17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KT SAT PENCEREMDEN Oktay Yenal [email protected] Yine Gelir Dağılımı Üzerine Geçen yazımda vahşi kapitalizmden hazmı güç örnekler vermiştim. Dikkatli bir okuyucum, Goldman Sachs firması hakkında verdiğim bonus rakamlarının doğru olamıyacağına işaret etti. Araştırdığımda haklı çıktı. Daha dikkatli olmam gerektiğini kabul ediyorum. Fakat gerçek rakamlara baksak bile, yine de diyorum ki, dünyada bu kadar aç insan varken, bu şirketin CEO’sunun 2010 yılı için 12 milyon dolardan fazla bonus alması hiç bir hakkaniyet ölçüsüne sığmıyor. ABD’de son zamanlarda çok satan bir kitapda1 da ABD’de gelir dağılımının nasıl kötüye gittiği biraz daha ayrıntıya giderek anlatılıyor. Bu kitabın iddialarına göre: Yukarıda sözü edilen Goldman Sachs’ın CEO’su Lloyd C. Blankfein 2007 yılında 868 milyon dolar kazanmış. Gelir artışının büyük kısmının nüfusun %20’sinin eline geçtiğini biliyorduk. Fakat bu kitabın iddiasına göre 20012006 yılları arasında ABD’ndeki gelir artışının %53’ü nüfüsun en zengin %20’nin değil, %1’inin eline geçmiş. En zengin %1 nüfusun milli gelirden aldığı pay 1974’de %9 iken bu pay 2007 yılında % 23.5’a çıkmış. 1979 ile 2005 yılları arasında en zengin 300 bin kişinin eline geçen gelir artışı, geri kalan 180 milyonun eline geçen gelir artışının yarısı kadar olmuş; Üstelik bu kazanç yoğunlaşması 1984’den bu yana sürekli bir manzara göstermiş. 1960 ile 2007 arasında Kennedy, Johnson, Nixon, Ford ve Carter zamanlarında en zengin %1 nüfusun gelirden aldığı pay %10 iken bu oran Regan ve Baba Bush döneminde %15’e, Clinton döneminde %20’ye ve Oğul Bush döneminde de %24’e çıkmış. Başka bir tablo da nüfus dilimlerindeki 1976 ile 2006 arasındaki gelir artış hızlarını gösteriyor. Buna göre bu 27 yılda nufusun en yoksuldan en zengine %20 lik dilimlerinde gelir artışları şöyle: En yoksul %20: %11 gelir artışı Sonraki %20: 18 Ortadaki %20: 21 Dördüncü %20: 32 En zengin %20: 55 (En zengin %1 :) (% 256) Amerikadaki bu süreç, dünyanın en zengini olan bir ekonominin durumunu göz önüne dökme bakımından önemli. Fakat bu gidiş ne yazık ki hemen bütün dünyada bu yönde. Karıştırılmaması gereken bir nokta var: Ücret farklarının tetiklediği ikinci sanayi devrimi nedeniyle şimdiye kadar yoksul kalmış ülkeler hızla büyürken (örneğin Çin’in, Hindistan’ın ve bu gibi ülkelerin büyümesi), elbette ki dünyadaki yoksulluğu azaltacak. Fakat yine bütün dünyada örneklerini gördüğümüz gibi, ekonomi içi gelir dağılımının yurt içinde bozulacağı, toplumsal rahatsızlıklara neden olacağı şüphesiz. Ne yazık ki ülkemizde de durum farklı değil. Bu kadar işsiz ve aç insanın olduğu bir ülkede, yat fuarlarında tanesi 7 milyon liranın üstünde ilanı yapılan yatlar, Ferrari marka otomobiller, milyonluk kaşaneler nasıl satılabilir? Herhalde düzende bir bozukluk olduğu kuşkusuz. En azından bu günkü etik düşüncelerin iler tutar tarafı var mı? Etrafda aç çocuklar varken nüfüsun bir kısmının milyonlar harcaması hangi dine sığar? Bir kaç okuyucum da gelen mektuplarda, “Peki, ne yapmalı?” diye soruyor. Bu konuda bazı genel cevaplara on iki yıl önce yazdığım bir kitapda* değinmiş, düşük ücretli ekonomilerin giderek zenginliyeceğini yazmış, ve şu tesbiti yapmıştım: 2 “İkinci Sanayi Devrimi’nin Türkiye’yi sadece daha zengin değil, aynı zamanda daha uygar ve mutlu yarınlara götürmesini istiyorsak eğitim kurumlarımıza, ama özellikle de derin üniversitelerimizin gelişmesine önem vermeliyiz.” Aynı kitapda demokrasi kelimesinin çok yanlış anlaşıldığından da şikayet etmiştim. Sanıyorum ki bu konuda yeni düşünceler geliştirme zamanı. Bu konudaki düşüncelerim on beş gün sonraki yazımın konusu olacak. (517) 1 Bir yan toplan Ertuğr zılarda meslek hayatının en görkemli heykeltraşlık buluntularını ve kabartmaları gün ışığına çıkarttı. Bulduğu Hera, Herakles, Hypnos, Büyük skender, Khitonlu Büyük skender, Zırhlı Hadrianus, Çıplak Trianus, Zırhlı Trianus heykelleri ve Herakles büstü bugün Antalya Müzesi’nin en seçkin eserleri arasındadır. Jale nan, öğrenciliğinden itibaren heykeltraşlık sanatına büyük ilgi duydu. Macar asıllı Profesör Hekler’in ve ’in misafir hoca olarak Berlin Üniversitesi’nde verdikleri Roma Portre Sanatı ders ve seminerlerine katıldı, akademik çalışmalarında heykel sanatının bu bölümü ile yakından ilgilendi. 1965’te, bu alandaki çalışmalarının ilk eseri olan “Antalya Bölgesi Roma Devri Portreleri” adlı kitabı, Türk Tarih Kurumu tarafından Türkçe ve Almanca olarak yayımlandı. Bu sırada, aynı konu ile ilgilenen Almanya’daki öğrenim dönemindeki arkadaşlarından Elisabeth ile birlikte yazdıkları “Roman and Early Byzantine Portrait Sculpture in Asia Minor”, 1966’da British Academy tarafından yayımlandı. Daha sonra, aynı konuyu tamamlayıcı nitelikteki, metin ve levha ciltlerinden “Römische und Frühbyzantinische Porträtplastik aus der Türkei (Neue Funde)” ortak kitapları da, Alman Arkeoloji Enstitüsü’nce 1979’da yayımlandı. Bu önemli iki eser, Anadolu’nun envanterinde Roma ve Erken Bizans dönemi portre araştırmaları açısından önemli bir boşluğu doldurması açısından ayrı önem taşır. nan, bu kitabın zengin malzemesini toplamak için, Anadolu’nun Roma portreleri bulunan tüm müzelerini gezdi, eserlerin resimlerini bizzat çekti ve notlar aldı. Ayrıca Avrupa’nın Budapeşte, Viyana, Münih, Hamburg, Kopenhag, Köln, Londra, Paris kentleri müzelerinde de incelemelerde bulunarak fotoğraf, not ve gerekli belgeleri sağladı. Bu arada, rastlantı olarak fotoğrafını ele geçirdiği, nerede olduğu bilinmeyen, Anadolu’dan kaçırılmış mparator Caesar’ın portresinin de ABD’de Paul Getty Müzesi’nde bulunduğunu saptadı. D ĞER KATKILARI nan’ın, Side müzesindeki heykeller konusunda, ngilizce ve Türkçe olarak hazırladığı “Side’nin Ro ma Devri Heykeltraşlığı” adlı eseri 1975 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından basıldı. Bu kitabında, nan, müzede yer alan ve genellikle Yunan heykellerinin kopyalarını oluşturan eserler yardımıyla, onların orijinallerine ilişkin birçok probleme çözüm getirdi, bazıları 200 seneden fazla süren önemli tartışmalara son verdi. nan’ın bu çalışması Anadolu’nun Roma devri heykeltraşlığına ve dolayısıyla Antik Yunan heykeltraşlığına yeni katkılarda bulundu. 75. doğum yıldönümü için dostlarımeslektaşları ve öğrencilerinin kendisine armağan ettiği makalelerden oluşan , N.BaşgelenM. Lugal tarafından yayına hazırlanarak 1989’de Arkeoloji ve Sanat Yayınları’nca iki cilt halinde yayınlandı. Bronz Boubon Heykelleri grubu ile ilgili görüşleri ve Boubon antik kentinde yaptığı kazı ile ilgili bulguları ise 1994 yılında Arkeoloji ve Sanat Yayınları’nca çıkarılan Boubon Sebasteionu ve Heykelleri Üzerine Son Araştırmalar adlı kitabında yer almakta. Lyrbe Seleukeia antik kentinde gerçekleştirdiği kurtarma kazıları sonunda elde ettiği sonuçlar, 1998 yılında “Toroslarda Bir Antik Kent: Lyrbe?Seleukeia” başlığı ile Arkeoloji ve Sanat Yayınları’nca yayınlandı. nan’ın diğer önemli çalışması, Perge’nin Roma Dönemi Heykeltraşlığı adlı eseridir. Bu anıtsal katalog 19461987’de Perge antik kentinde ve 19851992’de Perge Tiyatrosu’nda yaptığı kazılarda ortaya çıkarılanlar 222 adet heykeltraşlık eserinden oluşmaktadır. Ancak 1995’ten sonra başlayan rahatsızlığı nedeniyle, bu önemli değerlendirmeleri istediği şekilde bitiremedi. Metinleri basıma hazır olan heykellerin daha fazla gecikmeden hiç olmazsa bölüm bölüm, bilim dünyasına sunulması konusundaki önerimiz üzerine, bu serinin ilk çalışması 2000 yılı 1 Şubat’ındaki 86. doğum gününe yetiştirildi. Hastalığının iyice arttığı dönemde bu gelişme ona büyük moral ve mutluluk verdi. Ancak rahatsızlığı gittikçe ağırlaşan sevgili hocamız 21 Şubat 2001’de aramızdan ayrılmıştır. Uzun bilimsel yaşamında titizlikle topladığı kitaplarının önemli bölümünü sağlığında Antalya Müzesi’ne hibe etti. Ölümünün 10. yıldönümünde anısını sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz. kent kapısı avlusunda ele geçen Aprodite (Dayanan Aphrodite Tipi) ile 1954 yılı Hadrian Takı kazısında bulunan Tykhe heykeli yer almaktadır. 56 sayfa. çe metin ve Almanca özetlerden oluşmakta. Jale İnan Perge Antalya’nın düzlük sahil şeridini kapsayan antik Pamphylia bölgesinin en önemli yerleşim merkezlerinden birisidir. İnan’ın Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından bir dizi halinde yayına hazırlanan “Perge’nin Roma Devri Heykeltraşlığı” adlı eseri 19461987 yıllarında Perge antik kentinde ve 19851992 yılları arasında Perge Tiyatrosu’nda yapılan kazılarda gün ışığına çıkartılan heykeltraşlık yapıtlarından oluşmakta. Bu kitapta güney hamamında 1980’de bulunan Athena Torsosu (Athena Parthenos), ile 1982’de bulunmuş Athena (Veletri Variantı) heykeli, 1953’te Hellenistik dönem Perge’nin Roma Devri Heykeltraşlığı I J İ Yayına hazırladığımız ikinci bölümde 1968 yılında Perge geç dönem kapısının kazısında bulduğu Artemis heykeli, 1970 yılında Akropol eteğinde Anıtsal Çeşme’nin (nymphaion) kazısında gün ışığına çıkartığı Artemis(DianaVersailles tipi) heykeli, 1980 yılında Perge Güney Hamamı’nın VII numaralı mekanında ele geçirilen Hermes torsosu ile 1981’de gene Güney Hamamı’nın VII numaralı mekânında bulduğu Marsyas heykeli ile ilgili değerlendirmeleri yer almaktadır. 62 sayfa. Perge Roma Devri HeykeltraşlığıII Jacob S. Hacker & PaulPierson, Winner – Take – All Politics, (Simon and Schuster, New York, N.Y., 2010) 2 Oktay Yenal, Ulusların Zenginliği ve Uygarlığı – Eğitim Boyutu, (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1999) CBT 1249/ 7 25 Şubat 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle