23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

dine çok değişik ve üstün ürünler yapma mücadelesine girişir. Mücadeleyi göze alır. Çünkü, sanayide öğrenmenin ve rüştünü ispatlamanın yolu budur. ‘Askerî Fabrikalar’ın adındaki ‘askerî’ başlık, araştırma ve gitgide yeni şeyler, daha karmaşık ürünler yapabilme güdüsünü sınırlayan değil, özendiren, kolaylaştıran bir rol oynar. Âdeta, araştırıcı akıl yapacağı ürünleri kendi seçer. Teknik bilgide geri kalmışlığa meydan okuyan bir havarî havasındadır: “1940’ta, kendi girişimimizle tank yaptık. Bunun sadece Ford motoru dışarıdan geldi. Dizaynı bizimkilerindir. Tipi kendimize mahsustur. KÂMİL, NECATİ filân yaptılar. Zırh levhası, topu, paleti, aktarma organları hepsi bizim üretimimizdir. Bu tank, 1946’da Cumhuriyet Bayramı töreninde geçti. Ancak, sipariş gelmedi ve bu tek tank olarak kaldı. Amerikan yardımı başlayınca hazırcılık ve kolaya kaçma başladı.” >>. Evet, durum böyledir. Ve anlatımdaki mütevazılık oldukça çarpıcıdır. Bunları unutmak en hafifinden vefas ızlıktır. Sorgulama iradesi, bilgi ile başlamalıdır. Bilgi ortadadır ve nettir. İlk milli tank yapılmıştır ve Şanbaşoğlu’nun ifadesiyle Amerikan yardımı ile hazırcılık ve kolaya kaçma başlamıştır. Bu tank imalatı konusuna değinen bir yüksek lisans tezine de rastladım. O tezi not etmekte yarar görüyorum; Teoman Engin (2007): Türk Ordusunda Zırhlı Birlikler. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Tarih Ana Bilim Dalı. İlk milli tanka ilişkin fotoğraf bulmakta oldukça zorlandım. TSK’nın, MKE’nin arşivlerinde bulamadım. Aşağıdaki görselin “o tank” olduğu konusunda bilgiye ulaştım. Küçük bir tereddüdüm olsa da yayınlamakta yarar görüyorum. Belki de böylelikle elinde o döneme ilişkin fotoğraflar olan kimi meraklılar kamuoyu ile paylaşırlar Görsel,http://www.trmilitary.com/forum/viewtopic.php?f=7&t=659 dan alınmıştır.(Erişim tarihi:18.11.2012) Savunma Sanayi Müsteşarlığı da Aynı Kanaatte Aslında Şanbaşoğlu’ nun tespitini devlet, hem de en yetkili kurumu yapmış. Gelin Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın web sayfasında yer alan tarihçe kısmına bir göz atalım: http://www.ssm.gov.tr/anasayfa/savunmaSana yiimiz/Sayfalar/tarihce2.aspx (Erişim tarihi:18.11.2012) Cumhuriyet döneminde milli bir savunma sanayiinin tesisi hedefi istikametinde gerçekleştirilen girişimlere rağmen, İkinci Dünya Savaşında ve sonrasında İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından sağlanan hibe ve yardımlar ile Türkiye’nin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) girişiyle artış gösteren askeri yardımlar, henüz kuruluş aşamasında bulunan savunma sanayiinin gelişmesini durdurmuştur. Bu kapsamda, 1941–1944 döneminde Ödünç Verme ve Kiralama (Lend and Lease) Kanunu çerçevesinde ABD tarafından Türkiye’ye 95 milyon dolarlık savaş malzemesi verilmiş, ayrıca 1945 yılında Türkiye ve ABD arasında yapılan Askeri Yardım Antlaşması ile İkinci Dünya Savaşı sırasında sağlanacak askeri yardım bir anlaşma ile taahhüt altına alınmıştır. Savaş sonrası dönemde ise Truman Doktrini ve Marshall Planı çerçevesinde ABD tarafından sağlanan yardımlar ile,(…) 1920’li ve 1930’lu yıllarda büyük fedakarlıklar pahasına elde edilen savunma sanayii imkan ve kabiliyetleri kaybedilmeye başlanmış, Silahlı Kuvvetlerin yurt içi siparişleri azalmış ve bu nedenlerle askeri fabrikalar verimliliklerini yitirerek Milli Bütçeye önemli bir yük olmuşlardır. Tüm bu sebeplerle askeri fabrikalar, 15 Mart 1950 yılında çıkarılan 5591 sayılı yasa ile Kamu İktisadi Devlet Teşekkülü şeklinde kurulan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Genel Müdürlüğü bünyesine alınmıştır. (..) ABD tarafından sağlanan askeri yardımların savunma sanayiinin gelişimi ve ekonomi üzerinde yaratmış olduğu bu olumsuzlukların yanı sıra Truman Doktrini kapsamında ABD ile 1947 yılında imzalanan Anlaşmanın 14 üncü maddesi uyarınca askeri yardım kapsamında sağlanan malzemelerin amaçlarının dışında kullanılamayacağı hükmü 17 yıl sonra Kıbrıs bunalımında karşımıza çıkarılan en büyük engeli teşkil etmiştir.>> Bitirirken Artık, “ilk”, ya da “milli” ya da “en……..” ile başlayıp devam eden gelişme ve haberlere daha ihtiyatla yaklaşmak lazım geldiği bilgi ile bütünleşen vefanın çok önemli olduğunun altını çizerek, Fuzuli’nin bir beytine göz atalım; “Sussam gönlüm razı değil Söylesem tesiri yok” Bilim Akademisi yeni üyelerini seçti 25 Kasım 2011 de kurulmuş olan Bilim Akademisi Derneği, birinci yılını tamamlarken 47 yeni üye seçti. Türkiye Bilimler Akademisine (TÜBA) dışardan üye atanmasına karşı akademik liyakat, özgürlük ve dürüstlük ilkelerini gözetmek üzere kurulmuş olan Bilim Akademisi Derneği’nin ilk 54 asli üyesi TÜBA’nın bu son müdahale ve tayinler öncesinde seçilmiş üyelerindendi. Yeni seçilen 47 üye hakem raporlarına dayanan ve Fen ve Mühendislik, Sosyal Bilimler ve Tıp olmak üzere üç ayrı alandaki üyelerin katıldığı bir değerlendirme süreci sonunda 24 Kasım 2012 günü yapılan Bilim Akademisi Genel Kurulunda oylanarak seçildiler. Yeni üyelerden bazıları (* işaretli isimler) TÜBA’nın müdahale öncesinde seçilmiş asosye üyeleri. Türkiye’nin önde gelen bilim insanları arasından bilimsel değerlendirme ile üye seçimi devam edecek. Bilim Akademisinin Yeni Üyeleri: İnanç Adagideli, Sabancı Üniversitesi, Fizik. İdil Arslan Alaton, İstanbul Teknik Üniversitesi, Çevre. Ayhan AksuKoç, Boğaziçi Üniversitesi, Psikoloji. Ethem Alpaydın, Boğaziçi Üniversitesi, Bilgisayar. Yeşim Arat, Boğaziçi Üniversitesi, Siyaset Bilimi. Ergin Atalar, Bilkent Üniversitesi , Elektronik. Ali Rana Atılgan, Sabancı Üniversitesi, Hesaplamalı Biyoloj.i Canan Atılgan, Sabancı Üniversitesi, Hesaplamalı Biyoloji. Zeynep Aycan*, Koç Üniversitesi, Psikoloji. İzak Benbasat, University of British Columbia (Kanada), Bilişim Sistemleri. Şeyla Benhabib, Yale University, Siyaset Bilimi. Ayşe Buğra Kavala, Boğaziçi Üniversitesi, Ekonomi. Nejat Bulut, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Fizik. İsmail Çakmak, Sabancı Üniversitesi, Ziraat Ali Çarkoğlu, Koç Üniversitesi, Siyaset Bilimi. Ömer Dağ*, Bilkent Üniversitesi, Kimya. Durmuş Ali Demir, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Fizik. Levent Demirel*, Koç Üniversitesi, Kimya. Yalçın Elerman, Ankara Üniversitesi, Fizik. Mehmet Erbudak, ETH (İsviçre), Fizik. Elza Erkip, New York University (ABD), Elektrik Bilgisayar. Ersin Göğüş, Sabancı Üniversitesi, Astrofizik. Ahmet Gül*, İstanbul Üniversitesi, Tıp (Romatoloji) Oğuz Gülseren*, Bilkent Üniversitesi, Fizik. Refet Gürkaynak, Bilkent Üniversitesi, Ekonomi. Türkan Haliloğlu*, Boğaziçi Üniversitesi, Hesaplamalı Biyoloji. Ahmet İçduygu, Koç Üniversitesi, Siyaset Bilimi. Ersin Kalaycıoğlu, Sabancı Üniversitesi, Siyaset Bilimi. Ayhan Kaya, Bilgi Üniversitesi, Siyaset Bilimi. Özlem Keskin*, Koç Üniversitesi, Hesaplamalı Biyoloji. Fuat Keyman, Sabancı Üniversitesi, Siyaset Bilimi. Refik Kortan, Bell Laboratories (ABD), Fizik. Özgür Müstecaplıoğlu, Koç Üniversitesi, Fizik. Sedat Ölçer, Bilgi Üniversitesi, Elektronik haberleşme. Ayşe Öncü, Sabancı Üniversitesi, Sosyoloji. Erdal Panayırcı, Kadir Has Üniversitesi, Elektronik haberleşme. Dani Rodrik, Harvard Üniversitesi, Ekonomi. Cihan Saçlıoğlu, Sabancı Üniversitesi, Fizik. Hikmet Sarı, Ecole Superieure d’Electricite (Fransa), Elektronik haberleşme. Alphan Sennaroğlu*, Koç Üniversitesi, Fizik. Gün Şemin, Koç Üniversitesi, Psikoloji. Erol Taymaz, ODTÜ, Ekonomi Ali İzzet Tekcan*, Boğaziçi Üniversitesi, Psikoloji Uğur Tırnaklı, Ege Üniversitesi, Fizik. Zafer Toprak, Boğaziçi Üniversitesi, Tarih. Kemal Sıtkı Türker, Koç Üniversitesi, Nöroloji. Erinç Yeldan, Yaşar Üniversitesi, Ekonomi. DÜNYA GÖSTERGELERİ Küresel ekonomide düzelme beklentisi CBT 1341/ 9 30 Kasım 2012 Economist Intelligence Unit tarafından düzenlenen ve1.500 şirket yöneticisinin katıldığı bir araştırmaya göre dünyanın dört bir yanında iş adamları üç ay önceki karamsarlıklarından yavaş yavaş çıkıyor. Küresel ekonominin daha iyiye gideceğini düşünenlerin, daha kötüye gideceğini düşünenlere oranla yüzdesi, Temmuz ayındaki %25’lerden Ekim ayında %11’lere yükseldi. Ekonomik durumda düzelmeler olacağı görüşü Doğu Avrupa dışında tüm bölgeleri içine alıyor. Bir tek Ortadoğu ve Afrika için kayda değer bir ilerlemenin yaşanacağı düşünülüyor. Ne var ki kimya sanayi ve tüketici malları sektöründe beklentiler oldukça karamsar. Avrupa Birliği söz konusu olduğunda katılımcıların % 55’i üyelerin hiçbirinin ayrılmayacağını düşünürken, %29’u Yunanistan’ın ayrılabileceğini söylüyor. Moda sektöründe katılımcıların %46’sı gelecek yıl kravatın popülaritesini büyük oranda yitireceğine inanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle