24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR Kaplumbağa kabuğuna nasıl kavuştu? olduğunu tahmin etmişler. Ve bu tahmin diğer deneylerle kanıtlanmış. Sonuçlara göre östrojenin pozitif etkisi, beyindeki aromataz enziminden salgılanan östrojene uzanıyor. Östrojen gerçi erkek organizmasında da bulunuyor ama çok daha az miktarlarda. Beyinde salgılanan östrojen miktarı hem dişi hem de erkek farelerde değişimden geçirilince strese dayanıklı davranışın iki cinste de değiştiği görülmüş. Dişilerin beyinlerindeki östrojen sinyalleri bloke edildiğinde, stres zararlı etkiler gösterdi. Beyinlerinde östrojen sinyalleri etkinleştirilen erkek farelerde ise stres zarar vermedi diyor araştırmacılar. ğinde kalp kasları zayıflar ve bedene yeterli kan gitmez. Bunun sonucu genelde kalp krizidir. Kalp sorunlarıyla doğrudan ilişkili olanlar karbon monoksit ve azot gibi gazlarla ince toz (taksi, otobüs ve kamyon egzozundan) yayılıyor. Bunlar akciğerlerin derinliklerine daha sonra da kan dolaşımına karışıyor. Bu nedenle özellikle de trafiğin yoğun olduğu yerlere yakın yaşayan zayıf kalplı insanlar çok büyük tehdit altındalar. Trafiğin en yoğun olduğu günlerde ise risk en yüksek seviyeye ulaşıyor diyor bilim insanları. Dünya Sağlık Organizasyonu’nun verilerine göre dünya genelinde yaklaşık olarak 1.3 milyon insan hava kirliliği nedeniyle yaşamını yitiriyor. İngiliz bilim insanlarının tahminlerine göreyse her yıl yaklaşık olarak 30.000 kişi kirli hava yüzünden erken yaşta ölüyor. Bu erken ölümlerden ise astım, diğer akciğer hastalıkları, kanser ve kalp hastalıkları sorumlu tutulmakta. arkeologları Hazor’da yıllardan beri kazılar yapıyorlar. Arkeologlar bu sefer bir enkaz tabakasında kaideyi ve sfenksi buldular. Ayaklarının arasında bulunan yazıtta firavun Menkaure’nin adı geçiyor. İ.Ö.3.binyılda Mısır hükümdarı olan Menkaure, Gize piramidini de inşa edenler arasında yer alıyordu. Kudüs Üniversitesi’nden Ammon BenTor’un açıklamasına göre söz konusu sfenks, bu firavuna adanan dünyadaki ilk sfenks. Arkeologlar sfenksin Eski Mısır’daki Heliopolis kentinde üretildiğini düşünüyorlar. Hazor kentine daha sonra olasılıkla oradaki bir hükümdara hediye edilmek üzere taşınmıştı. Önasya veya Kenani kökenli bu göçmenler kısa bir süre için Mısır’da hakimiyetlerini sürdürmüşlerdi. Fakat arkeologlar, sfenksin üç yüz sonra, Kenanilerin, Mısır hakimiyeti altına girmelerinden sonra da Hazor’a getirilmiş olabileceğini düşünüyorlar. Japon bilim insanlarının son bir araştırmasına göre kaplumbağanın kabuğu göğüs kafesinden gelişmiş. Ve tahmin edildiği gibi çeşitli kemik yapılarının kombinasyonundan oluşmamış. Bilim insanları yeni bilgilerin kaplumbağa atasının, timsah ve dinozorlarla yakın akraba olduğunun bir kanıtı olduğunu da söylüyorlar. Riken Gelişim Biyolojisi Merkezi’nde Hirasawa Tatsuya ile çalışan ekip, araştırma çerçevesinde çeşitli hayvanların embriyolarını incelemiş. Daha sonra ise Çin yumuşak kaplumbağasının kabuğunun, tavukların kaburgalarının ve timsahların kemiksi derilerinin ne şekilde geliştiğini karşılaştırmış. Ayrıca kaplumbağa soyundan gelen “Odontochelys”in ve “Sinosaurosphargis” sürüngenlerinin fosillerini de analiz etmiş. Hirasawa tüm bu incelemelerden, kaplumbağa kabuğunun dış iskeletten bağımsız olarak geliştiği sonucuna varmış ki buna göre kaplumbağalar gelişim açısından, kuşlar, timsahlar ve Sinosaurosphargis gibi deniz sürüngenleriyle aynı gruba dahiller. Araştırmamız kaplumbağala rın, timsahlar ve dinozorlarla yakın akraba olan sürüngenlerden geliştiğini destekliyor diyor Hirasawa. Daha önceleri kaplumbağaların ilkel sürüngenlerden geliştiği sanılıyordu ki araştırmacı bunun doğru olmadığı kanısında. Omurgalıların iskeletleri evrim sürecinde iç ve dış iskeletten gelişmiştir. Bu iki yapıdan hangisinin kaplumbağa kabuğundan sorumlu olduğunu bilim insanları bugüne dek kesin olarak söyleyemiyorlardı. Kalp, en çok hava kirliliğinden zarar görüyor İsrail’de Mısır sfenksi bulundu Hava kirliliği kalbi zayıf olanlar için zararlıdır, hatta ölüme bile neden olabilir. Bu sonuç Edinburgh Üniversitesi yönetiminde çalışan uluslararası araştırma ekibine ait. Uzmanlar sadece İngiltere’de her yıl binlerce insanın hava kirliliği yüzünden yaşamını yitirdiğini tahmin ediyorlar. Araştırmayı finanse eden İngiliz Kalp Vakfı, hava kalitesinin iyileştirilmesi gerektiği konusunda uyardı. İngiltere’deki kentlerin birçoğunda hava kirliliği Avrupa Birliği tarafından öngörülen değerlerin üstünde bulunuyor. Özellikle de trafiğe bağlı hava kirliliği geçmişte kalp yetmezliğiyle olmasa da kalp kriziyle ilişkilendirilmişti. Kalp yetmezli Arkeologlar İsrail’in kuzeyinde ilginç bir buluntuya ulaştılar: Mısır sfenksine ait olan ayaklar. Sfenks Gize Piramidini inşa eden firavunlardan birine adanmış. Bir yazıtta bu kişinin 4000 yıl önce yaşamış olan firavun Menkaure olduğu söyleniyor. Yeni bulunan Sfenks bu firavuna adanmış olan ve Levante bölgesinde bulunan ilk sfenks olma özelliğini taşıyor. Sfenks parçası dünya mirası olarak kabul edilen Tel Hazor kazı yerinde bulunmuş. Tunç devrinde (yaklaşık olarak M.Ö.1800) burada Kananitlerin geniş bir yerleşmesi bulunuyordu. Bölgede yaşayan 20.000 kadar insan Hazor’u tüm bölgenin en büyük kenti haline getirmiştir. Hazor kentinden hem Eski Ahit’te hem de Mısır yazıtlarında sık sık sözü edilir ve kent o zamanlar, Mısır, Babil ve Kananitler arasındaki önemli bir ticaret merkeziydi. İbrani Üniversitesi Köpekler de Asya’dan gitmiş Köpekler arasında bile “Amerikan yerlileri” bulunuyor. Mesela Arktik ırkların birçoğu genetik miraslarını korumuş ve Kolomb’dan bu yana Avrupalı köpeklere karşı direnmişler. Uluslararası araştırma ekibinin bu sonucu Proceedings dergisinde yayımlandı. Hatta Meksika Chihuahua ırkı, Kristof Kolomb’dan önce Orta Amerika’da yaşayan köpeklerle yakın akrabalıklar gösteriyor. Kalıtım analizleri de ilk Amerikan köpeğinin atasının insanlarla birlikte Asya’dan geldiğini kanıtlıyor. Östrojen hormonu sayesinde daha güçlü Amerikalı bilim insanları kadınların cinsellik hormonu östrojen sayesinde strese karşı daha dirençli olduklarını söylüyorlar. Gerçi aynı hormon erkeklerde de bulunuyor ama çok daha az miktarlarda. Buffallo Üniversitesi bilim insanları farelerle gerçekleştirdikleri deneyler sonucunda dişi kemirgenlerin, stresli durumları erkek kemirgenlere kıyasla daha kolay atlattıklarını görmüşler. Genç dişi fareler bir hafta boyunca durmadan küçük bir alana kapatılmalarına rağmen, kısa bir süre önce gördükleri objeleri tanımışlar. Oysa erkek farelerin kısa vadeli bellekleri zayıflamış. Gerilime dayanıklı davranış, yumurtalıkları alınan dişi farelerde de görüldüğü için bilim insanları, stresten koruyan östrojenin beyinde üretilen östrojen Ensülin anne sütü üretimini etkinleştiriyor CBT 1375 6 / 26 Temmuz 2013 Her annede emzirme ilk seferde başarılı olmayabiliyor. Bazılarında süt yetersiz gelirken, diğerlerinde ise daha geç gelir. Amerikalı bilim insanları bunun sebebini bulduklarına inanıyorlar. Kan şekeri hormonu ensülinin metabolizması bozuksa, süt gelmez. Çünkü ancak ensülin süt bezlerine kenetlendiği zaman, anne sütü üretimini harekete geçiren devre açılır. Normalde süt bezleri doğumdan 2448 saat sonra, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendiren maddeler açısından zengin olan sarımsı kolostrum sütünü üretirler. Asıl anne sütü birkaç gün sonra gelmeye başlar. Özellikle de şişman ve yaşlı annelerin veya çok ağır bebek doğuran annelerin sütü genelde daha geç gelir. Bunun nedenini öğrenmek isteyen bilim insanları, süt bezlerinin harekete geçme sürecini ilk kez genlere ve bunların etkinliklerine kadar analiz ettiler. Bazı biyomoleküller proteinlerin yapı planlarını hücrenin protein fabrikalarına taşırlar. Bu nedenle bunların dizilimi o anda hangi genlerin etkin olduğunu ve hücrede hangi proteinlerin üretildiği hakkında bilgi verir. Lemay ve arkadaşları süt bezlerindeki süt üretiminin başlangıcında meydana gelen karmaşık genetik değişimleri ilk kez görmüşler. Burada ilginç olan şu diyor uzmanlar: Analizler, ensülin reseptörleri ve bunların süt bezlerindeki takip sinyallerinin inanılmaz bir şekilde harekete geçtiklerini göstermiştir. Daha önce bu süreçte ensülinin hiçbir rolü olmadığı sanıldığı için bu çok şaşırtıcı bir gözlem olmuş. Çünkü süt üreten hücrelerin, glikoz gibi şekeri de hormonun etkisi olmadan da alabildikleri biliniyordu. Fakat son araştırma süt üretimi başladığında süt bezlerinin ensüline karşı çok duyarlı hale gelebildiklerini ortaya koymuş. Bu uyarı maddesinin reseptörleri duyarlı hale geldikten sonra sinyalleri süt üretimini başlatan reaksiyon zincirini harekete geçiriyor. Yeni sonuçlar niçin bazı kadınların emzirme sorunu yaşadığını açıklıyor. Kadınların kan şekeri ve ensülin metabolizmaları bozuksa, bu durum süt bezlerinin açılmasını engelleyebiliyor. Lemay ve arkadaşlarının açıklamasına göre yaşları 2044 arasında değişen kadınların yüzde yirmisi prediyabetik. Bu da beş anneden birinde ensülin metabolizması bozukluğu yüzünden az süt üretme riski olabilir diyen bilim insanları bundan sonra diyabette etkili olan bir ilacın süt bezlerindeki ensülin duyarlılığını da düzeltip düzeltmeyeceğini araştıracaklar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle