Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
POLİTİKBİLİM Aykut Göker http://www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com ÖĞRENCİPROJE Söyleyeceklerimin, İrlandalı nöropsikolog Prof. Dr. I. Robertson’un geçen hafta CB0T’de yayımlanan “Başbakan Erdoğan” ile ilgili makalesine ters düşmeyeceğini sanıyorum. Başbakanın yaptığı bir konuşmayı televizyondan izledim. Kendisini dinleyenlere soruyordu: “Ben mi diktatörüm?” ‘Olmadığını’ anlatmaya çalıştı. ‘Diktatör’ün sözlüklerdeki tanımına bakılırsa, bu sıfatı ülkenin başbakanına yakıştıranlar haklı olabilirler. Ama o buna itiraz ederken bence samimi; çünkü o kendisini, bir ‘mücâhid [din uğruna ve Tanrı yolunda savaşan kişi]’ olarak görmektedir. “Bu hizmet yolculuğuna kefeni giyip öyle çıkmıştır.” Ve bugün geldiği noktada ‘icabı şerîsini bilerek amel eden [İslâm şeraîtinin gereklerine göre kural koyan]’ bir siyasi önder konumundadır... Bu siyasi önderin kendine biçtiği kutsal görev, Ortadoğu ve Balkanlar coğrafyasında, Sünni esaslara göre yönetilen bir İslâm devletinin kurucusu (bânîsi) olmaktır. Tasavvurundaki bu devlet, anılan coğrafyanın yüz yıl önceki hükümranı olan Osmanlı devletinin bütün dinsel ve ideolojik temelleriyle birlikte yeniden ete kemiğe bürünmüş biçimidir. Ve o artık ‘Yıl 2023’te, yüz yıl önce Osmanlı devletini yıkanla ve onun kadrolarıyla hesaplaşmış olmanın, atası olarak gördüklerinin de öçlerini alarak o devleti yeniden ihyâ etmenin gururuyla taçlandırılmış tek hükümrândır; tek hükümdardır. O mu diktatör? Hayır, o kendisini öyle göremez. Kur’ân rehberidir ve sadece iman ettiği tek doğrunun gereklerini yerine getirmiştir... Başbakan, kendisine biçtiği bu kutsal görevde yalnız değildir. Kurduğu iktidar blokunun temel dayanaklarından olan ‘cemaat’in dini önderi de, aralarındaki siyasi çatışmaya rağmen, henüz ondan umudunu kesmemiştir ve ona akıl vermeyi sürdürmektedir. Gezi direnişinin ardındaki genç nesli değerlendirirken bakın ABD’deki Hoca Efendi ne diyor: “...Başıboş nesiller yetişti; ne doğru ne yanlış, onu bilmeyen nesiller yetişti. Biz umursamazlık içinde baktık. Çok defa onları hafife aldık. ...Akıllı davranmak lâzım, en küçük gaileleri, bâdireleri çok büyük görmek lâzım; akıllıca üzerine yürümek lâzım. Bir karınca istilâsına maruz kalmışsanız, karınca deyip geçmeyin. Karınca istilâsıdır bu; sizin yağ çanaklarınıza, bal çanaklarınıza kadar girerler, zehir taşır ve kirletirler oraları; hafife almayın. Olumsuzluğu hafife almak, zihnin hafifliğinden kaynaklanır, mantık hafifliğinden kaynaklanır, muhakeme hafifliğinden kaynaklanır. “Her şeyi olduğu gibi görmek çok önemlidir. O zaman isabetli projeler, planlar ortaya koyma imkânı doğar. Meselenin dipten ele alınmasına, çerikçürük hale gelmiş, enkaz halindeki bir neslin yeniden elden geçirilmesine, restorasyona tabî tutulmasına ihtiyaç var. Sorumluluğumuzu çok iyi kavramamız lâzım. “Mesele dipten ele alınmazsa, nesillerin ıslahıyla işe başlanmazsa; o nesillere, o masum nesillere, ruh ve mânâ köklerinden akıp gelen şeyler tanıttırılmaz, duyurulmaz, ruhlarına içirilmezse; beyinleri onların elden geçirilmezse, nöronlarına onların yeni bir adab u erkân talim edilmezse, bu azgınlıklar devam eder. Biz de hep böyle plansız projesiz, azgınlara karşı, azgınlıklara karşı tepki göstermek, reaksiyon göstermek suretiyle sadece karbondioksit atmış oluruz. Kabadayılık yapmış oluruz. Meselenin dipten ele alınmasına ihtiyaç var. Problemimiz nedir bizim? Bu nasıl giderilir, nasıl tamir edilir? Meselenin öyle ele alınması, peygamber yolunda yürünmesi lâzım.” (Hürriyet,06.06.2013; Cumhuriyet, 07.06. 2013.) Ondan beklenen ‘Peygamber yolunda’ yürümesidir. O da zaten kendisini bu yolda yürüyen bir mücahid, bir siyasi önder olarak görmektedir. İddiası o yola adanmışlıktır. Eskiden de öyleydi; bugün de öyledir. Onu salt bugün bir ‘diktatör’ olarak görmek, yürüdüğü yolu ve hedefini göz ardı etmek demektir. Onu kendi tasavvurundaki kendisi gibi görmek ve hedefine ulaşmak için, o hüviyetiyle her yolu mubah sayacağını bilmek gerekir... Geleceğin fikirleri ödüllendirildi Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) IEEE Öğrenci Kulübü’nün, YTÜ Teknoloji Transfer Ofisi’nin (TTO) desteğiyle bu yıl 5.’sini düzenlediği ‘Yıldızlı Projeler’ yarışmasında ödüller sahiplerini buldu. Yıldızlı Projeler Yarışması’na bu sene, Türkiye’nin 47 farklı üniversiteden 127 proje mücadele etti. Değerlendirme Kurulu’nun yaptığı inceleme sonucunda 15 proje finale çıkmaya hak kazandı. YTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi’nde düzenlenen final programında, finale kalan 15 proje bilim ve sanayi kuruluna projeleriyle ilgili sunum yaptı. Akademisyenlerden ve başarılı sanayicilerden oluşan Bilim ve Sanayi Kurulu projeler üzerinde hassas bir değerlendirme yaptı. Finalde; sanayinin sorunlarını ve ihtiyaçlarını kavramış, üniversite olanaklarını etkin kullanmış, yenilikçiliği ve yaratıcılığı tüm proje süreci boyunca içselleştirmiş olan en başarılı üç proje ödüllendirildi ve ilk 10 projeye Mansiyon Ödülleri verildi. Yarışmada birinciye 20.000 TL, ikinciye 15.000 TL ve üçüncüye 10.000 TL para ödülü verildi. Dereceye giren projelere ayrıca YTÜ Teknopark’tan çeşit “Ben mi Diktatörüm?” li destekler de sağlanacak. Jürinin değerlendirmesine göre dereceye giren projeler şöyle: YTÜ Makine Mühendisliği öğrencisi Ceyhun Afşin Derinboğaz, “Grafen Nano Malzeme Katkılı Yüksek Performanslı Lityum İyon Batarya” projesiyle birinciliği; Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi öğrencisi Hakan Coşkun, “Bir Alt Uzuv Rehabilitasyon Robotunun Kas Aktivasyonu Tabanlı Kontrolü” projesiyle ikinciliği; YTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden Ergin Şahin, Çilem Acar, R. Aybüke Gözütok ve Ecem Fırat’ın birlikte hazırladığı “Yüksek Performanslı Servo Uygulamalar İçin Motor Sürücüsü Tasarımı ve Uygulaması” projesiyle üçüncülüğü kazandı. Dünya göstergeleri Dünya nüfusundaki değişiklikler Dünyanın 1950’li yıllardaki görüntüsü bugünkünden çok farklıydı. Avrupa, 2.5 milyarlık dünya nüfusunun % 22’sini barındırıyordu. Almanya, İngiltere, İtalya ve Fransa dünyanın en kalabalık 12 ülkesi arasındaydı. Ancak Asya’daki güçlü ekonomik kalkınma, Afrika’daki yüksek doğurganlık oranı ile birleşince küresel nüfusun dağılımı büyük ölçüde değişti. Birleşmiş Milletler’in (BM) son Dünya Nüfusu Tahminleri’ne göre (http://esa.un.org/unpd/ wpp/Documentation/pdf/ WPP2012%20KEY%20FINDINGS.pdf) nüfus bugünkü 7.2 milyardan 2050 yılında 9.6 milyara çıkacak. Bu, daha önce yapılan tahminden 300 milyon daha fazla. Bunun nedeni Nijerya ve Etiyopya gibi Sahra altı ülkelerdeki doğurganlık oranlarındaki sürekli yükselen artış. 2050 yılında dünya nüfusuna ilave olacak 2.4 milyar insanın yarısından fazlası Afrika’da yaşıyor olacak. Hindistan 1.6 milyar olacak ve 2028 yılında Çin’i geçecek. Çin’in nüfusu ise 2030 yılında zirve yapacak. Oysa Hindistan’ın nüfusu 2063 yılına dek artacak ve o yıllarda en yüksek düzeyine ulaşacak. 2100 yılında, BM’in tahminlerine göre, dünya nüfusu 10.9 milyar olacak ve artmaya devam edecek. Ayrıca nüfus yaşlanacak. Ortalama yaş bugün 29 iken, 2100 yılında 41 olacak.Ve nüfusun % 28’i (yaklaşık 3 milyar insan) 60 yaşının üzerinde olacak. CBT 13718 / 28 Haziran 2013