25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Sosyal medya araçlarını (Facebook, Twitter vb) daha ziyade üretim amacıyla mı yoksa tüketim amacıyla mı kullanıyorsunuz? Cumhuriyetin ölçü devrimi 1 Ocak 1934’te yeni ölçü birimlerinin kullanılmaya başlanmasıyla, ülkemizdeki büyük ölçme karmaşası sona erdi. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Dayak Yiyen Öğrencileri Gördüğümüzde Dünyada internete erişen nüfusun %7.4’ü Twitter kullanıcısı. Bu istatistik internet ve dijital dünya ile ilgili istatistikler yapmasıyla ünlü comScore firmasına ait. Haziran 2010 verileri baz alınarak yapılan araştırma ülke bazında da detaylara sahip. Buna göre internet kullanıcıları içinde en çok twitter kullanıcısına sahip olan ülke Endonezya. comScore’a göre Endonezya internet nüfusunun %20.8 aynı zamanda Twitter kullanıcısı. Endonezya’yı %20.5 ile Brezilya, %19 ile Venezuella, %17.7 ile Hollanda izliyor. Türkiye %11 ile 12. sırada. Hemen üstünde %11.9 ile ABD var. Facebook’ta ilk dört içinde olduğumuza göre, Twitter açısından daha katetmemiz gereken çok yol var. Twitter’ın son yıllarda popüler olmasının temelinde, hem gelişen teknolojiler (3G vb) hem de ücretlerin nispeten düşmesi sebebiyle cep telefonlarından internete erişimin yaygınlaşması yatıyor. Nicelik açısından ülke olarak birinciliğe oynuyoruz oynamasına ancak nitelik açısından incelediğimizde ortaya farklı bir tablo çıkıyor. Bu aslında dijital olmayan hayatımızın dijital dünyaya bir yansıması. Sadece Türkiye için geçerli bir durum da değil açıkçası. Kültürel anlamda ortak paydayı oluşturan bu ögeler nasıl ki ülkeler arasındaki farkları ortaya çıkarmak için birer referans olarak ele alınabilecekse (örneğin trafik, kentleşme biçimleri vb), bu listeye dijital kültürün ögelerini de dahil etmek hatalı olmayacaktır. Gelişmiş bir ülkeden Facebook ya da Twitter’a girenlerin bu sosyal medya imkânlarını kullanma biçim ve amaçları ile gelişmekte olan bir ülkeden girenlerin biçim ve amaçları aynı değil. Temelde belki de bu araçları zihminizde yanlış kategorize etmemizden kaynaklanan bir yanlışlık var. Sosyal medya araçlarını tüketim amacıyla mı üretim amacıyla mı kullanıyoruz? Odaklanılması gereken temel sorulardan birisi bu olabilir. Facebook’ta ya da Twitter’da ayırdığınız zamanı ve bu zamanda neler yaptığınızı şöyle bir düşünün. Zamanınızın yüzde kaçında yaşamınıza bir katkı sağlayacak şekilde bir şeyler üretiyorsunuz? İkinci soruyu sormaya gerek yok. Bu oranı yüzden çıkarın; kalan oran da tüketim amacıyla kullandığınız kısmı gösterecektir. Yukarıdaki bakış açısını burada da uygulamak çelişkili bir durum yaratmayacaktır. Yani gündelik hayatındaki zamanının ne kadarını bir şey üretmek için geçirmektedir ki kişi? Ülke olarak; birey olarak ne üretiyoruz? Ekonomimiz fason; teknolojimiz fason! İyi yapıyoruz diye gurur duyduğumuz şey bu fasonluk olgusunu sekteye uğratmadan onu sürdürüyor olmamız. Bunun temel göstergesi olarak yıllık cari açık figürlerine bakın! Bu fason daireden bizi çekip çıkaracak olan şey “bilgi” üretmektir. Burada kastedilen şey veri, enformasyon ya da malumat değil; taş üstüne taş koyacak “bilgi” üretmek! Türkiye olarak bilgi üretme araçları kültürümüze ne kadar nüfuz etmiş durumda? Üniversitelerde üretilen bilimsel bilgilerin gündelik hayata, teknolojiye, sanayiye uygulanmasında ne kadar başarılıyız? Teknolojiyi üretmek için gereksinim duyulan hammade, fason ekonominin çarklarını çevirmek için gereksinim duyduğumuz hammade ve enerjiye oranla o kadar ucuz ki. Oysa biz bu enerji kaynaklarını birer tehdit olarak görüyor ve onları gördüğümüz her yerde fiziksel ya da ruhsal olarak imha etmeye çalışıyoruz. Yarın televizyonda dayak yiyen üniversite öğrencilerini gördüğünüzde ellerinizin arasından kayıp giden geleceğimiz için de ağlayın! 1 Ocak 1934 tarihinden başlayarak ölçü birimlerimiz hem değişmiş, hem de yeni ölçü birimleri aracılığıyla ülkedeki ölçü birimlerinin birliği sağlanmıştır. Ülkemizde o tarihe kadar kullanılmakta olan ölçü birimleri gelişigüzel olduğu gibi, birbirlerine uymayan çeşitlere de ayrılıyordu. Yeni uzunluk ölçüsü olarak metrenin ve alt ve üst onluk katlarının kullanılmasına karar verilmişti. Eskiden metre yerine arşın kullanılırdı. Ancak uzunluk ölçüsü olarak arşının mimar arşını, çarşı arşını ve endaze adlı üç türü vardı. (Mimar arşını 0.758 m.’ye, çarşı arşını 0.68 m.’ye ve endaze de 0.65 m.’ye karşılık geliyordu.) Ayrıca bu birimler yerel olarak da değişiklik gösterebiliyordu. Mesleklere göre ölçü sistemleri de vardı. Örneğin dericiler deri satışlarında yüzey ölçü birimi olarak “ayak” ı kullanıyorlardı. Ağırlık ölçme birimleri eskiden okka ve dirhem idi. Bir okka 1.282945 kg., bir dirhem ise 3.207362 gr. idi. Ancak her terazinin okkası ve dirhemi kullanıcıya göre değişik oluyordu. (Ölçü devrimini izleyen günlerde, Zürrezade Şakir beyin Madeni Eş ya Fabrikası, bronzdan binlerce standart yeni tartı aletleri üretmişti.) Hacim ölçülerinde birim olarak kile kullanılıyordu. Özellikle hububat ölçümlerinde kile kullanımı yaygındı. Fakat hiçbir yerin kilesi birbirini tutmuyordu. 1 stanbul kilesi 0.37 litreye karşılık geliyordu. Kile yerine kâse de kullanıldığı oluyordu. Ayrıca hacim ölçüsü olarak avuç, maşrapa, küfe, çuval, torba, teneke, çanak vb. kullananlar da vardı. Ölçü devrimi ile ülkemizde ölçü birimleri, hem ulusal hem de uluslararası standarda kavuşmuştur. Böylelikle büyük bir kargaşa sona ermiş, ölçme işlemlerinin kolaylaşmış olmasından dolayı halkın aldanma ve aldatılma olasılıkları azalmış ve yönetici kurumlar için de, üretimin, ticaretin ve tüketimin yönetilmesinde daha kolay ve modern bir ortam doğmuştur. Bütün bunlar aynı zamanda ülke çapında ekonomik birliğin sağlanmasında karşılaşılan pürüzlerden bir bölümünün de ortadan kaldırılması anlamına geliyordu. Bu yönleriyle bu devrim uluslaşma sürecimizin de bir bölümünü oluşturmuştur. 1934 ölçü devrimi, yeni Cumhuriyetin son devrimlerinden biridir. ODTÜ’DE YEN MÜKEMMEL YET MERKEZ – BIOMATEN AÇILDI T CBT 1249/ 12 25 Şubat 2011 ürkiye, organ tedavilerinde kullanılan ve yüzde 85'i yurtdışından temin edilen biyo malzemelerin yerli teknolojilerle üretimini yapacak ''Biyo malzeme ve Doku Mühendisliği Mükemmeliyet MerkeziBIOMATEN''e kavuştu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi 23 Şubat tarihinde DPT destekli “Biyomalzeme ve Doku Mühendisliği Mükemmeliyet Merkezi” ile birlikte “Biyomalzeme ve Doku Mühendisliği Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin açılış toplantısı yapıldı. BIOMATEN adı verilen merkezin açılış toplantısında ODTÜ Rektörü Prof.Dr. Ahmet Acar’ın yanı sıra, Proje Koordinatörü Prof. Dr.Vasıf Hasırcı, DPT Müsteşarı Kemal Madenoğlu, GATA Göğüs Hastalıkları AD Başkanı Tabip Tuğamiral Prof. Dr. Hayati Bilgiç, OST M OSB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, Sağlık Endüztrisi şverenler Sendikası (SE S) Başkanı Metin Demir, ODTÜ Teknokent Genel Müdürü Mustafa hsan Kızıltaş da birer konuşma yaptı. ODTÜ çatısı altında, DPT desteğiyle kurulan merkezde, özellikle kemik ve kıkırdak, kemik çimentosu, dental malzemeler, eriyebilir kemik plakaları ile yapay deri gibi sert ve yumuşak dokuların tedavisi için gerekli ürünlerin bilimsel altyapısı hazırlanacak. Merkezde, ayrıca tasarımdan üretime Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu implantlar üretilecek. Yapılan açıklamada, B OMATEN'in hedefleri arasında ulusal ve uluslararası bir referans ve danışma noktası olmak, devlet kurumlarına, özel medikal sektöre ve üniversitelerdeki öğrenci ve araştırmacılara bilgi aktarım mekanizmalarını kurmak olduğu kaydedilirken, medikal sektörü destekleyerek yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesinde yol gösterici olmak ve medikal ürünler için karakterizasyon ve sertifikasyonunu sağlamanın da yer almakta olduğu bildirildi. ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi ve ''Biyo malzeme ve Doku Mühendisliği Mükemmeliyet Merkezi'' Başkanı Prof. Dr. Vasıf Hasırcı, yaptığı açıklamada, biyo malzeme ve doku mühendisliği alanlarında 20 yıldır araştırmalar yürüttüklerini anlattı. Üç yıl önce bu konunda bir dernek kurduklarını anımsatan Hasırcı, mükemmeliyet merkezinin kurulmasıyla da biyo malzemeler konusunda sektörün yüzde 15'ine sahip Türkiye'nin önemli bir rekabete hazırlanacağını ifade etti. Hasırcı, yapay organlar ya da implantlar olarak bilinen biyo malzemelerin seramik, metal, plastik ve doğal maddelerden yapıldığını ve bir dokunun yitirdiği işlevini geri kazandırmak için üretildiğini anlattı. şlevini kaybeden organlara destek veren kalp kapakçığı, kontak lens, kalça protezi gibi pek çok farklı özellikteki ürünün biyo malzemelerden yapıldığını, bu malzemelerden kemik ve deride kullanılanların vücutta eriyerek yerini gelişmekte olan yeni dokuya bıraktığını kaydeden Hasırcı, böylece iyileşmenin hızlandırıldığını, bu alandaki bilimsel çalışmalara da doku mühendisliği adının verildiğini hatırlattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle