24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR Parçacık çarpışmasın Van Gogh da yeni bir hız rekoru ! mutasyona uğramış Portonlar bir parçacık hızlandırıcısında çiçekleri resmetmiş daha önce hiç bu kadar hızlı çarpışmamışlardı. Geçen cuma günü Cenevre Avrupa Parçacık Araştırma Merkezi’ndeki Büyük Hadron Hızlandırıcısı’nda elde edilen enerji ilk kez sekiz tera elektron volta (8 TeV) ulaştı. Böylece ölçüm programı birkaç aylık aradan sonra planlandığı gibi yeniden başlayacak. Hızlandırıcıda temel parçacıklar (elektronlar) mümkün olduğu kadar en yüksek enerjiyle birbirleriyle çarpıştırılmakta. Daha önce en fazla 7 TeV’luk enerji elde edilmişti. Çarpışma sırasında çok sayıda parçacık oluşuyor. Fizikçiler her şeyden önce uzun süredir tahmin edilen Higgs parçacıklarının bulunup bulunmadığını görmek istiyorlar. Fizikçi Peter Higgs’e göre isimlendirilen parçacıkların varlığı ispat edilemezse, maddenin temel yapısıyla ilgili teorik standart model de tehlikeye girecek. Modele göre Higgs parçacıkları, diğer temel parçacıklara kütle vermekle görevlendirilmiş. Buna göre evren, temel parçacıkları frenleyerek onlara kütle veren şurup benzeri Higgs alanıyla yaratıldı. küçük bir otomobil büyüklüğünde bilinmeyen bir cisim bulmuşlardı. İlk başta bir parça uzay çöpü zannedilen gökcismi resmi olarak isimlendirilmemişti bile. Fakat daha sonra dünyanın yerçekimiyle güneşin etrafındaki yörüngesinden çıkarılarak yakalanan bir asteroit olduğu anlaşılmış ve asteroit dünyamızın etrafında dört kez döndükten sonra dünyamızın yörüngesini terk ederek tekrar güneşe doğru uçmuştu. O zamandan bu yana bu olayın bir tesadüf mü olduğu yoksa dünyamızın düzenli olarak bu tür asteroitleri yakalayıp geçici uydu haline getirip getirmediği tartışılıyordu. Helsinki Üniversitesi’nden Mikael Granvik ve arkadaşları bu durumu açıklığa kavuşturmak için dünyamızın yakınından uçup giden on milyon asteroitin uçuş yörüngesini simüle etti ve süper bilgisayar yardımıyla da kaç cismin ne kadar süreliğine yakalandığını hesapladı. Sonuca göre en az bir metre çapındaki bir uydu dünya yörüngesinde neredeyse her zaman bulunuyor. Bu mini uydular dünyamızın etrafında ortalama olarak 2,9 kez döndükten sonra yörüngeyi terk ediyorlar. Buna göre küçük uydular yaklaşık olarak dokuz ay kadar dünyamızın yakınında bulunuyor. Fakat yörüngede on yıllar boyu kalanlar da var. Bu cisimlerin dünyayla çarpışma olasılığı çok düşük. Araştırmacılar bu meteoritlerden sadece yüzde 0,1’inin mini uydu olduğunu sanıyor. Dünyamızın etrafından hafif epileptik bir yörüngede dönen Ay’ın aksine, mini uyduların dünya etrafındaki yörüngeleri biraz kaotik. Astronomların açıklamasına göre mini uydular karmaşık ve değişken yörüngeleri takip ediyor. Bu da bu gökcisimlerinin dünyamızın yerçekimiyle çok zayıf bağları olmasıyla ilgili. Güneş ve Ay’ın değişken kütle çekim etkileri, mini uyduların yörüngelerini bozuyor. Mini uyduları dünyamızın yörüngesinden de kurtaran zaten güneşin kütle çekimi. Vincent van Gogh’un ünlü ayçiçekleri tasvirlerindeki bir çiçek türü genetikçilerin ilgisini çekti. Amerikalı bilim insanları ayçiçeğine özel biçimini veren mutasyonu keşfettiler. Ayçiçeğinin kafası etrafında genelde sarı taç yapraklar vardır. İçteki çiçek sepeti ise göze çarpmayan yüzlerce tüp biçiminde çiçek içerir ve döllenmeden sonra bunlardan çekirdekler oluşur. Fakat van Gogh’un resim Çikolata yiyenler daha zayıf Amerika’da gerçekleştirilen son bir araştırmaya göre düzenli olarak çikolata yiyenler, ender olarak yiyenlere kıyasla biraz daha zayıflar. Gerçi bu etki çok fazla değil ama yine de tesadüf olamayacak kadar büyük diyen bilim insanlarına göre bu sürpriz sonucun açıklaması metabolizma olabilir. Archives of Internal Medicine dergisinde yayımlanan araştırma için Kaliforniya Üniversitesi bilim insanları binin üzerinde kadın ve erkeğin sağlık durumunu incelemişler. Araştırmaya katılanların hiçbirinde diyabet, kalp hastalığı veya diğer önemli sağlık sorunlarından biri bulunmuyordu. Özet olarak düzenli olarak çikolata tüketenlerin beden kitle endekslerinin daha düşük olduğunu söyleyebiliriz diyor araştırmacılar. Bu durum çikolatanın metabolizmayı hızlandırmasıyla ilgili olabilir. Araştırmaya katılanlar arasında kilo farkını açıklayacak başka davranışlar görülmemiş. Daha düşük kiloda olanlar gerçi düzenli olarak çikolata yiyorlar ama hep az miktarda. Özellikle sütsüz bitter çikolata düşük şeker oranı ve içerdiği flavonidler nedeniyle sağlıklı olarak kabul edilir. Kimi bilim insanları flavonidlerin her şeyden önce kalp dolaşım sistemine iyi geldiğini ve iltihap önleyici olduğunu söylüyorlar. Flavonidler ayrıca fındık, ceviz, çalı meyveleri ve üzümde de bulunuyor. lerinde çok sıralı taç yaprağı ve çok az tüp çiçek içeren ayçiçekleri de görülüyor. Georgia Üniversitesi bitki biyologları bu fenomeni açıklamak için çeşitli ayçiçeği türlerini melezleştirmişler. Bu şekilde de van Gogh tarafından resmedilen mutasyonun tek bir gene uzandığını bulmuşlar. HaCYC2c kalıtım bölümünün sekanslanması sonrasında ise bir gen anahtarının bozuk olduğu anlaşılmış. Bu da çiçek sepetinin etrafındaki sarı yaprakların taç şeklinde büyümesini sağlıyor. Mutasyona uğramış bitkilerde çiçekler, normalde tüp çiçeklerinin bulunduğu yerde de büyüyor. nu kanıtladı. Sinir liflerinin yerlerini ilk kez ayrıntılı bir şekilde difüzyon spektrum görüntüleme (DSI) tekniğiyle ölçtüler. DSI, liflerin içindeki su moleküllerinin hareket yönünü görünür kılmış. Hatların en dar alanlarda ne şekilde kesiştikleri de görülmüş. Wedeen ve ekibi bu şekilde dört farklı maymun türü ve insanların beyinlerini incelemiş ve tüm türlerde dikgen (ortogonal) sinir demetlerinden oluşan iki boyutlu kafesler saptamış. Bazı bölgelerdeki sinir sistemleri ise üçboyutlu olarak gelişmiş. Sinir hücrelerinin mekansal düzeni, embriyo gelişiminde de işleyen üç eksenle örtüşüyor. Araştırmacılar sinir hücrelerinin bu şekilde doğru bağlantı yerlerini daha kolay bulduklarını tahmin ediyor. Dünyamızın birden fazla uydusu var Uluslararası bir araştırma ekibi dünyamızın birden fazla uydusu olduğunu saptadı. Ay’ın dışında her zaman yaklaşık bir metre çapında bir mini uydu da dünyamızın etrafında dönüyor. Bu küçük uydulardan birisi ilk olarak 2006 yılında gözlemlenmişti. Bir yıl kadar dünyamızın yörüngesinde ka Sinir ağında kafesli düzen Beynimizdeki sinir bağlantıları tıpkı bir satranç tahtası gibi organize olmuşlar. Birbirine paralel olarak uzanan lifler, diğer yönlerden gelen demetlerle neredeyse dik açıyla kesişiyor. Bu kafesli yapı insanlarda ve diğer primat türlerinde keşfedildi. Bilim insanları uzun bir süredir, beyindeki sinir bağlantılarının karışık durumda olmadığını tahmin ediyordu. Çok sayıda araştırmayla sinir hücrelerinin beyin kökü ve sırt omuriliğindeki öncülerinin düzenli hatlarda bulunduğu saptanmıştı. Harvard Tıp Okulu’ndan Van Wedeen ve ekibi şimdi beynin diğer kısmının da aynı yapıya sahip olduğu lan uydu, daha sonra yaşamını yine güneşin etrafında dönen asteroit olarak sürdürmüş. Dünyamız bu tür asteroitleri düzenli olarak yakaladıktan sonra yaklaşık olarak dokuz ay kadar yörüngesinde tutuyor diyor astronomlar Icarus dergisinde. Arizona’daki Catalina Gökyüzü Araştırması4na katılan astronomlar 14 Eylül 2006’da dünyanın yörüngesinde Antibiyotik emicileri, mikropları dirençli kılıyor Bakteri zarındaki bir pompa bir mini toz emici gibi etkiyerek, antibiyotik moleküllerini dışarı atıp, bakterileri etki maddesine karşı dirençli kılıyor. Alman bilimciler, şimdi bu sürecin ayrıntılarını yüksek çözünürlüklü SAMANYOLU’NDA ON MİLYARLARCA YAŞANABİLİR GEZEGEN Avrupa Güney Yıldız Gözlemevi’nin (ESO) yeni gözlem verilerini değerlendiren astronomlara göre, Samanyolu’muzda on milyarlarca yaşanabilir gezegen bulunuyor. Bu tahmine göre dünyamızdan pek fazla büyük olmayan kayamsı gezegenler, daha çok zayıf ışıyan kırmızı yıldızların yaşanabilir bölgesinde yer alıyorlar. Yaşanabilir bölge, bir yıldızın etrafında yer alan ve sıvı suyun varlığına izin veren sıcaklıkların bulunduğu bölgedir. Sadece yanı başımızdaki kozmik bölgede yüzlerce yaşanabilir süper dünyalar olmalı (Astronomy & Astrofhysics). Son tahminler, Şili’deki LaSilla Gözlemevi’nden gerçekleştirilen 102 Kırmızı Cüce gözlemine dayanıyor. Samanyolu’ndaki yıldızların yüzde sekseni Kırmızı Cücedir. Araştırmacılar HARPS spektrografıyla toplam dokuz tane süper dünya, yani kütlesi dünyamızdan bir ila on misli olan dünyalar buldu. Bu süper dünyalardan ikisi Kırmızı Cüce güneşlerini yaşanabilir bölgede çevreliyor. Gözlemlerimiz tüm Kırmızı Cüceler arasında yüzde kırkının etrafında bir süper dünyanın döndüğünü gösteriyor, diyor Xavier Bonfils. CBT 1308/ 6 13 Nisan 2012
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle