23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İletişim Aracı Olarak Dil “Düşüncelerini tam ve yerinde kelimelerle ifade edemeyen insan, yanlış tartılarla tam iş görmeye çalışan satıcıya benzer.’’ GOETHE Armağan Erman (Kültür Fen Lisesi) nsanı canlılar içinde ayrıcalıklı kılan bir özelliği de derin duyuş ve düşünme yeteneğini kullanarak her türlü fiziksel, ruhsal, düşünsel ihtiyaçlarını söze dönüştürebilmesidir. Anlatma bir düzenleme, bir sunmadır. Kendimizi anlatırız, bilgilerimizi anlatırız, gözlem ve deneyimlerimizi anlatırız, duygusal dünyamızı anlatırız. Anlatma işi de bir nevi iletişimdir ve iletişim becerisinin insanda doğuştan var olan bir yetenek olduğu düşünülür. Bu genel kanının aksine iletişim becerisi bilgi, bilinç düzeyi, tecrübe ve özenle kazanılacak ve arttırılabilecek bir beceridir. Bu beceriyi geliştirmek insana maddi ve manevi doyumlar getirirken tersi de insanı yalnızlığa ve mutsuzluğa mahkum edebilir. İletişim, en basit tanımıyla insanın duygu, düşünce, arzu, sorun ve çatışmalarını dışa vurma isteğidir. Her iletişim etkinliğinde bir gönderici ve bir alıcı vardır. İleti (mesaj), ‘’kanal’’ denilen dil veya dil dışı (simge, belirtke, belirti, görsel ikon) öğelerle aktarılır. İletiyi alan alıcı ise geri bildirimde bulunarak iletişim etkinliğini tamamlar. Daha somut belirtmek gerekirse bir konferans salonundaki konuşmacı iletişimi başlatan göndericidir. Vereceği mesajı sözcükler aracılığıyla alıcı durumundaki dinleyicilere aktarır. Eğer anlattıkları anlaşılmışsa bu da geri bildirimdir. Verilen ileti net, açık, anlaşılır değilse alıcı mesajı alamayacak dolayısıyla sağlıklı bir iletişim ortamı oluşmamış olacaktır. Anlamama ve anlatamama sorunu günümüzde eğitimin de en büyük sorunlarından biridir ve ezberci eğitim sistemine katkıda bulunur. Anlamayan veya anlatamayan öğrenci konuyu ezberleme yolunu seçerek çözmeye çalışır. Bu şekilde içselleştirilmemiş bilgi kısa sürede unutulup gider. İletişimin diğer ifade şekli olan yazma da benzer sorunları taşımaktadır. Dile gereken özeni göstermeyen ve sözcüklere yüklenen anlamları incelikleriyle bilmeyen, fakir bir söz hazinesiyle yetinen bir genç nesil yetişiyor. Yazma cısı Mehmet Kaplan şöyle anlatır: ‘’Çocuk daha doğmadan annesinin karnında, çevrede konuşulanları işitir. Şuuru henüz aydınlığa kavuşmamıştır ama kulağı duyar. Doğduktan sonra anne, baba, kardeş, komşu, dost onun etrafında kendilerinin de farkında olmadığı bir dil ağı örerler. Bunu anlamak için odaya bir teyp koymak yeter. Çocuğun taze dimağı onları kaydeder. Çocuk önce bu kelime ve cümleler yığınının ne manaya geldiğini bilmez, fakat onlardan hoşuna gidenleri bir musiki parçası gibi tekrarlar. Yavaş yavaş onların belirli şeylerle ilgili olduğunu fark eder. Daha sonra çocuk, sokakta, okulda, kitapta, radyoda, televizyonda binlerce kelime ve deyimle karşılaşır. İşte bunlar onun kelime hazinesini oluşturur. Bir sosyal çevrede günlük hayatta kullanılan kelime ve cümleler, ortak dili oluşturur. Bunun sınırını çizmeye imkân yoktur. Bu çevreyi oluşturan insanlar okuryazar iseler, konuşmalarına gazete, dergi ve kitaplarda okuduklarını da katarlar. Kültürlü insanlar için kitap, yaşadığı çevre ve dünyadan daha geniş, derin, zengin bir âlem teşkil eder.’’ Dil, bir toplumdaki insanların anlaşmasını sağlayan işaretler sistemi olduğuna göre, toplumsal bir kurumdur. Oluşumu, gelişimi, değişimi, ölümü kendi yasa ve kuralları, kendi geleneği çerçevesinde toplumun koşullarına bağlıdır. Etrafımız derdini anlatamadığını, anlaşılamadığını ya da yanlış anlaşıldığını söyleyen, kendini iyi ifade edemediği için hak etmediği bir konumda olduğundan şikâyet eden insanlarla dolu. Bunun temelinde dili doğru ve etkili kullanamama yani iletişimde başarısız olma sorunu yatmaktadır. Gelişen teknoloji hayatımızı kolaylaştırmanın yanında toplum hayatından soyutlanma, içe dönme, iletişim sorunları yaşamak gibi kavramları da beraberinde getirmiştir. Sanal ortamda saatlerce sohbet edebilen insanlar karşı karşıya geldiğinde konuşacak bir çift laf bulamayabiliyorlar. Özenle ve incelikle sevgiliye ve sevdiklerimize duyguları aktarma işi giderek eski zamanlara has bir tat olarak algılanmaya başladı. Tüm bu olumsuzlukların sonucunda ise’’ iletişim çağı’’ olarak adlandırılan bir çağda iletişim kuramaz olduk. Oysa başarılı olmanın altın anahtarı olan iletişimin en önemli şartı olan dili doğru ve düzgün kullanmak günümüz eğitiminin de mihenk taşı olmalıdır. Bir düşünür “İnsanların çoğu duvar, pek azı da aralarında köprü kurarlar,’’ der. İnsanlar arasında köprüler arttıkça dünya daha yaşanılır, daha barışçı, daha hoşgörülü ve refah bir gezegen haline gelecektir. ANADİLİN YOLCULUĞU İ ÖĞRENCİLERİN EKSİKLERİ sorunları ile ilgili bir araştırma, öğrencilerin eksiklerini şu şekilde ortaya koyuyor: • Konuyu ele alırken verilen konunun neleri kapsadığı, nasıl bir mantıksal bağ kurulacağı konusunda hiç düşünmeden ‘’çalakalem’ yazıyorlar. • Dilbilgisi yanlışları yapıyorlar. • Metinde bölümler arasında kopukluklar var, tekrarlara düşüyorlar. • Anlatım bozukluğu, anlam kapalılığı da sık rastlanan sorunlardan. • Alıntıları yazı içinde nasıl kullanacaklarını bilmiyorlar. • Yazılarına bir başlık koymaları isteniyorsa zorlanıyorlar ve yaratıcı olamıyorlar. Genel olarak öğrencilerin ‘’Benim bu konuda yeteneğim yok’’ şeklindeki savunmalarına ya da Fen Bilimleri okuyan öğrencilerin Türk Dili dersindeki yaratıcı yazma çalışmalarına itiraz edip “Biz Fen adamı olmak için eğitim alıyoruz, edebiyatçı olmayacağız ki’’ şeklindeki yakınmalarına şahit oluyoruz. Oysa sağlıklı iletişimin birinci koşulu olan doğru anlama ve doğru anlatmanın sadece Türkçe dersinin konusu ve sorunu olmadığını, hayatın her anında ve her alanında herkesin yazdıklarının ve söylediklerinin sorumluluğunu taşıdığı bilincinin verilmesi gerekir. Çünkü günümüzde en basitinden en büyüğüne tüm sorunların temelinde iletişim kuramamak vardır. Doğru ve etkili bir anlatım iletişimin alıcı tarafını okuma ve dinleme düzeyinde, verici tarafını ise yazma ve konuşma düzeyinde etkileyerek sağlıklı bir iletişimin gerçekleşmesini sağlayacaktır. Bu alışverişin hiç değişmeyecek iki ana kuralı vardır: • Söylenileni, gösterileni, yazılanı doğru anlamak • Düşünüleni, hissedileni, yaşanılanı, gözlemleneni, yaşanılanı doğru anlatmak. Türkçe, bazı çevrelerin iddia ettiğinin aksine sağlıklı bir iletişimi sağlayacak her türlü yetkinliğe, sözcük hazinesine, kıvraklığa, işlerliğe sahip bir dildir. Anadilin doğduğu andan itibaren çıktığı yolculuğu edebiyat araştırma Kabaalioğlu Gent Üniversitesi’ne atandı editepe Hukuk Fakültesi Dekanı ve İKV (İktisadi Kalkınma Vakfı) Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu Belçika’nın Gent Üniversitesi’nde 20112012 yılı için “Foreign Chair” kürsüsüne atandı. Gent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yüksek Lisans programında 20112012 yılı “Foreign Chair” kürsüsüne atanan Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, geçen hafta Gent’de “TürkiyeAB İlişkileri Avrupa Adalet Divanı İçtihatları” konusunda toplam 15 saat ders ve kamuya açık bir konferans verdi. Konferans öncesi Kabaalioğlu’nu takdim eden Avrupa Hukuku Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Marc Maresceau,“Türkiye’nin üyeliğinin gündemde olduğu sırada Türkiye’de Avrupa Hukuku çalışmalarını otuz yıl önce başlatmış olan öncü bir ismin Gent Üniversitesi’nde görev almasını memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. Bahçeçehir Üniversitesi dışa açılıyor noloji, inovasyon ve girişimcilik merkezi açtı. MIT – Bahçeşehir Üniversitesi Teknoloji, İnovasyon ve Girişimcilik Merkezi’nin açılışına, Türkiye’nin Boston Başkonsolosu Murat Lutem, MIT Rektörü ve dekanlar, Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel, Northeaestern Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Yaman Yener’in yanı sıra çok sayıda Türk ve ABD’li akademisyen katıldı. Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel MIT’teki merkezin Bahçeşehir Üniversitesi öğrencileri için bir araştırma üssü olacağını söyledi. Yücel, sadece o bölgede bulunan Harvard, MIT, Northeastern gibi üniversitelerle tasarlanan programlardan faydalanmakla kalmayacaklarını, dünyanın farklı noktalarında anlaşmalı olunan kurumlarla da iletişim halinde olabilecek ve online programlarla araştırmalarını sürdürebileceklerini ifade etti. Y Bbiri olan Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) bir tek ahçeşehir Üniversitesi, dünyanın en prestijli üniversitelerinden CBT 1308/ 13 13 Nisan 2012 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ), Fen & Edebiyat Fakültesi Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Bölümü ve İstanbul Üniversitesi Gözlemevi’nin katkılarıyla ÇOMÜ Gözlemevi’nin ev sahipliğinde 1617 Nisan 2012 tarihleri arasında (gece gözlemleri dahil 26 saat süreli) bir çalıştay gerçekleştirilecektir. Çalıştayda gözlemsel astronomi ve uzay bilimlerindeki gelişmeler bilimsel işbirlikleri ve ortaklıklar bağlamında tartışılacak ve yeni açılım önerileri üzerinde durulacaktır. Toplantının bilimsel işbirliklerine ve ortaklıklara ışık tutacağına ve bu yönde yeni açılımlara önemli katkılar sağlayacağına inanılmaktadır. İtalyan ve Macar bilim adamlarının da katılımıyla çalıştay uluslar arası katılımlı bir toplantı olacaktır. Çalıştay, program gereğince çağrılı konuşmalardan oluşacak ancak ilgili poster sunumlara da yer verilecektir. Başvuru: http://caam.comu.edu.tr. <http://physics.comu.edu.tr/caam/etkinlikler/comu&iubasvuru.php> Astronomi ve uzay bilimlerinde ÇOMÜ ve İÜ ortalığı çalıştayı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle