02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bilişimin yeni ufku: Büyük Veriler (Big Data) Erdal Musoğlu ([email protected]) B üyük veriler (Big Data), mevcut bilgi sistemlerinin işleyemeyeceği kadar geniş ve karmaşık veri kümelerine verilen isimdir. Bir diğer deyişle, bilinen veri tabanı yönetim sistemleri ve yazılım araçlarının, verileri toplama, saklama, yönetme ve çözümleme yeteneklerini aşan büyüklükteki verilere, büyük veriler denir. Günümüzde bu büyüklük onlarca terabayt’tan (1 terabayt=1000 gigabayt, on üzeri on iki bayt) petabayt’lara (on üzeri on beş bayt) uzanır. Büyük veriler, yüksek hacimlerinin yanında, yüksek veri üretim hızı ve yüksek veri değişkenliğe sahip enformasyonlardan oluşur ve ileri düzeyde karara destek, verilerden anlam çıkarma ve süreç optimizasyonu yapabilmemizi sağlar. Ama bunun için de yepyeni bilgi işleme ve analiz yöntemleri gerektirir. Bu kadar çok veri neden ve nasıl toplanıyor? Günümüzde, küresel ekonominin her alanında toplanan veriler çığ gibi büyümekte. • Firmalar, müşterileri, tedarikçileri, işlemleri ve ürünleri ile ilgili trilyonlarca baytlık veriler toplamakta. • Cep telefonları, araçlar, iş makineleri, akıllı sayaçlar gibi sistemlerde bulunan milyonlarca almaç (sensor), hızla girmekte olduğumuz “Eşyaların İnterneti (Internet of Things)” çağında, ürettikleri verileri türlü çeşit uygulamalara aktarmakta. • Sosyal medya siteleri, tüm dünyada milyarlarca insanın ürettiği her çeşit veriyi depolamakta. • Sayısal dünyamızdaki tipik bir tüketicinin günlük yaşamında internette yaptığı iletişim, arama, satın alma, paylaşma türü işlemlerin yarattığı ve verilerin de tümü saklanmakta. Özetle, hemen her alanda bilişim teknolojileri kullanılan yerküremizde, sayısal veri üretimi, yapılan işlerin ve tüm etkinliklerin bir yan ürünü haline gelmiş durumda. Söz konusu verilerin üstel olarak artmasına yol açan en büyük etken ise çokluortam (multimedia) türü verilerin durmaksızın artmaları. Örneğin yüksek çözünürlüklü (HD) bir video’nun tek bir saniyesi, bir tam sayfa metnin veri hacminin tam 2000 katı veri üretmekte! Büyük verilerin kaynaklarına birkaç örnek verecek olursak • CERN’deki LHC deneyleri atom altı parçacıkları sani yede 600 milyon kez çarpıştırarak, 150 milyon almaç aracılığı ile yılda 25 petabayt işlenecek veri (toplam verilerin on binde biri ..) üretir. Alınan tüm veriler işlenseydi hacmi yılda150 milyon petabayt‘ı geçerdi! • SDSS (Sloan Digital Sky Survey) gözlemleri 2000 yılından beri 140 terabayt veri toplamıştır. 2016 da yerini alacak olan LSST (Large Synoptic Survey Telescope) ise aynı miktardaki veriyi beş günde toplamaya başlayacaktır! • NASA‘nın iklim modelleme merkezi (NCSS) süperbilgisayar kümesinde 32 petabayt bilgi işlemektedir. • Özel sektörde ise eBay‘in veri ambarları 40 petabayt veri işlemekte, Amazon‘un veri tabanları 25 petabaytları bulmakta ve, en önemlisi, küresel düzeyde iş dünyasının veri hacmi her 1.2 yılda iki katına çıkmaktadır! Büyük verilerin analizinin birçok kritik alanda bilişimin karara desteğini bir üst boyuta taşıyarak ciddi tasarruflar ve yeni olanaklar sağlaması beklenmektedir. Bu alanlara, sağlık, istihdam, sanayide üretkenlik, suçların azaltılması ve güvenlik, kaynakların ve doğal felaketlerin yönetimi örnek verilebilir. • Yukarıdaki nedenlerle, başta ABD (Big Data Initiative) ve AB (Big Data Public Private Forum) bu dalda ciddi yatırımlar yapmakta ve teşvik programları geliştirmektedir. • Büyük verilerin saklanması ve işlenmesinin beraberinde getirdiği en önemli sorun ise, bilişimdeki gelişmelerin çoğunda olduğu gibi, bireysel mahremiyetin korunmasıdır. Bu dalda da yoğun çalışmalar sürmekte ve konu bir uzmanlık dalı haline gelmektedir. Görüldüğü gibi, sayısal dünyamızın ürettiği olağanüstü miktardaki veriler, yine olağanüstü olanaklara, aynı zamanda da birçok yeni soruna yol açıyor. Donanımın ucuzlaması, bulut bilişimin olanakları ve yepyeni veri işleme yöntemleri yanında bu konudaki yatırımlar ve teşvikler büyük verilerin değerlerinin kısa sürede ortaya çıkacağını gösteriyor. Bu yepyeni alanda, gerekli yatırımları yapan ve gereksinim duyulacak nitelikli elemanları zamanında yetiştiren ülkeler büyük kazançlar sağlayacaklardır. Bu dalın, ülkemizin de bilim, araştırma/geliştirme ve üniversiteendüstri işbirliği politikalarında öncelikli olmasının gerekli olduğuna inanıyoruz. Üniversitelerimizin de, bilişim, bilgisayar bilimleri ve yazılım mühendisliği dallarının eğitim programlarına, gecikmeden, büyük verileri işleme metodolojileri ve teknolojilerini eklemelerini öneriyoruz. Referanslar: http://www.mckinsey.com/insights/businesstechnology/ bigdatathenextfrontierforinnovation http://www.sas.com/bigdata/ http://en.wikipedia.org/wiki/Bigdata McKinsey Global Institute bu konuda 2011 yılında hazırladığı raporda aşağıdaki sayıları vermektedir: • Donanımdaki inanılmaz ucuzlamaya örnek: Günümüzde 600 dolar harcayarak alınacak disklere yeryüzündeki müziklerin tamamını depolamak mümkündür. • 2010 yılında dünyada 5 milyar cep telefonu kullanılmakta idi. • Facebookta her ay 30 milyar içerik paylaşılmaktadır. • Dünyadaki toplam bilişim harcamaları yılda %5 artmakta, buna karşın üretilen veriler %40 artmaktadır. • Büyük verilerin yalnız ABD sağlık sektörü için değeri yılda 300 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır, bu da İspanya‘nın yıllık sağlık giderlerinin iki katına denktir! • Büyük verilerin işlenmesi ve analizi için yine yalnız ABD, 200.000 e yakın uzmana gereksinim duyacaktır. Bu bilişimcilerin çok iyi eğitilmiş, geliştirilmekte (ve geliştirilecek) olan yeni yöntem ve teknolojileri özümsemiş olmaları gerekecektir. ŞAŞIRTICI SAYILAR VE SAPTAMALAR SONUÇ VE ÖNERİLER Beyin Niçin Kâğıdı Tercih Ediyor? E lektronik kitaplar ve tabletler yaşantımızda her gün biraz daha geniş bir yer edinmesine karşın, metinleri kâğıttan okumak hâlâ üstünlüğünü koruyor. Son 20 yıl içinde yapılan araştırmalar, insanların kâğıt üzerinden okudukları metinleri, ekranda okuduklarından daha iyi anladığını ve hatırladığını gösteriyor. Dijital dünyanın içine doğanlar bile kağıttan okudukları bilgileri daha uzun süre akıllarında tutabiliyor. Kâğıdın en büyük gücü basitliği.. Son iki yılın en fazla dikkat çeken YouTube videolarından biri*, bir yaşındaki kız çocuğunun dokunmatik bir ekran üzerindeki ikonlara parmaklarıyla dokunup, sürükleyerek yeni ekranlar açması, daha sonra önüne bir dergi konduğunda aynı şeyi dergi sayfaları üzerinde yapmak istemesiydi. Sonuçta sayfalarda benzer değişiklikleri yapamayan bebek giderek sinirleniyor ve dergiyi eliyle iterek, başka şeylerle ilgilenmeye başlıyordu. Bilim Akademisi Konferansları’nın 18.’si 30 Kasım 2013 Cumartesi saat 17: 00’de Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi Türkan Şoray Salonu’nda yapılacak. Prof. Dr. Ayşe Buğra’nın konuşmacı olarak katılacağı konferansın konusu Eşitlik, Farklılık ve Sosyal Politika Düşüncesinin Evrimi. CBT 1393 15 /29 Kasım 2013 Bu sevimli video aslında çok önemli bir soruya dikkat çekiyor: Okumak için kullandığımız teknoloji, okuma alışkanlıklarımızı nasıl değiştiriyor? 1980’li yıllardan bu yana psikoloji, bilgisayar mühendisliği, bilişim teknolojileri konusunda çalışmalar yapan bilim insanları, ekrandan ve kâğıdın ne gibi farklılıklar yarattığı konusunda en az 100 araştırma yayımladılar. 1992 yılından önce yapılan deneylerin çoğunda, öykü ve makaleleri ekrandan okuyan insanların daha yavaş okuduğu ve yazıların daha azını akıllarında tuttuğu görülmüş. Farklı cihaz ekranlarının çözünürlükleri netleştikçe araştırmalardan daha karışık sonuçlar alınmaya başlamış. Son araştırmalara göre ise daha fazla sayıda insanın kağıdı tercih etmesine karşın özellikle uzun bir metin üzerinde yoğunlaşması gerektiği ALIŞKANLIĞIMIZ NASIL DEĞİŞİYOR? zamanlar, tabletler ve eokuma teknolojisinin gelişmesiyle birlikte davranışların değiştiği görülüyor. Ancak haber takibi veya eğlenmek için dijital metinler tercih ediliyor. ABD’de şu anda ekitaplar, satılan tüm kitapların % 20’sini oluşturuyor. KÂĞIT AVANTAJLI Popüler dijital teknolojinin büyük kolaylık sağlamasına karşın, 1990’ların başından bugüne yayımlanan çalışmaların pek çoğu ilk sonuçları doğruluyor: Okuma aracı olarak kâğıt ekrana göre daha avantajlı. Laboratuvar çalışmaları, kamuoyu araştırmaları ve tüketici raporlarının tümü, dijital araçların uzun metinler söz konusunda caydırıcı olduğunu gösteriyor. Kâğıt ile karşılaştırıldığında, ekranların daha fazla zihinsel kaynak talep ettiği ve anımsama zorluğu yarattığı ortaya çıkıyor. Bütün bunların yanı sıra kâğıdın yaratmış olduğu dokunma hissi ekranda bulunmadığından, bazı insanlar bundan rahatsız olabiliyor. *A Magazine Is an iPad That Does Not Work Koç Üniversitesi, Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (AnaMed) tarafından düzenlenen 8. Uluslararası AnaMed Yıllık Sempozyumu “Konut Palimpsesti: Roma, Geç Antik, Bizans ve Erken İslam Dönemlerinde Yaşam Kalıplarını Yeniden Değerlendirmek” konusunda 30.11 – 01.12 2013 günleri Ana Med’in İstaklal Caddesi Merkez Han’daki merkezinde gerçekleşecek. Genel katılıma açık olan sempozyum, İngilizce ve Türkçe simultane çeviri yapılacak. www.rcac.ku.edu.tr Bilim Akademisi Konferansları18 8. Uluslararası AnaMed Yıllık Sempozyumu EŞİTLİK, FARKLILIK, SOSYAL POLİTİKA DÜŞÜNCESİNİN EVRİMİ BİLİŞİM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle