24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ABD’DEN TÜRK BİLİM İNSANINA ÖDÜL: Kanser tedavisinde yan etkileri ortadan kaldıran buluş ABD’de düzenlenen Üniversiteli Mucitler Yarışması’nı San Diego’daki Kaliforniya Üniversitesi, Moores Kanser Merkezi’nden doktora öğrencisi İnanç Ortaç, kanser tedavisinde yan etkileri ortadan kaydıran buluşu ile kazandı. Ortaç buluşu ile ilgili dergimizin sorularını yanıtladı: Reyhan Oksay cadınızın bundan önceki hedefe yönelik kemoterapi uygulamalarından en büyük farkı yalnızca yöntemi mi? Yoksa nano wiffleball’ların içine yerleştirdiğiniz enzimler mi? Bu enzimleri hangi organizmalardan elde ediyorsunuz? İlaçların sadece kanserli hücrelere karşı etkili olmasını sağlamak için en umut verici yöntemlerden biri yabancı enzim kullanımı. Yabancı enzimler bakteri gibi organizmalarda belirli özel görevleri gerçekleştirmek için özel olarak üretiliyor. Yabancı enzim kullanmanın asıl nedeni, başarmak istediğiniz işlevin sadece bu enzimleri ulaştırdığınız yerde gerçekleşmesini sağlamak. Çünkü insan vücudunda zaten bulunan bir enzim kullanırsanız, aynı aktiviteyi bu enzimin bulunduğu her yerde, dolayısıyla istemediğiniz yerlerde de görmek olası. Bu tip yabancı enzimlerle kanser hücrelerini hem zehirleyerek, hem de ihtiyaç duydukları çeşitli maddeleri ortadan kaldırıp onları aç bırakarak öldürebiliriz. Ama bu yaklaşımdaki sorun, yabancı organizmalardan gelen enzimlerin bağışıklık sistemimiz tarafindan, daha hedeflerine ulaşmadan yok edilmeleri. Nanowiffletoplarının asıl amacı, bu enzimleri bağışıklık sistemine görünmez hale getirmek; onları bozunmaya karşı korumak ve ayni zamanda bunların hedeflerine ulaşması için bir taşıyıcı görevi yapmak. Diğer teknolojilerle kıyaslandığında avantajlarımızdan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: • %100 verimlilikle çok yüksek miktarda enzim yükleyebiliyoruz ki, bu istenen etkinliği sağlamak için çok önemli. • Enzimleri çok ince güçlü bir kabuğun içine yüklediğimiz için dolaşıma verdiğimiz yabancı madde miktarı çok çok az. Aynı zamanda kapsüller görevlerini tamamladıktan sonra parçalanarak vücuttan atılıyorlar, dolayısıyla uzun vadede bir toksisiteye neden olmuyorlar. • Ürettiğimiz kapsüllerin bütün fiziksel parametrelerinde görülmemiş bir kontrole sahibiz. Dolayısıyla, nanowiffletoplarını değişik uygulamara parçacıkların çeşitli fiziksel özelliklerini değiştirerek rahatlıkla uyarlayabiliyoruz. • Bu kapsüllerin yüzeyinde, içindeki enzimin aktivitesinde herhangi bir düşüklüğe neden olmadan istediğimiz özelleştirmeyi yapıp hedeflerine etkin bir şekilde ulaşmalarını sağlayabiliyoruz. • Kanserle olan savaşın kazanılabilmesi için birçok işlevin aynı anda başarılabilmesi gerekli ki, literatürdeki teknolojilerin hiçbiri bunlara cevap veremiyor. Su ana kadarki deneysel sonuçlarımız çok umut verici ve bizi daha kararlı ve büyük adımlar atmaya yöneltiyor. Teknolojimiz potansiyel olarak kanser türlerinin %90’ına uygulanabiliyor. Nanowiffletopları terapisi hangi aşamalardan geçerek uygulanıyor? Pankreas, kolon kanseri gibi katı tümör uygulamalarında önce enzim yüklü nanowiffletoplarını tümör çevresinde biriktiriyoruz. Burada çoğunlukla tümörü besleyen İ CBT 1342/ 19 7 Aralık 2012 damarların sızdıran yapısından yararlanıyoruz. Basitçe, tümörler normal organ oluşumunda olduğu gibi beslenmek için çevrelerinde damarlanmaya neden oluyorlar. Ama normal organlardan farklı olarak, tümörün çoğunlukla agresif büyümesiyle ilişkili olarak, bu damar dokusu tamamlanamıyor ve bu damar dokusunda belli ölçekteki parçacıkların tümör dokusuna sızmasına neden olacak açıklıklar oluşuyor. Biz de bu tümöre has sızdıran damar yapısından yararlanarak enzim yüklü nanowiffletoplarının sadece tümörde birikmesini sağlıyoruz. Daha sonra aktif olmayan ilacı dolaşım sistemine veriyoruz. Bu aktif olmayan ilaç, vücuttaki bir çok dokuya ulaşmasına rağmen sadece tümörde bizim kapsüllerimiz içindeki enzimlerle bir tepkimeye girerek aktif ilaca dönüşüyor. Dolayısıyla ilacın hücre öldürücü etkisi sadece kanserli bölgede etkin oluyor. Akut lenfoblastik lösemi gibi kan kanserlerinde ise, sadece tümörlerin ihtiyaç duyduğu ancak sağlıklı hücrelerin yokluğuna dayanabileceği belli maddeleri yine enzimler kullanarak sistemik olarak tüketerek kanserli hücrelerin aç kalıp ölmesine neden oluyoruz. Kurmuş olduğunuz DevaCell şirketi şu anda yalnızca bu buluşu mu hayata geçirmeye çalışıyor? Kurduğumuz şirketin portföyünde uygulama alanı oldukça geniş birçok patent bulunuyor. Uzun vadede bu teknolojilerin hepsini hayata geçirmek istiyoruz ama şu an odağımız nanowiffletopları projesi ve bu projenin özellikle kansere yönelik uygulamaları. Ve bu teknoloji potansiyel olarak bir çok kanser türüne uygulanabildiği için oluşturduğumuz belli bir ARGE planı çervesinde uygulamaları hayata geçirmeye çalışacağız. Şu an klinik öncesi çalışmalarımız, çocuklarda en çok görülen kanser türü olan akut lenfoblastik lösemi, yetişkinlerde en çok görülen kanser türlerinden biri olan kolon kanseri, en ölümcül kanser türlerinden biri olan pankreas kanseri ve bunların yanında yine yoğunlukla karşılaşılan metastatik göğüs kanseri çerçevesinde. Bu yöntem kanser dışında başka hangi hastalıklarda kullanılabilir? Sanayide de uygulanabilir mi? Birçok hastalık için kullanılan ilaçlarin oluşturduğu yan etkiler ciddi sorun teşkil ediyor. Yöntemimiz bu tip hastalıkların çoğuna uygulanabilir. Şu an yoğunlaştığımız bir diğer alan da diyabet. Tabii endüstriyel uygulamalar da ilgimizi çekiyor, özellikle kapsüllerimizin biyoreaktör gibi uygulamalarda kullanılması üzerine çalışıyoruz. Danışmanınız Prof. Sadık Esener’in uzmanlık alanı nedir? Danışmanım Prof. Sadık Esener hem elektrik bilgisayar mühendisliğinde hem de nanomühendislik bölümünde öğretim üyesi. Aynı zamanda Kaliforniya Üniversitesi, San Diego’ya bağlı Tıpta Mühendisliklik Enstitüsü’nün (Institue of Engineering in Medicine) Nano Tıp ve Mühendislik Merkezi’nde (Center for Nano Medicine and Engineering) yönetici. Bu bağlamda ODTÜ’de fizik, UCSD’de Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği konusunda master yaptınız. Şimdi sürdürmekte olduğunuz multidisipliner çalışma, hangi bilim dallarını kapsıyor? Doktorama yine elektrik ve bilgisayar mühendisliğinde devam ediyorum. Ben mühendisim ve görevimi problem çözmek olarak görüyorum. Kanser gibi hastalıklar artık tıbbın tekelinden çıkalı çok oldu. Bu gibi karmaşık hastalıklar bir çok farklı bakış açısının sentezini gerektiriyor. Nanowiffletopları projesi moleküler biyoloji, malzeme bilimi, biyokimya ve tıp bileşenlerinin bir mühendislik bakış açısıyla sentezinden ortaya çıktı. Bundan böyle bilimsel çalışmalar, ancak multidisipliner bir çalışma ortamında başarılı olabilir diyebilir miyiz? Türkiye’de kalsaydınız bu buluşları gerçekleştirebilir miydiniz? ABD’de oturmuş bir multidisipliner çalışma ortamı var. Çoğunlukla belli bir konuya odaklanmış, bünyesinde birçok farklı bilim dalından araştırmacıyı barındıran merkezlerden oluşmuş bir sistem var. Ve genelde önemli sonuçlar bu tip merkezlerdeki çalışmalar sonucunda çıkıyor ortaya. Türkiye’de bu henüz oturmuş bir kavram değil. Ama son yıllarda görüyorum ki bu tip merkezler artmaya başladı özellikle ODTÜ, Sabancı, Bilkent ve Koç üniversitelerinde bunun güzel örneklerini görüyoruz. Bu tip oluşumların ülkemizde de üretkenliği artıracağını düşünüyorum. Bundan önceki buluşlarınız hakkında da bilgi verebilir misiniz? Hastane mikroplarının teşhisi ve Eenek isimli bilgisayar oyunu gibi... Hastane mikrobu teşhisi için geliştirdiğim cihaz yine aslında kanser araştırmasından çıktı. O zaman kanserin gelişimini daha tümör oluşmadan hücrelerde oluşan mutasyonlar seviyesinde saptamak için bir cihaz için çalışıyordum. Bu uzun soluklu bir proje. Ancak daha sonra benzer bir prensibin hastane mikrobunun tespitinde de kullanabileceğini farkettik ki bu konudaki büyük ihtiyaç bizi bu alana da odaklanmaya yöneltti. Bu projeyi de hayata geçirmek için çalışmalarımız devam ediyor. Eenek’e gelince... Çocukluğumdan beri programcılıkla ilgileniyorum. Bilimsel çalışmalarım sırasında da çeşitli amaçlarla bilgisayar programları geliştirdim. Her ne kadar bu alanı kariyer olarak seçmediysem de boş vakitlerimde her zaman küçük oyunlar yazardım. Zaten bilgisayar ve video oyunları oynamak da benim için her zaman tutku olmuştur. Son zamanlarda oyun sektörü çok büyüdü; özellikle mobil oyun pazarı tüm oyun pazarı içinde çok büyük bir paya sahip oldu. Bunun en büyük nedenlerinden biri de üretilenlerin geniş kitlelerle paylaşımı çok kolaylaştı. Birkaç yıl önce San Diego’dan arkadaşım endüstriyel tasarımcı Celal Acarkan kendisi aynı zamanda üniversite yıllarında Gırgır dergisinde çalışmış ile bir araya gelip Eenek projesine giriştik. Eenek’in su an sadece IOS sürümü var, Android sürümünü yakında yayımlayacağız. Bu projeden çok zevk aldım ve şimdiye kadar oyunculardan aldığımız yorumlar oldukça olumlu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle