24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM Bilimin Siyasallaşması Üzerine Endişeler ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Türkiye’nin Haftalık Bilim Haberleri ve Kültürü Dergisi Sayı: 1319 29 Haziran 2012 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir Bilim insanları, şu veya bu şekilde, bilimsel başarımlarının ele alınmasından, tartışılmasından, değerlendirilmesinden hoşlanmıyor. Daha doğrusu, akademik araştırmaları ulusal ve uluslararası düzeyde iyi ve yüksek düzeyde olanların bu konuda bir derdi yok. Tersine, bunu isterler bile diyebiliriz.. Ama akademik çalışmaları ortanın altında ve düşük olan ise, bu konunun gündeme getirilmesinden hoşlanmıyor. Bir “sosyal bilimci”, dahası teoloji alanında uzman biri, bir tv programında, yayınlarımızla bilim insanları üzerinde terör estirdiğimizi bile dile getirme cüretinde bulunabildi! (*) Hayır, üniversite, akademik unvanlar, kimsenin babasının malı değil. Bu konu tamamen toplumsal – kamusal bir karakter taşıyor. Doğuştan unvanlar almadığınıza, yasalar çerçevesinde toplumsal bir saygınlık elde ettiğinize ve bu unvanlarla “uzman” niteliği kazandığınıza göre, aldığınız unvanların olgusal karşılıklarının sorgulanması doğaldır.. Dünyanın her yerinde böyledir. Üniversiteler uzman seçerken, bu kişi hangi bilimsel araştırmalar yapmıştır; hangi buluş, teori, patent vb’ye imza atmıştır.. Hangi fikri bilim dünyasınca tartışılmıştır ve ödüllendirilmiştir.. Ona göre kişiye “işmakam” veriyor. Akademiler de üye seçerken de aynı yol ve yönteme başvuruyor.. Türkiye Bilimler Akademesi’nin, hala geçerli olan yasal kriterlerine göre, hükümetçe atanmış 130 kadar üyenin büyük çoğunluğu üye olma niteliğine sahip değil. Ben TÜBA’nın yöneticilerinin veya üyelerinin, büyümekte çok “seçkinci” davrandığını düşünen bir insanım. Bu uç noktada “seçkincilik” öyle ki, üye olabilecek onlarca kişiyi akademi dışında bırakmıştır. Yeterince kucaklayıcı olamamıştır. Bu anlamda sorgulanmış ve iktidarın yaptırımlarına da açık hale gelmiştir. Ama, üye seçme kriterlerine göre karar vermeyi, örneğin uluslararası bir bilim kuruluna bıraksanız, hükümet ataması üyelerin yüz kadarı sınıfta kalabilir! Bu tartışılmayacak kadar açıktır. Denemeye de açıktır! Bilimde evrensel ölçümler getirilmiştir. Getirilmese bile, Türkiye’de kim ne yapıyor ve en iyiler kimlerdir diye bir araştırma yapmayacak, iyilerle kötüleri birbirinden ayırmayacak ve iyi bilimin üretilmesi için teşvik edici olmayacak mıyız? Bilimin her alanında başa güreşildiği ve ülkelerin ekonomik ve sosyal kültürel olarak bundan yararlandığı bir dünyada, hele! Bu bağlamda, Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün’ün Yeni Şafak gazetesindeki yazısını gündeme getirmeliyiz. Yazar, Hükümet TÜBA’sına atandı. Öğün, bu üyeliği kabul etmediğini ve istifa ettiğini de duyuruyor. İki hafta önceki sosyal bilimciler listemizdeki düşük puanını dikkate alarak bizleri suçluyor.. Geçen haftaki listemizde, Öğün’ün bilimsel başarımına yeni haliyle yer verdik, Atananlar arasında iyi durumdadır! Öğün, TÜBA’da alınmayan Şerif Mardin’i sayarak bir savunma geliştiriyor. Haklıdır. Ben başkalarını ve hatta doğa bilimcilerini de sayarım.. Öğün ciddi bir konuyu gündeme getiriyor: Eski TÜBA siyasal bir oluşumdu, yeni TÜBA da siyasal bir oluşum.. Bu nedenle içinde yokum! Bu tutumu dikkate alınır, saygıdeğerdir. Ama şu tutumunu anlamak zor. Diyor ki: “Ulusalcılıklarından şüphe uyandıracak tuhaf bir ‘evrenselcilikle’ ve tamamen niceliklerde takılı kalan, boş ve sığ bir Batıcılıkla (buna içeriden sömürgeci bakış demeyi daha uygun buluyorum) TÜBA’ya seçilen bilim adamlarının bilimselliklerini ölçmeye kalkıyor ve ‘Hani nerede bunların uluslararası yayınları? Hangisine ne kadar atıf yapılmış?’ nev’inden sorular soruyorlar. Ey İsmail Kara, siz Türk Düşünce Tarihi’nin yazımına yaptığınız ciltler dolusu çalışmayla katkı sağlamış olsanız da İngilizce bir makaleniz olmadığı için bir ‘hiç’siniz!... Yazar ve Meb’us Beyler, ma’alesef çok basit bir şeyin; nicelikle nitelik ölçülemeyeceğinin farkında değiller…” Sayın Öğün, yanlış yerden yaklaşıyorsunuz.. Tam da “ulusalcılığımız”, yani ülkeseverliğimiz bizi, çok daha iyi bilim yapılması için bir takım ölçümlere ve kriterlere yöneltiyor: Yüksek Standartlar! Daha yüksek standartlar.. En yüksek standartlar! Dünyayı yakalayıp geçmemizin, pazar sömürgesi olmaktan kurtulmamızın, tüm İslam ülkelerinin yükselmesinin başka bir yolu yordamı yok! Bu nedenle gelin bu standartların geliştirilmesinde yardımcı olun! Evrensel bilimi amerikancı olmakla suçlarsanız, Amerikanın nasıl dünya egemeni olduğunu kimseye anlatamazsınız.. Anayasal tartışmalarına katıldı, raporlar yazdı, tv’lere çıkıp konuştu diye, hiç bir hukukçudan bilim insanı yaratamazsınız.. Kendi alanında derin düşünsel yaratıma denk gelen ölçülebilecek bilimsel araştırmalara gömülmeyen insanlardan bir şey çıkmaz.. Bu konu daha çok tartışma kaldırır.. Gelecek hafta yeniden birlikte olmak dileğiyle.. (*) Bu arada açıklayalım: İlahiyat alanı (dini bilimler), akademik unvan taşıyanların bilimsel etkinlik bakımından oldukça zayıf oldukları bir alan. 19812009 yılları arasında, yani 29 yıl içinde uluslararası atıf endekslerince yapılan değerlendirmelere göre, dini bilimlerde 45 ülke arasında 27.sıradayız. Yayınların etki derecesi ise daha iyi: 16. (TÜBİTAK Ulakbim Türkiye Bilimsel Yayın Göstergeleri – III). Türkiye Müslüman bir ülke! İlahiyat, akademik temelde üniversitelerde öğretiliyor, çalışılıyor. Türkiye’nin İslam dünyasında bu alanda araştırmalarıyla öncü rol oynaması gerekiyor. Yeni açılımlar önermesi, İslam dünyasının çağdaşlaşabilmesi ve toplumsal olarak önünün açılması için etki derecesi çok önemli çalışmalararaştırmalar yapması gerekiyor.. Bizim ilahiyatçılar genellikle “toplum nasıl daha çok nasıl dini kurallar çerçevesinde yönetilir”e kafa yoruyor ve bu alanda daha çok tutucu yorumlarıyla gelenekselciliği ve köktenciliği güçlendiriyor! Ben İslamcı düşünürlerden, akademisyenlerden, İslam dünyasında yankı yaratan bir teori, yorum, açılım vb duymadım ve görmedim.. Burada cahilliğim rol oynuyor olabilir. Bu konuda gelecek bilgilere açığız.. obursali@cumhuriyet.com.tr http://orhanbursali.blogspot.com projede kamu, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör, İstanbul için, bir arada çalışarak yaklaşık 50’ye yakın kurumun işbirliği ile projeyi gerçekleştirdi. Bu proje ile elde edilmiş olan veriler tek bir sistemin içindedir. Bu verilere erişim mümkün olduğu gibi 2010 yılı itibarı ile günceldir ve geliştirilebilir. 2012 yılında Türkiye bunun dışında 2 ödüle daha layık görüldü. 1. Kategori’de (Koruma dalı) İlyas Bey Külliyesi Restorasyon projesi ve 3.Kategori’de (Özel Hizmet dalı) Allianoi Girişimi ve Dr. Ahmet Yaraş ödül aldı. Şimdiye kadar Türkiye’den 11 proje ödüle layık görüldü.. 2006 yılındaki Sarıca Kilisesi Restorasyonu Projesi büyük ödülü alırken, 2009 yılında Kültür Karıncaları Eğitim Modeli, 2010 yılında ise İstanbul Yeni Cami Hünkâr Kasrı Restorasyonu ödüle layık görüldü. Kuruluş, üç ana alanda faaliyet gösteriyor: • Avrupa’daki en iyi kültürel miras uygulamalarını saptamak • Risk altındaki miras için kampanyalar yürütmek • Kültürel miras için lobi çalışmaları yapmak Ayrıntılı bilgi için: www.europanostra.org “Sağlık” sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin, “Bilim Kültür ve Eğitim” sayfası İstanbul Kültür Üniversitesi’nin ve arka sayfa konuları ‘Atılım Üniversitesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır. YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212 343 72 74 Faks: 0212 343 72 64 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul CBT 1319/ 2 29 Haziran 2012 Avrupa’nın kültürel mirasını korumak amacıyla faaliyet gösteren Europa Nostra, 2012 yılı Avrupa Birliği Kültürel Miras Ödülleri kapsamında İstanbul Kültürel Miras ve Kültürel Ekonomisi Envanteri projesini Jüri Özel Mansiyonu’na layık gördü. Ödül töreni 1 Haziran 2012 tarihinde Lizbon’da yapıldı. 2010 yılı İstanbul Avrupa Kültür Başkenti kapsamında yürütülen “İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Projesi”, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü lehtarlığında, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Bilimler Akademisi işbirliği ile hayata geçti. Bu örnek proje ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Bilimler Akademisi ve onun sağladığı teknik ekip, İstanbul’da, dünyada ilk kez kültür envanteri ile ilgili verileri aynı kaynaktan yükleyebilen ve sunabilen bir envanter yazılımı haline getirdi. Keza bu İstanbul Kültürel Miras Envanterine Jüri Özel Ödülü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle