Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 Çocuk ve o ğ o l İ m p a r a t o r l M u ’ ğ u n d a Kadın e ğ t i m v e k ü l t ü r i Akademisyenler 3 çocuk tartışmaları, “niye kadın rektör yokkadınlar Nobel almıyor niye başarılı kadın akademisyen daha az” sorusu ile yakından ilgili: Lale Akarun, akarun@boun.edu.tr Sadece Kubilay döneminde toplam 20.166 kamu okulu açılır. Evrensel eğitim için doğuda batıda hiçbir ülkenin böyle dev bir projeyi gerçekleştirememiş olduğu düşünüldüğünde Moğolların bu başarısı çok çok şaşırtıcıdır. İsmet Taşkale, ismettaskale@gmail.com SANATA DESTEK ÇAĞININ ÖTESİNDE BİR KÜLTÜR B enim ailemde, anneannemin nesli, okumasına izin verilmeyen nesildi. 1902 doğumlu anneannemin, öğretmen olmak gibi, gayet mütevazi bir ideali varmış. Savaş döneminde babası ölünce, abisi okuldan alıp hayaline son vermiş. O da annemi, kendi kızını okutmuş. Annem, 1945 İTÜ mezunu. Annemin nesli, “hem çocuk yaparım, hem mesleğimi” nesliydi. Annem, her şeyin en iyisi olabileceğini ispat etmeye çalıştı: En iyi ev hanımı, en iyi anne; aynı zamanda iş kadını. Sadece İTÜ değil, aynı zamanda da akşam sanat mezunu: Hem elbiselerimi diker, hem matematik ödevlerime yardım eder, hem öğrencilerini yetiştirir. Çok da iyi bir mimar, akademisyen oldu. Ama en iyisi değil. En iyisi olmanız için, her şeyinizi işinize vermeniz gerek. Babam akşamları eve iş getirirken, annem dikiş diker, yemek yapardı. Babam işinde en iyisi oldu; annem ise annelerin en iyisi. Geçen ay, American Scientist dergisinin MartNisan sayısında bir makaleye rastladım: www.americanscientist.org/issues/feature/2012/2/whenBilim kadınları anneliği seçtiscientistschoosemotherhood “B ğinde“ diye çevrilebilir. Yıllardır yaptığım gözlemleri doğrular nitelikte: Annelik, akademisyenlikte alt sıraya itilmenizle sonuçlanabilir: Akademik eğitim, 30 yaşına kadar doktora, sonrasında doktora sonrası çalışma, ve yaklaşık 3035 yaşları arasında, “tenure track” dediğimiz, öğretim üyeliği mesleğine girişle sonuca ulaşır. Öğretim üyeliğinde yardımcı doçentlikten doçentliğe geçiş (tenure), özgeçmiş ve yayınlara dayalı, çok yoğun geçen bir 101520 yıllık kariyerin sonucudur. Oysa her çocuk, kariyeri 3 yıl geri plana atmanız, sonra da çok çalışarak geri dönmeniz demektir. Bunu doçentlik sonrasına bırakırsanız, çocuğunuz olacak yaşı muhtemelen geçirmiş olursunuz. Annelikten vazgeçmek istemezseniz, ya olağanüstü çok çalışarak arayı kapatmanız, ya da okutman gibi, ders vermeyoğun pozisyonlara razı olmanız gerekir. American Scientist dergisindeki makale diğer faktörleri ve kadınları içeri çekmek için alınabilecek tedbirleri de inceliyor ama ana fikir bu. Türkiye’de çok başarılı kadın akademisyenler var. Eğer çocukları varsa, emin olunuz, herkesin 3 katı çalışkan oldukları için, ve aileleri (anneleri ya da eşleri; muhtemelen ikisi birden) onlara destek oldukları için başarılılar. Ancak yine de, tüm enerji ve beyinlerini işlerine koyan erkek meslektaşlarından gerideler. Özgeçmişlerine bakıldığında, yayınların azaldığı ya da tamamen kesildiği dönemler sorgulanıyor, akademik pozisyonlara gelebilirlerse bunu erkek meslektaşlarından geç yapıyorlar; genç bilim adamlarına verilen ödüllere yaş sınırları nedeniyle başvuramıyorlar. Her şeye rağmen çok başarılı kadın akademisyenler var. Onlara çok büyük saygı duyuyorum. Nüfus adına herkesten 3 çocuk isteyen siyasetçilerimiz bunu bilmeliler: 3 çocuk tamzamanlı bir iş demektir, büyük fedakarlıktır. Bir tam zamanlı kişinin ev işlerine ve çocuklara bakması bile, annenin tüm yükünü almaz, anne beyninin önemli bir kısmını evine, çocuklarına vermek durumundadır. Dış destek ile, kreşler, yuvalar, kadına yönelik tedbirlerle çalışabilir, ama işinde en başarılı olması, sivrilmesi zordur. Bunu yapanlara, 1, 2, 3 çocuk yetiştirenlere büyük saygı duymamız, bunun ne büyük fedakârlık olduğunu bilmemiz lazım. M oğollar 13.yüzyıl başlarında Çin’i fethettikleri zaman Çin köylüleri sürünen en alt kesimi oluşturuyorlarmış. Devlet memurları da bunların yaşamlarının her alanına karışırlarmış. Moğollar bu yapıyı değiştirirler. Köylüleri yaklaşık ellişer kişilik aile birimleri şeklinde örgütlerler. Bu birimlere kendi kendilerini yönetmek üzere geniş yetki ve sorumluluklar verirler. Bunlar artık özgürce çiftçilik yapar, toprağı işleme sorumluluğu taşır; su ve diğer doğal kaynaklardan yararlanır, kıtlık dönemleri için yiyecek depolar hale gelirler. Doğrusu bu birimler, Cengiz Han’ın 10’lu örgütlenme sistemi ile Çin Köylü geleneğinin kaynaşmasından doğan birer yerel yönetim kurumları halini alırlar. Moğollar bir yandan bu yerel yönetim kurumlarını çocuklarına bir çeşit eğitim olanakları sağlamakla görevlendirirlerken, öbür yanda da herkesin yaşam kalitesini artırmak üzere okuryazarlığın artmasına büyük önem verirler. Kubilay Han köylüler dahil ülkenin tüm çocukları Moğollar 1206 yılında Cengiz Han’ın tahta çıkışı için yapılan, haftalar süren kutlamalarda binlerce insanla oynanan o görkemli tiyatro oyunlarını destekler. 1275 yılında da ordu tarafından sahnelenen bir oyunla zaferlerini kutlarlar. Bu oyun, İmparatorluğun Cengiz Han’dan Monke Han’a kadar uzanan döneminde meydana gelen altı önemli evreyi simgeler. Halkın dikkatini ve hayranlığını çekmek için Kubilay geleneksel Çin kültüründe önemsenmeyen tiyatro oyunlarına arka çıkar ve hanedanda sık sık tiyatro oyunları sahnelenir. Moğol hanedan çalışanları akrobatik hareketler, duygusal müzik, renkli giysiler vs. ile çeşitlendirilen bu oyunlardan çok keyif alırlar. Avrupa’da Shakespeare’in yapıtlarında olduğu gibi, Moğol dönemi oyun yazarları da bir yandan güç ile fazilet arasındaki ilişkiye benzer konuları ele alırken, öbür yandan da eğlenceye daha çok önem verirler .Bu arada tarih Kubilay döneminde hiçbir oyunun sansür edilmediği kaydını düşer. Çin’de sahneye çıkma yürekliliğini gösterebilen oyuncu ve şarkıcı gibi sanatkarlar saygı ve prestij sıralamasında orospu ve cariyeler düzeyindeymişler. Moğallar bunların statülerini profesyoneller düzeyine çıkarır; oyunların pazaryerlerinde, genelevlerde ve meyhanelerde oynanmaması için özel tiyatro oyun alanları inşa ederler. Statüsü yükseltilen Çin tiyatrosu ile üstün Moğol müziğinin karışımı bugünkü Pekin Operasının temelini oluşturduğundan bugün herkes hemfikirdir. Moğollar güreş ve okçuluktan keyif almalarına rağmen, Romalıların çok sevdiği gladyatörel oyunlara, halkın önünde hayvan doğramalara; boğa güreşi, ayı oynatma ve köpek döğüşü gibi hayvanların birbirleriyle kapıştırılmasına ilişkin Avrupa’nın geleneksel gösterilerinin hiçbirine itibar etmezler. Üstelik bunlar, Avrupalıların idam mahkumlarının başlarını uçurma ya da darağacında asmayı işkenceye, gösteriye veya eğlenceye dönüştürmeye benzer uygulamalara kesinlikle izin vermezler. Kiliselerin güçlü olduğu Batı Avrupa’da sık yapılan canlı canlı insan yakmaları da yasaklarlar. Görüldüğü gibi, Moğolların yönetim anlayışları, uygulamaları ve başarıları bugünlerin sorunları için bile hâlâ hem yol gösterici ve hem de ders verici nitelikte önemlidirler, uygardırlar… Adil ve sosyal devlet anlayışında, insan ve hayvan hakları konusunda, sanat ve sanatkârlara gösterilen saygı alanında bundan 800 yıl evvel Moğolların ulaştığı düzeyi bugün doğuda batıda kaç devlet yakalamıştır? Daha doğrusu hâlâ o düzeye gelebilenleri var mıdır? İşte o nedenle Moğolların lideri Cengiz Han büyük bir uygarlık yaratıcısıdır. İşte o nedenle Cengiz Han tüm Asyalı ülkelerin onur duyduğu şanlı bir tarih yapıcısıdır. İşte o nedenle Cengiz Han eşsizdir. İşte o nedenle Sayın Celal Şengör’ün, “Cengiz Han, ortaçağda doğup ölmüştür, ama ortaçağa ait değildir. O her dahi gibi zaman ve mekânla sınırlanamaz. Bu nedenle ortaçağ tartışmalarının dışında ele alınması gerekir” şeklindeki saptaması çok doğrudur. GLADYATÖR YOK ÇALIŞKAN KADINLAR CBT 1319/18 29 Haziran 2012 için evrensel eğitim vermek üzere kamu okulları açar. Bu büyük bir devrimdir. Oysa daha önce sadece zenginler çocuklarını okutuyorlar ve bu yolla cahil köylüler üzerinde otorite kuruyorlarmış. Moğollar köylü çocuklarının öğrenim görmeleri için kış aylarının uygun olduğuna karar verirler. Öğretmenlerden derslerinde klasik Çince yerine yerel dili kullanmaları istenir. Sadece Kubilay döneminde toplam 20.166 kamu okulu açılır. Evrensel eğitim için doğuda batıda hiçbir ülkenin böyle dev bir projeyi gerçekleştirememiş olduğu düşünüldüğünde Moğolların bu başarısı çok çok şaşırtıcıdır. Batı’da yazarlar bundan ancak bir yüz yıl sonra yerel dilleri kullanmaya, ülkeler de bundan ancak 500 yıl sonra sade insanların çocuklarının eğitim sorumluluklarını üzerlerine almaya başlarlar. Konfüçyüs’e inanan toplumlarda da yazınsal sanatlar hep, ulusal sınavlarda kullanılan ve bürokrasinin tercih ettiği yazıya yönlendirilmişler. Bu uygulama sanatların ve sanatçıların memurların etkisi altında kalması anlamını taşıyormuş. O nedenle Moğollar büyük bir okumayazma kampanyası başlatır ve yazarların da okuryazarların kullandığı klasik Çinceyi değil yerel halkın dilini kullanmalarını sağlar. Ve ayrıca Moğollar gerektiğinde tercihlerini elitlerden yana değil halk yığınlarından yana kullanırlar. Yeni ve çok daha heyecan verici eğlence türleri üretmek üzere halk kültürü ile hanedan kültürünü birleştirirler.