02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İKTİSAT PENCEREMDEN D Ü N Y A G Ö S T E RG E L E Rİ Oktay Yenal [email protected] Güney Amerikalılar yoksulluktan kurtuluyor Latin Amerika’da yoksulluk azalmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler’in Latin Amerika ve Karayipler için Ekonomik Komisyonu’nun (ECLAC) bildirdiğine göre 2010 yılında bölge nüfusunun %31.4’ü ulusal yoksulluk çizgisinin altında yaşıyor. 1999 yılında % 48.4 gibi doruğa ulaşan bu oran, 2010 yılına kadar sürekli olarak düşüş eğilimine girdi. 1999 yılından bu yana pek çok ülke yoksulluğun azaltılmasında büyük başarı gösterdi. Bu gelişmenin altında iki şey yatıyor. En önemli etmen, bölgenin güçlü ekonomik performansı. Latin Amerika’nın GSMH’si 2010 yılında %5.9 oranında gelişti. Bu güçlü toplanma sayesinde 2008 yılındaki resesyon kalıcı etki yaratmadı. Daha iyi planlanmış sosyal politikalar da yoksulluktan çıkışta önemli rol oynadı. Bu politikaların başında yoksullara nakittransferi projeleri geliyor. Ne var ki bu olumlu gelişmeyi sürdürmek o kadar kolay değil. Gelirin temel gıda gereksinimini bile karşılayamadığı aşırı yoksulluk, %13 düzeyinde takılıp kalmış durumda. Yoksulluk ve eşitsizliğin daha da aşağı çekilmesi için üretkenliği arttırmak, eğitimi iyileştirmek ve kayıt dışı ekonomiyi küçültmek gerekiyor. Sosyal Demokrasi2 İki hafta önce ‘sosyal demokrasi’ üzerine yazdığım yazı umduğumdan fazla tepkiyle karşılandı. Eleştirilerden biri 16 yaşındaki okuyucuma neden Mill’in On Liberty kitabını tavsiye ettiğim konusundaydı. Ben bunu tavsiye ederken aklımdan, insanlar önce demokrasi ne demek bunu anlamalı diye geçiyordu. Sosyal demokrasi konusunda ise son günlerde okuduğum bir kitabı daha tavsiye edebilirim. Büyük tarihçi Tony Judt’ın “ ILL FARES THE LAND Zavallı Ülke”adlı çalışması. Aslında kitabın adı İngiliz şair Oliver Goldsmith’in bir şiirinden alınmış. Kıtanın tamamı şu anlama geliyor: “ Servetin çoğaldığı ve insanların çürüdüğü yerde zavallı bir ülke çeşitli hastalıklarla boğuşur”. Bununla yazar, servetin arttığı yerde sorunların artacağını anlatmak istiyor. Şimdi tekrar sosyal demokrasiye dönelim. Bir kere soyalizm kapitalizm tartışmasından, ya da vaktiyle von Mises ve Lange’nin yaptığı kapitalizm merkezi planlama ya da proleter ihtilal süregiden kapitalizm tartışmasından uzaklaşmak lazım. Öyle görünüyor ki insan huyu değişmedikçe daha bir süre kapitalizm esaslı bir düzende yaşayacağız. Zaten sosyalist demokrasinin kurucularından sayılan Eduard Bernstein da asrın basında yazdığı Tekamül Eden Sosyalizm kitabı ile komünist manifestoya karşı çıkıyordu.Yani Adam Smith’in dediği gibi ekmeğimizi fırıncımızın, etimizi kasabın iyilikseverliğine değil, onların kendi menfaatlerini korumalarına borçlu olacağı bir düzende yaşamaya devam edeceğiz. Sistemin bir adı da, günlük tartışmalarda, demokrasi olarak kullanılabilir. Fakat demokrasinin de vahşi kapitalizme dönmemesi lazım. Tony Judt kitabında sosyal demokrasiyi daha karma bir düzen olarak tanımlıyor. “ Bu doktrine inananlar, liberaller ile kültürel ve dini konularda hoşgörü davraşını paylaşırlar. Fakat kamusal siyasa konusunda kamu yararı için kollektif bir şekilde hareket etmenin mümkün olacağına ve hatta yapılması gerekli olan iş olduğuna inanırlar. Liberaller gibi sosyal demokratlar da insanların kendileri için temin edemeyecekleri amme hizmetleri ve diğer malların sağlanması için müterakki vergilemeye yatkındırlar; fakat bir çok liberal bu tür vergilemeye gerekli bir musibet olarak bakarken, sosyal demokrasiye inananların görüşü, iyi bir toplumun daha baştan devlete ve kamu sektörüne büyük roller tanımasıyla başlar... Kısacası güçlü ve müdaheleci bir devlet sosyal demokratlar için tartışma konusu değildir.” Tony Judt şöyle devam ediyor: “Etrafımızda yirminci yüzyılın ilk yıllarından beri görülmemiş derecede bir servet birikimi var. Geçen nesil boyunca lüzumsuz yoğaltım malları evler, mücevherler, elbiseler, teknik oyuncaklar daha da artmış bulunuyor. ABD ve İngiltere’de ve bir avuç diğer ülkede, kişisel zenginliğin kaynağı olan mal ve hizmet imalatı yerine finans kaynaklı zenginlikler geçmiş ve çeşitli iktisadi faaliyetlere verdiğimiz değerler sistemini değiştirmiş bulunuyor. Zenginler her zaman bizimle varolmuştu ancak bugün bu zenginler daha da zenginlemiş bulunuyor ve bu zenginlikleri daha çok göze çarpıyor. Kişisel ayrıcalıkları anlamak ve anlatmak kolay. Fakat içine düştüğümuz kamusal yokluğun derinliğini belirtmek ise zor. “ Şimdi bu noktadan dünya ekonomilerini incelersek, bir kez bu zenginlik içinde aç çocukların bulunması kabul edilemez. Bir yanda büyük bireysel servetler birikirken büyük sayıda insanın işsiz kalması da aynı şekilde kabul edilemez. Hele milyonlarla işçi işsiz iken, ve altyapı tamirleri yapılamazken ABD’nin Afganistan’a ya da Irak’a milyarlarca dolar harcaması hiç kabul edilemez. Bir de bunlara sağlık, eğitim ve çevre sorunlarını da eklersek, sosyal demokrasinin bu günkü programının esaslarını saptamış oluruz.Avrupa ve Amerika için ise büyüme lokomotifinin Batı’dan Doğu’ya kayması ile varlıklı ülkelerin artık büyüme hedefinden vazgeçerek tatlı bir hayat sürmelerini ekleyebilirseniz programın büyük kısmı ortaya çıkmış olur. Avrupa’da bu konular, kısmen yerine getirilmekte, kısmen de tartışma konusu olmaktadır. Amerika’da ise hâlâ komünizm ve sosyalizm korkusu hüküm sürüyor. Herhalde bu durum da olayların zoru ile değişecek. Bu mücadelede iktisadın esaslarını iyi bilen, kalbi para için degil, halkın iyiliği için çarpan politikacılara ihtiyaç olacak. yakın bulunan Ejderha takım yıldızı bölgesine bakabilirler. Biriki göktaşının görülmesi yağmurun yerini de belirler. GÜNCEL HABER Ankara Üniversitesi Gözlemevi’nin Kurucusu ve Eğitim Gönüllüsü “Prof. Dr. Egbert Adriaan KREIKEN” isimli kitap C.Güner Omay imzası ile yayımlandı (Bilimsel ve Teknik Araştırma Vakfı, Ankara, 2011, tel: 0312 2290165). Editör Prof.Dr. S.O.Selam ve Prof.Dr. Z.Aslan hocanın sunuşunu içeren kitabın kapağında portresi ve “KREIKEN” isminin verildiği Ay krateri resmi yer alıyor. Geçmişin unutulmaması gereken bilgilerine paralel olarak içerdiği görsellik kitaba zenginlik katmış. TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin organize ettiği “T60 ve T100 Teleskoplarında Yürütülen Bilimsel Gözlem Projelerinin 2010 2011 Dönemi Performans Değerlendirmesi” Çalıştayı 17 Aralık 2011 tarihinde Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi içerisindeki Antalya Teknokent binasında gerçekleştirildi. Söz konusu iki teleskopun gözlem performanslarının ortaya konması amacıyla, gözlem projesi yürütücüleri verilerinden buldukları sonuçları ve izlenimlerini sunum olarak aktardılar. Çalıştayın bir “ilk” deneyim olmasına rağmen katılımcılar “gelecekte toplantının devam etmesi” kararı aldılar. Bildiriler internet ortamında yayımlanacak (bir toplu resim verildi). 2– 1– Kaynakça: The Astronomical Almanac 2012. CBT 1293/9 30 Aralık 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle