18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2011’e damgasını vuran 10 bilim olayı Tsunaminin ağır hasar verdiği nükleer reaktörler, Twitter’lar üzerinden tetiklenen siyasi ayaklanmalar, Einstein Fiziği’nin geçerliliğini tehlikeye sokan deneyler, Tanrı parçacığı denilen Higgs bozonlarının izlerinin bulunması gibi heyecan verici bilim olayları yalnızca 2011’i etkilemekle kalmadı; yıllardır doğru bildiğimiz temel kuramları yeniden sorgulama gerekliliğini doğuruyor. İşte Scientific American ve Discover dergilerinin 2011 için seçtiği 10 önemli bilim olayı. GÖRELİLİK KURAMI TEHLİKEDE Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde son yapılan bir deneyden elde edilen sonuçlar, Einstein’ın görelilik ve 20. yüzyıl fiziğinin büyük bir kısmını tehlikeye sokuyor. CERN’in Cenevre’deki merkezinden ateşlenen nötrinoların, İtalya’daki Gran Sasso’da bulunan dedektöre varış süresini hesaplayan bilim insanları, büyük bir şaşkınlıkla nötrinoların ışıktan daha hızlı yol aldığını fark ettiler. 3 yıl süren ve yüzlerce kez yinelenen araştırma sonucunda nötrinoların saniyenin 17 milyonda biri kadar ışıktan hızlı olduğu bildirildi. OPERA (Oscillation Project with EmulsiontRacking Apparatus) adı verilen bu deney, ileri çalışmalarla doğrulandığı takdirde modern fiziğin omurgasını oluşturan Einstein’in görelilik kuramı çökecek. OPERA deneyinde görev alan fizikçiler, sonuçların tekrarlanması için diğer fizikçilere çağrıda bulunarak, deneyde tasarım hataları olup olmadığını kontrol etmelerini istediler. Bu arada nötrinoların ışıktan hızlı olmasının altında yatan nedenleri açıklayan varsayımlar da üretildi. Örneğin Pekin’deki Çin Bilimler Akademisi’nden Jarah Evslin, Emilio Ciuffoli ve Xinmin Zhang, kara maddeye bağlı olarak nötrinoların rotasının kısalmış olabileceğini iddia ediyor. Bir diğer iddia da Selanik Üniversitesi’nden fizikçi Argyris Nicolaidis’e ait. Nicolaidis, nötrinoların, insanların normal olarak göremediği, gizli bir boyut üzerinden yol almış olabileceğini söylüyor. Bu iki iddia da görelilik kuramını yanlışlamıyor. Dolayısıyla Einstein’ın kuramı şimdilik geçerli. Uzmanların görüşlerine göre OPERA deneyinin kesin bir sonuca bağlanması yıllar alacak. Boston Üniversitesi’nden nötrino fizikçisi Ed Kearns bu konuda şöyle konuşuyor: “Bu süreçte çok sayıda fikir öne sürülecek; deneysel olarak doğrulananlar su yüzüne çıkacak.” meyi umdukları keşif bilgilerini içermiyordu. Kara maddenin izi görünmüyordu; ekstra boyuta ilişkin en ufak bir belirti yoktu ve Higgs bozonlarının ayak izi vardı ama kendisi ortada yoktu. Şimdi CERN’deki fizikçiler 2012’de sorularının yanıtlanacağını umuyor. Bu görüşe göre gelecek yıl Higgs bozonlarının var olup olmadığı sorusu kesin bir sonuca bağlanacak. vazgeçilmeyecek. Nükleere karşı olan grubun sözcülerinden elektrik mühendisi Ellen Vancko, gelecek 10 yıl içinde şu anda varolan 104 santrale 4 tane daha ilave edilebileceğini açıklıyor. Bu arada eski modellerin yerini mikronük denilen daha küçük fakat daha güvenli modellerin alması bekleniyor. Çin ise 2020 yılına kadar 5060 tane daha nükleer santral kurmayı planlıyor. Hindistan 2030 yılına kadar nükleer sanayi için 100 milyar dolar yatırım yapacağını belirtiyor. Tayland, Vietnam, Endonezya, Güney Kore ve Türkiye gibi diğer ülkeler yeni santraller için girişimlerde bulunuyor. Peki Fukuşima ne olacak? Uzmanlara göre yeni nesil santraller devreye alındığında Fukuşima, Hayalet Dünya’nın merkezinde yerini koruyacak. “UZAYDA YALNIZ MIYIZ?” SORUSU BÜTÇE KISITLAMALARINA TAKILDI Geçen Eylül ayında NASA, Kepler uydusunun 13 aylık veri toplama çabalarının sonunda 1.235 gezegen “adayı” bulduğunu açıkladı. Bu adayların içinde 400’u güneş sistemi içinde yer alırken, diğerleri sistemin dışında. Daha önce 15 yıllık süre içinde yalnızca bunun yarısı kadar sistem dışı gezegen adayı keşfedilmişti. Kepler Bilim Ekibi’nin lideri Natalie Batalha, Kepler Misyonu’nun gezegen biliminde yepyeni bir sayfa açtığını belirtiyor. 600 milyon dolara mal olan bu uzay teleskopu, ne yazık ki bütçe kısıntılarına kurban edilme tehlikesiyle karşı karşıya. “Evrende yalnız mıyız” sorusuna yanıt vermesi beklenen Kepler ve diğer teleskoplar, güneş sisteminin dışında yaşam olup olmadığını araştırıyor.Ancak bu araştırmalara öncelik tanımaya yanaşmayan ABD hükümeti, NASA’nın yeni gezegenler bulma projelerine sıcak bakmıyor. Bu 13 ay içinde Kepler’in keşfettiği gezegen adayları şunlar: Kepler10B: Dünya’ya yakın boyutlarına karşın 1.500 °C ‘lik sıcaklığı ile yaşam olasılığını ortadan kaldırıyor. Kepler11: Güneş sistemi’nin minyatürüne benzeyen bu sistemde 6 gezegen bulunuyor. Kepler16B: Satürn boyutlarındaki gezegenin iki güneşi biliniyor. Bu nedenle son derece değişken bir iklim düzenine sahip. HD 85512B: Eylül ayında bulunan 50 gezegenin içinde Dünya’ya en fazla benzeyen bu gezegende sıvı su bulunma olasılığı yüksek. LKCA 15B: Ekim ayında ilk kez bir gezegenini doğumunu izleme fırsatı doğdu. NÜKLEER ENERJİDEN VAZGEÇMEK YOK! Bu yıl Japonya’daki depremin ve tsunaminin tetiklediği Fukuşima nükleer felaketinden sonra bazı gelişmiş ülkeler, nükleer enerji sanayisine yaptıkları yatırımlara son verme kararı aldı. Ne var ki bu ülkeler atomik enerjiden uzaklaşırken, bazı gelişmekte olan ülkeler geleceklerini nükleer enerji üzerine kurmayı planlıyor. Japonya’da Başbakan Naoto Kan ülkenin nükleer enerjiye olan bağımlılığını yavaş yavaş azaltacaklarını belirtirken, ABD’de Texas’ta kurulması düşünülen iki yeni nükleer santralin yapımından vazgeçildi. Almanya ve İsviçre’de nükleer sektörü tümüyle sonlandırmak için hazırlıklar yapılıyor. Ne var ki Fukuşima’dan 10 ay sonra, felaketin yarattığı aşırı tepkiler törpülendi ve bu olay, daha modern santrallerin kurulması ve santrallerin daha sıkı denetlenmesi yönünde itici bir güç haline geldi. Almanya gibi gelişmiş ülkeler STEVE JOBS: HAYALLERİNİ YAŞAMA GEÇİREN DAHİ 2011’in en üzücü olaylarının başında Steve Jobs’un kaybı geliyor. Steve Jobs’un bilgisayar ve iletişim sektörüne katkıları bugün ancak devrim sözcüğü ile açıklanabiliyor. 1984 yılında Apple Macintosh ile başlayan yenilikler zincirinin ilk halkası, zaman içinde birbirini kovaladı. Bugün iletişim dünyasının dahi çocuğu olarak anılan Jobs, insanların gereksinimlerini herkesten daha iyi okuma becerisine sahipti. Kü yal ağları bloke etmek oldu. Ne var ki bu önlem Londra’dan Kahire’ye uzanan sosyal ayaklanmayı durdurmak için yeterli olmadı. Bu yaklaşım 2011 yılındaki trendin tipik bir göstergesiydi: Hükümetler internet üzerinde daha büyük kontrol sağlamak için harekete geçmişlerdi. Ortadoğu’yu etkisi altına alan siyasi protestolar, örgütlenmek, tüm dünyayı mücadeleleriyle ilgili bilgilendirmek, öldürülen vatandaşlarını anmak için yeni medyadan yararlanıyorlardı. Buna karşı Mısır’da Twitter’a, Libya’da Facebook’a erişim yasaklandı. Harvard Üniversitesi’ndeki Berkmen İnternet ve Toplum Merkezi yöneticisi John Palfrey, internetin siyasi eylemler amacıyla kullanılması konusunda 2011’in dönüm noktası sayılması gerektiğini söylüyor. Bunun en tipik örneği ücretsiz bir yazılım olan Tor’dur. Bu yazılım sayesinde kullanıcılar, sunucular arasında şifreli yolaklar kullanarak kimliklerini ve eylemlerini gizleyebiliyor. dergisinin internet sayısında yayımlanan araştırma, yalnızca 6 hasta üzerinde denenmişti. Ancak bunlardan dördünde, tedaviden sonra Faktör IX infüzyonuna son verildi; diğer ikisinde de infüzyon sıklığı azaltılabildi. 2011’in başlarında birkaç başarılı uygulama da göz önüne alındığında, eksik genlerin taşınmasında yeni yöntemlerin de geliştirilmesiyle, gen terapi genetik hastalıkların tedavisinde yeniden umut oldu. UZAY MEKİĞİ PROGRAMLARININ SONU Uzay Çağı’nın finalinde Atlantis’in 8 Temmuz’da fırlatılmasıyla Amerikan uzay mekiği programı sona erdi. Son 30 yılda beş mekik 135 kez uzaya fırlatılmıştı. Bu süreçte iki mekik kazaya uğradı ve 14 astronot yaşamını yitirdi. Uluslararası Uzay İstasyonu’na yapılan 135.sefer ile ABD’nin 50 yıllık insanlı uzay uçuşları sona ermiş oldu. Şimdi Uluslararası Uzay İstasyonu ile bağlantı yalnızca Rusların Soyuz uzay aracı ile kuruluyor. ABD de yeni nesil uzay araçları üzerindeki çalışmalarına ağırlık vererek, 2030 yılına kadar alçak Dünya yörüngesi ötesindeki Ay veya asteroidlere astronot gönderme planlarını yaşama geçirecek. MAKİNELER VERİ ANALİZİNDE İNSANLARIN HÂLÂ GERİSİNDE Şubat ayında IBM’in Watson bilgisayarı ile Jeopardy! İsimli yarışmanın şampiyonları Ken Jennins ve Brad Rutter arasındaki üç gün süren maç süperbilgisayarın zaferi ile sonuçlandı. Kamuoyu bu karşılaşmayı akıllı makinelerin insan zekâsı karşısındaki zaferi şeklinde yorumlasa da, bilgisayar uzmanları, şu anda süperbilgisayarların yalnızca güçlü bir arama ve veri analizi desteği sunduğunu, insanların ise insani arayışlara daha fazla zaman ayırabilme olanağına kavuştuğunu söylüyor. Ancak Watson’ın yetenekleri yarışma programları dışında da insanlığa destek sağlıyor. 2012 yılında Watson’ın ileri analitik yeteneklerinin hastalık tanısı ve tedavisinin hızlandırılması ve iyileştirilmesi amacıyla sağlık sektöründe de kullanılması planlanıyor. REKOR ŞİDDETTE HAVA KOŞULLARI Şiddetli yağmurlar sonucu taşan akarsular. Yangınlarla kül olan milyonlarca kilometre karelik ormanlık bölgeler. Kuzeydoğuda yaşamı felç eden şiddetli kar fırtınaları. Bir gün içinde 199 adet tornado.. Bütün bu aşırı meteorolojik olaylar yalnızca korkutmuyor, aynı zamanda ülkelerin bütçelerini de alt üst ediyor. Son yıllarda tüm dünyada bu tür hava olayları yaşanmakla birlikte, yalnızca 2011 yılında ABD’de meydaha gelen 12 hava felaketinin her biri bir milyar dolarlık hasara yol açtı. ABD’nin yanı sıra Pakistan, Filipinler ve Avustralya gibi ülkeler başta olmak üzere diğer ülkeler de aşırı hava olaylarından maddi manevi büyük kayıplar yaşadı. Bütün bu olaylar meteoroloji uzmanlarını karamsarlığa sürüklüyor. Hemen hemen hepsi iklim değişikliğine bağlı olarak hava olaylarının giderek kötüleşeceğini tahmin ediyor. HIGGS’İN AYAK İZLERİ CBT 1293/ 10 30 Aralık 2011 Parçacık fizikçileri 2011’e büyük umutlarla girdiler. Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC), protonları büyük bir enerji ile birbirleriyle çarpıştırarak Tanrı Parçacığı denilen ve maddeye kütlesini kazandırdığı düşünülen Higgs bozonlarını keşfedecekti. Haziran ayında LHC bir yıllık hedefi olan 70 milyon milyon çarpışmayı tamamlamıştı. Fakat yıl sonunda LHC’nin ürettiği devasa veri dosyaları fizikçilerin elde et Derleyen: Reyhan Oksay Kaynak: Discover, Ocak/Şubat 2012 http://www.scientificamerican.com/article.cfm?id=top10sciencestories2011&page=11 CBT 1293/ 11 30 Aralık 2011 nükleerden uzaklaşma kararlarını resmiyete dökerken, 50 kadar ülke nükleer santral kurma planlarını yaşama geçiriyor. Bu 50 kadar ülkenin içinde Japonya’nın olması oldukça şaşırtıcı. Ağustos ayında Başbakan Naoto Kan istifa etti, yerine gelen Yoshihiko Noda, şu anda atıl durumda olan varolan santralleri 2012 yazından önce işletmeye alacağını duyurdu. Noda, yine de yeni santral açmayacaklarını ve eskilerin de ekonomik ömürlerini tamamladıklarında kapatılacağını duyurdu. Ancak bu yıllar alabilecek bir süreç. Enerjisinin %20’sini nükleerden elde eden ABD’de de ise, Nükleer Düzenleme Komisyonu’nun 90 günlük incelemesinden sonra aldığı karar bakılırsa nükleerden tümüyle resel tüketicinin cazip tasarımlara daha fazla ödemeye hazır olduğunu keşfeden Jobs, daha ucuz ve daha fonksiyonel alternatiflere aldırmadan, tüketicinin beğenisini her yeni ürünü ile şekillendirmeyi sürdürdü. Microsoft Windows’un, Mac satışlarını silip süpüreceği düşünülürken, 2001 yılında piyasaya çıkarttığı iPod bütün bu spekülasyonları geçersiz kıldı. iTunes ile eşleştirilen iPod, yazılım ve donanımın mükemmel bir bileşimiydi. Cihazın tasarımı, özellikleri gençleri hedef kitle olarak kendine çekerken, yazılım, kullanıcının müziği istediği gibi düzenlemesine olanak tanıyordu. Üç yıl sonra ABD’de satılan MP3 çalıcılarının %50’si iPod’du. Bunu 2007’de iPhone ve 2010’da iPad izledi. 2011 itibariyle Apple 146 milyon iPhone ve yaklaşık 40 milyon iPad satışı gerçekleştirdi. Dolayısıyla rakiplerine Apple’ı taklit etmekten başka seçenek bırakmadı. Jobs, teknoloji ve cazip tasarımı birleştirmekte çok ustaydı. Öyle ki bugün iletişim sektöründe Apple’ın kült bir marka olmasının nedeni onun uzağı görme yeteneği idi. SOSYAL MEDYANIN TETİKLEDİĞİ SOSYAL PATLAMALAR Geçen yaz, Londra’da başlayıp İngiltere’nin diğer yerleşim bölgelerine sıçrayan anarşik eylemlere son vermek için Başbakan David Cameron’un bulduğu yol internetteki sos GEN TERAPİSİ YENİDEN.... 1999 yılında 18 yaşındaki bir hastanın, kendisine uygulanan gen terapiye bağlı olarak yaşamını yitirmesinin ardından gözden düşen gen terapi, 2011 yılında başarılı bir dönüş yaptı. Son yıllarda gen terapi alanındaki gelişmeler sayesinde, hemofili B hastalığının tedavisinde çok olumlu ve güvenilir sonuçlar alınıyor. Yeni tedavide, değiştirilmiş grip virüsünden yararlanılarak, hemofili hastalarında eksik olan gen Faktör IX’un üretiminden sorumlu vücuda geri kazandırılıyor; böylece pıhtılaşma sağlanıyor. Aralık ayında The New England Journal of Medicine
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle