24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJ POL T K Baha Kuban Karşı cinsin ilgisini nasıl çekersiniz? Son yapılan araştırmalar karşı cinsin ilgisini çekme konusunda bilimsel bulguları ortaya çıkartıyor. Kadın ve erkeğin farklı stratejiler benimsemesi gerektiğini ileri süren bilim insanları, kadınlara kırmızı giymelerini öğütlerken, erkeğe başka kadınlarla ilişkileri olduğu izlenimini uyandırmalarını, böylece kadınlara rakibini alt etme heyecanını yaşatmaları gerektiğini söylüyor. Bunlar ve diğer öneriler aşağıda….. başkasının çocuğuna babalık etmek zorunda kalmasıydı. baha.kuban@gmail.com C harles Darwin’in ana hatlarıyla çizdiği cinsel seçilim kuramından bu yana biyologlar hayvanların eş seçerken sergiledikleri davranışlara ve benimsedikleri yöntemlere büyük ilgi gösteriyorlar. Bu evrimsel mücadeleyi en iyi yansıtan tavuskuşlarının görkemli kuyruklarıdır.. Kuyruğun kalitesi tek başına hayatta kalmak için yeterli olmasa bile, kuyruk tüylerinin parlaklığı ve canlılığı erkeğin ne kadar formda olduğunun somut bir göstergesidir. Bu da dişi tavusa erkeğini seçerken ihtiyacı olan bilgileri vermeye yeter. Biz insanlar da tavuslardan farklı değiliz; aşkımızı dışa vurmak için evrilmiş bazı özelliklerimizden yararlanmaya bakarız. Son yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre evrimsel özellikleri mızılı Kadın” çoğunluk için daha çekicidir (European Journal of Social Psychology, vol 40, p 901). Peki erkeklerin kırmızı giymesi de kadınlar için aynı cinsel çağışımları yaratıyor mu? Kan dolaşımlarında testosteron artışı olduğu zaman bazı erkek primatların yüzlerine kan hücum eder. Testosteron bağışıklık sistemini baskıladığı için, kızarmış bir yüz dişiler için erkeğin hastalıklara karşı sağlam bir direnci olduğu anlamına gelir (Proceedings of the Royal Society B, vol 270, p S144). Yüz kızarması ayrıca grup içinde yüksek statü demektir. Yüksek statü, hayvanlar âleminde karşı cinsi elde etme konusunda büyük avantaj sağlar. Parlak kırmızı, hayvanlarda olduğu gibi insanların erkeklerinde iyi gen ve statüyü temsil ediyor mu? Bunu anlamak için uluslararası bir bilim ekibi, bir kadın grubundan vasat sayılabilecek ölçülerde çekici bir erkeğin fotoğrafını değerlendirmelerini istedi. Bazılarının baktığı fotoğrafta erkek kırmızı gömlek giymiş iken, diğerlerine gösteriler resimlerde erkek farklı renklerde gömlekler giymişti. Sonuçta kırmızının beklenildiği gibi en etkileyici renk olduğu kanıtlandı. Kırmızı, erkeği arzulanır kıldığı gibi, statü göstergesi olarak da algılanıyor (Journal of Experimental Pschology; General. Vol 139. p 399). TUTKUNUN RENG KIRMIZI ngiltere’deki Edinburg Üniversitesi’nden Peter Caryl, kadın ve erkeğin cinsel ilişkiye girecekleri potansiyel eşlerinin kalitesi hakkında bilgi edinmek için çeşitli yöntemlere başvurduklarını açıklıyor. Tavus kuşunun kuyruğunu açıp, böbürlenmesi gibi, insan erkeği de bazı özelliklerini sergileyerek karşı cinsin ilgisini çekmeye çalışır. Örneğin erkekler zekâlarıyla kadınları etkilemek ister. Davis’teki Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim insanları, denek olarak kullandıkları kadınlardan kamera önünde çeşitli işler yapan erkekleri değerlendirmelerini istedi. Kadınların tipik olarak yüksek IQ’su olan erkekleri seçtikleri görüldü (Evolution and Human Behavior, vol 30, p11). Zeki erkeklerin tercih edilmesinin nedeni yalnızca daha iyi para kazanma becerisine sahip olmaları değil; bunların daha sağlıklı ve sperm kalitelerinin de daha iyi olduğunun düşünülmesiydi. POTANS YEL EŞ N KAL TES HAKKINDA F K R ED NMEN N YOLLARI 196070’ler mevcut siyasi, ekonomik sistemin ve onun doğaya etkilerinin kapsamlı bir eleştiriye tabi tutulduğu bir dönemdir. Her alanda sistem karşıtı dalgaların yükseldiği bu dönemde, kapitalist sanayileşmenin doğa ile ilişkisine yönelik birkaç alıntı bile bu havayı hissetmemize yeter: Kalkık bir kaş veya davetkâr bir gülümseme gibi flörtöz yüz ifadeleri ve jestler, bazen sözlerden daha etkili olabiliyor. ngiltere’deki Bristol Üniversitesi’nden Andrew Clark, flörtöz yüz ifadeleri takınan erkeklerin en çekici erkekler sınıfına dahil edildiğini ortaya çıkartmış. Bu insanlar “Yaşlıları sevmem” gibi onur kırıcı ifadeler kullansalar dahi, bu kanı değişmemiş. Flörtöz bir erkek enerjiktir ve kendine güvenen bir druşu vardır. Clark bu iki özelliğin de iyi genleri işaret ettiğini söylüyor. Psikologlar flört etmenin de 5 stili olduğunu söylüyor. Bunlar: 1. Geleneksel: Geleneksel erkek rolündeki erkek, kadına geleneksel bir şekilde kur yapar. 2. Samimi: Potansiyel eşler aralarında duygusal bir bağ oluşturmaya çalışır. 3. Eğlenceli: Davranışlar yapaydır; dalga geçmeye yöneliktir. 4. Fiziksel: Vücut dili ön plandadır. 5. Saygın: Temkinli ve önceden planlanmış yaklaşımlara dayalıdır. Bunlardan hangisi daha iyi sonuç verir? Kansas Üniversitesi’nden Jeffrey Hall, bu sorunun yanıtını bulmak için 5000 gönüllüye internet üzerinden ulaşarak, ne şekilde flört ettiklerini, kişilik yapılarını ve eski ilişkilerini sormuş. Sonuç: Fiziksel ve samimi flört şeklinin en başarılısı olduğu, gönüllülerin yaşamlarında en önemli ve uzun süreli ilişkilerin bu şekilde kurulmuş olduğu anlaşılmış. Samimi stil, hem kadın, hem de erkek için, seksüel ilgi duydukları insanlarla kişisel ve özel konularda da sohbet edebilmelerine zemin hazırlıyormuş. Fiziksel flörtü tercih edenler ise, seksüel kimyalarının buyruklarına daha hızlı boyun eğdiklerini ifade etmişler (Communication Quarterly, vol 58, p 365). Türkçesi: Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 12 Şubat 2011 Radikal Teknik Yenilik ve Rejim Bekçileri Fritjof Capra 1982’de yayınladığı “Dönüm Noktası” kitabında çevre felaketlerine son vermek için mevcut siyasi sistemin işleyiş mantığının tümüyle değiştirilmesi gereğinden sözeder. Alman felsefeci Carl Amery, 1976 tarihli eseri “Siyaset Olarak Doğa”’da insanlığın bekası için “...her ne pahasına olursa olsun, endüstriyel sistemin imha edilmesi...”ni tek çare olarak önerir. Çevrecilik ve sosyalizmi bir potada eritmeyi öneren Alman Yeni Sol’unun temsilcilerinden Robert Kurz da “Modernizmin Çöküşü”nde, bireysel davranış değişiklikleri ve reformların bir işe yaramayacağını, insanlığın kendi kendini yıkımının ancak küresel ölçekte modern sanayi ürünlerinin ve onları üreten sistemlerin ortadan kaldırılması ile durdurulabileceğini söyler. Enerji tedariği sanayi ve teknolojilerinin, insanlığın tüm ekonomik faaliyetlerinin merkezinde yer aldığını daha önce vurgulamıştık. Bu alanın yalnızca herhangi bir endüstriyel sektör ve onu yönlendiren bir politikalar kümesi olarak ele alınması, ekolojik, toplumsal, ekonomik güncel gelişmelerin yerli yerine oturtularak anlaşılmasına engel olur. Çevre, tarım, sınai üretim, ulaşım ve ekonomik büyüme... zamanımızın hemen bütün faaliyetlerini enerji politikaları ve ekonomisinin alt başlıkları olarak düşünmek mümkündür. İnanılmaz şekilde gözardı edilen etkileriyle, enerji alanı uluslararası, ulusal, yerel siyaset ve politikayı ve bunların karşılıklı ilişkilerini ve yapısını belirler. Günümüz toplumlarının güç, bağımlılık, refah, yoksulluk, imtiyaz, eşitlik, yıkım ve beka olarak ifade edilebilecek pek çok niteliksel özelliğini, esas olarak enerji ekonomipolitiği üzerinden anlamlandırmak ve açıklamak mümkündür. Bugün iklim değişikliği yoluyla karşı karşıya bulunulan yeryüzünün geniş çaplı ekolojik yıkımı da bu listeye dahildir. Enerji sisteminin modern toplumun kalbi ve dolaşım sistemi olduğu gerçeğini değiştiremeyiz, ancak asgari olarak, enerji sisteminin beslendiği kaynakları ve temel teknolojileri değiştirebilir, ekolojik yıkım yaratan fosil esaslı sistemi dönüştürebiliriz. Daha önce onyıllardır uygulanagelen ‘çevre politikalarının’ enerji sistemindeki kilitlenmeyi çözecek sonuçları üretmediğini ve mevcut yörüngenin, ulaşım, enerji ve tarımda sürdürülebilir olmadığından sözetmiştik. Tarihsel süreç boyunca yerleşen ve kökleşen sistemik kilitlenmenin tek tek teknik yenilik ve gelişmelerle değişmeye son derece dirençli olduğu bugün açıkça ortadadır. Endüstriyel ekolojiyi tersyüz edecek boyutlarda bir dönüşümün teknik ve ekonomik etkileri, süresi, ihtiyaç duyacağı kaynaklar ve siyasitoplumsal sonuçları muazzamdır. Mevcut ‘enerji rejiminin’ altını çizen hakim pratikler (teknik, ekonomik, toplumsal), herkes tarafında kabul edilen kurallar ve varsayımlar, bu alanı gerek özel sektör gerekse kamu politikaları bakımından yapılandıran davranışlar kaçınılmaz biçimde sistemik dönüşümden ziyade sistemik iyileştirme eğilimlerinin başat olduğunu ortaya koyuyor. Eski rejimin oyuncuları aynı zamanda onun bekçileri rolünü oynuyorlar. Tarih boyunca sistemik dönüşüm yaratan radikal yeniliklerin çoğunlukla eski rejime ‘dışarıdan unsurlar’ tarafından getirildiklerine şaşmamak gerekir. Rejim bekçileri, kendi bekalarını sağlayacak düşünme ve teknoloji sistemlerine kilitlenmişlerdir. Genelde tüm çaba ve kaynaklarını mevcutların iyileştirilmesine (muhafazakâr yenilik) ve yeteri kadar tehdit edici buldukları teknik yeniliklerin yaygınlaşmasının ‘ stratejik olarak’ uzak tutulmasını sağlamaya harcadıkları biliniyor. Verilebilecek en yakın örnekler, fosil yakıt teknolojilerinde seragazı salımlarını azaltıcı geliştirmeler (temiz kömür, verimli yakma v.s.) ve ulaşımda mevcut paradigmayı pekiştiren otoyol telematiği, motor emisyon düzeyleri vs. benzeri teknoloji geliştirme çabaları. Enerji sistemindeki kaçınılmaz dönüşümün kazananları ve kaybedenleri olacağı muhakkak. Bu dönüşümün hızı ve keskinliği henüz bilinmiyor. Ancak bildiğimiz, eski oyuncuların yeni numaralar öğrenerek mevcut konum ve güç pozisyonlarını terketmeden dönüşümü atlatmak istedikleri. İklim değişikliğine yeterli hız ve uygunlukta bir yanıtı hedefleyen teknolojik yenilik politikalarının radikal ve muhafazakâr yenilik ayrımı konusunda dikkatli bir değerlendirmeye gereksinimi var. FLÖRT ETME ST LLER Psikologlar uzun süredir, bekâr kadınların evli erkeklere, bekâr erkeklerden daha fazla ilgi gösterdiği kanısındaydı. Bu görüşün akla yatkın olmadığını düşünen Oklahoma State Üniversitesi’nden Melisa Burkley ve ekibi 97 kadın gönüllüden bir bilgisayar anketine yanıt vermelerini istedi. Ankette kadınların kendilerini sanal ortamda ideal erkek ile eşleştirmeleri istendi. Aslında her kadına aynı adamın resmi gösteriliyordu. Tek fark, deneklerin yarısına erkeğin bekâr, diğer yarısına da erkeğin evli olduğunun söylenmesiydi. Sonuç? Kadın deneklerin %59’u bekâr olduğu söylenen erkeği seçerken, %90 gibi şaşırtıcı bir oranda denek, evli olduğunu düşündükleri erkeği seçti (Journal of Experimental Social Psychology, vol 45, p 1016). Bu sonuçlara bakıp, kadınlar arasında popülerlik kazanmak isteyen erkeklerin kendilerine hayali bir kız arkadaş edinmeleri önerilebilir. Bazen kadınlardan gelen davetkâr sinyaller de erkek arkadaş seçiminde işe yarayabilir. ngiltere’de Aberdeen Üniversitesi’nden Ben Jones ve ekibi, kadınların davetkâr bakışlar fırlattığı bir erkeğin kadınlar tarafından tercih edilme olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya çıkartmış (Proceedings of the Royal Society B, vol 274, p 899). Texas Christian Üniversitesi’nden Sarah Hill’in yürüttüğü bir başka araştırmada ise, etrafı kadınlarla çevrili bir erkeğin, kadınlar tarafından daha çekici bulunduğu anlaşılmış. lginç olan, aynı ilkenin kadınlar için doğru olmaması. Başka araştırmalarda çevresi erkeklerle sarılı bir kadının eş arayan bir erkek tarafından tercih ediliyor olmaması, kadınerkek arasındaki beğeni kriterlerinin aynı olmadığını gösteriyor. Bunun nedeni ne olabilir? Burkley bunun kadınlara özgü “kovalama heyecanı”ndan kaynaklanmış olabileceğini düşünüyor. “Bir erkeği kadın arkadaşının veya karısının elinden alabiliyorsanız, siz ‘daha iyi’siniz ve daha çekicisiniz demektir” diye konuşan Burkley, “Ya da bu davranış eşleşme sırasındaki sosyal arzulanabilirlik rolü ile açıklanabilir. Bağlantısı olan erkek, zaten başka bir kadın tarafından iyi bir eş olarak daha önce seçilmiştir. Oysa bekâr olanların kalitesine ilişkin herhangi bir referans yoktur” diyor. Diğer taraftan erkek atalarımız, diğer erkeklerin ilgisini daha önce çekmiş olan kadınlardan uzak durmaya gayret ederlerdi. Bunun nedeni, o kadınların başka erkeklerden hamile kalmış olma olasılığı ve erkeğin BEKÂRLAR MI, YOKSA EVL LER M DAHA AVANTAJLI? Ayrıca erkekler sohbet yoluyla da ne kadar zeki olduklarını karşılarındaki kadına anlatabilirler. Caryl, erkeklerin bu amaca yönelik kalıplaşmış komplimanlar yerine zekice kotarılmış iltifatları tercih ettiklerine dikkat çekiyor. Erkekler, bu yöntemi hem zekâlarını sergilemek, hem de kadınların verdiği reaksiyona bakıp kadınların kişiliği hakkında bilgi edinmek için kullanıyor. Bu kuramı test etmek için Caryl 381 erkek ve kadın deneğe farklı senaryolar içeren konuşmalar dinletmiş. Sonuçta dışa dönük kadınların esprili ifadeler içeren senaryoları tercih ettiği görülmüş. Ayrıca uzun vadeli değil, kısa süreli ilişkilerin peşindeki kadınların, cinsellik içeren sözcükleri tercih ettiği ve geleneksel komplimanlara olumlu tepkiler verdiği de ortaya çıkmış. SOHBET YOLUYLA B LG ED NMEK KARŞI C NS N LG S Caryl, deneklere dinletilen 40 senaryonun içinde en fazla tercih edilenin, erkeğin kadının çevresiyle ilgilenmiş olduğu senaryo olduğunu açıklıyor. Örneğin kadın ve erkeğin bir kitapçıda karşılaştığı varsayılan senaryoda, erkeğin yeni çıkan kitaplarla ilgili kadının fikrini sorduğu senaryo her zaman “işe yarar” bulunmuş. Kadına esprili bir cümle ile yaklaşan erkek, kadını gülümsetmeyi başarabildiği takdirde sonuca yaklaşmış demektir. Kahkaha, sosyal bağlarla ilgili hormonları harekete geçirir. Dolayısıyla erkeklerin esprili sohbetleri tercih etmeleri şaşırtıcı gelmemeli. Ancak yaltaklanma olarak algılanabilecek, bayağı kaçabilecek konuşmaların da ters tepeceğini unutmamak gerekiyor (Personality and Individual Differences, vol 43, p 1075). HANG SENARYO DAHA BAŞARILI? ni akıllıca kullanan insanlar karşı cinsin ilgisini çekme konusunda rakiplerine göre daha avantajlıdır. Ancak bu sonuçların geçerliliğini gölgeleyen önemli bir sorun vardır. O da bu tip deneylerin doğal olmayan ortamlardalaboratuvarlarda gerçekleştirilmesidir. Bu sakıncayı gidermek için bilim insanları tasarladıkları yeni bir deneyi, ngiltere’nin küçük bir mahalle barında gerçekleştirdiler. New Scientist dergisinden iki bilim yazarının katıldığı bu deneyde, önce giysi renginin yarattığı etki incelendi. Dişi hayvanlarda doğurganlığın simgesi kırmızı renktir. Farklı kültürlerinin iç içe geçmiş olduğu folklorik öykülerde de kırmızı rengin cinsel tercih üzerindeki etkisi simge ve aforizmalar yoluyla sıklıkla öne çıkar. Kırmızı genellikle kadının tutkusunu, cazibesini ve doğurganlığını temsil eder. Son araştırmalar, bütün bu simgelerin sağlam bir temeli olduğuna işaret ediyor. Gerçekten de “Kır RENKLER N ETK S CBT 1250/ 10 4 Mart 2011 CBT 1250/ 11 4 Mart 2011 Yüz ifadesi, ne kadar belirsiz bile olsa, nasıl algılandığınızı büyük ölçüde etkiler. sveç’teki Upsala Üniversitesi’nden Mare Lohmus ve ekibi üç farklı koşulda 25 kadının yüz ifadesinin resmini çekmiş. Koşullardan birinde kadınlara yırtık pırtık giysiler giydirilmiş; ikincisinde rahat giysiler içindelermiş; üçüncüsünde ise kendilerini en güzel gösterdiğini düşündükleri giysileri giydirmişler. Fotoğrafları çekilirken, bu üç koşulda da kendilerinden ifadesiz bir yüz takınmaları istenmiş. Daha sonra araştırmacılar, erkeklerden bu fotoğrafları değerlendirmelerini istemiş. Sonuçta, erkeklerin, kendilerine yalnızca kadınların portreleri gösterildiği halde, en güzel giysilerinin içindeki kadın fotoğraflarını tercih ettiği görülmüş. Bu ne anlama geliyor? Araştırmacıların çıkarttığı sonuca göre bilinçli yapmasalar da, kadınların nasıl göründükleriyle ilgili algıları yüzlerine yansıyor. YÜZ FADES VE JESTLER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle