Illionis Üniversitesi’nin önemli bir etkisi oldu. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Dijital Sıkıntı Çağı CBT 1402 12 /31 Ocak 2014 Pek çoğumuz için “film gerçekliği”nin ötesine geçmez gibi görünen kimi teknolojik “zamazingolar” bugün insanoğlunun pratik yaşamına girmiş durumda. Sorun bu teknolojilerin var olup olmadığı değil, bizim onların hayatımızı etkilemekte olduğunu bilmiyor olmamız. Bu teknolojilerin bazıları şunlar: İki kişinin herhangi bir ortamdaki (kapalı mekân, açık hava vb) konuşması kayıt edilebilir. Bir kişinin kayıt edilmiş herhangi konuşmaları kullanılarak, aynı kişinin ses tonu ve konuşma stiliyle istenilen bir “metin” o kişiye “konuşturulabilir”. Internet ya da benzeri herhangi bir iletişim ağına bağlı olmasa bile herhangi bir bilgisayara komut gönderilebilir, ondan bilgi sızdırılabilir. Özellikle sonuncusunun, “internete bağlı” versiyonu, son yılların popüler davalarında gündeme geldi. Uzaktan bilgisayara erişerek, bilgisayarı kullanan kişilerin bilgisi dışında bilgisayarın diskine dosyalar kopyalamak iddiası gibi (örn. OdaTV davası). Hatta birden çok bilgisayara aynı anda benzer bir müdahalenin yapıldığı da iddia edildi (örn. casusluk davası). Ancak internet erişimi bile olmayan bir bilgisayar ile iletişim kurmak olanaksız gibi görünüyordu. Eski güvenlik uzmanı Edward Snowden’in ABD’den kaçması sonucunda dünyaya sızdırdığı belgelerde ABD ulusal güvenlik kurumu NSA’in bunu başarmış ve yıllardır uygulamakta olduğu ortaya çıktı. Aslında her sihirbazlık numarasında olduğu gibi burada da numara çok basit. Bilgisayarların içinde elektronik devrelere ya da flash bellek takılan USB portuna radyo dalgaları ile iletişim kurmayı sağlayan bir alıcı/verici mekanizması yerleştiriliyor (örn incecik bir tel şeklinde). Daha sonra bu bilgisayarlarla belli bir mesafede (en çok sekiz mil) olmak kaydıyla radyo dalgaları ile iletişim kuran mobil cihazlar kullanılıyor. Bunlar çanta içinde taşınabilecek büyüklükte cihazlar. Bu cihazlar menzile girdiğinde ilgili bilgisayarlar ile iletişime geçip, bilgisayarın içinden bilgi sızdırabiliyor ya da bilgisayara istenilen şey yüklenebiliyor. Hedefteki bilgisayarın kullanıcısı bilgisayarını internet gibi hiçbir iletişim ağına dahil etmeyerek kendini güvende hisediyor ama bu bir yanılgı. NSA’den sızdırılmış olan bazı belgelere göre bugün dünya üzerinde bu tür özelliklerle yüklü en az 50 bin cihaz var. Bu cihazlar dünyanın her yerine yayılmış durumda (haritası bile yayınladı). NSA bunu inkar etmedi. Ancak yaptığı açıklamada bu teknolojiyi ne ABD vatandaşlarına karşı ne de ABD şirketlerine global rakipleri karşısında ticari fayda sağlamak amacıyla kullanmamış olduğunu belirtti. Bu açıklamanın tam doğru olup olmadığı gelecek yıllarda bir şekilde ortaya çıkacaktır. Ancak özel yaşamın mahremiyetine aykırı diye sıradan dünya vatandaşı telefonlarının dinlenmemesini ya da internet trafiğinin kaydedilmemesini talep ederken, görünen o ki dünya devletleri olaya çok daha vizyoner bir bakış açısından bakıyor. Yakın gelecekte büyük bir olasılıkla kamunun bireylerin telefonlarını dinlemesine ya da internet trafiğini kaydetmesine gereksinimi kalmayacak. Her ne kadar Türkiye daha o aşamaya yeni geliyorsa da (internet ile ilgili yeni yasa tasarısı, internet şirketlerinin, abonelerinin internet trafiğini iki yıla kadar saklamayı AB yaptırımı olduğundan yola çıkarakzorunlu hale getiriyor) ! I llinois Üniversitesi’nin, İTÜ Elektrik Fakültesi üzerinde 1935’teki kuruluş yıllarından başlayarak önemli bir etkide bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu etki temel olarak Illinois Üniversitesi’nde eğitim görmüş bilim insanları aracılığıyla gerçekleşmiştir. Elektrik Fakültesi’nin kuruluş aşamasında ve daha sonraki gelişmesinde, Illinois Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora yapmış veya bu üniversitede ders vermiş, araştırmalarda bulunmuş bilim insanlarımız ülkelerine döndüklerinde orada edindikleri en yeni bilgileri ve deneyimi kendi fakültelerinde kullandılar ve değerlendirdiler. Illinois Üniversitesi’nde ilk öğrenim gören, Mustafa Santur’dur. Mustafa Santur bu üniversiteden 1932 yılında elektronikte master derecesi almıştı. Daha sonra Stanford Üniversitesi’nden doktora derecesi alarak yurda dönen Santur 1935 yılında yeni açılan Muhabere Bölümü’ne telgraf ve telefon hocası olmuş, 1944’te de Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsü’nde profesörlüğe getirilmişti. Prof. Dr. Mustafa Santur, Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsü’nde verdiği dersler, kurduğu laboratuarlarla elektronik ve haberleşme mühendisliği disiplininin kurulup gelişmesinde öncü nitelikte katkılarda bulunmuştur. (İTÜ’nün eski rektörlerinden Fikri Santur’un oğlu olan Mustafa Santur, ülkemizde elektronikte doktora derecesi alan ilk kişidir). Adnan Ataman da 1947 yılında doçent iken doktora yapmak üzere İTÜ tarafından Illinois’a gönderilmişti. Haziran 1950’de doktora derecesini alan Ataman yurda döndükten sonra Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsü’nde çalışmaya başlamış ve bu kürsüye bağlı olarak mikrodalga laboratuarını, televizyon laboratuarını ve tesislerini kurarak ülkemizdeki ilk televizyon yayınlarını başlatmıştır. Ülkemiz tarihinin en parlak bilim insanlarından Tarık Özker de doktorasını Illinois’da yapmıştı. Bu üniversitedeki doktora çalışmasını 1951 yılında tamamlayan Özker, yurda döndüğünde devre analizi ve devre sentezi derslerini ilk kez olarak açmış ve daha sonra kurulan Devreler Teorisi Kürsüsü’nün de başkanı olmuştu. Özker’in doktora danışmanı olan Prof. Myril B. Reed, Illionis Üniversitesi’nde devreler teorisi dersleri veriyordu. Myril B. Reed, aynı zamanda ünlü Bell Telefon Laboratuarları’nda elektrik filtreleri tasarımı konusunda çalışmalar yapıyordu. Dolayısıyla Illinois Üniversitesi’nin 1950’li yıllarda A.B.D.’deki bilimsel ve teknolojik gelişmelerin odak noktasındaki bir üniversite olduğunu söyleyebiliriz. Elektrik Makineleri Kürsüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Kemal Sarıoğlu da 19571960 yıllarında asistan profesör olarak gittiği Illinois Üniversitesi’nde önce bazı dersler aldı, araştırmalar yaptı ve daha sonra da bu üniversitede lisans üstü dersleri verdi. Illinois Üniversitesi’ne Tarık Özker ve Adnan Ataman’ın referanslarıyla geldiğini söyleyen Kemal Sarıoğlu, bu üniversitede aldığı derslerin ülkesine döndükten sonra yaptığı çalışmalarda çok büyük yararını gördüğünü de belirtmektedir. Daha sonraki kuşaktan olan Prof. Dr. Ahmet Dervişoğlu da doktorasını Illinois Üniversitesi’nde yaptı. Doktora tezi devre sentezi üzerine olan Dervişoğlu, 1965 yılında ülkesine döndükten sonra elektrik devrelerine giriş derslerini en ileri düzeyde Illinois Üniversitesi ve en yeni metotlarla vermeye başlayarak elektrik devreleri teorisi eğitiminde büyük bir hamle yarattı. İTÜ Elektrik Fakültesi mezunlarından ve öğretim üyelerinden Illinois Üniversitesi’nde öğrenim görenler bu isimlerle sınırlı değil. Fakülte mezunlarından bu üniversiteye yüksek lisans ve doktora yapmak için 1980’lere kadar giden başka kimseler de oldu. Fakat bizim burada belirttiklerimiz, fakültenin kuruluşunda ve gelişmesinde büyük rolleri olan bilim insanlarıdır. Elbette bazı kurucu öğretim üyeleri de ABD’nin veya Avrupa’nın başka üniversitelerinde eğitim gördüler ve orada kazandıkları formasyonu fakültelerine yansıttılar. Bu konuda diğer bilim insanlarına herhangi bir haksızlık yapamayız. Çünkü fakültenin kuruluşunda ve gelişmesinde emeği geçmiş çok değerli başka bilim insanlarımız da var. Bizim burada dikkat çekmeye çalıştığımız nokta, sayıları az görünse de fakültenin (özellikle de elektronik – eski adıyla zayıf akım bölümünün) kuruluşunda ve gelişiminde çok önemli rolleri olan bu bilim insanlarının özel olarak ABD’nin bir üniversitesine yönelerek bu katkılarını gerçekleştirmiş olmalarıdır. İT.Ü. Elektrik Fakültesi’nin kuruluş ve gelişme döneminde bu denli yoğun ve sürekli ilişki kurulan başka bir yabancı üniversite göremiyoruz. Dolayısıyla bizim bu noktaya dikkat çekmemizdeki amaç, ülkemizin özellikle geçen yüzyılın ikinci yarısının en ileri düzeydeki elektrik mühendisliği fakültesinin başarı kaynaklarından birini ortaya çıkartmaktır. Bu açıdan baktığımızda Illionis Üniversitesi’nin ülkemiz bilim tarihinde, elektrik teori ve pratiğinin gelişmesi bakımından, yetiştirdiği çok yetenekli bilim insanları aracılığıyla önemli ve özel bir rol oynamış olduğunu söyleyebiliriz.