Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SON ARAŞTIRMALAR İnsanoğlu aptallaşıyor mu? Dr.Aykut Çınaroğlu, buluntular arasında yer alan bir duvar taşında gitara benzer bir telli çalgı çalan figürün tasvir edildiğini söyledi. Kazı çalışmasını 1997 yılından bu yana sürdüren Çınaroğlu, bilim insanlarından farklı görüşler geldiğini de belirtti. Bazı müzikologlar çalgıyı gitara benzetirken diğerleri Orta Asya’da da kullanılan başka bir telli çalgı olduğunu iddia ediyor. Hititlerin bahar bayramında gerçekleştirdikleri şenliği gösteren kabartmanın yıllardan beri bilindiğine de dikkat çeken arkeolog, telli çalgıyı çalan insan figürüyle ilgili yıllardan bu yana çeşitli yorum ve değerlendirmelerin yapıldığını, kabartmadaki çalgıda, gitarda olduğu gibi perdelerin bulunduğunu da sözlerine ilave etti. “Eğer bu bir gitarsa şunu diyebiliriz ki gitarı İspanyollardan önce Hititler çalıyordu. Gerçekten de bu telli çalgı günümüzdeki gitara çok benziyor. Ancak kesin olarak bu gitardır diyemiyoruz.” (Kaynak: www.haberler.com) kül ilkel insanın önemli bir değişim geçirdiği bir zamanda ortaya çıktı: Daha uzun ömür, dik yürüme yetisi, dil ve alet kullanımı” diyor Martin Taylor (Edinburg Üniversitesi). Genetikçiler bugüne kadar bilinen 1700’ü aşkın microRNA’lardan hangilerinin diğer memelilerde de üretildiğini kontrol etti. Karşılaştırma, aralarında şempanze, goril ve orangutan gibi üç insansı maymunun da yer aldığı on bir türle gerçekleştirildi. On microRNA’nın genleri eşsiz çıktı ve bunlar sadece insanda saptandı. Fakat bunlardan sadece bir yani miR941, büyük miktarda olmak üzere beyinde prefrontal korteks ve beyincik de üretiliyor. microRNA’lar 20 ila 24 yapıtaşından oluşan kısa nükleik asit molekülleridir. Görevleri genlerin etkinliğini yavaşlatarak hücrelerin gelişim süreçlerini ve işlevlerini çalıştırmaktır. Bilim insanları, miR941’in, beyinde sinir hücresi ileticisi (nörotransmitter) üzerinden sinyal göndermede önemli olan ve özellikle de konuşma yetisiyle ilgili olan genleri çalıştırdığını gösteren belirtiler bulmuş. Ayrıca microRNA’lar, yaşam beklentisiyle ilgili olan genleri de etkiliyor olabilir, bizi insan yapanın neler olduğunu açıklamaya yardımcı olabilecek daha fazla gen bulunabilir. lanım sırasında da zehirli maddelerin “sızdığını” gösterdi. Aslında bazı üreticiler bu sorunu kısmen çözdü (Her şeyden önce fosfor kullanarak). LED ampuller neredeyse her alanda kullanılabiliyor, mesela NASA LED’leri uzaydaki bitki üretiminde kullanılacağını göstermişti. Ancak Scientific American dergisinde yayımlanan son bir araştırmaya göre LED ampullerin de enerji tasarruflu ampullere kıyasla, sağlığa ve çevreye daha az zarar vermediklerini söylüyor. Dergi kısa bir süre önce 2010 yılında yayımlanan ama toplumun haberdar olmadığı bir araştırmaya dikkat çekiyor. Irvine Kaliforniya Üniversitesi bilim insanları çeşitli LED tiplerini inceleyerek endişe verici sonuçlara ulaşmıştı. Test edilenler arasında özellikle de yılbaşı aydınlatmaları, sokak lambaları ve otomobil farları yer alıyordu. Fakat en düşündürücü sonuçlar en düşük enerjiyle çalışan kırmızı LED’lerdi diyor uzmanlar. Bu LED tipinde kurşun en yüksek oranda var. Diğer LED’lerdeki kurşun oranı gerçi daha az (En düşük oran beyaz LED’lerde) ama buna karşın arsenik, bakır, yoğun oranda alerjiye yol açan nikel ve yarım düzine daha tehlikeli maddeler içeriyorlar. Normal kullanım sırasında LED’ler zararlı değil ama kırıldıkları zaman tehlike yaratıyor. Bilim insanları evde bir LED ampul kırıldığında, parçaların maske takılarak ve eldivenle toplanmasını ve süpürge dahil tüm parçaların “özel atık” olarak ortadan kaldırılmasını öneriyor. Toksik maddelerin kaldırılması özellikle de trafik kazalarından sonra zor. Bu durumda ağır metaller çevreye yayılır. Kaza yerini temizleyen görevlilerin mutlaka koruyucu giysi giymeleri gerektiğini ve zehirle temas eden her şeyin “özel atık” olarak yok edilmesi gerektiğini söylüyor uzmanlar. Amerikalı bir araştırmacı, insandaki ortalama zekânın yavaş yavaş gerilediğini iddia ediyor. Binlerce yıl önce insanlar vahşi doğada küçük gruplar halinde yaşadıkları zaman hayatta kalmaları için zihinsel yetenek büyük bir önem taşıyordu. Ancak insanoğlu tarım yapmaya başladığından bu yana büyük topluluklar halinde yaşıyor ve bireysel zekâ eski önemini kaybetti diyor Kaliforniya Üniversitesi gelişim biyoloğu Ge ra ld Crabtree, Trends in Genetics dergisinde. İnsan zekâsı yaklaşık 20005000 gene bağlı ve beyinle ilgili bu kalıtım mutasyonlara çok yatkın. Crabtree, insan zekâsının 120 kuşaktan yani son 3000 yıldan bu yana adım adım zayıfladığını tahmin ediyor. Mesela antik Yunan’dan bir konuğumuz gelecek olsaydı, bu zaman yolcusu bizden daha zeki olurdu. Bu kişi bizden daha yaratıcı olduğu gibi daha iyi bir hafızaya sahip olurdu diyor araştırmacı. Crabtree’nin tezi şöyle: Eskiden beynini kullanmayan insan beslenemez ya da vahşi hayvanlardan korunamazdı. Yani sadece en akıllıları hayatta kalmıştır. Bu ayıklanma baskısı insan zekâsının durmadan gelişmesini sağlamıştır. Oysa tarımın keşfedilmesinden sonra insanlar, zayıf bireylerin de korunduğu büyük gruplarda yaşamaya başladı ve artık büyük gruplarda daha çok ortaya çıkan hastalıklardan korunma çabası, zekâdan daha önemli hale gelmiştir. Crabtree bu teziyle ortalama zekâ seviyesinin 20.yy’dan bu yana kuşaktan kuşağa geliştiğini söyleyen araştırmalarla zıt düşüyor. Bu fenomen zekâ araştırmacısı James Robert Flynn’ın ismine göre Flynn Etkisi olarak isimlendirilmiştir fakat Crabtree bunu şu şekilde görecelileştiriyor: Zekâmızdaki artış küçük bir gelişme. Ayrıca bu artış genetik mutasyonlarla değil daha iyi eğitimle ilgilidir. İnsan ve şempanzenin kalıtımı neredeyse özdeştir. İnsanı insan yapan küçük genetik farklılıkları araştıran uluslararası bir araştırma ekibi, şimdi önemli bir bulguya ulaştı: Sadece Homo sapiens, özel bir nükleik asit olan microRNA miR941’in üretiminden sorumlu bir gene sahip. Bu molekül beyindeki belli başlı sinyal yollarını çalıştıran genlerin etkinliğini ayarlıyor. Bundan bir ila altı milyon yıl önce atalarımızın kalıtımında meydana gelen bu değişim, insana özgü dil ve uzun ömür gibi tipik özellikleri tetiklemiş olabilir (Nature Communications). “Bu mole Fark küçük, büyük etki Pahalı olmasına karşın içinde cıva bulunmaması ve uzun ömürlü (30.000 saat ve daha fazlası) olması nedeniyle LED ampul her alandaki tüm aydınlatma sorunlarına çözüm olarak görülüyordu. Gerçi normal tüketiciler yüksek fiyat nedeniyle hâlâ LED ampullerden uzak duruyor ama klasik ampuller yüzde 98 sıcaklık üretirken sadece yüzde iki ışık üretiyor. Ayrıca piyasadan yavaş yavaş kaldırıldıkları için de tüketiciler zorunlu olarak enerji tasarruflu ampullere yöneliyor. Oysa araştırmalar bu tür ampullerden, sadece düşüp kırıldıklarında değil normal kul LED ampul de zararsız değilmiş Çorum’un Alaca ilçesindeki Alacahöyük Hitit yerleşmesi kazı başkanı Prof. Gitarın anavatanı Anadolu olabilir YERALTI SU SEVİYESİNDEKİ DÜŞÜŞ ALARM VERİYOR Dünyanın birçok bölgesinde yeraltı su seviyesi azalıyor. Bu olumsuz gelişmeden tarım alanlarının aşırı derecede sulanması sorumlu tutuluyor. Yoğun tarımcılık uzmanlara göre birçok bölgedeki su seviyesini tüm dünyayı etkileyecek şekilde düşürmeye devam ediyor. Dünyamızın en büyük tatlı su rezervinin yok olması gıda üretimini tehlikeye sokacağı gibi deniz seviyesini de arttıracaktır (Nature Geoscience). Ve iklim değişimi bu sorunları daha da kötüleştirecektir. Montreal McGill Üniversitesi hidrojeologu Tom Gleeson ve Alman çevre fizikçisi Werner AeschbachHertig’in sonuçları, yeraltı sularının ölçümü ve uydu verilerine dayanıyor. Özellikle tarımın yoğun olduğu kurak bölgelerde (Hindistan, Çin veya ABD’nin bazı bölgelerinde) durum daha ciddi. Buralardaki yeraltı su rezervlerinin bölgeye uyumlu yöntemlerle stabilize edilmesi gerekiyor. Daha verimli su kullanımı veya suyu daha sulak yerlerden temin etme gibi teknik çözümler uzmanların görüşlerine göre yeraltı su seviyesindeki azalmayı durdurmak için yeterli değil. Bu durum özellikle de milyonlarca insanın yeraltı suyunu kuyularıyla çektiği Hindistan’da büyük bir sorun yaratıyor. Sadece su pompaları için gerekli olan elektrik enerjisinin kontrollü bir şekilde dağıtılması mümkün olmuş. Texas gibi daha iyi altyapıları sahip bölgelerde çiftçilerle birlikte en iyi kullanım kuralları üzerinde çalışılıyor. Bölgenin sosyal, ekonomik, siyasi ve ekolojik koşullarını dikkate almayan stratejiler olmazsa, yeraltı su seviyesi aynı hızda azalmaya devam edecektir diye uyarıyor bilim insanları. CBT 1341/ 6 30 Kasım 2012