Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Üniversitelerin yeniden yapılandırılması Mehmet Yapıcı, Amasya Üniversitesi, myapici69@gmail.com “GİRİŞİMCİ ÜNİVERSİTE” Yücel Çağlar <oduncugil@yahoo.com> Y CBT 1344/ 18 21 Aralık 2012 ÖK, Yüksek Öğretim Koordinasyon Kurulu (YÜKOK) olarak yeniden yapılandırılmalıdır. YÜKOK’un temel görevi, kamu fonlarını adil belirlenmiş kurallar çerçevesinde üniversitelere dağıtmak, üniversitelerin personel gereksinimi için kurumlar arası koordinasyonu sağlamak ve bir akreditasyon kurumu gibi çalışarak, üniversiteleri değerlendirerek 2 yılda bir üniversitelerin akademik ve ekonomik karnesini oluşturmaktır. Bu kurulun üyeleri, her üniversiteden gizli oyla seçilerek gelen profesörlerden oluşur. Profesörler kurulu kendi içinden 7 kişilik bir üst kurul seçer, bu seçilen 7 kişilik üst kurulun başkanlığına Bakanlar Kurulu tarafından bir defaya mahsus 5 yıllığına bir profesör atanır. Üst kurul başkanının kurulda oy hakkı yoktur. Profesörler kurulu 4 yıllığına bir defaya mahsus olarak seçilir. YÜKOK yasa ile belirlenmeli, yönetmeliklerle genel çerçevesi oluşturulan görevleri ayrıntılandırılmalı. 1. Akademik Özgürlük: Öğretim elemanlarının hiçbir otorite korkusu olmadan, işten atılma endişesi duymadan, bilimsel gerçekleri yazma, söyleme ve yayımlama özgürlüklerini ifade eder. Ayrıca akademik özgürlük, dışarıdan bir baskı olmadan, yükseköğretim kurumlarının kendi akademik politika ve uygulamalarını belirleyebilme özgürlüğüdür. Bu kavram yasa ile güvence altına alınmalı ve desteklenmeli. 2.Yönetsel Özerklik: Bir yüksek öğretim kurumu; öğrencisi, öğretim elemanı ve idari personeli ile bir bütündür. Bu bütünde herkesin söz söyleme hakkı vardır. Dolayısı ile üniversitenin en üst yöneticisi olan REKTÖR; üniversitede çalışan akademik ve idari personel ve üniversiteye yeni başlayan hazırlık veya 1. sınıf öğrencileri hariç; lisans ve lisans üstü öğrencilerin de gizli oy kullanacağı bir seçimle belirlenmeli ve en yüksek oyu alan adayın ataması Yüksek Öğretim Koordinasyon Kurulu (YÜKOK) tarafından denetlenerek (yasa/yönetmelik ile belirlenmiş kurallara uygunluk açısından) Cumhurbaşkanlığı’na sunulmalı ve atama Cumhurbaşkanlığı makamı tarafından yapılmalıdır. Rektör aynı üniversitede ancak 1 defaya mahsus 5 yıllığına seçilmelidir. Rektör; kadrolu olarak çalıştığı üniversite dışında bir üniversitede ancak rektör adayı olabilir. Bir rektör seçildiği üniversitede görevi sona erdikten sonra bir başka üniversitede rektör adayı olabilir. Rektör; üniversite öğretim elemanları arasından bir öğretim elemanını “genel sekreter” olarak atar. Genel sekreterin görevi rektör ile birlikte biter. Genel sekreter yeniden atanabilir. Dekanlar/müdürler; ilgili üniversitenin kadrolu profesörleri arasından 3 yıllığına ilgili birimin öğrenci ve öğretim elemanlarının gizli oyu ile belirlenir ve ataması rektör tarafından yapılır (Bir dekan/müdür üst üste olmamak kaydı ile tekrar dekan/müdür olarak seçilebilir). Üniversite enstitü ve araştırma merkezi müdürleri ilgili üniversite öğre tim üyeleri arasından doğrudan rektör tarafından 3 yıllığına atanır. Enstitü ve araştırma merkezi müdürleri tekrar atanabilir. Bölüm başkanı ilgili bölümdeki öğretim elemanlarının gizli oyu ile seçilir ve ataması dekan tarafından yapılarak rektörlüğe bildirilir. Bölüm başkanı tekrar aday olup seçilebilir. Bölüm başkanı anabilim dalı başkanlarını ilgili anabilim dalındaki en kıdemli öğretim üyeleri arasından 5 yıllığına seçer ve dekanlığa bildirir. Anabilim dalı başkanı ikiden fazla atanamaz. Yardımcılıklar (rektör, dekan/müdür, bölüm başkanlığı yardımcılıkları) yöneticinin tasarrufundadır. İlgili yöneticinin görev süresi bittiğinde yardımcılıklar da otomatik olarak son bulur. Üniversite senatosu, Rektörün başkanlığında Üniversitenin idari ve mali yönetimi ile ilgili kararları alır ve uygular. Senato; dekanlardan (doğal üye), öğrenci temsilcisinden (1 yıllığına ve 1 defaya mahsus seçilir) ve 2 yıllığına (en fazla 3 defa) fakültelerin öğretim elemanları arasından ilgili birim öğretim elemanlarınca gizli oyla seçilmiş üyelerden oluşur. Üniversite içi diğer kurul ve organların seçimini senato belirler ve uygular. 3. Mali Özerklik: Üniversitenin bütçesi öğrenci sayısı ve öğretim elemanı sayısı gözetilerek kamu fonlarından YÜKOK tarafından belirlenerek TBMM’ye sunulur. Ayrıca, üniversite mali bütçesini artırmak için senato kararı ile YÜKOK kararlarına uygun olarak iktisadi işletmeler oluşturabilir. Kendi döner sermayesini oluşturarak bilimsel ve akademik projeler üretebilir. Ayrıca YÜKOK tarafından belirlenen kurallar çerçevesinde bağış toplayabilir. Bunların denetimi ve nasıl harcanacağı üniversite senatolarınca belirlenir. Akademik personel seçimi şu şekilde yapılmalıdır. Her üniversite senatosu, genel çerçevesi YÜKOK tarafından belirlenen ölçütler doğrultusunda, araştırma görevlisi seçimi ve lisans üstü eğitimini sağlamakla sorumludur. Yabancı dil kriteri şu şeklide gerçekleştirilir; üniversiteye girecek akademik personel seçiminde bir defaya mahsus (üniversiteye veya lisansüstü eğitime girişte) sadece TOEFL (Test of English as a Foreign Language) sınavı kullanılır. TOEFL sınavlarından alınan puanların nasıl ve nerede kullanılacağına YÜKOK karar verir. Doktorasını bitiren ilgili kişi, üniversitelerde doktor unvanı ile çalışmaya başlar. Bu unvan ile lisans ve lisans üstü eğitim verebilir. Lisans üstü eğitimde yapılan tez jürilerinde sadece profesörler üyelik yapabilir. Doktor öğretim elemanı en az 5 yıl sonra bilimsel ve akademik yeterliliği yayınlarla denetlenerek, profesörler jürisinden yeterliliği tescillenenler YÜKOK tarafından profesör olarak atanır. Üniversite öğretim elemanları öğretim üyelerinden (profesör ve doktor), öğretim görevlisi (en lisans mezunu üniversitede uzmanlık alanında lisans düzeyinde ders vermeye yetkili kişi), Araştırma görevlileri ve uzmanlardan (ders verme yetkisi olmayan) oluşur. Y anlış biliyormuşum; üniversitelerin, sırasıyla, bilimsel araştırma ve demokratik tartışma, eğitim ve öğretim kurumları olmaları gerektiğini sanıyordum; yanılıyormuşum ve/veya eksik biliyormuşum. Bir de “girişimci” kuruluşlar olması bekleniyormuş üniversitelerden; TÜBİTAK’ın yol göstericiliğinde üretilen “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi“ açıklanınca öğrendim! Öyle anlaşılıyor ki, çoğu şirket gibi çalışan “üniversitesanayi işbirliği merkezleri” yeterli görülmemiş ve bir de üniversitelerindeki bilgi üretim ve yayım süreçlerinin ticarileştirilmesini daha da pekiştirip yaygınlaştırabilecek özendirici bir düzenek kurulmuş. Kurum Başkanı da bu gerçeği açıklıkla belirtiyor zaten: “Endeksin amacı üniversitelerde girişimcilik ve yenilikçilik faaliyetlerinin teşvik edilmesidir.” Sanıyorum, bundan sonraki aşamada TÜBİTAK’ın adı da, sözgelimi TÜBİTAGİK, “Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma ve Girişimciliği Geliştirme Kurumu” olarak değiştirilecek; yakışır doğrusu… Belirtildiğine göre, söz konusu endeks ağırlıkları farklı; “i) bilimsel ve teknolojik araştırma yetkinliği, ii) fikri mülkiyet havuzu, iii) işbirliği ve etkileşim, iv) girişimcilik ve yenilikçilik kültürü ile ve) ekonomik katkı ve ticarileşme” başlıkları altında 5 kümede toplanan 23 gösterge temel alınarak hesaplanmış. Endeksin her yıl hazırlanması ve kamuoyuna açıklanması öngörülüyor. Böyle bir sıralama ne anlatıyor? Öğretim üyesi sayısı, nedense yalnızca elliden fazla olan 126 üniversiteyi kapsayan bu sıralamaya göre* ; ilk 10 üniversitenin puanları “8454”, 50 üniversitenin puanları ise, “8422” arasında değişiyor; başka bir söyleyişle, üniversitelerin “girişimcilik ve yenilikçik” başarım düzeyleri (!) arasında yabana atılmayacak bir fark vardır;ilk on sırasında vakıf üniversiteleri çoğunlukla yer alıyor; Ankara (37), Karadeniz Teknik (32), Atatürk (31) ve İstanbul (30) gibi tarihsel olarak “köklü” sayılabilecek, donanımları göreceli olarak daha yüksek düzeyde olan kamu üniversiteleri “girişimci ve yenilikçilik” yönünden “başarılı” sayılabilecek bir konumda bulunmuyor. Bu, çok olağan bir durum bir sonuç değil mi? Söz konusu hesaplamada üniversitelerin “girişimcilik ve yenilikçilik” başarımlarını hangi koşullarda ve ne pahasına sağladığı dikkate alınmıyor çünkü. Ayrıca, yine “doğal olarak” (!), üniversitelerin, sözgelimi; demokratikliği, bulundukları yörelerdeki toplumsal ve kültürel gelişmeye katkıları, öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin ruhsal esenliği, öğrencilerinin sportif ve kültürel başarımları, kamusal kaynakların etken kullanımı vb. insancıllığı ve toplumsallığı herhangi biçimde sorgulanmıyor. Ancak, ilgili Bakanın; “Üniversitelerdeki akademik çalışmalar rafta kalmayacak. TÜBİTAK, üniversitesanayi işbirliğinin önemli ayaklarından Teknoloji Transfer Ofisleri’ne 1’er milyon lira hibe desteği sağlayacak’’; ‘’Üniversitelerdeki bilimsel çalışmaların kampus dışına çıkıp, sanayiyle buluşması için Teknoloji Transfer Ofisleri’ne 10 yıl boyunca hibe desteği vereceğiz’. biçiminde kamuoyuna yaptığı açıklama anımsanırsa, bu yaklaşım hiç de yadırgatıcı değildir. *** Bilindiği gibi, ülkemizde devlet üniversitelerinin yanı sıra vakıf üniversitelerinin de çoğunluğu etkinliklerini çeşitli kamusal kaynaklardan yararlanarak gerçekleştirebiliyor. Siyasal iktidar ise öteki kamu hizmeti alanlarında olduğu gibi, bu “yükü” olabildiğince azaltmayı hedefliyor. Öyle anlaşılıyor ki, siyasal iktidar “ÜniversiteSanayi İşbirliği” söylemi ve uygulamalarından sonra şimdi de “Teknoloji Transfer Ofisleri” açma ve destekleme, “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi” hesaplama vb. yollarla bu doğrultudaki çabalarını iyiden iyiye kurumsallaştırmaya çalışıyor. Görünüşe bakılırsa, “denize düşürülüp yılana sarılma” durumunda bırakılmış üniversiteler yine olası sonuçlarını gerektiğince sorgulamadan bu süreçten de olabildiğince çok yararlanma çabasına girecek. * Bu üniversiteler, 100 üzerinden aldıkları “puanlara” göre şöyle sıralanıyor: Sabancı (84), ODTÜ (83), Bilkent (70), Özyeğin (69), İTÜ (67), Boğaziçi (65), İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (58), Koç (57), Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü (57) ve TOBB (54).