02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Demir Ağlar ve Behiç Bey (2) İstiklal madalyası veriliyor Eskişehir’de Enveriye İstasyonu’nun hemen yanındaki arazide bir anıt: Onlar zaferin biricik yardımcılarıdır! Emir Kıvırcık ([email protected]) “İş bu dakikadan itibaren bütün millet fedakâr şimendifercilerimizi Allah’tan sonra, kahraman ordumuzun yegâne muini zaferi (zaferin biricik yardımcısı) görmektedir” Bu telgraf Büyük Taarruz’un başladığı an Türk milletinin gözünde demiryolcuların üstlendikleri sorumluluğu en iyi ifade eden resmi belgedir. Demiryolcular’da milletin kendilerine olan güvenine layık olabilmek için savaş esnasında günde 20 saat çalıştı, kurşun yağmuru altında hattı kesen düşman süvarilerinin ve milli mücadele karşıtı vatan hainlerinin üzerine lokomotifi sürdü, düşman bombardımanı altında bile lokomotiflerini terk etmedi. Düşman kaçarken toparlanıp savunma hattı oluşturamasın diye ordumuzun hızı için Fevzi Çakmak Behiç Bey’e sordu, Afyon’a kaçta günde gireriz diye. Düşman çekilirken her bir metrekare rayı tahrip ederek söküyor, köprüleri yıkıyordu. Demiryolcular sadece ordumuzu taşımakla kalmadılar, aynı zamanda o yoklukta düşmanın yok ettiği demiryolunu da yapmak zorunda kaldı. Behiç Bey bütün bu zorluklara rağmen Fevzi Çakmak’a söz verdi: “9 gün sonra Afyon’a gireriz”. O güne kadar hiç yapılmamış bir yöntem uygulayıp düşmanın yok ettiği hattı, tam 3 değişik noktadan ayrı ayrı ekiplerle sıfırdan döşeterek söz verdiği üzere 7 Eylül günü her tarafı kurşun izi bir lokomotifin önünde, asker ve cephane dolu vagonlarla beraber Afyon’a girdi Behiç Bey. Savaş bittikten sonra, TBMM Behiç Bey’i hem “Meclis Özel Takdirnamesi” ile onurlandırdı hem de “İstiklal Madalyası” ile zaferin kazanılmasındaki payını resmileştirdi. Savaş bitmişti bitmesine ama Behiç Bey’i bu sefer başka bir savaş beklemekteydi çünkü başta İsmet İnönü ve Nafıa Vekili Muhtar Bey olmak üzere, kamuoyu dahil birçok insan demiryolu işletmesinin tekrar yabancılara verilmesini daha uygun buluyordu. Behiç Bey ise kesinlikle demiryollarının millileştirilmesi fikrinde idi. Tam altı ay süren bir mücadele verdi. Yeri geldi Tanin gazetesi’nde Mühendis Mustafa Hulusi takma adı ile millileştirme lehinde yazılar yazıp kamuoyu oluşturdu; yeri geldi tüm önemli gazetecileri bir araya toplayıp tren seyahatine çıkardı; yeri geldi kendisini Gazi Paşa’ya şikâyet edenlere karşı, Mustafa Kemal’e “Sizin eserlerinizin bir parçası nı örmek. İşte bu sebeplerden dolayı Ulu Önder Atatürk, Faruk Nafız Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar 10. Yıl Marşı’nı yazıp getirdiklerinde bir mısraya müdahale etmek zorunda hissetti, o mısrayı çizdi, yerine kendi el yazısı ile bir mısra yazdı, yakın arkadaşı Behiç Bey’e de “Sizin emeğinizi iyi ifade etmiyordu öbür mısra, değiştirdim” dedi ve kendi yazdığı mısrayı okudu: “Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” Behiç Bey ülkemizde birçok önemli ilklere imza attı bakanlığı esnasında.. Ankara’ya tarihte ilk defa elektrik ve havagazını o getirdi, ülkede ilk kamu müzesini o kurdu, ilk demiryolu okulunu o açtı, ilk muhtariyet (özerklik) fikri ve kanunu o çıkardı, ilk uluslararası kongreyi o düzenledi. Ama genç Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlam temeller üzerine oturtulması için gerçekleştirdiği en değerli işler, bugün bile hâlâ ülkemizin en önemli ve güçlü kurumlarının başında gelen, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın kurucusu, Emekli Sandığı’nın kurucusu ve tabii ki T.C.D.D.’nın kurucusu olmasıdır. Bu üç dev kurumunda resmi kurucu imzasına sahiptir ki, “Bu ülkeyi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları kurdu” deyiminin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha yapılan işlerden görebiliyoruz. Ancak Behiç Bey bu önemli işleri yaparken yeri geldi, birçok kişi ve kuruma karşı büyük mücadeleler vermek zorunda kaldı. Bu sebepten dolayı Türk Tarih Kurumu’na bağışladığı HATIRAT’ında çok önemli bir not düşmüştür: “Bugüne kadar ne yapabildiysem, hepsi ATATÜRK’ün teveccühleri sayesinde olmuştur.” Hayatı boyunca demiryollarından hiç kopmadı, kopamadı, ne demiryolcular babaları ilan ettikleri Behiç Bey’i unuttular ne de Behiç Bey, tüm hayatım ve ailem dediği demiryolları ile demiryolcuları. 13 Kasım 1961 günkü Cumhuriyet gazetesi şu başlığa yer verdi: “Kaybettiğimiz Değerler: BEHİÇ ERKİN” başlığı altında “Memleketin büyük ve kıymetli evlatlarından biri olan Behiç Erkin’in cumartesi sabahı hayata gözlerini kapadığını radyo yayınlarından derin bir teessür ile öğrenmiş bulunuyoruz. Atatürk’ün yakın mesai arkadaşlarından biri olan Behiç Erkin’in Balkan Harbinde ve I. Dünya Harbinde olsun, İstiklal Savaşında olsun memlekete ve millete yaptığı hizmetler pek büyük ve mühimdir.” 24 Kasım 1961 günü de Vatan Gazetesi hüzün dolu bir başlık attı: “Mustafa Kemal’in arkadaşlarından birisi daha öldü: Behiç Erkin” ve şöyle devam ediyordu yazı: “Inkilap Hükümetinin ve Atatürk’ün etrafındaki aydın ekibin kuvvetli bir icraat adamı olarak tanınmakta idi. En büyüğünden en küçüğüne kadar herkes tarafından büyük bir saygı ve takdir görmekte, her yerde asil ve kibar hareketleri, yüksek meziyetleri ile tanınmakta idi. Türk Halkına karşı hizmet ve vazifelerini elinden geldiği derecede yapmış insanlara mahsus bir vicdan huzuru içinde aramızdan ayrıldı. Onun çalıştığı müesseselerde, gördüğü vazifelerde, kendisine bugün ve yarın halef olacak kimseler, gelecek nesiller, onu hizmetleri, şerefleri ve başarıları ile mutlaka ve daima minnet ve şükran hisleri ile hatırlayacaklardır. Ruhu şad olsun!” İLKLERİN ADAMI olan, bizim demiryollarımızı nasıl idare ettiğimizi kamuoyuna gösteriyorum” dedi; yeri geldi kendisini Meclis’te her gördüğünde “Yine propaganda yapmaya mı geldiniz” diyen İsmet İnönü’ye “Gerekirse senet imzalar veririm” dedi ve bu mücadelenin sonunda nihayet, 1850’lerden beri vatan topraklarımızdan geçen demiryollarının sahibi resmen biz Türkler olduk. 24 Aralık 1925 günü İçtihad isimli dergide Behiç Bey’in milletvekilliği ve bakanlığı ile ilgili bir yazı çıktı: “Cumhuriyetin fazilet hükümeti ve fazilet hükümetinin şanı ve onuru gereği olarak fazilet sahibi, fazilet ehli kimseleri bulup layık oldukları işin başına koymak olduğuna göre, bundan daha doğal olanı ve daha yüreklendirici başka bir şey olamaz. Behiç Bey’i birçok seneler işbaşında gördük. Geçmişi anlayışı, yöneticiliği daima takdire ve övgüye layık olmuştur. Behiç Bey Avrupa, hatta Amerika kafası ile iş gören nadir şahsiyetlerimizden biridir. Behiç Bey’in aklı, bu çağın istediği ve özellikle yeni Türkiye’nin muhtaç olduğu akıllardandır. Behiç Bey sakin, mütevazi ama verdiği ka DEMİRYOLLARINI MİLLİLEŞTİRDİ CBT 1357/ 13 22 Mart 2013 rar ve attığı adımda ısrarla yoluna devam eden aydın ve yüksek bir enerjidir.” 1 Mart 1927 günkü Demiryolu dergisinde ise Türk Demiryolcular Behiç Bey’i “Türk şömendifercilerinin babası” ilan etti. 1 Eylül 1928 günkü Demiryolu Dergisi’nde ise Türk demiryolcular şunu yazdır: “İdarenin genelinde ve her şubesinde görülen hayat, intizam hep sizin ölmez eserinizdir. Vücuda getirdiğiniz şu varlık karşısında demiryollarımızın sadece mensupları değil, hareket eden tüm parçalarının, binalarının ve kurumlarının, hatta tek bir rayının bile dili olsa konuşsa, size teşekkür ederdi.” Cumhuriyet rejiminin vazgeçilmez bir milli politikası oldu demir ağlar, ulusal güvenliği, ulusal bütünlüğün bir simgesi haline geldi. Atatürk, Behiç Bey’den hep aynı şeyi istedi, “Bir karış fazla demiryolu”! Behiç Bey’de tam 25 yılını verdiği demiryollarında hep bu gaye ile çalıştı, demir ağlarla vata
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle